* PKK’nın fesih kararı, ETA, FARC gibi örgütlerin deneyimleriyle karşılaştırıldığında, Türkiye için hukuki, sosyal ve güvenlik alanlarında uzun bir sürecin başlangıcı olabilir. Silahsızlanma, adalet ve toplumsal uzlaşma, bu tarihi dönemeçte kilit rol oynayacak.
* Detayı haberimizde!…
TÜHA/ TÜRKUAZ İnternational News Agency
Yazar* Olcay CAN KAPLAN
ANKARA, 15 MAYIS 2025 – PKK’nın Mayıs 2025’te silahlı mücadeleyi bırakarak kendini feshetme yönünde aldığı karar, Türkiye’de kırk yılı aşkın süredir devam eden bir çatışmada önemli bir dönüm noktası potansiyeli taşıyor. Hapisteki lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla alındığı belirtilen bu kararın, örgütün “tarihi misyonunu tamamladığı” ve Kürt sorununu “demokratik siyaset yoluyla çözüm noktasına” getirdiği gerekçesine dayandırıldığı ifade ediliyor. Bu “misyon tamamlandı” söylemi, silahlı mücadeleyi sonlandıran gruplar arasında zaman zaman görülen bir tema olmakla birlikte, her zaman rastlanan bir durum değil.
Terör örgütlerinin, özellikle güçlü ideolojik temellere ve uzun bir geçmişe sahip olanların, açıkça yenilgiyi veya başarısızlığı kabul etmesi nadirdir. “Misyonun tamamlandığını” veya “demokratik siyasete” geçildiğini ilan etmek, örgüt liderliğine meşruiyeti koruma, siyasi müzakerelere güçlü bir konumdan girme ve tabana daha kabul edilebilir bir terhis gerekçesi sunma gibi stratejik avantajlar sağlar.
Bir terör örgütünün “sonu” nadiren keskin bir kopuş anlamına gelir; aksine, bu bir olaydan ziyade karmaşık ve uzun süreli bir süreçtir. Resmî açıklamalardan sonra bile ayrılıkçı grupların ortaya çıkma potansiyeli, silahsızlanma ve terhisin teknik ve politik zorlukları, mağdurların adalet ve hakikat talepleri ve eski savaşçıların yeniden entegrasyonu gibi miras kalan sorunlar on yıllarca sürebilir. Dolayısıyla, “fesih” genellikle tam bir çözümden ziyade, çatışmanın veya siyasi mücadelenin yeni bir aşamasına geçişi işaret eder.
PKK’nın fesih duyurusuna Türkiye’nin tepkisi
PKK’nın 12. Kongresi’nde örgütün “tarihi misyonunu yerine getirdiği” ve Kürt sorununun artık “demokratik siyaset” yoluyla çözülebileceğinin ilan edildiği belirtiliyor. Kararın, Abdullah Öcalan’ın Şubat 2025’te cezaevinden yaptığı çağrıyı takiben alındığı ve uygulama sürecinin de Öcalan tarafından yönetileceği ifade ediliyor. Öcalan’ın 25 yılı aşkın hapis cezasına rağmen böylesine önemli bir stratejik değişimi başlatabilecek kilit bir figür olması, bazı militan grupların merkeziyetçi ve lider odaklı doğasını vurgulaması bakımından oldukça önemli.
Cumhurbaşkanı Erdoğan duyuruyu “terörden arındırılmış bir Türkiye” ve bölgesel barışa doğru bir adım olarak memnuniyetle karşıladı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise kararı “tarihi” olarak nitelendirdi ancak sürecin yakın takip edildiğinin altını çizdi. Türkiye’nin temel koşullarından birinin, feshin “tüm PKK kolları, bağlı kuruluşları ve yasadışı yapıları” için geçerli olması olduğu vurgulandı. Birtakım isimler ise barış girişiminin ayrıntılarına ilişkin, Öcalan için iyileştirilmiş cezaevi koşulları, bazı Kürt siyasetçiler için af ve Kürt siyasi temsilciliği için garantiler gibi potansiyel değişiklikler olabileceğini öne sürdüler.
Silahsızlanma, terhis ve yeniden entegrasyon
Bundan sonraki adımlar için PKK’nın “silahsızlanma” niyetini açıkladığı, ancak silahların nasıl imha edileceği, kimin denetleyeceği ve savaşçıların geleceği gibi ayrıntılar konusunda belirsiz olduğu aşikâr. Analistler, silahların nasıl teslim edileceğinin ve militanların İran ve Suriye’deki bağlı gruplara katılmasının önlenmesinin önemini vurguluyorlar. PIRA’nın Uluslararası Bağımsız Silah Bırakma Komisyonu (IICD) tarafından denetlenen silah bırakma süreci ve FARC sürecindeki Birleşmiş Milletler (BM) doğrulaması, şeffaf ve uluslararası düzeyde doğrulanmış bir silahsızlanma modelinin önemini ortaya koyuyor. Silah bırakan teröristlerin geleceği, yerleştirme, af veya yeniden entegrasyon programları gibi konular da önemli boşluklar olarak duruyor.
Türkiye’nin feshin Kuzey Irak, Suriye ve Avrupa’daki tüm PKK bağlantılı grupları kapsaması gerektiği konusundaki ısrarı önemli bir anlaşmazlık noktası olarak öne çıkıyor. KCK (Kürdistan Topluluklar Birliği) gibi çatı örgütlerin ve YPG/YPJ, KCK-Bakur/HPG ve PJAK gibi diğer bileşenlerin tutumunun henüz net olmadığı ifade ediliyor.
Karşılaştırmalı vaka analizleri: Diğer örgütlerin deneyimleri
ETA (İspanya): ETA’nın fesih süreci uzun bir zaman dilimine yayılmış; liderlerin tutuklanması, halk desteğinin azalması ve iç strateji değişikliği gibi faktörler etkili olmuştur. İspanyol hükümeti taviz vermeden sert bir duruş sergilemiş, sivil toplum ise silahsızlanma sürecinde rol oynamıştır. Fesih sonrası ETA mahkumlarının durumu ve çözülmemiş ETA cinayetleri önemli sorunlar olarak devam etmektedir. ETA’nın siyasi kanadı Batasuna’nın yasaklanması, örgütü zayıflatmaya yönelik kilit bir strateji olmuştur.
FARC (Kolombiya): Kapsamlı bir barış anlaşmasıyla sonuçlanan süreçte FARC, bir siyasi partiye dönüşmüş ve Kongre’de sandalye garantisi almıştır. Anlaşma, kırsal reform, siyasi katılım, mağdur hakları gibi konuları içeren ve Barış için Özel Yargı Yetkisi (JEP) gibi geçiş dönemi adalet mekanizmalarını kuran kapsamlı bir yapıya sahiptir. Ancak, eski savaşçıların güvenliği, sosyo-ekonomik fırsatlar ve anlaşmanın yavaş uygulanması gibi ciddi zorluklar devam etmektedir.
Geçici IRA (PIRA – Kuzey İrlanda/BK): Hayırlı Cuma Anlaşması (GFA) ile büyük ölçüde sona eren çatışmaların ardından PIRA, silahlı kampanyasını sonlandırmış ve IICD gözetiminde silahlarını teslim etmiştir. Güç paylaşımlı bir yürütme, polis reformu (RUC’nin PSNI’ye dönüşümü) ve paramiliter mahkumların erken tahliyesi gibi önemli yasal ve siyasi reformlar yapılmıştır. Ancak, miras kalan sorunlar, özellikle BK’nın 2023 tarihli tartışmalı Miras Yasası ile devam etmektedir.
LTTE (Sri Lanka): LTTE, Sri Lanka hükümeti tarafından askeri olarak yenilgiye uğratılmış, bu bir kendi kendini fesih durumu olmamıştır. Savaşın son aşamalarındaki ciddi insan hakları ihlalleri iddiaları devam etmektedir. Hükümet tarafından yürütülen rehabilitasyon programları, şeffaflık eksikliği ve zorlayıcı doğası nedeniyle eleştirilmiştir. Tamil çoğunluklu bölgelerde ayrımcılık ve askerileştirme sorunları sürmektedir.
RAF (Almanya): RAF, Nisan 1998’de kendini feshettiğini duyurmuştur. Soğuk Savaş’ın sonu, ideolojik yorgunluk, örgütsel izolasyon ve polis başarısı gibi faktörler bu kararda etkili olmuştur. Almanya’nın “savaşçı demokrasi” anlayışı ve mevcut terörle mücadele yasaları kısmen RAF faaliyetlerine yanıt olarak gelişmiştir. RAF mahkumlarının durumu ve bazı eski üyelerin şiddetten vazgeçmesi, bazılarının ise farklı aşırı uçlara kayması dikkat çekicidir.
Fesih sonrası hukuki ve teknik sonuçlar
Fesih kararlarını takiben, etkilenen ülkelerde önemli yasal dönüşümler yaşanmaktadır:
Af yasaları: Barış ve adalet arasındaki hassas denge nedeniyle aflar her zaman son derece tartışmalı olmuştur. Kolombiya’nın şartlı ve farklılaştırılmış af modeli, uluslararası normlardaki bir evrimi yansıtırken, İspanya ve Kuzey İrlanda’daki deneyimler, geniş kapsamlı veya kötü tasarlanmış afların uzun vadeli sorunlar yaratabileceğini göstermektedir.
Güvenlik ve terörle mücadele mevzuatının reformu: Çatışma sırasında çıkarılan katı terörle mücadele yasaları, tehdit azaldıktan sonra bile yürürlükte kalma eğilimindedir (“yapışkanlık”). Bu durum, sivil özgürlükler açısından dikkate alınması gereken bir olgudur.
Eski militanların siyasi katılımı: Şiddetten vazgeçen grupların siyasi katılımına yönelik farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Kolombiya ve Kuzey İrlanda, kapsayıcılığı vurgulayan modeller sunarken, İspanya daha katı bir çizgi izlemiştir.
Geçiş dönemi adaleti ve mağdur hakları
Etkili silahsızlanma, terhis ve yeniden entegrasyon programları, doğrulanabilir silahsızlanma, eski savaşçıların güvenliğinin sağlanması ve kapsamlı yeniden entegrasyon stratejileri gerektirir. PIRA ve FARC süreçlerindeki uluslararası denetimli silahsızlanma önemli bir güven artırıcı unsur olmuştur. Ancak, Kolombiya’da eski FARC üyelerine yönelik devam eden şiddet, silahsızlanma, terhis ve yeniden entegrasyon programlarının temel zorluklarını gösterir.
Mağdurların hakikat, adalet ve tazminat talepleri, fesih kararlarından on yıllar sonra bile devam eder. Kolombiya’nın JEP ve Hakikat Komisyonu gibi mekanizmaları bu talepleri ele almaya çalışsa da uygulama zorluklarıyla karşı karşıyadır. Kuzey İrlanda’daki Miras Yasası krizi ve İspanya’daki çözülmemiş ETA cinayetleri, geçmişle yüzleşmenin karmaşıklığını göstermektedir. Mağdurların sesine kulak verilmesi ve katılımlarının sağlanması kritik öneme sahiptir.
Polis-jandarma: Güvenlik reformu ve uzun vadeli tesirler
Özellikle polis ve jandarma teşkilatının reformu, çatışma sonrası toplumlarda güvenin yeniden tesisi için hayati önem taşır. Kuzey İrlanda’daki PSNI reformu bu alandaki önemli bir örnektir. Güvenlik güçlerinin tarafsız, hesap verebilir ve insan haklarına saygılı bir şekilde görev yapması, devletin meşruiyetini artırır ve yeni şiddet döngülerinin önüne geçer.
Terör örgütlerinin feshi, altta yatan siyasi ve sosyal sorunları otomatik olarak çözmez. Bask milliyetçiliği, İrlanda cumhuriyetçiliği veya Kolombiya’daki kırsal eşitsizlikler gibi konular, şiddet sona erdikten sonra da siyasi gündemde kalmaya devam eder. Barış inşası sürekli bir çaba gerektirir ve siyasi liderliğin yanı sıra sivil toplumun da aktif rol oynaması önemlidir.
Hiç şüphesiz PKK’nın fesih kararı, Türkiye ve bölge için tarihi bir fırsat sunuyor. Ancak bu yolun zorluklarla dolu olacağını da hatırdan hiç çıkarmamak gerekiyor. Başarıya ulaşmak, geçmişin karmaşık mirasıyla yüzleşmeyi, hukukun üstünlüğüne bağlı kalmayı, tüm tarafların güvenlik ve haklarını güvence altına almayı ve kalıcı bir barış için gerekli olan zorlu siyasi ve sosyal reformları hayata geçirme kararlılığını gerektiriyor. PKK’nın tüm bağlantılı yapılarını kapsayıp kapsamayacağı konusundaki belirsizlikler sürecin önündeki ilk engeller olarak duruyor. Bu engellerin aşılması, Türkiye’nin ve ilgili tüm aktörlerin uzun vadeli taahhüdüne bağlı olacak.
***
Yazar hakkında
Olcay Can Kaplan
MSGSÜ Tarih Bölümü’nden mezun oldu. Tercüman’da yazı işleri müdürü olarak görev yapıyor. İstanbul’da yaşıyor.
Bu yılın, 2023 seçimlerinin gölgesinde geçeceği malum. Önümüzdeki yıl bütün liderler ülkemizin illerini dolaşarak seçmene ulaşmaya çalışacak. Bu kıyasıya rekabetin hayat pahalılığı ve sistem tartışmasından dış politika ve Suriyelilere kadar birçok konuyu kapsayacağı açık. Prof. Dr. Burhanettin DURAN & SETA Genel Koordinatörü Bu yılın, 2023 seçimlerinin gölgesinde geçeceği malum. Parti...
TÜHA HABER / Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘İran’la ortak operasyonunun olası olduğuna’ işaret eden açıklamasını Sputnik’e değerlendiren uzmanlara göre, iki ülkenin ortak bir operasyon yapması ‘zor’ olsa da başta Kandil ve İdlib olmak üzere çeşitli konularda uzlaşı sağlamaları ve uyumlu adımlar atmaları mümkün. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İran Genelkurmay Başkanı’nın yaptığı ziyarete...
Rusya için uluslararası sistemde büyük güç olarak tanınmak ve kabul edilmek büyük önem taşımaktadır. Moskova yönetimi, bir büyük bir güç olarak post-Sovyet coğrafyada mühim çıkarlarının ve etki alanının bulunduğunu düşünmekte ve söz konusu alanı, “yakın çevre” şeklinde tanımlamaktadır. Kremlin, son dönemde yaşanan gelişmeler kapsamında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve diğer...
İngiltere’de ülke genelinde 4 Temmuz’da gerçekleştirilecek genel seçimleri mevcut Muhafazakâr Parti’nin açık ara fark ile kaybedeceği şimdiden belli oldu gibi. TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency Prof. Dr. Ata ATUN, KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı ABD’de de Kasım ayının ilk haftalarında Cumhurbaşkanı seçimleri yapılacak. Avrupa Birliği’nde ise seçimler bu hafta içinde, Perşembe...
Ortadoğu’da normalleşme rüzgarları esmeye devam ediyor. İsrail’in Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn tarafından diplomatik olarak tanınması sonucunu üreten İbrahim Anlaşmaları ile ivme kazanan süreç, Joe Biden’ın ABD Başkanı seçilmesinin ardından Katar’a yönelik ambargonun kaldırılması ve Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve İsrail’in Türkiye ile ilişkilerinde normalleşme yönünde karşılıklı adımlar atılmasıyla...
Türkiye’de siyasi liderlikle; liderin geçmişi, siyasi kariyeri, kişiliği, inançları, liderlik üslubu, yetenek ve stratejileri, ideolojisi ve amaçları ile Türkiye demokrasisine olan katkıları dikkat edilmesi gereken konuların başındadır. Türkiye, Meral Akşener ismini ilk defa 27 Mart 1994 tarihinde yapılan yerel seçimler öncesinde duydu. Süleyman Demirel sonrası Doğru Yol Partisi’nin genel başkanlık...