enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
10:35
00:12 Petrol ve Doğal Gaz Üretiminde Tüm Zamanların Rekoru
00:12 Cumhurbaşkanı Erdoğan  Suudi Arabistan ve Azerbaycan ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını da cevapladı
00:11 Adalet Bakanı Tunç,“Çocuklarımızı şiddete teşvik eden, aileleriyle bağlarını kopartan hiçbir dijital platforma izin vermeyeceğiz”
00:11 Erdoğan: Ülkemizin güvenliği için sınır ötesi operasyonlar gündemimizde
00:09 Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, “119 Terör Yandaşı Hesaba Erişim Engeli Getirdik”
00:09 Abdulkadir Selvi: Kandil, Öcalan’a karşı direniyor
00:07 Sakarya Gazeteciler Cemiyeti’nden, Basın İlan Kurumu (BİK) ile yaşanan sorunlarla ilgili ortak basın bildirisi
00:07 Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Ben konser belediyeciliği yapmadım”
00:06 Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’nden (TÜREK 2024) notlar!
00:06 Karabağ Zaferinin 4. Yılında Güney Kafkasya
00:05 Su Politikaları Derneği (SPD) Başkanı Dursun Yıldız: Kuraklık kapıyı kırıyor
00:04 Katil, soykırımcı İsrail, Gazze’ye 6 günde 6 bin bomba attı
00:03 Kafkasyada barışın önündeki engel Rusya mı Azerbaycan mı
00:02 22. Astana görüşmelerinde Trump’ın Suriye politikası öne çıkıyor
00:00 Bakan Murat Kurum COP29’da Türkiye’nin iklim vizyonunu paylaştı
11:32 Türkiye-Yunanistan İlişkileri ve Dışişleri Bakanı Fidan’ın Atina Ziyareti
10:13 Zirvelerde lider diplomasisi
09:15 Erdoğan: İsrail Gazze’de çevre felaketine sebep oluyor
08:07 TDT Genel Sekreteri: Türk Dünyası başarılı bir geleceğe doğru yönlenecek
TÜMÜNÜ GÖSTER →

1-7 Ekim 2024: Camiler ve Din Görevlileri Haftası

1-7 Ekim 2024: Camiler ve Din Görevlileri Haftası
A+
A-

Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı her yıl 1-7 Ekim haftasını Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak değerlendiriyor. Söz konusu hafta bu yıl da çeşitli faaliyet ve programlarla değerlendirilecektir. Bu haftanın güzel hizmetlere vesile olmasını dileriz. Biz de bu hafta vesilesiyle Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili düşüncelerimizi ifadeye koyacağız.

Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı, nüfusu 90 milyona yaklaşmış bir ülkenin din hizmetlerini yürütüyor. Birçok bakanlıktan daha çok personel istihdam ediyor. Buna bağlı olarak kendisine yine birçok bakanlıktan daha fazla bütçe ayrılıyor. Diyanet ve onun başkanı son yıllarda hem kendisine ayrılan bu bütçeyi kullanırken hem de bazı icraatlarıyla geçmişte olmadığı kadar eleştirilere hedef oluyor.

Belirttiğimiz gibi Diyanet İşleri, %90’dan fazlası Müslüman 90 milyon nüfusun din hizmeti veren tek kurumu ise de bu 90 milyon din ve dindarlık bakımından bile homojen değildir. Bu toplum siyasal tercihleri bakımından ise olabildiğince farklı ve heterojendir.

Toplumun bazı kesimlerinde Diyanetin son senelerde bu farklılık karşısında yeterli tarafsızlığı sağlayamadığı, çoğunlukla iktidar çizgisinde bir gidişata angaje olduğu izlenimi hâkim. Türkiye’de hemen her siyasal iktidar, Diyaneti kendi politikalarına hizmet eden ya da Diyanetin kendi dümen suyunda yürüyen bir kurum olmasını istemiştir. Buna rağmen birçok Diyanet İşleri Başkanı zorluklarla da olsa Diyanetin tarafsızlığını büyük ölçüde koruma maharetini gösterebilmiştir. Mevcut başkan ise bu konuda büyük bir zaaf göstermektedir. Kişisel birçok söz ve eylemiyle de geniş kesimlerin tepki ve eleştirilerine hedef olmaktadır.

Merhum Süleyman Demirel’in konumuzla ilgili olarak her fırsatta tekrarladığı bir sözü vardı: “Camiye ve kışlaya siyaset girmemelidir.” Gerçekten din görevlilerinin ve askerin politikadan uzak tutulması Türkiye için her zaman hayati öneme haiz olmuştur.

Diyanet İşleri Başkanlığı son zamanlardaki bazı uygulamalarını da gözden geçirmek zorundadır. Bugün şehirlerden köylere kadar hemen her cuma günü camilerde ya Diyanet İşleri Başkanlığı ya da Türkiye Diyanet Vakfı adına para toplanmaktadır. Yakın zamanlara kadar camilerde para toplanması bir ya iki haftayla sınırlı tutuluyordu. Son zamanlarda her hafta toplanmaya başladı. Yardımlar ara sıra belli bir amaç gösterilerek toplanıyorsa da genellikle “dinî ve hayrî hizmetler için” şeklinde ucu açık bir taleple toplanıyor. Böyle bir yöntem elbette cemaatin hoşnutsuzluğuna ve haklı eleştirisine konu olmaktadır.

Diyanetin eleştiri konusu başka uygulamaları da var. Yakınlarda ekonomist gazeteci Şeref Oğuz, Diyanet İşlerinin Türk vatandaşlarına sunduğu hac organizasyonlarının fiyatının özel sektörün benzer konforda sunduğu fiyattan birkaç kat daha pahalı olduğunu iddia ediyordu.

Bugün ülkemizin en ücra köy ve mahallelerinde imam kadrosu bulunmaktadır. Cemaati olan yerlere imam verilmesine kimsenin bir diyeceği olamaz. Ama öyle yerler var ki ya hiç cemaati yok ya da üçü beşi geçmeyen bir cemaate sahip. Kırsal kesimlerin birçok yerinde yaz aylarında yeterli bir cemaat bulunsa bile kışın hiç cemaat bulunmamaktadır. Cemaati her zaman çok az ve kış aylarında da hiç bulunmayan yerlerde imam istihdam edilmesi doğru ve meşruluğundan şüphe edilmeyen bir uygulama olarak görülebilir mi? Daha açık ifadeyle böyle bir uygulama israf değil midir?

Diyanet İşleri, özellikle köy ve mahallelerinde görev yapan imamların izinlerini ve mazeret izinlerini akılcı, mantıklı bir düzende yürütememektedir. Bazen birbirine yakın ya da komşu iki köyün, üç köyün veya mahallenin imamına aynı anda senelik izin veya mazeret izni kullandırılmaktadır. Bu sebeple o köylerin cemaati Cuma namazları için daha uzak yerlere gitmek zorunda kalmaktadır. Personele izin hakkının kullandırılması cemaatin mağduriyetine sebep olmadan planlanamaz mı?

Atalarımız, “Çekiç yemeyen taş yapıya uymaz” demişler. Bizim eleştirilerimiz suçlamak için değil, Diyanetin yanlışlarını görmesi ve onları düzeltmesi içindir.

İki şey bağdaşmaz: Para sevgisi ve dindarlık - DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ

İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.