enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
23:10 Cumhurbaşkanı Erdoğan telefon görüşmesinde, Trump’ı Türkiye’ye davet etti…
09:15 Orta Asya ülkelerinin tartışmalı Kıbrıs kararının arkasında hangi nedenler var?…
08:20 Terörizmle Mücadele ve Müzakere -IV-
07:55 Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik: Yunanistan’dan husumet içeren açıklamalar” olur mu?…
07:35 İNFOGRAFİK: II. Dünya Savaşı Öncesi Avrupa’daki Yahudi Nüfusunun Dağılımı…
07:24 Suriye’de ne oluyor?…
22:20 İletişim Başkanı Altun’dan cuma hutbesine ilişkin açıklama…
18:39 Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Sağlıklı Şehirler Ağı Yıllık İş Toplantısı ve Konferansı 2025 yılında Bursa’da düzenlenecek…
18:15 Hatay’da vatani görevini yaparken hayatını kaybeden piyade er Yılmaz, toprağa verildi…
17:53 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “depremin Türkiye’nin gerçeği, yaşanan kayıpları sonlandırmak ancak sağlam yapılar inşa ederek mümkün olacak”…
17:00 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Saldırının gerçekleştirilmesi, tam anlamıyla haydutluktur, korsanlıktır”…
15:12 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP’nin provokasyonlarına kesinlikle gelmeyeceğiz”…
14:50 Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı…
14:22 Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, CHP Genel Başkanı Özel’e geçmiş olsun telefonu…
13:59 CHP lideri Özgür Özel, Sırrı Süreyya Önder’in cenaze töreni sonrası saldırıya uğradı…
13:46 Halil Falyalı iddialarını gündeme getiren Cemil Önal Hollanda’da öldürüldü…
10:02 SPD Hidropolitik Akademi Direktörü Dursun Yıldız ; “Hindistan ve Pakistan arasında su stratejileri savaşı var”. 
09:30 Kanal D ekranlarının uzun soluklu polisiye dizisi Arka Sokaklar’a Gökçe Kurt karakteriyle katılan Yasemin Allen, kimdir?
08:45 Bakan Yerlikaya: Çocuklarımızın hayatıyla oynayan hiçbir servis şoförünün trafikte yeri yoktur…
08:40 Terörizmle Mücadele ve Müzakere -III-
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Katar Neyimiz Olur?

Katar Neyimiz Olur?
14.07.2020
A+
A-

TÜHA HABER / Türkiye ile Katar arasındaki işbirliği son dönemlerde benzersiz bir düzleme oturdu. İkili ilişkiler, bölgesel vizyon ve politikalar konusundaki tutum, finans ve enerji alanındaki işbirliği, liderlerin samimi ilişkisi bu tablonun en önemli göstergeleri.

Doç. Dr. Veysel KURT & SETA Araştırmacı, Strateji Araştırmaları, İstanbul

Cumhurbaşkanı Erdoğan aylar sonra yine Katar’ı ziyaret etti. Türkiye ile Katar yönetimi arasında gerçekleşen karşılıklı ziyaretler ve zirve toplantıları artık mutat hale geldiğinden bu ziyaret de çabucak unutuldu.

Halbuki Türkiye ile Katar arasındaki işbirliği son dönemlerde benzersiz bir düzleme oturdu. İkili ilişkiler, bölgesel vizyon ve politikalar konusundaki tutum, finans ve enerji alanındaki işbirliği, liderlerin samimi ilişkisi bu tablonun en önemli göstergeleri.

Buna rağmen iki ülke ilişkileri hak ettiği ilgiyi görmüş değil. Bunun temel nedeni gelişen işbirliğinin fazlasıyla kanıksanmış olması. Sanki ilişkiler hep böyleymiş ve bu şekilde devam edecekmiş gibi bir kabullenme söz konusu. Bu yüzden ziyaretler ve anlaşmalar sıradan haberlerle geçiştiriliyor.

Halbuki bu işbirliğini ortaya çıkaran ve karşılıklı anlayış ve çıkarlar bağlamında devam etmesini sağlayan şartlar merkeze alınarak daha rasyonel bir değerlendirme şart.

Türkiye ile Katar’ı birbirine bu kadar yakınlaştıran ve ikili ilişkileri stratejik düzeye taşıyan temel unsur özellikle 2011 yılından itibaren bölgesel politikanın örtüşmüş olmasıdır.

Bu tarih yalnızca ülke siyasetlerinin dönüşümü açısından değil aynı zamanda bölgesel ittifakların yeniden şekillenmesi açısından da bir milattır.

2011 yılında Arap isyanlarının başlaması ile karşıt vizyonlar zamanla ittifakların oluşumunu da etkiledi.

Bir tarafta kendilerinin yardımları ile varlığını sürdürecek olan diktatörlükleri destekleyen ve bu uğurda iç savaş, terör, bölünme senaryolarını dahi göze alan yıkıcı bir ittifak var. Bu ittifakın bölgesel aktörleri de Sisi’nin Mısır’ı, BAE ve Muhammed bin Selman’ın Suud’undan oluşuyor. Bu yıkıcı blokun etkin olduğu ülkelere baktığımızda her birinde krizin derinleştiğini, hiçbirinin belini doğrultamadığını görürüz. Yemen halkı açlıkla boğuşurken ülke bölünmenin eşiğine geldi. Libya’da darbe ile bir diktatörlük inşa etme peşindeler. Suriye’de ise her türlü örgütle flört halindeler.

Buna karşı direnen Türkiye’nin en yakın müttefiki ise Katar. Her iki ülke 2011’den bugüne benzer refleksler gösterdi ve bugün her iki ülke, bölgenin yeniden büyük güçlere bağımlı diktatörlüklerce yönetilmesi projesine karşı bir mücadele veriyor.

Bu direnç dolayısıyla iki ülke de yıkıcı blok ve küresel müttefikleri tarafından cezalandırılmaya çalışıldı. Bugünden geriye bakıldığında yıkıcı blokun bu iki ülkeyi hem içeriden hem dışardan kuşatmayı hedeflediği artık çok daha net görülüyor.

AK Parti iktidarının 2013 yılından itibaren karşı karşıya kaldığı müdahalelerin tümünde bölgesel dizayna karşı gösterdiği direnç önemli bir neden olagelmiştir. Katar’ın da benzer “cezalandırılma” yöntemleri ile karşılaşması da hiç tesadüf değil.

Katar 2014 ve 2017’de iki kere ablukaya alındı. Özellikle Haziran 2017’den itibaren başlayan abluka yalnızca Katar yönetimini değil, bütün Katar halkını cezalandırmaya dönüktü. Ablukanın temel hedefi Katar’da bir yönetim değişikliğini sağlamaktı. Ancak Türkiye’nin tepkisi ve yardımları bu hesabı bozdu. Bu tarihten itibaren ikili ilişkiler yeni bir ivme kazandı.

İkili ilişkiler üçüncü ülkelerde daha sıkı işbirliğine dönüştü. Çünkü hem Türkiye hem Katar yıkıcı blokun etkisinden korunmak için kendi sınırları dışında da mücadele verilmesi gerektiğini daha iyi anladı.

Bölgesel düzlemde oluşan işbirliğinin temelinde ortak vizyon, bölgesel siyasetve saldırılara karşı ortaya çıkan dayanışma gereksinimidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Şeyh Tamim’in vizyoner liderlikleri ve samimiyeti iki ülkenin işbirliğinde katalizör rolü oynadığı şüphesiz. Ancak özetlemeye çalıştığım bölgesel vizyonlar ve stratejik ittifakın üzerine oturduğu zemin anlaşılmadan Türkiye’nin Katar’la ikili ve bölgesel düzlemdeki işbirliği, Katar’ın ablukaya direncinde Türkiye’nin oynadığı rol ya da finans ve enerji alanındaki işbirliğinin anlaşılması mümkün değildir.

***

Veysel Kurt

Araştırmacı, Strateji Araştırmaları, İstanbul
Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 2006 yılında mezun oldu. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda başladığı yüksek lisansını 2009 yılında tamamladı. Doktora çalışmasını İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda tamamlamıştır. Ortadoğu’da otoriteryenizm, demokratikleşme, asker-sivil ilişkileri konularında çalışan Kurt’un, siyaset bilimi alanında yayınlanmış makaleleri ve yorumları bulunmaktadır.

[TÜHA Haber Ajansı, 14 Temmuz 2020]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.