enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
11:16 İslam aleminin üç ayları Pazar günü başlıyor…
10:52 Bakan Tunç: ‘Terörsüz Türkiye’ süreci ülkemiz için, milletimizin geleceği için çok önemli bir süreç…
08:59 İHA tehdidi: Türkiye’nin hava savunması hazır mı?
00:47 Mehmet Akif Ersoy soruşturmasındaki soru işaretleri
00:35 Şirketlerden N’Aber!
00:28 Fikret Yüksel Foundation ile Başlayan 27 Yıllık Yolculuk, Fikret Yüksel Eğitim Vakfı ile Türkiye’de Kök Salıyor
00:25 Bakan Tunç: ‘Terörsüz Türkiye’ süreci ülkemiz için, milletimizin geleceği için çok önemli bir süreç…
00:24 AK Parti’nin 60 sayfa ve 15 başlıktan oluşan raporu TBMM Başkanlığı’na teslim edildi…
00:19 Donald Trump 900 milyar dolarlık savunma bütçesini imzaladı
00:17 Almanya’da tüketici güveni sarsıldı
00:13 ASELSAN’dan NATO üyesi ülkeye 410 milyon dolarlık ihracat
00:08 Süre yıl sonu doluyor: Suriye’de Kürtlerle anlaşma olur mu?
00:02 Yunanistan’ı kuranlar, onu kendi çıkarları için kullanmak isteyen İngilizler ve Fransızlardı…
10:22 Dünyada gündemin öne çıkan haberlerinden özetler!….
10:04 Türkiye’de ve Dünyada ‘Ekonomik Görünüm’…
09:16 Gazeteci Aslı SÖZLİR’den ‘Sabah Kahvesi’ Orada N’ler oluyor?
07:09 Dünyanın korkulu rüyası: Gazap ve Hayalet sistemleri
05:01 Trump’ın Ukrayna Barış Planı ve Self-Determinasyon Üzerinde Düşündürdükleri
00:54 (TARİŞ), 2025–2026 üretim sezonu için zeytinyağı alım fiyatlarını açıkladı…
00:51 Doğu Kudüs’ten Filistinli Gazeteci Huda Fadıl NAİM, Gazze’de yaşananları haber yaptı…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Almanya’da yeni bir aşırı sağ hareket tehlikesi

Almanya’da yeni bir aşırı sağ hareket tehlikesi
04.12.2020
A+
A-

TÜHA HABER / Almanya’da iki bilimsel kuruluşa yönelik kundaklama girişimi endişe yaratırken, istihbarat, “gizli” ibareli bir rapor hazırladı. Rapor, korona protestolarından “yeni bir radikal hareket doğabileceği” uyarısı yapıyor. 

Sene başından bu yana bütün dünyada etkili olan koronavirüs, pek çok ülkede sıkı tedbirlerin alınması, hayatın durma noktasına gelmesi, artan vefatlar ve ekonomideki olumsuz gidişat nedeniyle huzursuzluğa ve protestolara neden oluyor. Almanya’da da nisan ayından bu yana farklı grupların yer aldığı, çok sayıda korona tedbirleri karşıtı gösteri düzenleniyor. Gösterilerde mesafe ve hijyen kurallarına uyulmaması, güvenlik güçlerine direnişteki artış, istihbarat birimleri ile emniyetin, gösterici grupları yeniden gözden geçirmesine neden oldu.

Almanya’da iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın (BfV) hazırladığı ve gelecek hafta yapılacak federal ve eyalet içişleri bakanları konferansında ele alınacak, “gizli” ibareli raporda “kendine has, yeni bir radikal hareketin doğabileceği” tehlikesine dikkat çekiliyor.

Bazı medya kuruluşlarının ulaştığı 37 sayfalık raporda, birinci dalgada da olduğu gibi korona tedbirleri karşıtı gösterilere hâlâ farklı grupların katıldığı belirtiliyor. Diğer yandan aşırı sağcıların ve yine aşırı sağcı “İmparatorluk Vatandaşları” adlı grubun üyeleriyle, farklı komplo teorilerine inananların da gösterilere geniş katılımla giderek daha fazla destek verdiğine dikkat çekiliyor.

Genellikle gösteri izinlerini aşırı sağcı olmayan kişilerin aldığı, ancak bu kişilerin gösterilerde şiddet eğilimli holiganlar ve neonazilerle yanyana yürüdükleri, onlarla aralarına mesafe koymadıkları, içerik ve eylemlilikte de onlarla aralarına sınır çizmedikleri vurgulanıyor. Aşırı sağcılarla komplo teorileri ve mitlerine inananları birbirine bağlayan ortak unsurların bulunduğuna da dikkat çekilen raporda, bu ortak paydaların özellikle devletin aldığı korona tedbirlerine karşı yapılan gösterlerde daha da belirginleştiği belirtiliyor. Aşırı sağcılar ile komplo teorilerine inanların en büyük ortak paydalarının da antisemitizm, elitler düşmanlığı, yeni dünya düzeni inancı, aşı zorunluluğu uygulanacağı iddiaları ve beyaz çoğunluğun yerini Müslüman veya beyaz olmayanların alacağı gibi tezler olduğu bildiriliyor.

QAnon ve derin devletçiler de gösterilerde

Gizli raporda, söz konusu korona protestolarına, derin devlete ve çocukları istismar eden, öldüren, devleti de ele geçirdiği söylenen elit kesimin varlığına inanan QAnon grubunun da eklendiği belirtiliyor. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, pek çok ideoloji ve teorinin birbirine karıştığı gösterilerden, kendine has yeni bir radikal hareketin doğabileceği tehlikesine dikkat çekiliyor.

Anayasayı Koruma Teşkilatı da DW Türkçe’ye verdiği demeçte özellikle “Querdenker” adlı gruba işaret ediyor. Açıklamada, “Querdenker adlı grup tarafından devletin korona tedbirlerine karşı düzenlenen gösterilere aşırıların, İmparatorluk Vatandaşları’nın, Öz Yönetimciler’in (Selbstverwalter) ve onlar gibi anayasa düşmanı grupların katıldığı görülmektedir. Bu nedenle, federal ve eyalet istihbarat teşkilatları, Querdenker isimli grubun eylemleri konusunda yasal yükümlülüğünü yerine getirmektedir” cevabı dikkat çekiyor. Almanya’da BfV’nin “yükümlülüğün yerine getirilmesi” ifadesi ile, bu tür gösterilerin istihbarat birimlerince izlenip izlenmeyeceği, söz konusu grupların anayasayı şiddet yoluyla değiştirme hedeflerinin bulunup bulunmadığının büyüteç altına alındığı anlaşılıyor.

Korona tedbirleri karşıtları maske zorunluluğunu da protesto ediyor.

Korona tedbirleri karşıtları maske zorunluluğunu da protesto ediyor.

Almanya’da istihbaratın bir grubu izlemesi ile açık kaynaklar dışında istihbarat metotları ile de takibi de mümkün kılıyor. Ancak düşünce özgürlüğü ihlali olabileceği gerekçesiyle bir grup veya oluşumun izlenmesindeki hukuki engeller oldukça yüksek.

Tam adı “Querdenker 0711” olan gruptaki “Querdenker” terimini Türkçeye “aykırı düşünen” diye çevirmek mümkün. İlk olarak Nisan 2020’de Stuttgart’ta eylem yapan grubun adındaki “0711” de Stuttgart’ın telefon kodu olan 0711’den geliyor. Hareket bir sayfalık “manifestosunda” kendisini partiler üstü ve demokratik bir oluşum” olarak lanse etse de düzenledikleri eylemlere çağrıcılar arasında sağ popülist, İslam ve göç karşıtı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi ile aşırı sağcı rapçi Chris Ares ve Nasyonal Demokrat Parti (NPD) olması dikkat çekiyor.

Korona bağlantılı en az 75 suç kayda geçti

Almanya’da bir aydır uygulanan ve şimdilik 10 Ocak’ta sona ermesi öngörülen ikinci kapanmayla ve Sars-CoV2 aşılarının bulunmasıyla planlanan aşı kampanyalarının, protestoları tetiklemesinden endişe ediliyor. 95 bağımsız araştırma kuruluşunun çatı örgütü olan Leibniz Topluluğu’nun Berlin’deki binasına yönelik kundaklama girişimi ile Alman hükümetinin pandemiyle mücadeleden sorumlu bilimsel kuruluşu Robert Koch Enstitüsü’ne molotof kokteyl ile yapılan saldırılar bu yöndeki endişeleri daha da artırdı.

Söz konusu iki kuruluşa yönelik saldırılar üzerine Federal Hükümet’e bir soru önergesi yönelten Hür Demokrat Parti (FDP) iç güvenlik uzmanı Benjamin Strasser, bilimsel kuruluşlara ve araştırmacılara, medya kuruluşları ve mensupları ile politikacılara yönelik korona bağlantılı saldırılar hakkında bilgi talep etti. Federal Hükümet’in verdiği cevapta, siyasi suç istatistiklerinde “korona” başlığı altında istatistik tutulmadığı, ancak “korona” terimi bağlantılı taramada 75 suçun kayıtlara geçtiğinin görüldüğü bildiriliyor. Bunların, adam yaralamadan kundaklamaya, asayişi bozmadan devlete ve sembollerine hakarete ve iftiraya kadar farklı suçlar olduğu bildiriliyor.

Radikalleşme şiddete dönüşebilir uyarısı

Federal Hükümet, FDP’nin önergesine cevabında ayrıca, “ikinci kapanma ile birlikte korona pandemisi konusunun aşırı sağcı camiada yeniden öne çıktığını” belirtiyor ve söz konusu grupların, “devletin korona tedbirlerine karşı halkın bir kesiminde oluşan hoşnutsuzluğu kendi hedefleri için kullandığı, komplo teorileri ile de topluma tesir etmeye giriştiği” kaydediliyor.

Protestoların radikalleşmesi ihtimali göz önünde bulundurulduğunda, gelecekte aşırı sağcı çevreler ile İmparatorluk Vatandaşları ve Öz Yönetimciler kesimlerinden kişilerin suç ve şiddet eylemlerinin mümkün olabileceği belirtiliyor. Almanya Federal Emniyet Teşkilatı da geçtiğimiz günlerde hazırladığı bir durum değerlendirme raporunda da, korona aşısı üreticilerinin, aşı karşıtlarının hedefi haline gelebileceği tehlikesine dikkat çekti.

Almanya’da hükümet, bir yandan sene sonundan itibaren başlanması hedeflenen aşı kampanyaları için hazırladığı strateji kapsamında farklı bölgelerde aşılama tatbikatları uygularken, diğer yandan Başbakan Angela Merkel ile hükümet üyeleri, bir aşı zorunluluğu olmayacağını her fırsatta vurguluyor. Nitekim pandeminin başından beri düzenlenen gösterilerde aşıya tıbbi, dini veya inanç gerekçesiyle karşı çıkanlarla, aşı bağlantılı komplo teorilerine inanan ve savunanlar yüzünden sıklıkla aşının siyasete malzeme yapıldığı görüldü. Bazı sağ popülist veya aşırı sağcı grupların da öncelikle Bill Gates’in pandemiden bizzat sorumlu olduğunu ileri sürüp, dünya çapında desteklediği aşı kampanyalarından da görüldüğü üzere insanların aşıya zorlanacağı, Gates’in bundan para kazanacağı, hatta aşıyla birlikte insanlara çip yerleştirileceği iddiasıyla tıbba ve hükümete güvensizliği de tetikledikleri dikkat çekiyor.

Haber: Elmas Topcu / DW

[TÜHA Haber Ajansı, 04 Aralık 2020]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.