enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
11:43 Asgari Ücret Sadece Bir Ücret Değildir…
00:57 TRT Radyolarından Aile Yılı’na özel radyo oyunu: Aile Bağları
00:44 MHP 120 sayfalık “Terörsüz Türkiye” raporunu Meclis Başkanlığı’na sundu.
00:43 Doğu Kudüs’ten Gazeteci Duha HMİDAN’ın haberleri!…
00:35 Çocukların okuma alışkanlıkları değişti, dikkat süreleri azaldı…
00:31 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İş dünyamızın desteğini beklediğimiz meselelerden bir diğeri, terörsüz Türkiye sürecimizdir”
00:21 Erdoğan: Asgari ücret için TİSK’in elini taşın altına koymasını bekliyorum
00:18 Dışişleri Bakanı Fidan, “Suriye’de bölgesel sahiplenme prensibiyle hareket ediyoruz”…
00:10 Cumhurbaşkanı yardımcısı Yılmaz, “Türkiye İtalya ortaklığı son yıllarda daha da ivme kazandı”
00:03 Gazeteci Emma de RUITER,’den Avrupa Haberleri…
00:03 BOTAŞ, FSRU gemisi Ertuğrul Gazi, Türkiye’nin enerjide kararlı yolculuğunda yeni bir başarıya imza attı…
00:02 Meryem GÜLBETEKİN : Ay’a Gerçekten Ayak Basıldı mı ??? Soğuk Savaşın Büyük Gizemi
10:50 Kitap: “Gerçeğin Katli-İsrail’in Gazeteciliğe Karşı Savaşı”
08:19 Dünya Sağlıklı Yaşlanma Konseyi (WHAC) Bayrak Devir Töreni İzmir’de Gerçekleşti…
00:59 TÜBİTAK’tan Kastamonu Üniversitesi’nin Pompeiopolis ve güneş saati çalışması’na destek…
00:52 Doğu Kudüs’ten Gazeteci Duha Hmidan’ın haberleri…
00:42 Nükleer Diplomasi: Türkiye-Güney Kore Ekseninde Yeni Enerji Mimarisi
00:30 Dışişleri Bakanı Fidan, “Bir Yılın Ardından Suriye: Toparlanma ve Yeniden İnşa” konferansında konuştu…
00:23 BM’nin insan hakları testi: Gazze
00:05 Almanya’nın Hannover kentinde iki camiye yönelik saldırı gerçekleştirildi…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Müslümanların hayatında teori ve pratik arasındaki çelişki…

Müslümanların hayatında teori ve pratik arasındaki çelişki…
A+
A-

Zamanımızda var olan hiçbir dinin ve hiçbir ideolojinin teorisi/nazariyesi ile mensuplarının davranışları arasında, Müslümanlık ve Müslümanlarınki kadar terslik, uyuşmazlık, çelişki yoktur.

Günümüzde Müslümanların büyük çoğunluğu İslam’ın iyilik, güzellik, bilhassa dürüstlük adına verdiği buyrukların neredeyse hiçbirine uyma gereği duymadan, bu konuda en küçük çaba göstermeden hayatını sürdürüyor ve gerine gerine de, “Müslümanım!” diyorlar. Bunu söylerken de İslam’ı yalnızca namaz, oruç gibi belirli ibadetlerin yapılmasıyla; kadınların örtünmesiyle; alkollü içkilerden uzak durulmasıyla gereği

yerine getirilen bir din olarak algılıyorlar.

Müslümanlar; Müslümanlığın Hak ve adalete, kul (insan) haklarına riayete; verilen sözü tutmaya; yalandan, hileden, sahtekarlıktan mutlak bir şekilde uzak durmaya; gerçek Müslümanlığın ancak bunlarla mümkün olduğuna dair açık seçik buyruklarından hiç haberleri yokmuş gibi yaşıyorlar.

İslam’ın teorisi ile Müslümanların pratiği arasındaki en önemli çelişkilerden biri; hak ve adalete uyma, insan (kul) haklarına saygı gösterme konusunda yaşanmaktadır. Müslümanlığın üzerinde eşsiz bir duyarlılık gösterdiği ilke, her alanda hak ve adaletin eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi; kimliği, aidiyeti, mensubiyeti ne olursa olsun hiçbir kimsenin ve hiçbir toplum kesiminin zerre kadar bir haksızlığa uğramamasıdır. Pratik ise bunun tam tersidir.

“Küfür ile âbâd olunur, zulüm ile âbâd olunmaz!”

Bu, tarihte İslam dünyasından yükselen; bir devletin dinsiz, inançsız bile olsa varlığını sürdürebileceğine; ama zulme saparsa yaşamasının mümkün olmayacağına güçlü vurgu yapan bir sestir.

Ünlü tarihçi Bernard Lewis soykırım iddiaları ile ilgili neler söylemişti?  - Son Dakika Dünya Haberleri | Cumhuriyet

ABD’li ünlü tarihçi Bernard Lewis

Yakınlarda vefat eden ABD’li ünlü tarihçi Bernard Lewis, Müslümanlıkta adalete verilen öneme; halkın dinli-dinsiz, Müslim-gayrimüslim ayrımı yapılmadan herhangi bir zulme ve herhangi bir haksızlığa uğramamasının temel amaç olduğuna her fırsatta değinmiştir. Lewis’e göre Batı’nın parlak devirleri nasıl özgürlükler sayesinde vücut bulduysa, Müslümanların parlak dönemleri de adalet sayesinde vücut bulmuştur. Yani Batı’nın yükselişinde özgürlük, Müslümanların yükselişinde adalet aynı role sahip olmuşlardır.

Son yüzyıllarda ve özellikle bizim yüzyılımızda İslam toplumlarında egemen olan uygulama, geçmişteki bu adalet duyarlılığıyla hiç örtüşmemekte; yolsuzluk, hırsızlık, sahtekarlık, kayırmacılık vb. görülmemiş bir hızla yayılmaktadır.

ABD’de yerleşmiş bir Müslüman akademisyenin İslam’ın iyi insan olmaya ilişkin esaslarına en çok hangi toplumlarda uyulduğuyla ilgili olarak çok yakınlarda yaptığı bir araştırmada en iyi Müslüman ülke bile 80’li sıralarda yer almıştır. En son sıralarda da yine Müslüman ülkeler bulunuyor. İlk sıralarda ise İskandinav ve Batı Avrupa ülkeleri bulunmaktadır. Teori ile pratik arasında çok göze batan çelişkilerden biri de Müslümanların para ve servetle ilişkisinde yaşanmaktadır.

Müslümanlıkta para ve servet, ancak ihtiyacımız ölçüsünde değer verilmesi gereken bir dünya metaıdır. Kimseye muhtaç olmamak için çalışmak ve kazanmak farzdır. Helal yollardan kazanmaya sınır da konmamıştır. Kazancımızdan lükse, gösterişe, savurganlığa düşmeden; zamana ve çevreye uygun olarak ihtiyacımız kadar harcayıp, vergimizi dürüstçe verdikten sonra, kalanı toplum yararına hayır işlerinde kullanmak dinde tavsiye edilen yoldur. Bunun tersine para ve serveti baş tacı yapmanın ve amaç haline getirmenin Müslümanlıkta asla yeri yoktur.

Bugün yaşanan bu anlayışın tam zıddıdır. Birçok Müslüman zengin, serveti amaç haline getirmiş; onun dünyada insanlığa hizmet için kullanılacak bir araç olduğu inancını terk etmiştir. Dindarlık iddialarına rağmen Müslümanlıkta şiddetle yasak olan lüks ve şatafata aşırı düşkünlük göstermişlerdir. En acısı da, Müslüman zenginler parayı ve serveti her fırsatta maddecilikle suçladıkları kesimlerden daha az sevdiklerini ispat edememişler; kibirden, lüks ve israftan kaçınmakta dindar olmayan insanlara örnek olamamışlardır.

Yine çok göze batan bir çelişki de, ülke yönetiminde gelinen makamlarda, sahip olunan otorite ve yetkilerin kullanılmasında yaşanmaktadır.

Birçok Müslüman ülkede dindar/muhafazakâr iktidarların lider kadroları ve onların makam sahibi yaptığı birçok bürokrat, kendilerine emanet edilmiş olan makamları halka hizmetin değil; saltanat sürmenin, halka tepeden bakmanın, egolarını tatmin etmenin, kişisel geleceklerini kurtarmanın bir aracı haline getirmişlerdir.

Burada çok önemli birkaçına değindiğimiz Müslümanlığın teorisiyle Müslümanların pratiği arasındaki çelişkiler istenirse çok daha uzatılabilir. Çünkü Müslümanların hayatının hemen her alanı bu tür çelişkilerle doludur.

Müslümanların hiçbir zaman akıllarından çıkarmaması gereken evrensel gerçek şudur: “Müslüman olmadan da iyi insan olunabilir; iyi insan olmak için Müslüman olmak şart değildir; ama iyi insan olmadan asla iyi bir Müslüman olunamaz!

Son söz, sözünü ettiğimiz çelişkilerden çok şikâyet etmiş olan Mehmet Akif’in olsun:

Müslümanlık” denilen ruh-i ilahî arasak, “Müslümanız” diyen insan yığınından ne uzak!

İki şey bağdaşmaz: Para sevgisi ve dindarlık - DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ

İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar

ETİKETLER: , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.