Sahte Diplomalı Akademi: Türkiye’nin Çürüyen Liyakat Sistemi

Dünyanın dört bir yanında gizli tutulmak istenen veya halktan saklanan bilgilerin gün yüzüne çıkarılması anlamına gelen “Küresel İfşa” yazarı Sadi ÖZGÜL, Küresel İfşa için kaleme aldığı “Sahte Diplomalı Akademi: Türkiye’nin Çürüyen Liyakat Sistemi” başlıklı yazısında, “Türkiye’nin akademik dünyası, sahte diploma şüphesiyle karşı karşıya… Profesör, doçent, rektör unvanları gerçek bilgi ve emeğin değil, sahtekarlığın ürünü haline gelmiş durumda olabilir mi?” diye soruyor!

*Detayı bültenimizde!…

TÜHA/ TÜRKUAZ İnternational News Agency

Yazar* Sadi ÖZGÜL, KÜRESEL İFŞAT

ANKARA, 06 AĞUSTOS 2025 

Akademik Liyakat Çökerse Eğitim Çöker! Eğitim Çökerse…

Türkiye’nin akademik dünyası, sahte diploma şüphesiyle karşı karşıya… Profesör, doçent, rektör unvanları gerçek bilgi ve emeğin değil, sahtekarlığın ürünü haline gelmiş durumda olabilir mi?

Atalarımızın “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” sözü akademi camiasına da sirayet etmiş olabilir mi?

Yaklaşık 400 akademisyenin sahte diploma çetesinden edindikleri diploma ile atandığı iddia edilmiş olsa da sayının çok daha yüksek olabileceği iddia edilmektedir. Her ilde mantar gibi biten apartman üniversitelerin çoğalması ve diploma güdümlü ticarethaneye dönüştürülen akademiyada bunların olabileceği yönünde şüpheler her zaman vardı. Sahte diplomalı akademisyen, sağlık çalışanı, hukukçu ve bürokratın varlığının şüphesi, devletin temel yapılarını tehdit etme potansiyeli sadece eğitim sisteminin değil, devletin çöküşünün de habercisi. Üstelik tablo, sadece skandal değil, sistematik ihanettir.

Liyakat Yerini Sahtekarlığa Bıraktı

Eğitim kurumları, bilgi ve emeğin değil, sahte belgelerin merkezi haline geldi. Sahte diplomalıların sağlık, hukuk ve bürokrasi gibi kritik alanlarda görev yapması, toplumun güvenlik ve adalet mekanizmalarını zedeliyor. Suriyeli sığınmacılarının beyanlarıyla atana sağlık çalışanlarından, hukuk diploması olmayan hakim ve savcılara kadar uzanma potansiyeli olan vahim tablo, milli güvenlik açısından alarm veriyor. Eğitim kalitesindeki düşüş, liyakatsızlık ve akademik yozlaşma, ülkenin geleceğini karartan gerçekler göz ardı edilemez. İnsanlar artık diplomasına değil, sahtekarlığına bakıyor.

Fetö Bağlantıları ve Siyasi Örtbas

Sahte diploma çetesinin kökleri FETÖ’nün sınav sorularını çalması ve akademik atamalara sızmasıyla derinleşmişti. Ancak mesele sadece Fetö ile sınırlı değil. Onlarca farklı çete, siyasi bağlantılarla birlikte hareket ediyor. İktidara yakın isimlerin yapılarla iç içe olduğu iddiaları giderek güçleniyor. Yandaş medya kanallarında sahte akademisyenlerin korunması, skandalın siyasi örtbas mekanizması olduğunu gösteriyor. Akademik değil, siyasi ve toplumsal kriz yaşanmasına sebep örtbaslar, halkın gerçekleri öğrenmesini engelliyor.

Toplumun Öfkesi ve Adalet Talebi

Kamuoyunda büyük öfke var. İsimlerin açıklanması, görevden alınması ve cezalandırılması talepleri yükseliyor. Ancak siyasi partilere göre farklı muamele gördüğü algısı, adaletin sağlanması konusunda şüpheler yaratıyor. Bazı çevrelerin “Hz. Ömer’in diploması mı vardı?” sözleriyle sahte diplomalıları savunması, toplumun güvenini zedeleyen kriz, sadece akademik camiada değil, toplumun geniş kesimlerinde adalet, liyakat ve güven duygusunu sarstığı için insanlar artık kendinden başka kime güveneceğini bilemiyor.

Çözüm İçin Şeffaf ve Kapsamlı Araştırma Şart

Bu karanlık tabloyu aydınlatmak için kapsamlı ve şeffaf araştırmalar yapılmalı. Özellikle 2000 sonrası akademik atamalar detaylı incelenmeli, YÖK, savcılık ve diğer kurumlar ortak hareket etmeli. Sahte diplomalı akademisyenlerin mal varlıkları dondurulup, aldıkları maaş ve ödemeler kadar kısmına el konulmalı, akademiden atılmalı ve yasal süreçler işletilmeli. Kamuoyuna açık ve net bilgi verilmesi, güvenin yeniden tesis edilmesi için elzemdir. Liyakat ve etik değerlerin ön planda tutulduğu sistem kurulmadan, benzer skandallar önlenemez. Bu, sadece talep değil, zorunluluktur.

Bölgesel ve Küresel Bağlamda Türkiye’nin Tehlikeli Durumu

Türkiye’nin içinde bulunduğu akademik ve toplumsal çürüme, bölgesel istikrarı ve küresel itibarını zedeliyor. Komşu ülkelerde ve küresel arenada yaşanan krizlerle birlikte, eğitim ve liyakat sistemindeki yozlaşma, ülkeyi savunmasız bırakıyor. Sahte diploma skandalı, sadece eğitim sorunu değil, ulusal güvenlik ve bölgesel güç dengeleri açısından kritik tehdit olması Türkiye’nin bölgesel rolünü de zayıflatıyor.

Gizli Operasyonların Karanlık Planları

Bu derin skandalın arkasında sadece bireysel çıkarlar değil, gizli operasyonlar ve stratejik planlar var. Akademik liyakatın çökertilmesi, devlet kurumlarının işlevsizleştirilmesi ve toplumsal güvenin sarsılması, uzun vadeli devleti zayıflatıp çökertilmesi hedeflerin parçası olabilecek operasyonlar, ülkenin geleceğini karartmakla kalmıyor, bölgesel güç dengelerini de etkiliyor. Bu gerçekler, bilinçli bireylerin harekete geçmesini zorunlu kılıyor. Sessiz kalmak, planların devamına hizmet eder.

Sessiz Kalmayın, Tepki Verin!

Çocuğunuzun hayatını emanet ettiğiniz doktorun diploması, hemşirenin becerisi, öğretmenin niteliği aklınıza gelmiyor mu? Bu soruların cevabı, Türkiye’nin içinde bulunduğu derin krizden kaçış olmadığını gösteriyor.

Türkiye’nin karanlık tablosu, sadece akademik camianın değil, tüm toplumun sorunu. Sahte diploma skandalı, liyakatın, adaletin ve güvenin yok edilmesi anlamına geliyor. Herkesin bu meseleye duyarlı olması, isimlerin açıklanması ve sorumluların hesap vermesi için sesini yükseltmesi gerekiyor. Sessiz kalmak, çürümüşlüğün devamına zemin hazırlamak demektir. Ülkenin geleceği, sahtecilik ve yolsuzlukla değil, gerçek bilgi ve liyakatla şekillenmelidir. Artık susma zamanı değil, sorgulama ve yüksek sesle itiraz için harekete geçme zamanıdır.