enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:41 Kayserispor, kulübün Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve vergi dairesine borçlarının kapatıldığını açıkladı
00:38 Bakan Fidan: “PKK terör örgütü, Türkiye ve Irak’ın ulusal güvenliğine ciddi bir tehdit teşkil ediyor”
00:35 Terör örgütü DEAŞ’a 5 ilde operasyon: 47 gözaltı
00:34 MSB: Teröre karşı engelleyici ve yok edici tedbirler almaya devam edeceğiz
00:34 Bir Nazi subayından Hafız Esed’e: İşkence teknikleri dersleri
00:33 2025 yılı FIFA hakemleri listesi belli oldu
00:32 Amed Sportif Faaliyetler Teknik Direktörü Servet Çetin, takımının son dönemdeki performansından memnun
00:26 Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, “Türkiye İnternette günde 6 Saat 51 dakika geçiriyor”
00:25 Bakan Fidan: Türkiye, Afrika’da istikrara katkı sağlayacak tarihi bir adıma öncülük etti
00:25 Gazeteci Mustafa SALMAN’ın ‘Sabah Kahvesi’nde ekonomide yaşananlar…
00:21 Terörizmle Mücadele – Güvenlik ve Türk Devletleri Teşkilatı
00:17 Türkiye’nin milli muharip uçağı KAAN’ın testleri devam ediyor
00:15 Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ı kabul etti
00:12 Adana Demirspor eski başkanı Metin Korkmaz, kulüp camiasına “saygı ve birlik” çağrısı
00:11 Gaziantep FK Teknik Direktörü İnan: Trendyol Süper Lig’in 16. haftasında deplasmandan 3 puanla dönmek istiyoruz
00:06 MSB: Suriye’nin egemenliğine yönelik tehditlere müsaade etmeyeceğiz
00:04 Tenzor International Cup – J/70 Açık Kış Serisi heyecanı başlıyor
00:01 Raphinha performansıyla parmak ısırtıyor
17:39 AK Parti Nizip İlçe Yönetiminden Nizip Ticaret Odası’na iadeyi ziyaret
11:12 Bu yıl ikincisi gerçekleşecek olan ‘Evlilik Fuarı’ yarın açılıyor…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Rusya üç jeostratejik hedefe kalıcı olarak bağlı görünüyor

Rusya üç jeostratejik hedefe kalıcı olarak bağlı görünüyor
31.03.2024
A+
A-

Avrupa Politika Analizi Merkezi’nin (CEPA) geçtiğimiz şubat ayında ev sahipliğini yaptığı sempozyumda, araştırmacılar, Rusya’nın üç jeostratejik hedefe kalıcı olarak bağlı göründüğünün altını çizdiler.

TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency

İnci Mecdi | Independent Türkçe

İnci Mecdi, Araştırmacı

Önümüzdeki yıllarda Rusya’nın siyasi hayatı ‘yeni Putinizm’ tarafından şekillendirilecek gibi görünüyor. Peki, Batı bunun karşısında nasıl bir tutum sergileyecek?

Üç jeostratejik hedef

Araştırmacılara göre bu üç jeostratejik hedeften ilki, eski Rus İmparatorluğu üzerindeki bölgesel, siyasi, ekonomik ve askeri hakimiyet. İkincisi, Batılı güçlerin Rusya’nın bu hegemonyasını engelleyen kurumlarını ve yapılarını (bu ister askeri uyum olsun ister Avrupa projesinin, Kuzey Atlantik projesinin ve NATO’nun bütünlüğü olsun, ister ekonomik güç yapıları olsun) zayıflatmaktır. Çünkü Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar etkili oluyor ve Rus politikasını engelliyor. Üçüncüsü ise içerideki baskıcı ortamın uluslararası çatışmayla birleşmesi. Kremlin bu sayede uluslararası ve jeopolitik çatışmayı, iç siyasi ve ekonomik hegemonyayı dayatmak ve aynı zamanda esasen tüm Rus sistemini silahlandırmak için kullanabiliyor.

ABD’nin Virginia eyaletindeki Regent Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Robert F. Schwarzwalder, Putinizmin seçkinlerden oluşan devlete, hükümete ve toplumsal yaşamın tüm yönlerine ‘milletin genel gerçekliği’ olarak baktığını söylerken, Putinizmi, Nazizme ve Marksizme benzetti. Hem Nazizm hem de Marksizm aileyi, kiliseyi, orduyu, ekonomiyi ve diğer her alanı kontrol ediyordu. Schwarzwalder’e göre Putin de Rusya’yı, tüm ulusun kendi ideolojisine karşı çıkmadan hareket ettiği bir varlık olarak görüyor.

Schwarzwalder, Putin’in bir Ortodoks Hıristiyan olmasına rağmen gerçek inancının, Rusya’nın benzersiz bir dini ve siyasi varlık olduğuna dair belirsiz bir inanca dayandığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre daha önce de bir araştırmacı Putin ile ilgili “Rus halkının kimliğine ve yüzyıllar boyunca değişmeyen değerlerine inanıyor” diye yazmıştı. Bu daha çok vatanseverliğin ötesinde, anavatan Rusya’nın uluslar topluluğu arasındaki benzersizliğini ve üstünlüğünü vurgulayan kibirli bir milliyetçilik. Bu aynı zamanda Putin’in barışçıl bir komşuya yönelik haksız, kanlı saldırıyı neden meşrulaştırabildiğini de açıklıyor. Zira Rus halkının tek devlet çatısı altında bir araya gelmesi, isteseler de istemeseler de bir ananın dağılan evlatlarını bir araya getirme meselesidir.

Schwarzwalder ve diğer araştırmacılar, Rusya’nın ‘başa bela olmaya devam edeceğine’ inanıyor ve bu yüzden sakin ve kararlı bir şekilde “ABD ve müttefikleri savunmalarını güçlendirmeli” diyorlar. Schwarzwalder ve diğer araştırmacılara göre ABD ve müttefiklerinin aynı zamanda Putin’e (ve ondan sonra gelecek olanlara) Rusya’nın başka bir ülkeye yapacağı herhangi saldırının ‘rejiminin toparlanmakta zorlanacağı bir darbeyle karşılanacağını’ öğretmeleri de gerekiyor.

CEPA ve Tufts Üniversitesi’nden Pavel Luzhin, Rusya’nın yenilgiden kaçamayacağını belirterek, “Çünkü bu, Rusya-Ukrayna savaşı meselesi değil, Avrupa ülkelerinin, ABD’nin, demokrasinin ve dünyanın güvenliği meselesi” değerlendirmesinde bulundu.

King’s College London’da (KCL) öğretim görevlisi ve Washington merkezli Quincy Enstitüsü’nde Avrasya Programı direktörü olan Anatole Levin, Ukrayna’da devam eden savaşa rağmen, NATO ile Rusya’nın istenmeyen bir çatışma sonucu savaşa girme riskinin arttığını düşünüyor. Levin’e göre Rusya, daha doğrusu Putinizm, Avrupa Birliği’ne (AB) ve NATO’ya geniş çaplı bir saldırı başlatma niyetinde olmadığından Avrupa için ciddi bir tehdit oluşturmuyor. Putin, son olarak ABD’li televizyon sunucusu Tucker Carlson’a verdiği röportajda, NATO Rusya’ya saldırmadığı sürece Rusya’nın da NATO’ya saldırmayacağını birkaç kez vurguladı.

Putinizm tehlikesini abartmak

Putin’in açıklamalarının doğruluğunun en azından nesnel olmak üzere bir dizi nedeni olduğunu düşünen Levin’e göre Rusya’nın, sanılandan ve Putin’in savaş öncesinde tahmin ettiğinden çok daha zayıf bir askeri güç olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Ukrayna’daki savaşı hızlı bir şekilde çözememesinin yanı sıra, Rus ordusunun mevcut ilerleme ve elde edilen başarılara rağmen 2022 yılı boyunca kayıplar vermesi ve Ukrayna’nın Rus Donanması’nın Karadeniz Filosuna ağır darbe indirmesi bunu net bir şekilde ortaya koydu. Putin’in nükleer silah kullanma tehditleri ABD ve NATO’yu Ukrayna’ya doğrudan müdahale etmekten caydırmayı amaçlasa da Rus hükümeti, NATO’ya karşı hamleleri konusunda NATO’nun Kiev’e sağladığı muazzam yardıma rağmen şimdiye kadar oldukça temkinli davrandı.

Rusya’nın Batı’nın düşündüğü gibi bir tehdit olmadığını düşünen Levin, bu düşüncesini şu sözlerle teyit etti:

“NATO’nun genişlemesi konusu ilk kez 1990’lı yılların ortalarında gündeme geldi. Rus yetkililer, gazeteciler ve dış politikanın öncüleri bana Doğu Avrupa’yı ve hatta Baltık ülkelerini pek umursamadıklarını söylediler. Korkuları şey, NATO’nun nasıl bir tutum sergileyeceğini bilememesi ve Ukrayna’yı tamamen ele geçirmekle tehdit etmesi durumunda Rusya ile savaşmak zorunda kalacak olmasıydı.”

İngiliz profesör, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Geçtiğimiz otuz yıl içinde hiçbir Rus kurumu bana Moskova’nın Polonya’ya saldırabileceğini söylemedi. Baltık ülkeleriyle ilgili olarak konunun gündeme getirildiği tek zaman, Litvanya’nın Rusya’nın Kaliningrad bölgesini ablukaya aldığı dönemdi.”

Levin, bu yüzden Rusya’ya yalnızca askeri bir perspektiften bakmak yerine Putin’in barış görüşmeleri ve itidalli, bilgece, Avrupa’nın ​​çıkarına ve gerçekçi diplomasi önerisinin kabul edilmesini savunuyor.

“Neoputinizm”

Öte yandan Nikita Shavin, önümüzdeki yıllarda Rus siyaset sahnesini şekillendirecek olan ‘neoputinizm’ ya da ‘neo-Putinizm’den bahsetti. Shavin’e göre Rus oligarkları, devlet bürokratlarını ve savaştan ve ekonomik zorluklardan bıkan ama aynı zamanda radikal değişime hazır olmayan vatandaşları birleştirmeyi başaran neo-Putinizm, Putin’in iktidarına yönelik en ciddi iç tehditlerden birini oluşturuyor.

Neo-Putinizmin savaşı sona erdirmek ve iktidarı değiştirmek için itici güç olma potansiyeline sahip olduğunu söyleyen Shavin, bunun işaret ettiği belirsizliğe rağmen Putin’in iktidarını baltaladığını ve onu içeriden böldüğünü belirtti. Shavin’e göre Ukrayna savaşı devam ederken neo-Putinizm giderek daha fazla savaş karşıtı bir tutum sergilemeye başlayacak ve diğer savaş karşıtı güçlerle ortak zemin arayışına girecek. Neo-Putinizmin o an için doğal bir müttefik olacağını vurgulayan Shavin, “Neo-Putinizm, diğer savaş karşıtı güçlerle birleşerek ideolojik bir biçim alabilir ve Putin iktidarına uygun bir alternatif haline gelebilir” değerlendirmesinde bulundu.

*Bu makale Şarku’ Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.