Doç. Dr. Nebi MİŞ, “Muhalefet, CHP’nin Gölgesinde Yaşamak Zorunda mı?”

* SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Genel Koordinatörü ve Siyaset Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Nebi MİŞ, CHP’nin içinde bulunduğu durumun diğer muhalefet için bir fırsat olduğunu belirterek, “CHP, muhalefette bir çekim merkezi oluşturamıyor. Çekici faktörlerden daha çok seçmeni itici durumlar daha fazla” dedi.
* İşte detayı!…
TÜHA /TÜRKUAZ İnternational News Agency
ANKARA, 16 EKİM 2025 – Türkiye’nin saygın, güvenilir Ankara merkezli bir düşünce Türkiye’nin saygın, güvenilir Ankara merkezli bir düşünce kuruluşu olan SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Genel Koordinatörü ve Siyaset Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Nebi MİŞ, “Muhalefet, CHP’nin Gölgesinde Yaşamak Zorunda mı?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Doç. Dr. Nebi MİŞ, Meclis’te Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve muhalefet partileri arasında gerçekleşen pozitif diyalogun, yeni dönemde siyasetin yön ve yöneliminin ilgili tartışmaları yoğunlaştırdığına dikkat çekti.
Ortaya çıkan tablonun “yeni dönemin fotoğrafı” olabileceği değerlendirmelerini çoğalttığını ifade eden Doç. Dr. Nebi MİŞ, şunları söyledi:
“Meclis’in yeni çalışma dönemine iktidarı yalnızlaştırma görüntüsü vermek isteyen CHP, açılışta oluşan pozitif havadan dolayı, kendisinin yalnızlaştığı eleştirilerine muhatap oldu.
Amaçlananın tam tersi bir durumun ortaya çıkması CHP ve çekirdek destekçilerini öfkelendirdi. Özellikle sosyal medya üzerinden küçük partiler, bu öfke nöbetinin hedefi oldu. Altılı masa sürecinde el üstünde tuttukları DEM, Gelecek ve DEVA partisinin genel başkanlarına ağır hakaretler yapıldı”.
“Gelecek, DEVA ve Saadet partileri zaten uzun süredir CHP’lilerin hedefindeydi” diyen Doç. Dr. Nebi MİŞ, “Ancak eleştiri daha çok Kılıçdaroğlu’nun sorumluluğu ile birlikte yürütüldüğü için, bu partiler sessiz kalmayı tercih ediyorlardı” dedi.
Doç. Dr. Nebi MİŞ, şöyle devam etti:
“DEM Partisi ise diğer küçük partilerden ayrıştırılarak eleştirildi. Kayyum ve bazı DEM’lilerin tutukluluğu hatırlatılarak, DEM Partisi’nin “yanlış yerde” olduğu iddia edildi. Son ağır eleştiri dalgasında küçük partilerin temsilcileri, “bir daha yaparsanız cevabını alırsınız” minvalinde karşılık verdiler. Ama daha ileri gitmediler. DEM ortayı bulan açıklamalarla süreci geçiştirdi. Halbuki son dönemde benzer hakaretler hiç eksik olmuyor”.
CHP’yi destekleyen ve siyasetin sertleşmesinden yana olan çevrelerin muhalefete yönelik bu ağır taarruzun, Özgür Özel’i endişelendirdiğini dile getiren Doç. Dr. Nebi MİŞ, “Bu eleştirilerin durdurulması yönünde açıklama yapmak zorunda kaldı” ifadesini kullandı..
Doç. Dr. Nebi MİŞ, CHP’nin içinde bulunduğu durumun diğer muhalefet için bir fırsat olduğunu belirterek, CHP’in, muhalefette bir çekim merkezi oluşturamadığının altını çizerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Çekici faktörlerden daha çok seçmeni itici durumlar daha fazla. Uzun süredir, kriz görüntüsünden çıkamıyor. Yerel yönetimlerle ilgili yolsuzluk, rüşvet ve irtikap iddialarına karşı seçmeni ikna edecek bir tutum geliştiremiyor. Parti içi tartışmalara yoğunlaşıldığı için siyaset üretmeye vakit ayıramıyor.
Doç. Dr. Nebi MİŞ, böyle olduğu için de, muhalifin diğer partilerin de kendi çizgisinin dışında hareket etmesini istemediğini, Muhalefette oluşan boşluğu dolduracak bir partinin öne çıkmasından endişe ettiğini anlattı.
Tüm muhalif partilerin esas gündeminin iktidar ve Erdoğan karşıtlığı olmasını istediğini hatırlatan SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Nebi MİŞ “Kılıçdaroğlu döneminde kurumsal kimliklerle muhalefetin birleşmesinin işe yaramadığını düşündüğü için tabanda ittifak diyerek, partileri değil, tabanlarını istediğini açıkça gündemde tutuyor”.
“Bu çerçeveden bakıldığında, CHP’nin bu taktiğinin kendisi açısından bir anlamı olabilir” diyen Siyaset Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Nebi MİŞ konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Çünkü, muhalif siyasal enerjinin dağılmasını ve konforunun bozulmasını istemiyor. Tüm muhalefetin kendisine muhtaç olmasının faydasına inanıyor. Dolayısıyla da esas sorun; CHP’nin şekillendirmeye çalıştığı çerçevenin dışına çıkmayan diğer muhalefet partilerinde.
Gerçekten de muhalif siyasal alanda CHP’nin içinde bulunduğu krizlerden dolayı siyasi bir boşluk var. Diğer muhalif partiler, bu boşluğu doldurmak için çaba harcamıyor. “Muhalefete, muhalefet yapılmaz” anlayışı ile hakaret ediyorlar. Böyle davrandıkları için de CHP’nin gölgesinde ve kendisine biçilen rol çerçevesinde etkisiz ve pasif bir şekilde yaşamayı seçiyor. Halbuki, hem iktidarı hem de CHP’nin içinde bulunduğu durumu eleştirerek de siyasette bir fark oluşturulabilir.
“Muhalefete muhalif olunmaz” diye bir kural varsa, parti kurmaya gerek kalmaz. Hatta ana muhalefet partisinin dışındaki muhalefetin bir anlamı olmaz.
Bugün CHP’nin en büyük konforu, iktidardan başka kendisini eleştiren ve alternatif siyaset üreten bir muhalefetin olmamasıdır. Küçük partiler peşine takılma siyaseti ile daha da küçüldüklerini bir önceki seçimde gördüler.
Hem CHP’nin muhalefet tekelinin içinde hareket etmek, hem de bu çerçevenin dışına bir kez bile çıktığında ağır hakaretlere uğramak kader olmasa gerekir.
Bu partiler için, Meclis’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’la buluşmak, gölgesinde hizalanıp CHP’nin yükünü paylaşmaktan daha maliyetli değildir. Hatta bu partileri destekleyen çevreler de son fotoğraftan memnuniyetlerini açıkça sosyal medya üzerinden ifade ettiler. Bir kısım muhalif kesimin öfkesinin nedeni de budur.”
***
