Terörizmle Mücadele ve Müzakere -IV-

TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
GAZİANTEP, ESKİŞEHİR, 05 Mayıs 2025 – Türkiye’nin saygın, güvenilir Eskişehir merkezli düşünce kuruluşu Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi (TUDPAM) yazarı ve Gaziantep Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğr. görevlisi Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, (TUDPAM) için kaleme aldığı “Terörizmle Mücadele ve Müzakere” TÜHA Haber için değerlendirdi.
Müzakere stratejisinde tarafların arasında silahlı çatışmalara ara verilmesi düşünülür. Hatta terör örgütünün silah bırakma çağrısı yaparak müzakere masasına gelmesi esas olarak kabul edilir. Ancak birçok terör örgütü müzakere sonucunun sonuçlarıyla alakalı şüpheler silahı bırakmasına engel olur. Olumlu sonuçlanmayacak bir müzakere süreci sonrasında daha önce silah bırakan terör örgütünün tekrar toparlanma ihtimalinin zor olduğunu düşünmeleri bu hususa engel olur.
Tabi burada devletin durumunu da belirtmek gerekiyor. Devlet egemenlik ilkesi çerçevesinde kendi sınırları içinde silahlı güç kullanabilecek yegâne varlık olması sebebiyle bu hakkından vazgeçmez. Hem asayişin sağlanması hem de muhtemel diğer güvenlik tehditleri ihtimaline karşı daima hazır olması gerekmektedir. Ancak müzakere süresince terör örgütü tarafından herhangi bir saldırı, propaganda ya da kamuoyunu etkileyecek, özellikle süreci baltalayacak ve devletin üstünde bir konum elde etmek amacıyla bir yöntem izlenmezse devlet sessiz kalma stratejisini izler. Ateşkes ya da eylemsizlik adı altında ilan edilen müzakere süreci terör örgütleri tarafından kötüye kullanılabilir. Terör örgütlerinin, örgütün devamlılığı ve kamuoyu elde etmesi ve koruması açısından hayati öneme sahip olan eylemle propaganda stratejilerinden vazgeçmesi ve uzun süre eylem yapmayarak atıl vaziyette durmaları beklenemez. Ama yukarıda belirtilen hususlardan bir ya da birden fazlası gerçekleşirse devlet güç kullanma hakkını sahaya sürmekten çekinmez.
Müzakere sürecinde silahların susmasının terör örgütü açısından faydaları da olabilir. Özellikle müzakere öncesinde etkili bir mücadele stratejisiyle yıpranan terör örgütü dinlenme, güç toplama, yeniden toparlanma ve yapılanma imkânı elde edecektir.
Müzakere stratejisini daha önce belirtilen sebeplerle istemeyen devletler terörizmle mücadele stratejisine yönelmektedir. Terörizmle mücadele stratejisinde devletlerin öncelikle terör örgütü mensuplarının etkisiz hale getirilmesi yönünde taktik ve yöntemler uyguladığı görülmektedir. Terörün bitirilememesi durumunda ise topyekûn mücadele politikası gündeme gelmektedir. Uluslararası alanda terörizme mücadele stratejisinde 1972 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilk adım atılmış ve uluslararası terörizmin önlenmesi için önlemler başlıklı bir çalışma genel kurulda gündeme alınmıştır.
Dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, 2005 yılında Madrid’de yapılan Terörizm Zirvesinde eylemlere başvurmamış grupların ve örgütlerin terörizmi taktik olarak kullanmasından vazgeçirilmesi, terör örgütlerinin silah ve malzeme temin etmesinin önüne geçilmesi, terör örgütlerine verilen dış desteklerin kesilmesi, ülkelerin terörizmle mücadele politikalarını, kapasite ve yeteneklerinin geliştirilmesi, insan hakları başta olmak üzere terörizme neden olan hususlarda düzeltici hukuki düzenlemelerin yapılması yönünde açıklama yapmıştır. Terörizmle mücadele stratejisini uygulayan ülkelerin bu politikalarının kapsamında demokratikleşme, güvenlik politikaları, toplumsal, kültürel ve ekonomik alanda ve uluslararası terörizmin bitirilmesi için terörizmin artmasına neden olacak, diğer devletlerin müdahalesini kısıtlayacak tedbirlerin ve politikaların tespit edilerek uygulanması yönünde tavsiyelerde bulunmuştur.
Terörizmle mücadele stratejisinin tek yöntem uygulanması her zaman istenilen sonucu vermeyebilir. Yine ülkenin bulunduğu coğrafya ve sahip olduğu doğal kaynaklar ve iktisadi değerleri bu stratejinin başarılı olup olmamasında etkili olacaktır. Bu stratejinin uygulanması sürecinde terörizmin devam etmesine etki eden tüm faktörlerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Yani terörizmle mücadelede milli güç unsurlarıyla topyekûn mücadele gerekmektedir. Milli güç unsurları kapsamında özellikle ekonomik gücün terörizme kaynaklık eden işsizlik ve hayat pahalılığı gibi hususlar kapsamında ele alınması oldukça önemli etki yaratacaktır. Terör örgütlerinin insan kaynaklarının temelinde işsizlik ve hayat pahalılığının sebep olduğu adaletsizlikler neden olduğu gerçekliğinden hareket edildiğinde iktisadi tedbirlerin alınması, özellikle istihdam kaynağının adil bir şekilde dağıtılması terörizmin insan kaynağını kurutacak adımların başında gelmektedir. Bununla birlikte hukuki düzenlemelerin evrensel hukuk sistemi doğrultusunda ve demokratik değerler etrafında oluşturulması terörizme yönelen enerjinin hayatın normal akışı içinde günlük rutin işlere çevirecektir. Bu arada terörizmin bitirilmesi için alınan hukuki tedbirlerin aşırı olması ve seviyesinin yüksek tutulması, ya da hukuk dışı tedbirler terörizmle ilgisi olmayan kişilerin özgürlüğünü kısıtlama ihtimali oldukça yüksektir. Böyle bir durum özgürlük güvenlik arasındaki dengeyi bozabilir ve kamuoyunda tepkilerin yükselmesine neden olur. Özgürlük ve güvenlik arasındaki dengenin bozulması tam da terör örgütlerinin istediği bir durumu yaratır ve süreç terör örgütlerinin lehine gelişir. Aynı zamanda aşırı tedbirler sonrası terörizmin bitirilememesi ve şiddetin daha da artması iktidar için riskler barındırır. İktidarın terörizmle yeterli derecede mücadele edemediği ve başarılı olamadığı algısının ortaya çıkması iktidarın meşruiyetini sorgulanır hale getirir. İktidarı kaybetmek istemeyen hükümet ise daha sıkı tedbirler almaya yönelir. Tedbirlerin sıkılaşması beraberinde hukuki, ekonomik ve toplumsal şiddeti de artırır. Terörizmi bitirebilmek için atılan adımlar ters etki yaparak terörizmin daha da artmasına neden olabilir.
Sonuç olarak terör örgütlerinin bitirilmesinde her iki stratejinin birlikte uygulandığı, bununla birlikte ayrı ayrı uygulanabilir olduğu da bir gerçektir. Ülkelerin coğrafyaları, devletin terör örgütüyle mücadelesinde elde ettiği başarı, toplumun olaya bakış açısı, uluslararası alandaki gelişmeler, terör örgütünün mevcut durumu bu stratejilerin nasıl uygulanacağını belirlemektedir. Türkiye’de de mücadele halen devam etmektedir. Mevcut gelişen durum ise bir müzakere değildir. Terörizm bitirilmesi için yapılan bir dizi görüşmelerdir ki bu akademik anlamda tanımlamaya ve açıklanmaya çalışılan müzakere stratejisinden farklıdır. Türkiye’de devlet öncelikle terör örgütünden silahları bırakmasını ve örgütü feshetmesini istemektedir. Bu süreç diğer müzakere örneklerinde yer almamaktadır. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti terörle mücadelesinde elde ettiği başarıyı genişletme ve sorunu çözme adına karşı tarafa bir fırsat tanımıştır. Aksi bir durumda zaten sahada olan devlet mücadelesini devam ettirecektir.