enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
10:40 Diyanet İşleri Başkanı Arpaguş, Azerbaycan Başbakanı Esedov tarafından kabul edildi
00:56 TÜBİSAD, Türkiye’nin Dijitalleşme Karnesini Açıkladı
00:47 Türkiye-Yunanistan Siyasi Diyaloğu ve Muhtemel Senaryolar
00:45 Siber Güvenlik Başkanlığı’nın teşkilat yapısındaki değişiklik Resmi Gazete’de…
00:29 TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Komisyonumuz tarihi bir görev icra etmektedir”
00:23 Asgari Ücretin Asıl Talihlileri: Esnaf Ağaları!
00:22 Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Hz. Mevlana’yı vuslatının 752. yılında sema mukabelesinde andı
00:10 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Filistinlilerin kanı elinde olanların hadsizliği teneke tıngırtısı hükmündedir
00:03 Trump Neden Grönland Diyor? Haritalar, Grafikler ve Arktik’te Güvenliğin Yeniden Tanımı
00:42 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Menfi ile görüştü
00:37 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP vesayete teslim olmuş, baskılara direnememiş, sürecin önünü açacak hiçbir somut teklif getirememiştir.”
00:29 Karadağ, Türk vatandaşlarına vize muafiyetini yeniden başlatıyor
00:14 Dışişleri Bakanı Fidan, Hamas heyetiyle görüştü
00:06 11. Yargı Paketi Meclis’te kabul edildi
00:05 Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu…
00:01 “Aşkabat Forumu: Çok Kutuplu Düzen Arayışında Barış ve Güvenin Yeni Parametreleri”
11:14 Asgari Ücret Zammı Açıklandı: Yeni Tutar Net 28 075 TL! Türkiye’nin Nabzı Gündemde
10:35 SPD Başkanı Yıldız : Ankara su yönetiminde örnek bir başkent olmalı!
09:27 Finansın geleceği Ataşehir’de yazılıyor…
00:56 (TÜHA) Türkuaz Uluslararası Haber Ajansı, DW ve Euronews abonesi
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Türkiye’nin toprağına suyuna sahip çıkalım!

Türkiye’nin toprağına suyuna sahip çıkalım!
30.11.2024
A+
A-

Kıbrıs adası, konumu ve çevresindeki denizlerin tabanında yer alan petrol ve doğalgaz yatakları nedeni ile Atlantik ittifakının (ABD ve AB) ağzını sulandırıyor. Hedefleri bir şekilde Kıbrıs adasının egemenliğini direkt veya endirekt ele geçirmek, adanın Münhasır Ekonomik Bölgesinin tek hakimi olmak ve deniz tabanındaki petrol ve doğalgaz yataklarının gelirini kendi ceplerine atmak. 

TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency

29 Ekim gelirken; şunu yine hatırlayalım: Bu toplum kendini yönetenlerden acilen Türkiye’nin toprağıyla, havasıyla, suyuyla ilgilenmelerini istiyor. Yani ülkenin ve insanının canıyla. Bu sayfada bugüne kadar alıntıladığım birçok anket gösteriyor ki; siyasetçilerden iklim krizi başta olmak üzere çevre politikalarını açıklamalarını ve önceliklendirmelerini talep ediyoruz.

ÇEVRECİ STK’LAR

Sivil toplum kuruluşları da toplumun nabzını tutarak ve birebir yansıtarak, onların sesi oluyor. Türkiye’nin en önde gelen çevreci kuruluşları olan TEMA Vakfı, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve Greenpeace Akdeniz; siyasi partilerden bekledikleri çevre politikalarını geçtiğimiz yıl açıklamışlardı. WWF-Türkiye “Doğamız Kazansın” kampanyasıyla, TEMA da 28 yıldır yayınladığı gibi geçen sene de açıkladığı “Ekosiyaset Belgesi” ile doğal varlıkları, biyolojik çeşitliliği ve iklimi korumak için uygulanması gereken çevre politikalarını özetlediler. Yayınladıkları raporlarda özellikle iklim, enerji, madencilik, mekansal politikalar ve çevresel etki üzerine çözüm önerileri sundular. Ancak bana kalırsa bu çalışmalarda en çarpıcı olan unsur, Türkiye’de toprağınhavanın- suyun geldiği vahim nokta.

Türkiyenin toprağına suyuna sahip çıkalım

HAL-İ PÜR MELALİMİZ

Durumumuz şu: Türkiye’de son 30 yılda mevcut tarım arazilerinin yaklaşık beşte biri, son 50 yılda ise meraların yarısı kaybedilmiş. Bunun asıl sebebi ise tarım arazilerinin ve meraların amacı dışında kullanımı. Ki bu da gıda güvenliğimizi tehdit ediyor. Yine; 2021 yılı istatistiklerine göre Türkiye’de karasal ve denizel koruma alanlarının ülke yüz ölçümüne oranı sırasıyla yüzde 9 ve yüzde 4. Bu oranlarla dünyada korunan alanlar sıralamasında 177 ülke arasında 133’üncü konumdayız. Bunun için de acilen ülkemizde koruma alanlarımız arttırılmalı, temiz enerjiye geçişi planlamalı ve Kanal İstanbul, 3. Havalimanı gibi büyük kentsel projelerin ve metalik madenciliğin doğa üzerindeki tahribatı hemen durdurulmalı.

EN YAŞAMSAL SORUNUMUZ İKLİM KRİZİ

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç raporda, iklim krizine özellikle dikkat çekiyor. “Türkiye’nin sera gazlarına yol açan etkinliklerin azaltılması ve iklim değişikliğinin etkilerine uyumu konusunda net bir politika belirlemesi gerekiyor. Taslağı hazırlanmış İklim Kanunu da iklim adaletini sağlama bakış açısıyla yeniden gözden geçirilmeli” diyor. WWF-Türkiye de iklim krizini önceliklendiriyor. “Doğamız Kazansın” raporunda; Türkiye’nin Akdeniz kuşağında yer aldığı için iklim krizinden en fazla etkilenen ülkelerden biri olduğuna dikkat çekiyor. “Meteoroloji verilerine göre, Türkiye’de sıcaklık ortalamaları 1994 yılından beri normalin üzerinde seyrediyor. Dahası; 2035 sonrasında yıllık yağış miktarının yüzde 25’e kadar azalması bekleniyor. Sel, fırtına gibi aşırı hava olaylarının sayısı ve şiddeti de hızla artışta. Yine Meteoroloji verilerine göre, ülkemizde her yıl 1000 civarında aşırı hava olayı yaşanıyor. Sadece 2021’de doğal afetlerin neden olduğu ekonomik kayıp 621 milyon dolar” diyor. Bu nedenle çevreci kuruluş; sera gazı emisyonlarının acilen ve hızla azaltılması gerektiğini söylüyor. Raporda; “Planlı ve aşamalı olarak kömürden çıkılması ve yenilenebilir enerji payının yüzde 75’e çıkarılması; ulaşımda elektrikli araç sayısının binek araçlarda yüzde 20’ye çıkarılması; demiryolu yatırımlarının artırılması; sanayi ve hizmet sektöründe gaz yerine – tarımda petrol yerine yenilenebilir kaynaklı elektrik enerjisinin kullanılması; binalarda da kömür ve fosil yakıt (mazot vs.) kullanımının sonlandırılması elzem. Yoksa zaten Türkiye uluslararası topluma verdiği taahhütleri (2053’te net sıfır vizyon) yerine getiremez” deniliyor.

Türkiyenin toprağına suyuna sahip çıkalım

SU KITLIĞI ÇEKMEK ÜZEREYİZ

Bu çalışmalarda görülüyor ki; özellikle su konusunda durumumuz vahim: Türkiye’nin yıllık toplam kullanılabilir su miktarı 112 milyar metreküp. Kişi başına düşen yıllık su miktarı ise 1323 metreküp. Su Kıtlığı İndeksi’ne göre ülkemiz artık “su stresi” yaşayan ülke sınıfında yer alıyor. Akademik birçok çalışma da Türkiye’de su kaynaklarının yüzde 20-30’lara varan oranda azalmasını, kişi başına düşen yıllık su miktarının 2050’de 1069 metreküpe düşmesini bekliyor. Yani yakın gelecekte Türkiye’nin ‘su kıtlığı çeken’ ülke durumuna gireceği açık. WWF-Türkiye bunun için çözümde ilk sıraya tarımı koyuyor. “Suyumuzun yüzde 70’ini tarımda kullanıyoruz. Ancak maalesef verimsiz sulama yüzünden 3 yıllık evsel su kullanımını biz 1 yılda tarımda kaybediyoruz. Bu yüzden acilen Su Kanunu’nun yasalaşması ve ülke çapında modern sulamaya geçilerek tarımsal sulamada yüzde 50’ye varan su tasarrufu sağlanması gerekiyor” diyor.

* * *

Hadi artık Cumhuriyetimizin 100. yılını da devirmişken, bize yaraşır bir çevre stratejimiz olsun ve bu ülkenin toprağına, havasına, suyuna layıkıyla sahip çıkalım!

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.