Yeni bir ölüm yılında Yaşar Nuri Öztürk!

Türkiye başta olmak üzere bütün İslam dünyasında İslam’ın çağdaş bir zihniyetle, çağdaş bir yaklaşımla anlaşılması ve yorumlanmasının mücadelesini vermiş olan Yaşar Nuri Öztürk 9 yıl önce, 22 Haziran 2016’da,biraz erken denecek bir yaşta her faninin akıbetine uğrayarak bu dünyadan göç etti. 22 Haziran 2025 onun ölümünün 9. yıldönümü…
Yaşar Nuri Öztürk; dinsel fanatizmle, softalıkla mücadeleye kendisini adamış; doğruluğu, gerçekliği her zaman test edilebilen Kur’an kaynaklı bir din ve iman anlayışının toplumda egemen konuma yükselmesini hayatının en önemli misyonu olarak kabul etmiş; kendi deyimiyle bu yolda “çıplak uyarıcı” olma rolüne soyunmuş bir ilahiyatçı idi. Ona göre softalık, her devirde olduğu gibi günümüzde de yoruma kapalı din anlayışını temsil etmenin yanında yalanın, ikiyüzlülüğün, sahtekârlığın kamuflajı olma rolünü yerine getirmektedir ve hiç değilse bu çağda ondan kurtulmanın yolu bir şekilde bulunmalıdır.
…
Yaşar Nuri Öztürk’ün kendisini adadığı bu mücadeleyle ilgili olarak Türk toplumunda onun hakkında çok net olarak birbirinden ayrılan iki farklı eğilim, iki uzlaşmaz bakış ortaya çıkmıştır. Sofu dindar ve muhafazakâr çevreler onu İslam’ı anlayış ve yorumlayış tarzından ötürü Müslüman bile saymama, kâfirlikle suçlama eğilimindeyken; çağdaş, laik, Atatürkçü çevreler onu çağdaş bir Müslüman örneği olarak görmekte ve kabul etmektedirler.
Yaşar Nuri Öztürk’ün şahsı hakkında yapılması gereken namuslu ve adaletli tespit şudur: O; Allah’a, Kur’an’a, Hz. Muhammed’e samimi olarak inanıyordu. Bu inancını akıl, bilim, laiklik ve çağdaşlıkla aynı potada yaşatmanın gayretini güdüyordu. Yaşar Nuri’nin, dindar/muhafazakâr camianın, bilhassa softa çevrelerin kendisine yönelik suçlamalarının, bunların da en ağırı olan tekfir (kâfir olarak görme) suçlamasının, İslam tarihi boyunca hep görüldüğü üzere dar görüşlülüktenve yeni fikirlere karşı tahammülsüzlükten başka bir temeli ve açıklaması yoktur. İslam dünyasında tarih boyunca geleneğe uymayan ya da onlara aykırı düşünceler ve yorumlar üretmeye çalışan birçok insana büyük bir rahatlıkla tekfir suçlamasında bulunulmuştur. İslam dünyasındaki tekfir suçlaması çoğu zaman Hıristiyan dünyasındaki aforoz ’un rolünü yerine getirmiştir.
…
Yaşar Nuri Türkiye’de Müslümanlık konusunda birçok hurafeyi yıkmıştır. Daima Kur’an’ı esas alan, akıl ve mantığı da hiç devreden çıkarmayan, laikliği ve çağdaşlığı benimseyen, gelişmiş dünya ile, demokrasi ve özgürlükle sürtüşen değil, iletişim kurabilen bir din anlayışına ve yorumuna ulaşma çabası içinde olmuştur. Böyle bir çaba içinde çok yetkin, çok önemli, kimsenin el atmaya cesaret edemediği konulara odaklanan eserler üretmiştir.
Yaşar Nuri Öztürk’ün mücadelesi hakkında ortaya konabilecek yargı da şudur: O, hurafelerden arındırılmış, softalığa asla prim vermeyen; yüzyıllara yayılan dar görüşlü geleneksel yorum ve kabullere mahkûm olmayan; yaşanılan çağın şartlarına uygun hoşgörülü, ilerici, demokratik bir din anlayış ve yorumuna ulaşma çabasının öncüsüdür. Bu çaba sonucunda Türkiye’de çok sayıda dini tabu yıkılmıştır. Bu, onun her şeyi mutlaka dosdoğru yaptığı, hiçbir yanlışının bulunmadığı anlamına gelmez. Ama hedef doğrudur ve öyle bir hedefe yönelmek günümüz İslam dünyası için bir zorunluluktur.
…
Yaşar Nuri, Türkiye’nin yurt içinde ve dışında en tanınmış ilahiyatçı akademisyenidir veçok yönlü bir bilim insanıdır. Türkçe üzerinde olağanüstü bir egemenliğe sahiptir ve esas mesleği yazarlık olan birçoklarını bu alanda sollar. Akademik eserleri bile popüler bir anlaşılırlığı başarabilmektedir. Yazılarında yabancı kelime ve kavramlara sık sık yer vermesine rağmen kolay okunan ve anlaşılan bir akademisyen/yazardır. Dini, felsefi, siyasi birçok eseri arasında “Kur’an’daki İslam” adlı eseri bu konuda örnek olarak gösterilebilir. Bu kitabı; içeriği, iddiaları, üslubuyla Yaşar Nuri’nin dine ve dünyaya bakışının bir aynasıdır. Diğer bütün kitaplarının tamamı da çağdaşlık ve modernlik mesajları sunan ve aynı rahatlıkta okunabilen eserlerdir.
İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar