enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
21:36 TBMM Başkanı Kurtulmuş, Adıyaman Üniversitesi’nin 2025-2026 Akademik Yılı Açılış Töreni’ndeki konuştu…
17:56 Yargımızın Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı Sorunu
17:29 ABD’nin toplam kamu borcu, 22 Ekim itibarıyla 38 trilyon doları aşarak rekor seviyeye ulaştı.
07:56 Almanya, Türkiye’yi “stratejik ortak” olarak görüyor…
07:54 Mamdani Rüzgârı: Demokrat Parti’nin Sol Popülizmle İmtihanı
07:49 Türk Halk Müziği sanatçısı Mahsun Kırmızıgül Moskova’yı büyüledi…
07:38 Cumhuriyetin 102. Yılında: Şahi’den KAAN’a Uzanan YolFatih Sultan Mehmet’in Macar Orban’a döktürdüğü Şahi topu, dünya tarihinde bir devrin kapanışını simgeler.
07:35 Doç. Dr. İbrahim Karataş, DEAŞ’ın İslam’ın imajına verdiği tahribatın Gazze direnişiyle nasıl tersine döndüğünü anlattı…
07:22 Terörsüz Türkiye’de Gelinen Süreç ve Sonrası
07:22 Türkiye sadece platform değil ‘konsept’ de ihraç ediyor
07:17 TBMM Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edecek…
07:00 Lübnan Ne Yapmak İstiyor?
00:26 İstanbul Ticaret Odası (İTO), Ekimde fiyatı en çok artan ve azalan ürünleri açıkladı…
00:14 TFF Başkanı Hacıosmanoğlu: Bahis soruşturması yaklaşık 3 bin 700 sporcuyla devam edecek
20:45 Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK), “5. Küresel Medya Buluşması” Alanya’da başlıyor
07:56 Engelli bireylerin toplumsal hayata katılımlarını artıran aktif yaşam merkezleri yeniden yapılandırılıyor…
07:50 Moskova’da Kritik Buluşma: Rusya’nın Suriye Politikası ve Ortadoğu’daki Güç Dengeleri…
07:24 Trump-Xi Görüşmesi: Soğuk Barış mı? Denge Arayışı mı?
00:56 Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Deprem Bölgesi Değerlendirme Toplantısı”nda konuştu…
00:45 Hakan Fidan Irak’ı ziyaret edecek
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Toplum Çevre İnsan

Toplum Çevre İnsan
22.08.2023
A+
A-

Çanakkale’nin en köklü gazetesi olan Burası Çanakkale’ Gazetesi köşe yazarı Bünyamin Nami TONKA, 22 Temmuz Cumartesi akşamı saat 22 00’de TRT Radyo 1’de Ebru Karakaya’nın hazırlayıp ve Harun Yöndem’in sunduğuToplum Çevre İnsan adlı programa konuk olmuştu.

Tonka, Akşam 22:00'da Trt Radyo 1'de !

TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency

Programın sunucusu Harun Yöndem, Bünyamin Nami TONKA’yı takdim ederken; “Hoca çok çalışkan bir insan. Öğretim görevlisi, alan kılavuzu, çevre aktivisti. Çanakkale Çevre ve Doğa Dernekleri Federasyonu Başkanı, Çevre ve Doğa Dergisi’ni çıkarıyor. Ayrıca iki ortak yanımız daha var: Hem okuldan, hem memleketten” diyor.

Bu akşam TRT Radyo 1'de Harun Yöndem'in konuğu Ankara Üniversitesi  Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü eski öğretim üyelerinden  Doç. Dr. Gültekin Kavuşan - (UHA) Uluslararası Haber Ajansı

İletişimci, yapımcı ve sunucu Yöndem, program boyunca Bünyamin Nami TONKA’yla, Çanakkale Boğazı ve çevresindeki ekolojik hayatı konuştu.

Birçok radyo televizyon programı, belgesele imza attı ve halen de atmaya devam eden Harun Yöndem, aynı zamanda İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak görev yapıyor.
Program sonrası, gazeteci, Öğretim görevlisi, alan kılavuzu, çevre aktivisti, Çanakkale Çevre ve Doğa Dernekleri Federasyonu Başkanı, Çevre ve Doğa Dergisi sahibi ve yazarı Bünyamin Nami TONKA, kaleme aldığı  ‘Toplum Çevre İnsan‘ adlı yazısında, TRT Radyo-1’de her cumartesi günü saat 22:00’da yayınlanan ve yapımcılığını Ebru Karakaya’nın; hazırlayan ve sunan olarak da Harun Yöndem’in görev aldığı bir “çevre” programına yer veriyor.
Bünyamin Nami TONKA
Yazar Bünyamin Nami TONKA’nın yazısı şöyle:

Türkiye’de ‘çevre‘ üzerine yapılan bir programın adı… Türkiye’de “çevre” üzerine yapılan bir programın adı…

Her hafta cumartesi günü gelsin ve yeni bilgiler öğrenelim, diye beklediğimiz bir program… Alanının en büyük uzmanlarının çağrıldığı, yeni fikirlerin sunulduğu, cehalete savaş açmış bir program…

Çevre meselelerinin çözümü için mükemmel bilgiler sunulmakta… Çevre meselelerinde daha farklı bakış açılarını da edinmeniz sağlayan bir program… Her programı takip ediyor ve notlar alıyorum… Bu programın konuklarından  birisi de Bilim Adamı Sayın Prof. Dr. Durali Yılmaz Hocamızdı…

Hocamız, Türk Kültür Tarihinde izler bırakacak eserler ortaya koydu… Onun, gündemimizde hep olan Ayasofya Camisi üzerine yazdığı romanı “Ayasofya Dile Geldi” romanının Mısır’daki da yayınlandığını ve El Hayat’ta, bu roman üzerine tam sayfa bir yazının yayınlandığını da yine Hocamızın anlatımından öğreniyoruz… Aynı romanın İngiltere ‘de de yayınlandığını öğreniyoruz. Şimdiye kadar da iki yüz elli bin nüsha yayınlandığını Hocamız, dinleyiciye aktarmış oldu..

Bir Türk yazarın eserinin yurt dışında bu kadar çok ilgi görmesi bizi de mutlu kılmıştır… Hocamızın çalışmalarını devlet, biz sıraya koyup yayınlayalım, diyor. Özel sektör, biz de yayınlarız, demektedir.

Osmanlı öncesi, toplum hayatı ve dini yaşayış Kitab-ı Mukaddes’e göre şekillenirken   Osmanlıdan sonra Ayasofya ve çevresi Kuran’a göre şekillenmektedir. Batı’ya kültür eserlerini tanıtma işini yapan bazı bilim insanlarının gayretlerini takdirle karşılıyoruz. Yine, İtalya’ da Anna Masala’nın çalışmaları, kültür aktarımı açısından önemlidir…

Fetva Yokuşu, Romanda insan faktörünü ön plana çıkarır ve onun olgunlaşma, acı, çile, buhranlı günleri az hasarla geçme iştiyakını bizi aktarır… İyi bir gözlemler eser bize muhiti ve zamana karşı mücadelede geriye kalanların kıymetini de aktarır.

Romanımız, “bizim insanımızı ve onun yaşadığı çevreyi ne kadar anlatıyor?” sorusuna da cevap bulmalıyız… Roman sanatı ve toplum, roman kavramı ve Türk toplumu soruları karşısında; Tanzimat’tan bu yana Türk Romanı bir adım ileri gitmemiştir, demek mümkün… Bizden sadece dışarıdan bakmak vardır. Ahmet Mithat Efendi’de bile sadece durum tespiti vardır. Günümüzde yirminci yüz yıl n başındaki düşünce yapısına erişebildik mi?

Buna evet, demek mümkün değil… —-Peki! O zaman Edebiyat okuyucusu azalıyor mu? —- 1940’lı yıllarda okuma oranı daha fazlaydı. Okur yazar oranı hızla azalmaktadır… Okunmak için yazılan ve basılan eserlerin toplam satışı on bini bile bulamamaktadır. Bizden okuma oranı yüzde 2 kadardır. Bu dünyada yüzde 17 kadardır…

Türkiye’de bir eser en fazla beş bin adet basılmaktadır. Bu da, eğitim sistemimizin olumsuz etkileri vardır. Bizde de bakalorya sınavı vardı. Bu bilimi, bilgiyi önemseyen ve okumayı gerektiren bir durum yaratıyordu. Bu olgunluk sınavı kaldırıldı ve okur yazar oranımız düşmeye başladı… Fransa’da da bakalorya sınavı kaldırıldı. Okur yazar oranı da düştü. Sonra, tekrar bakalorya sınavı konuldu ve okur yazar oranı arttı.

İnsanoğlu, dilini çevreye bakarak oluşturuyor, geliştiriyor. Biz, yaşadığımız çevreye sahip çıkmalıyız ki, geleceği doğru, sağlam bilgiyle inşa edelim, olgunlaştıralım… Orhun Kitabeleri’nde bile, bilgelerimiz, hakanlarımız önce çevreyi anlatmakta, sonra siyasi ve toplumsal olaylar anlatılmaktadır… Buna dikkat etmek gerekir…

Dilin işlekliği, zenginliği ilk eserlerle tespit edilebilir. 12.yüz yıldan önce  Fransa, Frankça; 16.yüz yıldan önce İngiltere’de İngilizce dili yoktu… Dil disiplini daha sonra oluştu. Edebi metinler görülünce dil gelişmeye başlar. Bu yüzden Türkçe, bu dillerden daha eski bir dildir.

Biz, dilimizle fakirliğimizi ve fakir çevrelerimizi anlatmakta da zorlanıyoruz. Dünyaya, sadece şu stüdyo içinden bakarsak neyi görebiliriz ki? Çevreye zengin bir dille bakan her şeyi daha iyi görür ve kavrar…

Fransa’da seçimler vardı… Oradan, liderler kozlarını karşılıklı münazara ile paylaşırlar ve halk da buna göre tercihini yapar… Bu münazarada adaylardan Destang, yirmi bin kelimeyle konuşuyor… Mitterand ise yirmi bir bin kelimeyle konuşuyor. Seçimde daha fazla kelimeyle konuşarak  kendisini ifade eden aday olarak Mitterand kazanıyor… Bizden ise en fazla kelime kullanan Peyami Safa bile yedi bin kelime kullanmış. Shakespeare on yedi bin farklı kelime kullanmış; bizim Yunus Emre ise iki bin kelimeyle derdini anlatmış… Durali Hocam, Şiirlerinde ise iki bin farklı kelime kullanmış… Fuzuli ise Peyami Safa’dan fazla on bin kadar farklı kelime kullanmıştır.

Fransa’da, bir sözlük okuma geleneği vardır. Bu, onların kültürel alt yapısını geliştirmektedir. Biz de ise yüz yirmi beş bin yaşayan kelimemiz var. Mimaride Sinan, şiirde de Baki bu kelime zenginliğine eserlerini vermiş oldular. Bu yüzden on altıncı yüz yılı görkemli bir yüz yıl olarak algılıyorum.

Kaynak :Burası Çanakkale

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.