Rapor I Ölümcül Algoritmalar I Gazze Savaşında Yapay Zekanın Yıkıcı Rolü
* İsrail özellikle 7 Ekim 2023 sonrasında Filistin’e yönelik geniş çaplı saldırılarında YZ teknolojilerini yoğun bir şekilde devreye sokmuştur.
* Bu operasyonlar sırasında sivil kayıpların “yan hasar” olarak kabul edilmesi ve hedef tespitlerinde sivil alanların göz ardı edilmesi uluslararası savaş hukukunun temel ilkelerini ihlal etmektedir.
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Türkiye’nin saygın ve güvenilir, Ankara merkezli bir düşünce kuruluşu olan (SETA) Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’dan Araştırmacı Sibel DÜZ ve Muhammed Sefa KOÇAKOĞLU, “Ölümcül Algoritmalar | Gazze Savaşında Yapay Zekanın Yıkıcı Rolü” başlığı altında bir rapor hazırlandı.
İsrail, YZ teknolojilerini hem savunma hem de saldırı operasyonlarında yoğun şekilde kullanarak askeri kapasitesini güçlendirmektedir. Demir Kubbe gibi savunma sistemleri YZ destekli radarlar aracılığıyla füze tehditlerini otomatik olarak tespit ederek imha ederken insan müdahalesini minimuma indirerek operasyonların etkinliğini artırmaktadır. Aynı şekilde Habsora ve Lavender gibi YZ tabanlı saldırı sistemleri hedef tespiti ve saldırı planlamasında insan faktörünü devre dışı bırakarak otonom işlevler sunmaktadır. Ancak bu teknolojilerin sivil alanlarda kullanımı sivil kayıpların yüksek olmasına yol açmakta ve İsrail’in bu askeri operasyonlar sırasında uluslararası hukuku ihlal ettiğine dair açık kaynaklarda önemli deliller ortaya koyulmaktadır.
İsrail özellikle 7 Ekim 2023 sonrasında Filistin’e yönelik geniş çaplı saldırılarında YZ teknolojilerini yoğun bir şekilde devreye sokmuştur. Bu operasyonlar sırasında sivil kayıpların “yan hasar” olarak kabul edilmesi ve hedef tespitlerinde sivil alanların göz ardı edilmesi uluslararası savaş hukukunun temel ilkelerini ihlal etmektedir. İsrail’in YZ destekli sistemlerle sivillere zarar veren bu saldırılarının etik ve hukuki boyutları insan hakları örgütleri ve uluslararası toplum tarafından eleştirilmektedir. İsrail’in bu teknolojilerle yürüttüğü operasyonların sivil halk üzerindeki yıkıcı etkileri insan hakları ihlallerini daha da derinleştirmektedir.
Bu raporda şu hususların altı çizilmektedir:
• YZ Destekli Askeri Sistemler: İsrail, savunma ve saldırı sistemlerinde YZ teknolojilerinden yoğun bir şekilde faydalanmaktadır. Demir Kubbe gibi savunma sistemleri tehditleri hızlı bir şekilde tespit edip imha ederken Habsora ve Lavender gibi YZ destekli saldırı sistemleri hedef tespit ve saldırı süreçlerini otonom hale getirmektedir. Bu sistemler tehditlerin tespiti ve bertaraf edilmesinde insan müdahalesini en aza indirerek operasyonları hızlandırmaktadır.
• Sivil Kayıplar: YZ tabanlı sistemlerin saldırı operasyonlarında kullanılması Filistin ve özellikle Gazze’deki sivil nüfusa yönelik ciddi sonuçlar doğurmuştur. Saldırılarda sivillerin hedef alınması uluslararası hukukta korunan “sivil ve askeri hedefler arasında ayrım” ilkesinin ihlal edilmesine neden olmaktadır. YZ tarafından belirlenen hedefler sivil yerleşim bölgelerine yakın olsa bile vurulmuş ve bu da geniş çaplı sivil kayıplara yol açmıştır. İsrail’in operasyonlarında sivil kayıplar “yan hasar” olarak kabul edilmekte ve bu da bu ihlallerin uluslararası hukuk açısından ciddiyetini artırmaktadır.
• Orantılılık ve Ayrım Gözetme İlkelerinin İhlali: İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarında YZ destekli sistemlerin kullanımı savaş hukukunun
temel ilkelerinden olan orantılılık ve ayrım gözetme prensiplerini ciddi şekilde ihlal etmektedir. Bu ilkeler askeri hedeflere yönelik saldırılarda sivillerin korunmasını ve askeri gereklilik ile sivil zayiat arasındaki dengeyi sağlamak üzere tasarlanmıştır. Ancak İsrail’in gerçekleştirdiği operasyonlar bu prensiplere yeterince önem vermemekte ve bu da sivil kayıpların artmasına neden olmaktadır.
• Hedef Tespit Sürecinde Otonom Sistemler: Habsora ve Lavender gibi YZ sistemleri hedef tespit süreçlerini hızlandırarak çok az insan müdahalesiyle operasyonların yürütülmesini sağlamaktadır. Bu sistemler toplanan istihbarat verilerini analiz ederek potansiyel hedefleri işaretlemekte ancak hedeflerin sivil yerleşimlerde olup olmadığı veya sivil altyapıya zarar verip vermeyeceği göz ardı edilmektedir. Sonuç olarak bu sistemlerin belirlediği hedeflerin vurulması geniş çaplı sivil kayıplara ve uluslararası savaş hukukunun ihlaline yol açmaktadır.
• Uluslararası Hukukun Sistematik İhlali: İsrail’in YZ destekli sistemlerle yürüttüğü operasyonlar savaş hukukunun temel ilkelerini ihlal etmektedir. Birleşmiş Milletler (BM) ve insan hakları örgütlerinin raporlarına göre İsrail’in sivillere yönelik saldırıları savaş hukukunu ihlal ederek savaş suçları teşkil etmektedir. Sivil nüfusun doğrudan hedef alınması ve askeri operasyonlarda orantısız güç kullanılması uluslararası hukuka aykırı eylemler olarak değerlendirilmekte ve savaş suçları kapsamında incelenmektedir.
• Teknolojik Determinizm ve Sorumluluk: İsrail’in YZ destekli askeri operasyonlarında teknolojinin belirleyici rolü, sorumluluk ve hesap verebilirlik konularında derin etik ve hukuki tartışmalara yol açmaktadır.
Otonom YZ sistemlerinin karar süreçlerinde insan müdahalesinin minimum düzeyde olması savaş suçlarının kimin tarafından işlendiği ve
bu suçlardan kimin sorumlu tutulacağı konusunu belirsizleştirmektedir.
Özellikle Lavender ve Habsora gibi sistemlerin otonom karar verme yetenekleri sorumluluk zincirini daha karmaşık hale getirmekte ve bu sistemlerin insan hakları ihlalleri açısından nasıl denetleneceği konusunda yeni zorluklar ortaya çıkarmaktadır.
İsrail’in YZ destekli askeri operasyonları modern savaş teknolojilerinde büyük bir değişim meydana getirirken aynı zamanda etik ve uluslararası hukuk açısından büyük sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Sivil kayıpların yüksek olması bu teknolojilerin savaş alanında kullanımının ne derece sorumlu bir şekilde yönetildiği sorusunu gündeme getirmektedir. Uluslararası toplum YZ tabanlı silahların
kullanımını düzenlemek ve sivillerin korunmasını sağlamak için bu teknolojilere yönelik yeni düzenlemeler geliştirmek zorundadır. İsrail’in sivillere yönelik saldırıları bu alandaki etik ve hukuki tartışmaların merkezinde yer almakta ve uluslararası hukukun güncellenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. (devam edecek-MODERN SAVAŞ VE YZ’NİN ASKERİ KULLANIM ALANLARI)
***
Yazar hakkında
SİBEL DÜZ
Lisans eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamlamış ve 2014’te SETA Vakfı’nda araştırma asistanı olarak kariyerine başlamıştır. Halihazırda 2019’da faaliyete geçirilen kapsamlı bir veri tabanı ve web portalı olan Terörizm Analiz Platformu’nun (TAP) proje koordinatörlüğünü yürütmektedir. 2021’den itibaren SETA’da araştırmacı olarak çalışan Sibel Düz, “The Ascension of Turkey as a Drone Power: History, Strategy, and Geopolitical Implications”, “Unpacking the Debate on Turkish Drones” ve “Remote Control: Aerial Elimination of the PKK’s Terrorist Leaders and Operatives” adlı raporları kaleme almıştır. Araştırmaları ağırlıklı olarak askeri teknoloji ve strateji, teknopolitik, terörle mücadele ve ayaklanma hareketleri ile insansız sistemler üzerine odaklanmaktadır.
MUHAMMED SEFA KOÇAKOĞLU
Ankara Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde doktora öğrencisidir. Yüksek lisans eğitimini Milli Savunma Üniversitesi Alparslan Savunma Bilimleri ve Güvenlik Enstitüsü’nde Askeri Elektronik Sistemler Mühendisliği alanında tamamlamıştır. Araştırma alanları elektronik harp, savunma sanayii, yapay zeka, güvenlik ve istihbarat çalışmaları üzerinde yoğunlaşmaktadır.