Türkiye’nin davet edilmemiş olması ilginç değil mi? Ama Roma’da ki toplantının yapılacağı yerde ve yerel saatle 18.00 de yeni bir dörtlü göreceğiz. Davet sahibi İtalyan Dışişleri bakanı ve başbakan yardımcısı Tajani. Ne kadar ilginç! Adların, soyadların ve sözcüklerin kökenine duyarlı algılarım bana Tajani’nin Levant kökenli, Lübnanlı veya Filistin asıllı olabileceğini düşündürüyor.
O zaman milliyetçi muhafazakâr bir siyasi parti olan İtalya’nın Kardeşleri Partisinin lideri ve Avrupa Muhafazakârlar ve Reformcular Partisi’nin başkanı olan Başbakan Georgia Meloni’nin yardımcısının konuya bu kadar hızla sahip çıkmasını yadırgamıyorum. Toprak çekiyor olmalı. Ancak Esat’ın devrilmesinde “başrolü oynayan” Türkiye’nin davet edilmemesine hayret etmekten kendimi alamıyor ve bir amaç arıyorum.
Solda: Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, (ortada) Ahmet El Şara, (sağda) Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot
Yeni Dörtlünün Suriye Yaklaşımı Ne Olacak?
Toplantıya AB’nin Ortak Dış ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın da katılacağı açıklanmış durumda. Ve Yeni Dörtlü ABD, Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık’tan(BK) oluşan bir ağır top. Zaten Ahmet El Şara’ya yaptıkları ziyaretlerden anlaşıldı ki Suriye ile gerilimi sürdürmeye niyetleri yok. Artık bağcıyı dövmeyecekler.
Vaktiyle Roma İmparatorluğunun zengin bağ ve bahçelerinin bulunduğu kadim topraklarda üzüm kalmamış olsa bile ne bulurlarsa onu birlikte yiyecekler. Trump’ın başlatmayı vaat ettiği yeni gerilimler manzumesini bile bile 20 Ocak’tan sonra ABD ile ilişkileri sürdürebilirler mi emin değilim.
Başkanlık andını içerken kılıç kuşanacak olan Trump NATO’ya ve AB ye yeni saldırı hamleleri başlatacakken Suriye’de Fransa, Almanya ve BK ile nasıl işbirliği yapar? Belki bu uluslararası diplomasinin yeni “al gülüm ver gülümü olacak”. Ama “Suriye’yi bize bırak. Greenland sizin olsun” söz konusu olmayacağına göre bugün yapılacak Roma toplantısını Suriye ve Türkiye temsili olmadan yapılacak bir geçici strateji belirleme toplantısı olacağını; belki de Suriye üzerinde rekabet etmeme, sadece yapılacak işlerde işbirliği öngörme amacı güttüğünü düşünmek gerek. Gelelim dışarıdan yankılanan bu hoş ve şimdilik boş sedanın “Suriye’nin Geleceği” ile ilgili tasavvurlarına.
“Suriye’nin Geleceği”
ABD ve AB ülkeleri Selefi bir lideri içlerine sindirdi. İş ki çıkarlarına zarar vermesin ve onlara yeni çıkar kapıları açsın. El Şara Almanya Dışişleri Bakanı Annalisa Baerbock hanımın elini sıktı mı emin değilim. Ama ellerini sıktıklarına geçici olarak verdiği sözleri tutması için gereken güven ortamını bir an önce hazırlaması şimdi asıl beklenti.
2015 yılında JCPOA imzalandığı zaman Tahran’a acele giden heyetler hafızama iyice kaydedilmiş olduğu için, Şam ziyaretinin geleceği açısından da mülahazat haneyi açık tutmayı ve henüz fazla umutlanmamayı tercih ediyorum. Çünkü Suriye’de iç barışın sağlanması için hiziplerin daha on fırın ekmek yemesi, on fırın ekmeğin ise bir an önce ele güne muhtaç olmadan Suriye’de pişirilmesi gerekiyor. Ayrıca bunca çabadan sonra Türkiye’nin yine taşeron rolüne indirgenmesini ben hiç içime sindirmesem de, artık Türkiye’nin Suriye’den uzaklaşmasının gereğine inanıyorum.
Bu arada bazı gelişmeler var. Örneğin 6 Ocak 2025′ de ABD Hazine Dairesi OFAC (Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi) Suriye’de yapılacak faaliyetlerin ve mali transferlerin genişletilmesi kararını açıkladı. Yani Suriye yaptırımları kısmen kaldırıldı. Bu El Şara hükumeti için önemli bir açılım. Meğer ne makbulmüş ABD için Suriye’de Selefi bir yönetimin iş başına gelmesi!
Yaptırımların Tedricen Kaldırılması
El Şara’nın yakalanması için 10 milyon Dolarlık ödül de zaten Aralık ayında iptal edildi. Bu da Suriye’de, De- Baathification’ın (Baas’tan arındırma) Irak’tan farklı bir biçimde kotarıldığının göstergesi. ABD Irak’tan epey ders almış. Şam hava alanının da 7 Ocak itibarı ile uluslararası uçuşlara açılmış olması Batı’nın Suriye’yi yeniden bağrına basmaya hazır olduğunu göstermekte.
ABD yönetiminin Suriye’ye insani yardımları sürdüreceği sözü tabii Trump’ın kılıç kuşanmasından sonra havada kalabilir. Ancak gerek AB, gerekse ABD Suriye’deki İran ve Rusya etkisini bir an önce silmek hevesinde. Yeni Dörtlü’nün bundan sonraki planı Ulusal Diyalog Konferansını toplamak.
Eski Estonia Başbakanı yeni AB Yüksek Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ise şimdilik son sözü söyledi: ” Suriye yönetimine mesajımız üzerinde anlaşılan ilkelere saygılı olmaları sivil halkın ve azınlıkların korunmasının güvence altına alınması. El Şara, şimdilik kavuk sallıyor olmalı. Türkiye ise uzak tutulan “bölgesel oyuncu”.