enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
07:59 Türkiye’nin Savaş Uçağı İhtiyacı ve Tedariki
07:58 Adana’yı bir film platosu, doğal mekan olarak kullanıp, Adana’yı karalayan hiçbir yapıma müsaade edilmeyecek
07:58 Milli Güvenlik Kurulu (MGK) bildirisinde terörsüz Türkiye ve terörsüz komşu coğrafya vurgusu
07:50 Rusya’nın İHA İhlalleri: Provokasyon ile Yoklama Arasındaki Sınırın Bulanıklaşması
07:48 (MİT) Başkanı Kalın, ABD Başkanı Trump’ın Gazze planıyla ilgili gelişmeler konusunda temasta bulunmak için Katar’da…
07:47 Artık kabul edin: ABD iyi polis değil
07:34 ABD ve İsrail bugüne kadar verdiği hangi sözü tuttu: Gazze planı hayata geçirilecek mi?
07:30 Tasarımda Türkçeleşmenin Önemi
07:15 Bakan Yerlikaya: Eski tip sürücü belgelerini yenileme süresi uzatılmayacak
00:48 Deprem uzmanı Prof. Dr. Üşümezsoy, Simav’da meydana gelen 5.4 büyüklüğündeki depremi tahmin etti…
00:16 Üç Boyutuyla Terörsüz Türkiye Süreci
12:31 İsrail, Gazze Soykırımının Bedelini Ödemeye Başladı!…
07:49 TBMM Başkanı Kurtulmuş, resmi ziyaret kapsamında Budapeşte’te bulunuyor…
07:08 İstanbul olası büyük depremi neticesinde, ‘Darbe, İşgal Teorileri ve Tedbirler
03:15 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Balkan ülkelerinde yapılan ankette, Bosna Hersek, Kosova ve Kuzey Makedonya’da en beğenilen lider oldu…
00:56 Nizip Ticaret Odası’ndan firmalara uluslararası rekabette güç kazandıracak yeni destek adımı…
00:50 “Türkiye’nin Sağlığında 70 Yıl”
00:45 Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nden: Geleceğin gazetecileri Kocaeli’de yetişecek
00:36 Bill Gates kişisel bilgisayarın fişini çekti! Bill Gates’e göre bilgisayarların sonu geldi…
00:33 Kocaeli’de eğitim süresi düşüyor…. Kadınlar erkeklerden daha uzun öğrenim görüyor
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Artık kabul edin: ABD iyi polis değil

Artık kabul edin: ABD iyi polis değil
01.10.2025
A+
A-

* ABD Siyonizminin ve İsrail’in Ortadoğu’da attığı adımların perde arkasını hiç bu kadar net görmediniz. Gazze’den Golan’a, Balfour’dan Trump dönemine uzanan bu stratejik oyun, iki devletli Filistin çözümünü nasıl çökertti?

-Mehmet KANCI-

* İşte detayı!…

TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency

Mehmet Kancı | Fokus+

Mehmet KANCI, TRT Haber editörü 

ANKARA , 01 EKİM 2025 -Türkiye’nin önde gelen gazetecilerinden ve Gazeteci-Yazar ve TRT Haber editörü Mehmet KANCI, dünya gündemini yakından takip eden haber platformu GDH için kaleme aldığı “Artık kabul edin: ABD iyi polis değil” başlıklı yazısında, “Amerika Birleşik Devletleri, İkinci Dünya Savaşı sonrasında yeniden şekillenen küresel hakimiyet mücadelesinin ikliminin etkisiyle, karşısında da Stalin gibi bir celladın da olmasının avantajıyla, kendisini “özgür dünyanın kurtarıcısı” olarak yutturmayı başardı” diyor.

TRT Haber editörü Mehmet KANCI, yazısına şöyle devam ediyor:

Dahası, insan hakları kavramını, Sovyetler Birliği ile Doğu Bloku ülkelerini vuracak bir silah olarak biledi. Vatikan’ı dahi bu mücadelenin aracı olarak sahaya sürdü. Birinci Soğuk Savaş’ın bitmesi ve Sovyetler Birliği’nin mağlup edilmesi, dahası SSCB’nin parçalara ayrılmasıyla ABD’nin kurgulamak istediği tek kutuplu dünyada artık insan hakları, uluslararası ceza mahkemeleri gibi kavramlarla Birleşmiş Milletler’in de aralarında bulunduğu çok taraflı uluslararası kuruluşlara yer kalmadı.

Hatta ABD için, 1992’den itibaren piyasaya sürdüğü “küreselleşme” kavramı da anlamını yitirdi. Bugün Avrupa ülkeleri ile Japonya’yı Rus tehdidi ile, yıllarca Körfez ülkelerindeki monarşileri İran tehdidi ile korkutarak savunma başta olmak üzere pek çok alanda kendisine bağımlı kıldıktan sonra, dilediği atı dilediği noktaya oynatacak uygun ortamı tesis etti.

İsrail’in Gazze saldırısı ile başlayan süreç, ABD’nin “küresel iyilik meleği” taklidindeki tüm yaldızları silip götürdü. Ancak hala bu gerçeğe ikna olmayıp, Netanyahu’nun durdurulması için Trump’tan medet umanları da görmek hayret verici.

Bu insanlar ne Filistin meselesini, ne ABD’yi ne de İsrail’in ne olduğunu anlamadıkları aşikar. Gazze Şeridi ile Batı Şeria’nın İsrail tarafından tamamen ilhakıyla, iki devletli Filistin çözümü için alınan Birleşmiş Milletler kararlarının çöp olması artık an meselesi.

İsrail’in 1967 sınırlarına dönmesinin ekonomik ve diplomatik yaptırımlar yoluyla sağlanması ise hayalden ibaret.

ORTADOĞU’DAKİ “İSRAİL SORUNUNU” VE ONU BESLEYEN ABD SİYONİZMİNİ TANIYALIM

Öncelikle, Ortadoğu’nun İsrail sorununda içerisinde bulunduğumuz günlere bir anda gelinmediği gerçeğiyle barışalım. Ne İsrail’i yöneten Siyonist terörizm ne de onunla işbirliği yapan ABD siyonizmi, kararlarını günü birlik hedeflerle almıyor.

Şimdi sizlere burada uzun uzun Balfour Deklarasyonu’ndan bahsetmek istemiyorum. Eğer ilginizi çektiyse ve bu makaleyi okuyorsanız, Ortadoğu’daki demografik dengeleri kökünden değiştirmeyi hedefleyen İngiliz icadı 1917 tarihli bu deklarasyondan zaten haberdarsınızdır. Biz önce bir 1897 yılına İsviçre’nin Basel kentine gidelim.

Birinci Siyonist Kongre’de Ortadoğu’da Siyonist bir Filistin devletinin kurulması fikirden, eylem aşamasına bu kongre ile geçildi. İlk aşama için İngiliz atına binen Siyonizm 1920 yılından itibaren bölgeye yahudi göçünü teşvik ederken, ABD’nin konuya dahil olduğu kırılma noktası 1939 yılında yaşandı.

Nazi Almanyasının gerek İngiliz sömürge yönetimleri gerekse Sovyetlerin demir yumruğu altındaki halklara özgürlük vaat etmesi, Londra’da panik yarattı. İngilizler, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’ne karşı Araplar üzerinden yürüttükleri kışkırtma oyununun bu defa kendilerine karşı kullanılacağı endişesiyle “Beyaz Belge”yi yayımladılar. 

ABD SİYONİZMİ, İNGİLİZLERİ HEDEF ALAN SİYONİST TERÖRE YEŞİL IŞIK YAKTI

1939 tarihli bu belge Filistin topraklarına yönelik yahudi göçünü 100 bin kişiyle sınırlamaktaydı ve gelecekteki göç hareketleri için Filistinli Arapların onayının alınmasını öngörüyordu.

Siyonist terörizm İngilizlerin Araplarla uzlaşma arayışı üzerine dümeni, kendilerinden yana sermayenin örgütlendiği New York kentine,  dolayısıyla ABD’ye kırdı.

1942 yılında New York kentindeki Biltmore Oteli’nde düzenlenen konferans, Basel’deki Birinci Siyonizm Kongresi’nin ardından atılan belirleyici adım oldu. İngilizlerin “Beyaz Belgesi” reddedildi ve Ortadoğu’da kurulacak Siyonist devletin hamiliği mertebesi ABD’ye bahşedildi.

Siyonist terörizm ile ABD Siyonizmi arasındaki ortaklığın ilk emareleri Filistin topraklarındaki İngilizlerin terör saldırılarına hedef olmasıyla kendisini gösterdi.

Artık ABD ile İsrail’in ortak çıkarları söz konusu olduğunda İkinci Dünya Savaşı’ndaki müttefikliğin dahi önemi kalmamıştı. ABD Başkanı Eisenhower, Sovyetlerin nükleer saldırı kartını açmasının etkisiyle, 1956’daki Süveyş Krizi sırasında İsrail-Fransa-İngiltere komplosuna taş koyarak, Siyonist terörizmin Gazze Şeridi’ni ele geçirme planlarını bir süreliğine erteledi.

1961 yılında Kennedy’nin başkanlığı, İsrail’in hedeflerine ulaşmasında yeni bir aşamayı hayata geçirdi. Kennedy, gerek ailesini gerek doğrudan kendisine yönelen şantajların da etkisiyle olsa gerek İsrail’e ihtiyaç duyduğu ağır silahları temin etmeye başladı.

Hatta Arap ülkelerinin Sovyetler Birliği’ne yüzlerini dönmelerini engellemek için bu son derece indirimli silah satışı için Federal Almanya’yı paravan olarak kullandı. İsrail bu süreçte elde ettiği silahlarla 1967’de Gazze Şeridi ile Golan Tepeleri’ni ilk kez ele geçirdi.

Bu işgaller Sovyet yani komünist müttefiki Suriye ve Mısır yönetimine karşı olduğu için Batı’da kolaylıkla meşrulaştırılmaktaydı. İsrail, Camp David ve Oslo Anlaşmaları ile özellikle Gazze’de dönem dönem taktik geri çekilmeler gerçekleştirse de Trump’ın birinci ve ikinci başkanlık dönemlerinde Golan’ı resmen ilhak etti, Gazze’nin ilhakını ise ilan etmek üzere.

TRUMP SAYESİNDE İSRAİL GERİ ÇEKİLMEMEK ÜZERE GOLAN VE GAZZE’YE YERLEŞİYOR

ABD ve İsrail yönetimlerinin birbirinden ayrılmaz şekilde iç içe geçtikleri süreç ise Nixon’ın başkanlığında ve Henry Kissinger’ın ulusal güvenlik danışmanlığı esnasında tamamlandı.

Taraflar arasındaki askeri ve ekonomik yardımların işleyişi için öyle yasal düzenlemeler yapıldı ki, gerektiğinde ABD Kongresi, gerektiğinde ise ABD Başkanı birbirlerini aşarak bu askeri yardımların kesintisiz şekilde sürdürüleceği şartlar temin edildi.

ABD Kongresi’nin her iki kanadındaki üyelerin yüzde 90’ını satın almış Yahudi lobilerinin de desteğiyle Nixon döneminden sonra Washington’dan İsrail aleyhine bir karar çıkması ihtimali kalmadı.

İsrail yönetimleri 1979’daki Camp David ve 1992-1995 arasındaki Oslo Anlaşmaları ile Gazze Şeridi’nde taktik geri çekilmeleri kabullense de, günümüzün küresel jeopolitik şartlarının olgunlaştığına ikna olarak, iki devletli Filistin çözümüne 2025 itibarıyla öldürücü darbeyi vurmuş durumdalar.

Birleşmiş Milletler’in gelecek hafta hükümet ve devlet başkanları katılımıyla gerçekleşecek 80’inci oturumunda Avrupa ülkelerinin Filistin devletini tanıyacak olmalarına aldanmayalım.

İki devletli Filistin devleti çözümü, öncelikle bölge ülkelerinden kaynaklanacak radikal bir paradigma değişikliği yürürlüğe konmadığı takdirde kaybedilmiş bir davadır. 

***

Yazar hakkında

Türkiye’nin önde gelen gazetecilerinden biri olarak tanınan Mehmet Kancı, 1974 yılında Giresun’da dünyaya gelmiştir. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun olan Kancı, kariyerine 1994 yılında ATV’de “Siyaset Meydanı” programıyla başlamış ve o günden bugüne medya dünyasında önemli bir iz bırakmıştır.

Mehmet Kancı’nın medya serüveni, ATV’deki “Haberci” programıyla hız kazanmış ve ardından NTV haber merkezi ile CNN Türk’te “Editör” programı ve haber merkezi görevleriyle devam etmiştir. Gazetecilik kariyerinde edindiği tecrübelerle TRT Türk ve TRT Haber’e katılan Kancı, şu anda TRT Editörü olarak görevine devam etmektedir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.