Gara’da 13 şehit. Ne o? Terörü Dolmabahçe önlerine mi taşıyacaksınız! Muhalif partiler. Terörle, Kandil’le ilişkinizi kesin!

TÜHA HABER / YENİ Şafak Gazetesi Yazarı İbrahim Karagül, Irak’ta, Gara dağında 13 vatandaşımızın, bir mağarada kafalarına kurşun sıkılıp şehit edildiğiyle ilgili köşe yazısında, muhalif partilere seslenerek, “Gara’da 13 şehit. Ne o? Terörü Dolmabahçe önlerine mi taşıyacaksınız! Muhalif partiler. Terörle, Kandil’le ilişkinizi kesin!” diyor.
YENİ Şafak Gazetesi Yazarı İbrahim Karagül
İbrahim Karagül, 13 insanımız daha ABD’nin verdiği silahlarla, Avrupa ülkelerinin verdiği destekle şehit edildiğine değinerek, Türkiye’ye yönelik, dışarıdan ve içeriden yürütülen saldırılarda, milletimize bir acı daha yaşatıldığına dikkat çekiyor.
“PKK ve diğer terör örgütleri, Batı’nın Türkiye ile savaşının parçasıdır” diyen İbrahim Karagül, “Artık “terörle mücadele” kavramını bırakalım. Bölgesel ve uluslararası güç hesaplaşmalarında böyle bir kavramın karşılığı kalmadı” ifadesine yer veriyor.
Terör bir dış müdahaledir, ülkemize açık bir saldırıdır.
Yazar İbrahim Karagül, şöyle devam ediyor:
“Bu; ülkemize yönelik açık bir saldırıdır, bir dış müdahaledir. Devletler, terör örgütleri ve içeride bazı siyasi partiler, bu saldırıda birlikte hareket etmektedir.
Saldırının arkasında kimler olduğu, terörün patronlarının kimler olduğu, onlara kimlerin içeriden siyasi destek verdiği ortadadır. İçeride teröre kimlerin arka çıktığı, cesaret verdiği, koruma altına aldığı ortadadır.
Terörün de, onları içeriden koruyanların da kimlerin talimatları ile hareket ettiği, bu talimatların arkasında yatan büyük hesap da ortadadır. Bu hesap; Osmanlı’yı yıkan ve yağmalayan hesapla aynıdır” diyor.
1071’den beri aralıksız, kesintisiz bu mücadeleyi, savunmayı yürütüyoruz.
“Ve biz; Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde de, Irak’ın kuzeyinde de, şehirlerimizde de, sınırlarımızda da, bize karşı kurulan bölgesel cephelerin tamamında da işte bu savaşı, bu savunmayı, bu mücadeleyi yürütüyoruz” diyen İbrahim Karagül, bu savunma ve bu mücadelenin; 1071 Malazgirt Zaferi’nden bu yana, Haçlı Savaşları’ndan bu yana, 1453 İstanbul’un fethinden bu yana, yüzyıllardır aralıksız ve kesintisiz devam eden mücadele olduğunun altını çiziyor.
“Coğrafyanın tamamında bu mücadelenin izleri, siyasi tarihin her aşamasında bu hesaplaşmanın hafızası yaşamaktadır” dieyen İbrahim Karagül, Türkiye’nin, bugün mücadele verdiği her yerde, bu bilincin taşıyıcısı olduğunu açıklıyor.
Gara şehitleri de, Kudüs şehitleri de aynı yerde. Akıl oyunları satmayın!
YENİ Şafak Gazetesi Yazarı İbrahim Karagül;
“Gara’da kafalarına kurşun sıkılarak şehit edilen insanlarımızla İstiklal Savaşı’nda, Çanakkale’de, Haçlılarla mücadelede, Kudüs’te ve Medine savunmasında, Sarıkamış’ta şehit olan insanımız aynıdır.
Kimse bize süslü cümleler pazarlamasın. Kimse; ABD’nin jeopolitik hesaplarını, Avrupa’nın açgözlülüklerini, kendi siyasi hırslarını ve kinlerini Türkiye’nin çıkarınaymış gibi satmasın, akıl oyunları oynamasın” diyor.
“Her an işaret gelebilir” diye bekleyenler; terörün yanında, Türkiye’nin karşısında!
İbrahim Karagül; Terörü kınamaktan korkanların, “ABD bize ne der” diye hesap yapanların, kınama açıklamaları yapıp arka kapıdan “pazarlık” yürütenlerin, ortaklık kuranların, “terör Türkiye’yi istikrarsızlaştırsa da bize alan açılsa” diye bekleyenlerin yüzyılların mücadelesine ihanet ettiklerini dile getiriyor.
“Biden yönetimi Türkiye’ye müdahale etse” diye ellerini ovuşturanların, arsızca ve pervasızca bu yönde talimat bekleyenlerin, “her an bir işaret gelebilir” diye aralarında yoğun görüşme ve istişare yapıp hazırlananların, bu büyük mücadelede Türkiye’nin karşısında olduklarını aktaran İbrahim Karagül; “Terörün yanındadır. ABD’nin yanındadır. Avrupalı sömürgecilerin yanındadır. Türkiye karşıtı kim varsa onların yanındadır. Asla Türkiye’nin yanında olmadıklarını Ne söylerlerse söylesinler, riyakârca tutumları, bulundukları cepheyi gizlemeye yetmemektedir” diyor.
Bakın adam Türkiye’yi nelerle tehdit ediyor! Bu cümle 50 yılımızı aldı.
İbrahim Karagül; “Bir siyasi parti lideri (Ali Babacan) şunu söyleyebiliyor: “Kürt sorunu lafı bugünkü rejimi en fazla rahatsız eden sözdür.” Rejim kim, Türkiye ne, sen hangi ülkenin siyasi partisisin, Türkiye’yi ne ile tehdit ediyorsun?” diye soruyor.
ABD ve Avrupa ülkelerinin elli yıldır işte bu cümleyi kurduklarını hatırlatan İbrahim Karagül; “Onların bu cümlesi yüzünden ülkemizin on binlere evladını kaybetti. Zenginliklerini kaybetti. Akıl almaz travmalara mahkûm edildi. Peki siz, hangi ülkenin diliyle konuşuyorsunuz? Türkiye’ye neyin, kimin şantajını yapıyorsunuz? Bunu söyleyebilen bir kişinin saygı duyulacak bir “Türkiye düşüncesi” olabileceğine nasıl inanalım!” diyor.
Terör ve muhalefet cephesi aynı anda hareketlendi. N’oluyor?
Şu an için, iki alanda ciddi hareketlenme var;
PKK ve diğer terör örgütleri, Türkiye’ye saldırı için yeniden hareketlendiriliyor. Boğaziçi üzerinden yürütülen çalışma da bunun parçası. Suriye’de ve Irak’ta terörü yeniden tırmandıranlar, bunu Türkiye içine taşımak için dikkat çekici bir çalışma yürütüyor.
Türkiye’de iç siyasi muhalefet, daha önce aynı çatı altında toplanmıştı. Şimdi, “yeni bir beklenti var gibi” bir anda hareketlendi, kendi aralarında yoğun temaslar, görüşmeler, hepsinin tek tek HDP’nin (PKK) ile istişareleri öne çıkıyor.
İki hareketlenmenin birbirinden bağımsız olduğunu sanmıyorum.
İkisi de; ABD Başkanı Biden’ın, daha göreve gelmeden yaptığı; “muhalefeti destekleyip Erdoğan’ı devirmeliyiz” açıklamalarından beslenirken, bunun zamanının geldiğini düşünüyor ya da bu yönde işaretler alınmış.
Muhalefet de, terör de aynı yerde konum aldı?
“Mesele Türkiye olunca hiçbir şey yerel, iç politika ile sınırlı değildir” diyen İbrahim Karagül; “Tamamen küresel güç hesaplaşmalarının parçasıdır. On yılda defalarca darbe ve iç savaş deneyenlerin, “muhalefeti desteklemek”le sınırlı kalmadığını, kalmayacağını biliyoruz” diyor.
İbrahim Karagül; bu yüzden de, muhalif siyasi partilerle terör arasında bir ilişki olduğunun ortada olduğunu hatırlatıyor şöyle aktarıyor: “Çünkü iki tarafı da hareketlendirenler aynı. İki tarafın da Türkiye’yi dize getirme, küçültme hesapları aynı. İki taraf da “Türkiye’yi durdurma”ya dönük Batılı büyük projeye göre konum aldılar” şeklinde dile getiriyor.
Kınama yetmez. Ortaklık ortada.
Ve muhalif siyasi partilerin terörle aralarına mesafe koyamadığını, bu yönde ciddi sancılar çektiğini açıklayan İbrahim Karagül; böyle bir ortamın oluşmasından sonraki toplumsal kargaşa ve dışarıdan desteğe yatırım yaptığının açık olduğunu ifade ediyor.
YENİ Şafak Gazetesi Yazarı İbrahim Karagül,”Terörü kınama açıklamaları yetmez. Durdukları yer, girdikleri angajmanlar, kurdukları ortaklıklar, oluşturulan fotoğraf vesayetçilerin, sömürgecilerin, onların silahlı aparatları terör örgütlerinin yanı. Asla Türkiye’nin yanında değiller. Türkiye için tek cümle üretmiyorlar. Tek vaatleri yok.” diyor.
Saadet ve İyi Parti: Terörle oyun kuranlardan uzaklaşmalı.
“Özellikle Saadet Partisi’nin ve İYİ Parti’nin PKK (HDP) ile aralarına mesafe koymaları şart” diyen İbrahim Karagül, “Onların patronlarıyla ilişkilerini aklamaları şart. Terörle oyun kurmak, onları öyle büyük felaketlere sürükler ki, gün olur PKK onları insan içine çıkamaz hale getirir. CHP için böyle bir şey ihtimal olmaktan zaten çıktı. O proje başarılı oldu ve bitti. CHP artık Türkiye ekseninde olmayacak” şeklinde belirtiyor.
İbrahim Karagül, Türkiye’nin, 1071’den beri aralıksız yürüttüğü mücadeleyi çok daha güçlendirece(k)ğini ve “Bırakın içeridekileri, dünya gelse bunu artık durduramaz. İran sınırından Akdeniz’e harita çizerlerken “intihar anlamına gelse bile” müdahale edin çağrıları yapıyorduk” diyor.
O proje tamamlanmalı. Terörü bir kez daha İstanbul sokaklarına taşımak istiyorlar.
Yazar İbrahim Karagül, yazısını şöyle noktalıyor:
“Ettik… Başarılı da olduk. Kimse de engelleyemedi. Ancak tamamlanmadı. ABD ve bileşenleri yeniden harekete geçmeden Türkiye bu kuşağı tamamen temizlemeli.
Terör yeniden İstanbul sokaklarına taşınmadan, Dolmabahçe önlerine gelmeden bu güvenlik harita tamamlanmalı. Bugün dışarıdan dayatılan şey, içeride ihalesi dağıtılan şey, terörü yeniden şehirlere sokaklara taşıma, Türkiye’yi bu yolla dize getirme çalışmasıdır.
Bir bedel ödetilir.
Ama asla unutmayın: Malazgirt’te zafer kazanan, Haçlılar’a direnen, Anadolu’nun her karış toprağını şehit kanlarıyla sulayan akıl, bilgelik, siyasi genetik, tarih yürüyüşü kazanacaktır. Her ne yaparsanız yapın artık geri dönüş mümkün olmayacaktır.
Biz şehitlerimizin acısını çekeriz ama yürürüz. Terör örgütlerini cesaretlendirenler, onlara alan açanlar, gizli ortaklık yürütenler, milletin vicdanını asla hafife almayın. Bir bedel ödetilir”.
HABER: Ataner YÜCE & Emekli TRT Muhabiri
[TÜHA Haber Ajansı, 16 Şubat 2021]