enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
23:32 Cevdet Yılmaz: Ana muhalefet, parti içi kavgalarını siyasetin geneline yansıtıyor
23:23 Bakan Kurum: Sındırgı’daki 615 bağımsız bölüm ağır hasarlı veya yıkık
23:12 Burhanettin Duran: Özgür Özel’in sözleri siyasi nezaket açısından asla kabul edilemez
21:56 CHP Gençlik Kolları Genel Sekreteri Deniz Bozkurt: CHP Aydın İl Gençlik Kolları Başkanı ve yönetimi görevden alındı…
21:38 CHP Genel Başkanı Özgür Özel hakkında Cumhurbaşkanına hakaret gerekçesi ile soruşturma başlatıldığını Adalet Bakanı Yılmaz Tunç duyurdu.
21:13 Gazeteci Veysel KAVRAYAN’dan Başkent Ankara’da Sportif faaliyetler!
18:03 Hakimler ve Savcılar Kurulunun (HSK) bazı yeni kurulan mahkemelerin yargı çevrelerinin belirlenmesine ilişkin kararları, Resmi Gazete’de
16:44 CHP’li Özlem Çerçioğlu’nun siyasi geleceği hakkında kulislerde konuşulan iddialar gündemi hareketlendirdi.
07:58 Afrika kıtasının en ka­labalık ülkesi Nijer­ya’dan Türk iş insan­larına yatırım daveti geldi…
07:52 Almanya’da yapılan bir anket, halkın yarısından fazlasının ülkenin Filistin’i şimdi devlet olarak tanımasından yana olduğunu ortaya koydu.
07:49 Ümmet, mezhep ve rejim üçgeninde İran’ın bölgesel hedefleri -II-
07:48 T.C. Tunus Büyükelçisi Ahmet Misbah Demircan, “Tunus, Türk firmaları açısından önemli bir ihraç pazarı olarak değerlendirilmektedir”
07:43 Balıkesir Sındırgı’da meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki deprem ve yaralılar…
07:41 Avrupa’nın yeniden silahlanma programı çerçevesinde Yunanistan!
07:40 Yazar Halis ÖZDEMİR: İslam medeniyetinin en önemli şahsiyetlerinden Hoca Ahmet Yesevi’nin yurdu Şimkent
07:38 Bambum 81 İlde 100 Bin Fidanla Seferberlik Başlatıyor
07:37 Trump Rotası: ABD’nin Zengezur Hamlesi ve Azerbaycan-Ermenistan Arasında Yeni Dönem
07:30 Konil Kağıt’tan konkordato ilanı
07:22 Prof. Dr. Şener Üşümezsoy: Deprem korkusu olmadan en rahat uyuyacağım il…
07:18 Devlet değil, terör örgütü katil, soykırımcı, yeryüzünün lanetli ülkesi siyonist İsrail zülmune devam ediyor…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Trump Rotası: ABD’nin Zengezur Hamlesi ve Azerbaycan-Ermenistan Arasında Yeni Dönem

Trump Rotası: ABD’nin Zengezur Hamlesi ve Azerbaycan-Ermenistan Arasında Yeni Dönem
13.08.2025
A+
A-

* Araştırmacı Zeynep Gizem Özpınar, ABD’nin Zengezur Koridoru üzerindeki yeni hamlesinin Azerbaycan-Ermenistan barışı ve bölgesel dengeler üzerindeki etkilerini Fokus+ için kaleme aldı.

* İşte detayları!

TÜHA/ TÜRKUAZ İnternational News Agency

 

 

 

 

 

 

 

Araştırmacı Zeynep Gizem Özpınar

ESKİŞEHİR, 13 AĞUSTOS 2025

ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde 8 Ağustos’ta imzalanan ortak deklarasyon ile Azerbaycan-Ermenistan barışı sağlandı. Deklarasyonun içerisinde yer alan bir madde ile ise Zengezur Koridoru’nun, (32 ila 43 km arası, net sınır km aralığı ay sonunda açıklanacaktır) Ermenistan topraklarında yer alan kısmını kapsayan ve “Uluslararası Barış ve Refah için Trump Yolu” (TRIPP) olarak adlandırılan koridorun belli bir bölümünün işletmesi ABD’ye bırakıldı.

99 yıllığına ABD’nin kontrolüne bırakılan bu stratejik koridor, iki ülke arasındaki ulaşımın yanı sıra Güney Kafkasya’nın ticaret, enerji ve güvenlik mimarisini yeniden şekillendirme potansiyeline sahip. Karayolu, demiryolu, enerji hatları ve dijital altyapıyı kapsayan bu hat, Washington’a bölgeye ekonomik nüfuzun yanı sıra askeri ve diplomatik manevra alanı kazandırırken, Moskova, Pekin ve Tahran gibi bölgesel aktörlerin hesaplarını da köklü biçimde değiştirecek bir jeostratejik kaldıraç niteliği taşıyor.

Zengezur Koridoru

ABD’nin stratejik kazanımları

Koridorun belli bir bölümünün ABD kontrolüne devredilmesi, Washington açısından yalnızca bölgesel bir ulaştırma hattının işletme yetkisini almakla sınırlı değildir; bu hamle, Güney Kafkasya’nın jeopolitik yapısını kökten değiştirebilecek uzun vadeli bir stratejik yatırım niteliği taşımaktadır. Anlaşma, ABD’ye koridorun işletme hakkını ve güvenlik ile kontrol yetkisini tanımaktadır. Bu durum, fiilen bölgeye kalıcı bir Amerikan askeri ve istihbarat varlığının konuşlandırılmasının önünü açmakta ve İran sınırına yakın bir konumda bulunma avantajı sayesinde Washington’a gelişmiş gözetleme, anlık istihbarat toplama ve hedefe yönelik caydırıcılık kapasitesi sağlamaktadır. İran’ın askeri hareketliliği, enerji altyapısı ve sınır bölgelerindeki lojistik faaliyetleri, ABD tarafından sürekli olarak izlenebilecek ve gerektiğinde doğrudan müdahale edilebilecektir.

Koridorun jeostratejik değeri, yalnızca İran’a karşı sağladığı avantajla sınırlı değildir. Zengezur, Çin ve Rusya’nın Batı’ya kara yoluyla erişebildikleri son kritik güzergahlardan biri olarak, küresel ticaret ve enerji akışında önemli bir düğüm noktasıdır. Bu hattın ABD kontrolüne geçmesi, Pekin’in Kuşak-Yol Girişimi’nin Kafkasya ayağını zayıflatma, Moskova’nın ise İran ve Hindistan’a bağlanan Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru’nu baskı altına alma potansiyeline sahiptir. Washington, bu sayede rakiplerinin ticari ve lojistik hareketliliğini denetleyebilir, yönlendirebilir veya gerektiğinde kısıtlayabilir. Böyle bir kontrol mekanizması, yalnızca bölgesel dengeleri değil, küresel güç rekabetinin tedarik zinciri boyutunu da ABD lehine çevirecek stratejik bir koz anlamına gelmektedir.

Anlaşmanın güvenlik boyutu ise ABD’nin bölgedeki askeri angajmanını yeni bir seviyeye taşıyacaktır. Zengezur’daki güvenlik yetkisinin ABD’ye verilmesi, Washington’a NATO müttefikleriyle koordinasyonunu güçlendirme ve Güney Kafkasya’daki Batı yanlısı hükümetlerle savunma iş birliklerini derinleştirme fırsatı sunmaktadır. Bu süreçte, Rusya’nın 2020 ateşkesinden bu yana Güney Kafkasya’da elinde tuttuğu arabuluculuk ve güvenlik rolü ortadan kalkacak; Ermenistan ve Azerbaycan güvenlik garantileri bakımından giderek ABD’ye daha fazla bağımlı hale gelecektir. Böylece Moskova, bölgedeki son stratejik kozlarından birini kaybederken, Washington Güney Kafkasya’nın güvenlik mimarisinde belirleyici aktör konumuna yükselecektir.

Ekonomik ve diplomatik açıdan da “Trump Rotası” ABD’ye önemli kazanımlar vaat etmektedir. Koridor üzerinden sağlanacak yatırımlar, altyapı projeleri, lojistik merkezler ve ticari teşvikler, ABD’yi hem Erivan hem de Bakü nezdinde vazgeçilmez bir ekonomik ortak haline getirebilir. Bu durum, Batı blokunun bölgedeki ekonomik etkisini kurumsallaştırırken, Türkiye, İran ve Avrupa Birliği gibi bölgesel aktörlerle yürütülecek müzakerelerde Washington’a ilave pazarlık gücü sağlayacaktır. Ayrıca koridorun “Türk dünyası hattı” olarak bilinen Orta Koridor’un bir parçası haline gelmesi, ABD’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) yönelik politikasını da yeniden şekillendirebilir.

ABD’nin bu kazanımlarının bir diğer boyutu da enerji ve dijital altyapı üzerindeki potansiyel kontrolüdür. Zengezur hattı üzerinden geçecek doğalgaz, petrol ve elektrik iletim hatları ile fiber optik kablolar, Washington’a bölgesel enerji güvenliği ve dijital veri akışı üzerinde etkili bir gözetim ve yönlendirme kapasitesi kazandıracaktır. Bu, bölge ülkelerinin enerji bağımlılıklarını şekillendirmenin yanı sıra Orta Asya’dan Avrupa’ya uzanan dijital ticaret yollarının güvenlik standartlarını belirleme imkanı da sağlayacaktır. Böylelikle ABD, Güney Kafkasya’yı sadece askeri ve ticari değil, enerji ve teknolojik ağların da kesiştiği bir stratejik merkez haline getirecek; bölgedeki hakimiyetini çok boyutlu bir güç projeksiyonu ile pekiştirecektir.

Azerbaycan ve Ermenistan açısından sonuçlar

Ortak Deklarasyon, diplomatik sembolizmiyle tarihî bir dönemeç niteliği taşıyor. Yıllardır süren çatışmalar, 2020 İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından bile devam eden gerginlikler ve karşılıklı güvensizlik atmosferinden sonra Azerbaycan ile Ermenistan ilk kez kalıcı barışa yönelik kapsamlı bir mutabakata imza atmıştır. Bu bağlamda, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde gerçekleşen imza töreni, taraflar açısından bir anlaşma ve yeni bir dönemin sembolü olmuştur. Hatta tarafların, bu süreçte Başkan Trump’ı barışa aracılık ettiği için Nobel Barış Ödülü’ne aday göstereceklerini kamuoyuna açıklamaları, anlaşmanın uluslararası politikada yankısını daha da güçlendirmiştir.

Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, ABD Başkanı Donald Trump ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan

Zengezur Koridoru anlaşması, her iki ülke için de kısa vadede dikkate değer kazanımlar sunuyor. Azerbaycan açısından bakıldığında, ABD ile varılan mutabakatın en somut getirilerinden biri savunma alanındaki CAATSA yaptırımlarının kaldırılması ve ABD ile doğrudan askeri-teknolojik iş birliği imkanının doğmasıdır. Bu, Bakü’nün savunma sanayisini modernize etmesine, yeni silah sistemlerine erişmesine ve güvenlik kapasitesini artırmasına zemin hazırlıyor. Ayrıca, ABD’den alınan vergi muafiyetleri, Amerikan şirketlerinin Azerbaycan’da yatırım yapmasının önünü açarak ekonomiye yeni kaynak akışı sağlayabilir. Böylece Bakü, enerji gelirlerine bağımlılığını azaltacak çeşitlendirilmiş bir ekonomik yapı hedefleyebilir.

Anlaşmanın Azerbaycan açısından önemine ilişkin değerlendirmelerini benimle paylaşan Azerbaycan Milletvekili Ceyhun Məmmədov, şu ifadeleri kullandı:

Bu anlaşma, Azerbaycan’ın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü uluslararası düzeyde resmileştirmekte ve Ermeni tarafı, Azerbaycan sınırlarını tanıdığını açıkça beyan etmektedir. Sınırların belirlenmesi ve çizilmesi için gerekli adımların atılması, gelecekte herhangi bir askeri çatışmanın önlenmesi için sağlam bir hukuki zemin oluşturmaktadır. Aynı zamanda, tutuklu ve rehinelerin serbest bırakılması ve insani sorunların uluslararası hukuk çerçevesinde çözülmesi, bölgede barış ve güven ortamı oluşturmaktadır. Ekonomik iş birliği ve ulaşım koridorlarının açılması, bölgenin ekonomik coğrafyasını değiştirerek Azerbaycan, Ermenistan ve diğer komşu ülkeler için yeni fırsatlar doğurmaktadır. Bu, yalnızca iki ülkenin değil, aynı zamanda Güney Kafkasya’nın tamamının ekonomik kalkınmasına, sürdürülebilir kalkınmasına ciddi bir ivme kazandırmaktadır. Kültürel ve insani ilişkilerin genişlemesi, halklar arasındaki dostluk ve karşılıklı anlayış atmosferini güçlendirmeye ve uzun vadeli barışı sağlamaya hizmet etmektedir. Anlaşmanın imzalanması, Azerbaycan ve Ermenistan halklarının gelecek nesillerinin barış ve güvenlik içinde yaşama fırsatını genişletmektedir. Aynı zamanda, bölgenin istikrarı küresel enerji ve ulaşım koridorlarının güvenliğini sağlamakta, Avrupa ve Asya arasında ekonomik entegrasyonun güçlendirilmesi için koşullar yaratmakta ve dünya ekonomisindeki olumlu dinamiklerin artmasına katkıda bulunmaktadır.

Ermenistan açısından ise en önemli kazanım, Rusya’ya olan güvenlik ve ekonomik bağımlılığın kısmen kırılmasıdır. Washington’dan alınan güvenlik garantisi, Erivan’ın Moskova karşısındaki pazarlık gücünü artırırken, Batı’ya entegre ekonomik ve siyasi ağlara dahil olmasını kolaylaştıracaktır. Bu durum, uzun yıllardır Rusya’nın askeri koruması altında kalan Ermenistan’ın dış politika yelpazesini genişletmesine olanak tanıyabilir. Ancak belgeye göre, bu süreçte Ermenistan Anayasası’nda Azerbaycan ve Türkiye’ye yönelik toprak iddialarının kaldırılması şartı, Erivan’ın iç siyasetinde ciddi tartışmalara yol açabilir; milliyetçi kesimlerin muhalefeti hükümeti zorlayabilir.

Bununla birlikte, koridorun işletme ve güvenlik yetkisinin tamamen ABD’ye bırakılması, iki ülkenin de stratejik bağımsızlığı üzerinde uzun vadeli soru işaretleri doğuruyor. Özellikle Azerbaycan açısından, Türkiye merkezli bölgesel entegrasyon hedefleriyle bu durumun uyumlu olup olmayacağı tartışmalıdır. Ankara’nın uzun süredir desteklediği “Türk Dünyası hattı” vizyonu, koridorun ABD kontrolünde olması nedeniyle kısmen sınırlanabilir. Ermenistan açısından ise ABD’nin bölgede kalıcı bir askeri varlık tesis etmesi, dış politika manevra alanını genişletse de ülkenin egemenlik algısı üzerinde tartışmalı bir miras bırakabilir.

Ayrıca, ABD’nin bölgede elde ettiği bu kalıcı konum, iki ülkenin birbirleriyle barış sürecini Washington üzerinden yürütmelerini zorunlu kılabilir. Bu durum, yerel aktörlerin kendi aralarında doğrudan ve esnek bir diplomasi geliştirme kapasitesini azaltabilir. Dolayısıyla her iki ülke de kısa vadede ekonomik ve siyasi kazançlar elde ederken, uzun vadede dış politikada tek bir küresel güce bağımlı hale gelme riski ile karşı karşıya kalabilir.

Türkiye’nin jeopolitik pozisyonu

Ankara açısından Zengezur Koridoru, uzun süredir hedeflenen jeopolitik bir vizyonun önemli bir parçası niteliğinde. Türkiye, bu koridor aracılığıyla Azerbaycan ile kesintisiz kara bağlantısı kurarak “Türk Dünyası hattı”nın en kritik halkasını tamamlamayı amaçlıyor. Bu bağlantı, yalnızca iki ülke arasındaki ticaret ve lojistik akışını hızlandırmakla kalmayacak, aynı zamanda Orta Asya’ya doğrudan kara erişimi sağlayarak Ankara’nın bölgesel entegrasyon stratejisini güçlendirecektir. Ayrıca, TDT çerçevesinde geliştirilen siyasi, ekonomik ve kültürel iş birliği projelerinin sahada somutlaşmasına önemli bir katkı sunacaktır.

Ancak koridorun 99 yıllığına ABD denetimine bırakılması, Türkiye açısından ciddi stratejik sınırlamalar doğurabilir. Ankara, bu güzergahta doğrudan kontrol sahibi olamasa da Washington’un belirlediği güvenlik ve ticaret standartlarına uymak durumunda kalacaktır. Bu durum, Türkiye’nin bağımsız dış politika manevralarında esneklik kaybına yol açabileceği gibi, özellikle enerji ve ulaştırma projelerinde karar alma süreçlerinin hızını yavaşlatabilir. Türkiye’nin, bu yeni denklemi kendi çıkarları doğrultusunda yönetebilmesi için hem Bakü hem de Washington ile çok katmanlı bir diplomatik denge politikası yürütmesi gerekecek.

Bununla birlikte, ABD’nin Güney Kafkasya’da kalıcı bir oyuncu haline gelmesi, Ankara için bazı fırsatlar da barındırıyor. Washington’un varlığı, Rusya ve Çin’in bölgede manevra alanını daraltırken, bu iki aktörün Türkiye ile iş birliğini artırma ihtiyacını da güçlendirebilir. Özellikle Moskova, Batı baskısına karşı Ankara’yı güvenilir bir arabulucu ve ekonomik partner olarak konumlandırabilir; Pekin ise Orta Koridor ve Kuşak-Yol projelerinin güvenliğini sağlamak için Türkiye ile daha yakın koordinasyona yönelebilir.

Türkiye açısından Zengezur Koridoru’nun geleceği, Azerbaycan’la ilişkiler ve Türk dünyasına erişim perspektifi üzerinden, küresel güç rekabetinin Güney Kafkasya’daki yansımaları üzerinden de şekillenecektir. Ankara, hem ABD ile stratejik iş birliğini sürdürebilecek hem de Rusya, Çin ve bölgedeki diğer aktörlerle denge siyaseti izleyebilecek esnek bir diplomatik çizgi benimsemek durumda kalacaktır.

***

Yazar hakkında

Zeynep Gizem Özpınar, Karabük Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu’nda başladığı ön lisans eğitimini 2015-2017 yılları arasında tamamlamış; bu süreçte 2016 yılı yaz döneminde Safranbolu Adliyesi’nde staj yapmıştır. 2017-2019 yılları arasında Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden lisans derecesini almıştır. 2019 yılında Karabük Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Bölge Çalışmaları Anabilim Dalı’nda başladığı yüksek lisans eğitimini, “Ermeni Meselesi’nde Son Kırılma Noktası: II. Karabağ Savaşı” başlıklı teziyle tamamlamıştır. Hâlihazırda Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi (TUDPAM) ve Uluslararası Ekonomik, Sosyal, Siyasal ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (ULESAM) yönetim kurulu üyesi olan Özpınar, aynı zamanda Politik Stratejiler Araştırma Merkezi (POLSAM) bünyesinde dış politika uzmanı olarak görev yapmaktadır. TUDPAM’ın dijital yayın organı Dış Bakış dergisinin editörlüğünü de yürütmektedir. Doktora adayı olarak akademik çalışmalarını sürdüren Özpınar’ın yayımlanmış bilimsel makaleleri, analiz yazıları, tez çalışması ve uluslararası kongrelerde sunulmuş bildirileri bulunmaktadır. Türk dış politikası, uluslararası siyaset ve güvenlik çalışmaları üzerine uzmanlaşan Özpınar’ın analiz ve değerlendirmeleri Daily Sabah, Al Jazeera, Fikir Turu gibi muhtelif yayın organlarında yayınlanmaktadır.

Academia: https://karabuk.academia.edu/ZeynepGizem%C3%96ZPINAR

Email: zeynepgizemozpinar@gmail.com

Linkedin: www.linkedin.com/in/zeynep-gizem-özpınar-593152201

X: https://x.com/zgizemozpinar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.