Yücel acer- ABD yaptırımları-1832

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, başkent Tokyo’da, Japonya Temsilciler Meclisi Başkanı Fukushiro Nukaga ve Japonya Danışma Meclisi Başkanı Masakazu Sekiguchi ile baş başa ve heyetler arası görüşmeler yapacak.
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
ABD Yaptırımları
1979’da Suriye’yi “teröre destek veren devletler” listesine alan ABD bu ülkeye karşı yaptırımlar uygulamaya
başlamış ve pek çok ticari faaliyeti kısıtlamıştır. Suriye’de iç savaşın patlak vermesiyle Washington, Esed’in
istifa etmesi ya da iktidar değişimine önderlik etmesi
gerektiğini belirtilerek yaptırımlarını artırmıştır. Bu
bağlamda ilk etapta Amerikan şirketlerinin Suriye ile
iş yapması engellenirken Esed ve belirlenmiş Suriyeli
yetkililerin mal varlıkları dondurulmuştur.
ABD’de yeniden başkan seçilen Donald Trump ilk
başkanlık döneminde “Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası”
(Caesar Syria Civilian Protection Act) ile yaptırımları
daha da genişletmiştir.22 Esed rejiminin finansman
kabiliyetini engelleme amacıyla uygulanan yaptırımların hedefinde Suriye Merkez Bankası da yer almıştır.
Bu yaptırımlarla Esed rejimine daha fazla yüklenilmesi ve dünya sisteminden dışlanması amaçlanmıştır. Esed’in hapishanelerindeki işkenceleri belgelediği
binlerce fotoğrafı dünyayla cesurca paylaşan Suriyeli
fotoğrafçının adını taşıyan Sezar Yasası, Washington’a rejimin vahşetlerinin hesabını sormanın etkili
bir yolunu sağlamaktadır. Sezar Yasası kapsamındaki
yaptırımlar Esed rejiminin askeri faaliyetlerinin yanı
sıra havacılık ve petrol-gaz üretim endüstrilerini destekleyen mal, hizmet veya teknolojilerin edinilmesini
kolaylaştıran yabancı kişileri de hedef almaktadır. Bu
da söz konusu yaptırımların etkisinin katlanmasına
yol açmaktadır.
Nisan 2011’de insan hakları ihlallerinden sorumlu
Suriyeli yetkililer ve diğer kişilerin mal varlıkları 13572
sayılı başkanlık kararnamesiyle dondurulmuştur.23
Mayıs 2011’de artan insan hakları ihlalleri nedeniyle
Esed de dahil olmak üzere bazı Suriyeli yetkililerin mal
varlıkları dondurulmuştur. Amerikan başkanı Ağustos 2011’de Suriye hükümetine yönelik ek yaptırımlar
getiren bir kararname yayımlamıştır. Bu kararnameyle
Suriye hükümetine ait varlıklar dondurulmuş, yaptırım
listesine ek tedbirlerin alınması için yetki verilmiş, Suriye menşeli petrol ve petrol ürünlerinin ithalatı engellenmiş, Amerikan vatandaşlarının Suriye’ye yatırım yapması, hizmet ihracatı veya satışı, Suriye petrol ve petrol
ürünleri ticaretine dahil olması yasaklanmıştır.
Nisan 2012’de yayımlanan başkanlık kararnamesi Suriye’deki insan hakları ihlalleri nedeniyle özellikle
İranlı ve Suriyeli kişi ve kurumlara yönelik ek yaptırımları düzenlemiştir. Mayıs 2012’deki başkanlık kararnamesi ise Suriye ve İran’a yönelik yaptırımlardan kaçıma amacıyla faaliyet gösteren yabancı kişi ve kurumlara
yaptırım uygulamamayı yetkilendirmiştir.
ABD’nin Suriye’ye yönelik uyguladığı güncel
yaptırımlar ise ilk kez 2019’da yayımlanan 13894
sayılı başkanlık emri kapsamında düzenlenmiş; silah
ambargosu, varlık dondurma ve seyahat yasaklarını
içeren bir dizi yaptırım listelenmiştir. Özellikle inşaat
ve enerji sektörlerine uygulanan yaptırımlar rejimin
ekonomik olarak ayakta kalmasını daha da zorlaştırmayı amaçlamıştır.24
Bugün ABD’nin Suriye’ye uyguladığı yaptırımlar
dünyanın en kapsamlı ekonomik kısıtlamaları arasında
bulunmaktadır. Bu kısıtlamaların temel unsurlarını ise
mal varlığı dondurmaları, sektör hedefli yaptırımlar,
yabancı kişi ve kuruluşlara yaptırımlar oluşturmaktadır. Ayrıca rejimin gelir kaynaklarının kesilmesi amacıyla enerji, inşaat ve bankacılık sektörlerine yönelik
yaptırımlar, Sezar Yasası kapsamında yabancı bireyler
ve şirketlere yönelik yaptırımlar da bunların arasında
yer almaktadır.25
ABD 12 Ekim 2024’te yaptırımların bir yıllığına daha uzatılması kararını açıklamıştır. Geçtiğimiz
Aralık’ta ise rejim karşıtı güçlerin Esed’i devirmesinin
ardından insani yardımların kolaylaştırılması amacıyla
Suriye’deki geçiş hükümetine yönelik bazı kısıtlamaları
gevşettiğini açıklamakla yetinmiştir.26
Çok yakın zamanda ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi (OFAC) 8 Aralık
2024’ten sonra Suriye’deki faaliyetler ve işlemler için
yetkilendirmeleri genişletmek amacıyla Suriye Genel
Lisansı (GL) 24’ü yayımlamıştır. Bu düzenlemenin
ABD’nin yaptırımlarının kamu hizmetleri veya insani
yardım sağlanması da dahil olmak üzere temel insan
ihtiyaçları karşılama faaliyetlerini engellememesini
sağlama amacına yönelik olduğu belirtilmektedir.27
YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASINA
DAİR DEĞERLENDİRMELER
Yaptırımların Doğurduğu Etkiler
Bugüne kadar Suriye’ye uygulanan yaptırımlar ülkenin sosyal ve ekonomik hayatı üzerinde önemli
oranda olumsuz etkiler oluşturmuştur. Avrupa Dış
İlişkiler Konseyi uzmanı Barnes-Dacey, Merkez Bankası ve bankacılık sektörü üzerindeki yaptırımların
finansal kanalları büyük ölçüde kısıtladığı, Suriye
dışından ve içinden finansal katılımı büyük ölçüde
sınırlandırdığı ve çok sınırlı iş yapılabildiğini ifade
etmiştir. Barnes-Dacey yaptırımlar nedeniyle insani
yardım kuruluşlarının Suriye’ye sınırlı düzeyde erişebildiklerini de vurgulamıştır.28
Suriyeli ekonomist Karam Shaar “En güçlü etki
özel sektör yatırımlarını sınırlamaktır” demiştir. Ayrıca bankacılık sektöründeki yaptırımlar nedeniyle yurt
dışından gelen fon akışının sınırladığı ve ticareti “daha
zor” hale getirdiğini de ifade etmiştir. ABD’nin yakın
zamandaki yaptırım muafiyetinin ise –ticari olmayan
banka transferleri hariç– her iki sektördeki yaptırımları kaldırmaya yetmediğini vurgulamıştır.29
BM’nin 2024’teki bir araştırmasına30 göre yaptırımlar doğrudan sağlık, eğitim, tarım, barınma, su
ve sanitasyon sektörlerini hedef almasa da bu temel
unsurlar üzerinde de dolaylı olumsuz etkiler meydana
getirmektedir. Yaptırımlar bu sektörlerin ihtiyaç duyduğu mal ve ekipmanı ithal etmeyi zorlaştırmakla birlikte sıklıkla kıtlıklara veya daha düşük kaliteli ve daha
maliyetli ithalatlara yol açmıştır. Enerji sektöründeki
yaptırımlar nedeniyle yakıt kıtlığı ise tüm hizmet sektörlerini etkilemiştir.
Yaptırımların Kaldırılmasının Doğurabileceği
Etkiler
Yaptırımların hedefinin Esed ve rejimi olduğu vurgulanmıştı. Esed’in ülkeyi terk etmesi, Baas rejiminin
yıkılması ve yerine katılımcı bir yönetim kurmayı
vadeden geçici hükümetin kurulmasının yaptırımların gözden geçirilmesinin en temel unsurunu oluşturduğu söylenebilir. Yaptırımların kaldırılmasının
geçici hükümetin yeni anayasa, serbest seçimler ve
katılımcı bir Suriye yönetimi öngörülerini gerçekleşebilmesine sağlayacağı önemli katkılar bulunmaktadır. Bu katkılar çeşitli unsurlar açısından kendini
göstermektedir.
Öncelikle ülkede ihtiyaç duyulan insani yardımların ihtiyaç sahiplerine daha etkin ve yeterli
düzeyde ulaşmasını sağlamaya katkı sağlayacaktır.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi uzmanı Barnes-Dacey
yaptırımların kaldırılmasının bu konudaki olumsuz
seyri tamamıyla değiştirmekle birlikte Suriye’de hem
Suriyeli diasporanın hem de insani yardım kuruluşlarının daha fazla faaliyet göstermelerini sağlayacağını
vurgulamıştır. Ayrıca Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği
Konseyi (KİK) gibi ülkelerden gelecek mali ve insani
kalkınma yardımlarının gelişini ve ulaşımını kolaylaştıracağını da belirtmiştir.31
Önemli bir diğer husus da iç savaş esnasında
ülkesinden ayrılmak mecburiyetinde kalan milyonlarca Suriyelinin makul bir süre içinde yaşadıkları
yerlere dönmelerini sağlayabilmek için yaptırımların
kaldırılmasının büyük katkı sağlayacak olmasıdır.
Barnes-Dacey sahadaki ekonomik koşullarda bir iyileşme olmadan çok az Suriyelinin evine dönmek isteyeceğinin altını çizmiştir.32 Yaptırımlar yürürlükte
kalırsa uluslararası yardım kuruluşları ve işletmeler
yeniden yapılanma çalışmalarına katılmalarını engelleyen yasal ve finansal risklerle karşı karşıya olacaklar
ve bu ise Suriye’nin toparlanmasını uzatacak ve göçün artmasına yol açarak bölgeyi daha da istikrarsız
laştıracaktır.33 Sığınmacılar kendilerini sıkışmış, evlerine dönemeyen veya ev sahibi ülkelerde kalamayan
bir durumda bulabilirler ve bu da durumlarını daha
da kötüleştirebilir.
Yaptırımlar Suriye’de yeni güvenlik ve sosyal krizlerin yaşanmasına da yol açabilecektir. Devam eden
yaptırımlar ciddi ekonomik zorlukların sürmesi, yaygın
istikrarsızlıkların doğması ve insani krizlerin yaşanmasına yol açabilecektir. Yaptırımların kaldırılmaması iç
çatışmaların yeniden alevlenmesi riskini artacak ve bu
da potansiyel olarak yabancı müdahaleye ve güç boşluğunu doldurmak için aşırılıkçı ve ayrılıkçı gündemler
adına bireylerin kullanılmasına olanak tanıyacaktır.
Bu, Suriye’nin toparlanmasını uzatacak ve göçün artmasına yol açarak bölgeyi daha da istikrarsızlaştıracaktır. Yaptırımların devam etmesi Suriye ekonomisinin
belli oranda da olsa izole olması, toparlanma ve kalkınmanın zayıflaması, yolsuzluk, karaborsa ve artan enflasyonu teşvik ederek daha fazla vatandaşın yoksulluk
sınırının altında kalmasına da yol açabilecektir.34
Yaptırımların sürdürülmesi eski rejimin Lübnan
ve Ürdün sınırları boyunca uyuşturucu kaçakçılığı ağlarının yeniden canlanmasını kolaylaştıracak, güvenlik
dinamiklerini karmaşıklaştıracak ve İran ve Hizbullah’ın bu ağları kendi amaçları için kullanmasını da
sağlayacaktır. Ayrıca devam eden ekonomik zorluklar
bireyleri aşırılıkçı gruplara yönlendirebilir, temel hizmetleri sağlayamayan bir devlete alternatif sunabilir ve
böylece bölgesel istikrarsızlığı artırabilir.35
Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu Başkanı Sergio Pinheiro, Suriye’ye yönelik ekonomik yaptırımların askıya alınması
gerektiğini belirterek bu yaptırımların ülkenin yeniden
inşasına katkı sağlamadığını dile getirmiştir. Pinheiro
bazı devletler tarafından tanımlanan bu ekonomik yaptırımların askıya alınmasının çok önemli olduğunu zira
bunların yönetici sınıf, hükümet veya seçkinlere değil
Suriye halkına zarar verdiğini vurgulamıştır. Suriye’deki
ekonomik ve sosyal durumu “korkunç” ve “çok kötü
bir durum” olarak tanımlayan Pinheiro yaptırımların
ülkenin yeniden inşasına “iyi bir katkı” olmadığını ifade etmiştir. Bu bağlamda ülkenin yeniden yapılanması
için uluslararası iş birliğinin gerekli olduğunun da altını çizmiştir.36
TÜRKİYE’NİN TUTUMU
Resmi beyanlar Türkiye’nin önceliğinin Suriye’nin terörü barındıran ve teröre geçit veren bir ülke olmaktan
çıkarılmasının sağlanması olduğunu göstermektedir.
Bu bağlamda ülkenin toprak bütünlüğü ve siyasal
bağımsızlığı korunarak bir an önce olumsuzlukların
giderilmesi, güçlü ve demokratik bir Suriye’nin kurulması hedeflenmektedir.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, AB Dış İlişkiler ve
Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Kaja Kallas ile görüşmesinin
ardından düzenlediği basın toplantısında Türkiye’nin
DEAŞ ve PKK/PYD gibi terör örgütleriyle mücadele
konusundaki kararlı tutumunu vurgulamış, Suriye’deki
bu tür örgütleriyle mücadele etmenin öncelikli olarak
Suriye hükümetinin sorumluluğunda olduğunu ifade
etmiş ve bu konuda her türlü desteği sağlamaya hazır
olduklarını belirtmiştir. Ayrıca tüm Avrupalı müttefiklerden de bu konuda aynı şekilde destek vermelerini ve
terör örgütlerine sağlanan desteklerin ise sonlandırmasını beklediğini ifade etmiştir.37
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş da Kallas’ı
Mecliste kabul etmiş ve bu görüşmede ele alınan konular arasında Suriye ve bu ülkeye yönelik yaptırımlar
yer almıştır. Meclis Başkanı Kurtulmuş, Suriye’de tüm
kesimleri kapsayacak şekilde siyasi bir yönetim oluşturulmasının Ankara’nın önceliği olduğuna vurgu yaparak Türkiye’nin bu süreçte “demokratik rehberlik” rolü
üstleneceğini belirtmiştir. Suriye’de federasyon veya bölünme durumunun kabul edilemez olduğunu belirten
Kurtulmuş, DEAŞ ve PKK/PYD gibi terör örgütlerinin
varlığının yalnızca Türkiye için değil tüm bölge halkları
için tehdit oluşturduğuna dikkat çekmiştir.38
Bütün bunların olabilmesi için şüphesiz ki güçlü
ve demokratik bir Suriye’ye ihtiyaç vardır. Dışişleri Bakanı Fidan, Suriye’nin güvenli, istikrarlı ve müreffeh bir
ülkeye dönüşebilmesi için ortak çalışılması gerektiği,
Suriye’de ekonomik istikrarın tesisi ve yeniden imarının
bölgenin istikrarına önemli katkı sağlayacağı ve milyonlarca Suriyelinin ülkelerine geri dönmesini mümkün
kılacağını belirterek Suriye’ye uygulanmakta olan yaptırımların kaldırılması gerektiğini vurgulamıştır.39
Bu doğrultuda Türkiye, ABD’nin 12 Ekim 2024’te
yaptırımların bir yıllığına daha uzatılması kararına resmen tepki göstermiştir. Bu tür ön yargılı tasarrufların
tekrarı yerine Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğini önceleyen politikalarının desteklenmesinin bölgesel istikrara katkı sağlayacağını belirtmiştir.40
SONUÇ
Yıllarca süren çatışmalarla daha da kötüleşen Suriye’deki ekonomik koşullar yaygın yoksulluk, gıda güvensizliği ve güvenlik sorunlarının derinleşmesine yol açmış
durumdadır. Önceki rejime insan hakları reformlarını
hayata geçirmesi ve halka baskıyı hafifletmesi için baskı
kurmayı amaçlayan bu yaptırımlar aynı zamanda Suriyelilerin yaşamları üzerinde de derin olumsuz etkiler
oluşturmuş, acılarını ve umutsuzluklarını derinleştirmiştir. Özellikle ABD ve AB, yaptırımlarını kaldırarak Suriye’nin yeniden inşasını desteklemiş ve daha istikrarlı bir bölgenin önünü açmış olacaklardır.
ABD’nin 6 Ocak 2025’te yayımladığı Suriye GL 24
“Rusya ve İran’ın desteklediği Beşar Esed’in acımasız ve
baskıcı yönetiminin sona ermesi Suriye ve halkı için yeniden inşa için eşsiz bir fırsat sunuyor” dese de muafiyetlerin çok kısıtlı kaldığı ve sadece altı aylığına olduğu belirtilmelidir. Bu düzenlemenin Amerikan hükümetinin
sahada gelişen durumu izlemeye devam etmesi nedeniyle
altı aylığına yayımlandığı ifade edilmektedir.41
Bu bağlamda yaptırımların kaldırılması temel
malların (gıda, ilaç ve yeniden inşa malzemeleri) ithalatını kolaylaştıracak, böylece sivillerin acısını hafifletecek ve durumu istikrara kavuşturmaya yardımcı olacaktır. Suriye’nin toparlanması ise bölgesel istikrara da
katkı sunacaktır.
Yaptırımların kaldırılmasıyla Suriye diasporası Suriye’de daha fazla faaliyet gösterebilecek, KİK ülkeleri
gibi ülkelerden gelecek mali ve insani kalkınma yardımları kolaylaşacak, insani yardım kuruluşlarının Suriye’de faaliyet göstermeleri kolaylaşacaktır. Gıda, ilaç
ve yeniden inşaya ilişkin malzemeler gibi temel malların ithalatının kolaylaşmasıyla yoksulluk ve gıda güvensizliğinin ortadan kalkması ivme kazanacak, istikrarın ortaya çıkışı için elzem olan uluslararası yardım ve
yatırımlar da mümkün kılacaktır.
İstikrarsızlığın önlenmesi ve sonlandırılması iç
çatışma riskinin ve ayrılıkçı aşırılıkçı faaliyetlerin önüne geçecek; ekonomik güçlüklerin meydana getirdiği
istikrarsızlığın sonlanması insani krizleri önleyecek;
karaborsa, yüksek enflasyon, kaçakçılık, yolsuzluk,
yoksulluk, aşırıcılık ve istikrarsızlık önlenebilecek; özel
sektör yatırımları, yurt dışından gelen fon akışı ve ticaretin önündeki engeller ortadan kalkacaktır.
Hem Suriye’nin güvenliği hem de bölgesel güvenlik açılarından önemli bir husus da yerinden olmuş
milyonlarca Suriyelinin evlerine geri dönebilmelerinin
sağlanmasıdır. Yaptırımların kaldırılmasıyla sahadaki
ekonomik ve sosyal koşulların düzelmesi Suriyelilerin
geri dönüşünü kolaylaştırarak hızlandıracaktır.
Suriye’nin yeni liderliği konusundaki belirsizlik nedeniyle yaptırımların tamamen kaldırılmasında tereddüt edilmekte ise de Suriye’nin dinamik
iş dünyası ve özel sektörü üzerindeki kısıtlamaların
hafifletilmesini içeren hedefli bir strateji uygulanabilir. Bu bağlamda belirli hükümet yetkililerine yönelik hedefli yaptırımlar gerekirse olumlu bir
geçişi teşvik etmek için araç olarak kullanılabilir.
Aksi düşünüldüğünde yaptırımların devamı iç çatışmaların yeniden alevlenmesi riskini artıracak,
muhtemel bir güç boşluğu ve yabancı müdahaleye
ortam hazırlayacaktır.