Uzlaşmanın Gücü: Hollanda’dan öğrenilecek çok şey var!

* Geçtiğimiz günlerde Hollanda’daydım.
*İlk bakışta pastoral manzaraları, bisiklet yolları ve nefes kesen kanallarıyla büyüleyen bu ülke, aslında yüzyıllardır doğayla mücadele içinde.
* Detayı bültenimizde!…
TÜHA/ TÜRKUAZ İnternational News Agency
Hollanda, 29 HAZİRAN 2025
Topraklarının büyük bir bölümü deniz seviyesinin altında.
Ama asıl etkileyici olan, bu zorlu coğrafi koşullar karşısında geliştirdikleri kolektif mücadele kültürü…
Hollanda’nın meşhur kanalları ve setleri yalnızca mühendislik harikaları değil; aynı zamanda bir toplumun birlikte çözüm üretme refleksinin fiziksel yansımaları.

Ve bu refleks, sadece doğayla değil; ekonomi, siyaset ve iş dünyasıyla da ilgili.
Adına da ‘Polder Modeli’ deniyor.
Peki Nedir Bu Polder Modeli?
Kökeni Orta Çağ’a uzanan bu model, devlet, işverenler ve çalışanlar arasında sürekli diyalog ve uzlaşmaya dayalı bir karar alma anlayışına dayanıyor.
1980’lerdeki Wassenaar Anlaşması ile modern halini alan model, Hollanda’da iş dünyasında istikrar, esneklik ve güven ortamı yaratmayı başarmış durumda.
💧 Suyla Mücadeleden Sisteme Dönüşen Bir Kültür
Hollandalılar yüzyıllardır suya karşı birlikte çalışıyor. Bu ‘birlikte başarma zorunluluğu’, zamanla toplumsal hafızaya uzlaşarak çözüm üretme anlayışını yerleştirmiş. Bugün bu anlayışın modern karşılığı, siyasetten şirketlere kadar uzanıyor.

İş Dünyasında Polder Ruhu
Gözlemlediğim kadarıyla şirket kültürlerinde de bu modelin izleri şu şeklide görülüyor:
✅ Hiyerarşinin düşük, katılımın yüksek olduğu yapılar,
✅ Herkesin fikrinin önemsendiği, kararların konsensüsle alındığı süreçler,
✅ Kriz anlarında dahi rekabet yerine ortak fayda arayışı…
Modelin yarattığı sonuç ise sadece güçlü bir ekonomi değil, aynı zamanda yüksek çalışan memnuniyeti ve sağlıklı iş-yaşam dengesi…
OECD ve SCP gibi kurumlar da bu modeli Avrupa’da örnek alınması gereken bir yapı olarak gösteriyor.
Hollanda bize gösteriyor ki, bazen suyu durdurmak için teknoloji yetmez. Uzlaşma kültürü, diyalog ve birlikte çözüm üretme anlayışı gerekir.
Türkiye’de de iş dünyasında bu anlayışa daha çok ihtiyacımız var.
Çünkü geleceğin şirketleri yalnızca rekabet edenler değil, birlikte üretenler olacak.
***
Yazar hakkında
Özlem BAY: Gazi Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nde okuduğu yıllarda Anadolu Ajansı İç Haberler Bölümü’nde muhabirliğe adım attı. Mezun olduktan sonra 2000-2006 yılları arasında Milliyet Gazetesi’nde görev yaptı. Gazetenin ekler bölümünde başlayan muhabirlik yolculuğu, ekonomi servisinde devam etti. İş dünyası, KOBİ’ler ve insan kaynakları konularında uzmanlaştı. 2006 yılından bu yana Ekonomist Dergisi’nde editör olarak çalışıyor. Dergide; “Pazarlama” köşesinin yanı sıra enerji, ilaç, sağlık, tarım, savunma sanayii sektörlerine yönelik haberleri de yayımlanan Bay ayrıca, Start Up dergisinde girişimcilik ekosistemi, CEO Life dergisinde ise iş dünyasının lifestyle tarafını yansıtan haberler de yazıyor. Biyografi okumak, seyahat etmek, resim yapmak, doğal taş ve kuru yaprak boyamak hobileri arasında yer alıyor. İki kız çocuğu annesi olan Bay’ın, büyük kızı Zeynep’in resimlediği 20 masaldan oluşan ‘İçimdeki Çocuktan Masallar’ adında bir çocuk kitabı var. 2022 Kasım’da ‘Gözyaşların Ne Renk?’ isimli romanı, Mayıs 2023’te ise girişimci öykülerinden oluşan iş kitabı ‘Başaranlar Kulübü‘ okuyucularla buluştu.
Yaratıcı yazarlık konusunda çalışmaları olan Bay’ın, yeni nesil liderleri konuk ettiği ‘Yazı Tura’ adından bir Youtube kanalı da bulunuyor.
Konfüçyüs’un “Sevdiğiniz işi yaparsanız, bir gün bile çalışmış sayılmazsınız” sözüne katılıyor. Hayatının geri kalan kısmını sevdiği işi yaparak ve farklı konularda yazarak geçirmeyi planlıyor.