Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde “İnsanlık İçin Güçlü Türkiye” programına katıldı…
* Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde “İnsanlık İçin Güçlü Türkiye” programına katıldı, burada yaptığı konuşmada, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 77. yıl dönümü olan 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nü kutladı.
Konuşmasında öne çıkan başlıklar:
-“Gazzeli kardeşlerimizi, Sudanlı kardeşlerimizi selamlıyorum”
-“Tek parti faşizmi, beyannamenin altını oymuştur”
-“Doğruları konuşmaktan çekinmeyeceğiz”
* İşte detayı!…
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
ANKARA, 09 ARALIK 2025 – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde “İnsanlık İçin Güçlü Türkiye” programına katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
Aziz milletim, İnsan Hakları Başkanlığımızın kıymetli mensupları, kıymetli yol ve dava arkadaşlarım, saygıdeğer misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyor; Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulünün 77’nci yılı münasebetiyle düzenlenen bu anlamlı programda siz kardeşlerimle bir araya gelmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum.
İnsanlık için Güçlü Türkiye programının ülkemiz, milletimiz, gönül ve kültür coğrafyamız ile tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu güzel programı tertipleyen AK Parti İnsan Hakları Başkanlığımızı tebrik ediyor, icrasında emeği geçen her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum. Katılımlarınız için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
“Gazzeli kardeşlerimizi, Sudanlı kardeşlerimizi selamlıyorum”
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 77. yıl dönümü olan 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nüzü şimdiden tebrik ediyorum. Bölgemizle birlikte tüm dünyada insan hak ve onurunun savunuculuğunu misyon edinmiş bir siyasi partinin genel başkanı, asırlarca adaletin sancaktarlığını yapmış necip bir milletin cumhurbaşkanı olarak buradan kalbi bizimle atan tüm mazlum ve mağdurlara dayanışma mesajlarımı gönderiyor, hepsini hürmetle selamlıyorum. Gazzeli kardeşlerimizi, Sudanlı kardeşlerimizi selamlıyorum. Afrika’dan Asya’ya, bizden uzakta olsalar da acılarını acımız bildiğimiz tüm mazlumları yürekten selamlıyorum.
Bilhassa savaşların, çatışmaların, yokluk ve yoksulluğun bütün yükünü minik omuzlarında taşımak zorunda kalan masum çocukları ve onların cefakâr annelerini, babalarını kalpten selamlıyorum. Elbette Filistinli kardeşlerimi, Filistin halkının onurlu, gururlu, kararlı, izzetli mücadelesini bugün bir kez daha saygıyla selamlıyorum. Kendilerine bir kere daha sabır temenni ediyor, Türkiye ve Türk milleti olarak her zaman yanlarında olacağımızı bilvesile tekrar ifade ediyorum.
“Tek parti faşizmi, beyannamenin altını oymuştur”
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi bundan tam 77 sene önce, 10 Aralık 1948’de büyük bir teveccühle kabul edildi. 30 maddeden oluşan bu beyanname, iki yıkıcı dünya savaşı sonrasında yeni bir düzen inşa etmeye çalışan insanlık için umut kaynağı oldu. Beyannamenin ilk üç maddesini burada sizlere aktarmak isterim. Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar. Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir ayrım gözetmeksizin bu bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır.
Her bir satırı dikkatle okunması, içselleştirilmesi ve uygulanması gereken bu tarihi beyanname, yaklaşık altı ay sonra meclisimizde kabul edilerek kaderin bir cilvesi olarak 27 Mayıs 1949’da yürürlüğe girmiştir. Beyannamede kayıtlı hususların özellikle vesayet dönemlerinde ne kadar tatbik edildiği, üzerinde ayrıca durulması gereken bir meseledir. Millete ve milletin değerlerine yönelik husumeti herkesçe bilinen tek parti faşizmi, ilk günden itibaren beyannamenin altını oymuştur. Kimi zaman bürokratik oligarşi, kimi zaman antidemokratik güç odakları olarak kendini deşifre eden bu zihniyet, milletin hafızasında derin yaralar açmış, demokrasimize telafisi uzun yıllar alan zararlar vermiştir.
“Doğruları konuşmaktan çekinmeyeceğiz”
27 Mayıs’tan 28 Şubat’a kadar her 10 yılda bir tekrarlanan müdahalelerin arkasında bu zihniyetin silueti vardır. Yassıada faciasını, 12 Mart sonrası olanları, 12 Eylül’de adeta işkence kampına dönüşen Mamak’taki C5’leri, Diyarbakır cezaevlerini, beyaz torosları anlatmaya gerek yok. 2002’den bu yana mesaimizin mühim bir kısmını bu ihlallerin bıraktığı tortuları temizlemeye, travmaları iyileştirmeye harcadık.
Burada saymaya kalksak saatlerimizi alacak ve adına “sessiz devrim” dediğimiz reformlarla hamdolsun bu yolda önemli mesafeler aldık. Ancak insan hakları cellatlarının ülkemize, milletimize, demokrasimize ve sosyal barışımıza çıkardığı faturaları halen ödüyoruz. Bunların bir kısmını son grup toplantımızda ifade ettim. Orada dile getirmediklerimizi ise başta mağdurlar olmak üzere milletimizin farklı kesimleri çok çok iyi biliyor. Onları da muhataplarının yüzlerine çarpmaya devam edeceğiz. Beyefendiler sabıkalı geçmişleriyle hesaplaşmak yerine işi dedeye, ataya götürseler de biz doğruları konuşmaktan çekinmeyeceğiz.