enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
11:14 Asgari Ücret Zammı Açıklandı: Yeni Tutar Net 28 075 TL! Türkiye’nin Nabzı Gündemde
10:35 SPD Başkanı Yıldız : Ankara su yönetiminde örnek bir başkent olmalı!
09:27 Finansın geleceği Ataşehir’de yazılıyor…
00:56 (TÜHA) Türkuaz Uluslararası Haber Ajansı, DW ve Euronews abonesi
00:44 SDG meselesinde kilit güç ABD: Mazlum Abdi ve YPG’nin silahlı sayısı gerçekçi rakamlarla değerlendiriliyor
00:41 İletişim Başkanı Duran’dan Netanyahu’ya tepki
00:34 TÜGVA Başkanı İbrahim Beşinci, “Filistin’deki sistematik zulme karşı sessiz kalmayı reddediyoruz”
00:19 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnan Cumhurbaşkanı Avn ile görüştü
00:17 İzmir’de açılan “Hollanda & Türkiye Sergisi” büyük ilgi görüyor…
00:05 İletişim Başkanlığı “savunma sanayi projelerine yeterli ödenek ayrılmadığı” iddiasını yalanladı
00:03 Türk siyaset bilimci: Türkiye’nin artan rolü hem fırsatlar hem de riskler getiriyor…
00:02 İstanbul Havalimanı aralık ayında da Avrupa zirvesinde
20:34 400 yıllık dostluk ‘Ortak Miras’ sergisiyle taçlandı
09:29 1 Ocak’ta İstanbul’dan dünyaya “Gazze” mesajı verilecek
00:59 KGK: Basın özgürlüğü; sorumsuzluk, ahlaki çöküş ve kamuoyunu yanıltma özgürlüğü değildir
00:51 Mahkeme Afşin-Elbistan’daki Termik Santralın Emisyon Verilerinin Açıklanmasını Hükmetti
00:43 ABD ve İngiltere’de sağ çizgide yayın yapan üç gazete, İsrail eleştirisi yazara bedel ödetti…
00:33 Soğuğa yazılan destan: Sarıkamış Harekatı
00:31 Gazze’de ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına neden geçilemiyor?
00:29 Mehmet Uçum: 27 Şubat çağrısı bağlayıcıdır ve o çerçevenin dışına çıkılmamalıdır
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Riyad ve Tahran: İstikrar umudunu yeşerten yakınlaşma

Riyad ve Tahran: İstikrar umudunu yeşerten yakınlaşma
17.03.2023
A+
A-

Suudi Arabistan ile İran arasındaki yakınlaşma bölgede istikrar umudu doğrudu. Peki, düşmanlığı bir kenara bırakan iki ülke beklentileri karşılayabilecek mi?

Yıllar süren düşmanlık ve ihtilafın ardından İran ve Suudi Arabistan’ın büyükelçilikleri karşılıklı olarak açma ve diplomatik ilişkileri yeniden başlatma kararı alması birçok gözlemci için oldukça şaşırtıcı bir gelişmeydi. İki ülkenin yakınlaşmasının bölgesel ve uluslararası açıdan büyük etkileri olması bekleniyor, nitekim birçok konuda dolaylı olarak karşı karşıya gelen bu iki ülke dönem dönem vekalet savaşlarının da tarafı oldu.

Her iki ülke de uzun yıllar Suriye’de birbirine muhalif grupların güdümlerini ve bu tutumlarını Yemen’de de sürdürüyor. Irak, Lübnan ve Bahreyn’deki çatışmalara müdahil oluyor ve İran’ın Şii egemenleri, Şii yapıları ve partileri yaygın olarak sahip olmaya çalışanlar için mücadele ediyorlar.

Artık bu dönemin sonuna geliniyor. Diplomatik kabulleri yeniden alma kararıyla Körfez’in iki zıt kutbunun gerginliğinde yeni bir sayfa açmak istiyor. Her iki ülkenin de bunun için yeterli nedeni var. İki rakip güç arasındaki askerler iki bölgede da hem siyasi hem de ekonomik olarak faydadan çok zarar getiriyor; hiçbir taraf diğerlerinden farklı üzerinde üstünlük kuramıyor.

Almanya’nın Bonn düşüncesinde bulunan kuruluşu Carpo’nun Suudi-Arap uzmanı Sebastian Sons, Tahran ve Riyad’ın yok olmasının iki yıllık kulislerin ardında müzakereler yürüttüğünü belirtiyor. Suudi Arabistan’ın İran’a karşı krallığının çok güçlü olduğunu söyleyen Sons, “Tam olarak da bu ülke yönetimini Tahran ile anlaşmaya zorluyor. Uzlaşma, krallık için de en öncelikli konu” diyor.

Tahran’da da benzer bir yaklaşım söz konusu. Alman Friedrich-Ebert Vakfı’nın Beyrut’taki temsilcisinin Orta Doğu’da Barış ve Güvenlik bölgesindeki bölgesel projesinin başkanı Marcus Schneider’e göre de iki ülke arasındaki anlaşma İran için de büyük bir başarı niteliği. Schneider, “Batı ile baştan sona bir dip yönünden romanın sürükleyici olduğu bir dönemde bu yakınlaşma İran için uluslararası izolasyondan çıkış yönünde bir adım yorumu geliyor” değerlendirmesinde bulunuyor.

ABD’nin azalan etkisi

Aynı zamanda görüşmelerin, birçok Batılı ülkenin Çin’le ilişkilerinin casusluk iddiaları, Tayvan’a yönelik rakipler ve Rusya’ya yakınlığı nedeniyle büyük ölçüde yıprandığı bir dönemde Çin’de yapılması da İran hükümetinin kurtuluşu geldi. Uzman Schneider, anlaşma sayesinde Çin’in Orta Doğu’daki arabulucu sorumluluğunu sağlamlaştırdığını ifade ediyor. Schneider, “ABD’lilerin bölgelerinin uzaklaştırılması veya en muhafazalarının azaltılması Tahran’ın menfaatlerine hizmet ediyor” diyor.

İran uzun süredir yaşadıkları Çin’le görüntüyü derinleştiriyor. İki ülke 2021 baharında 372 milyar euro hacminde bir ticaret anlaşması imzaladı. Suudi Arabistan ise uluslararası arenada politikalarına yeni bir yön verme süreci. 2019’da Suudi Arabistanlı yolcue uçak petrol tesisleri İran füzelerinin hedefi olduğu yerde, ABD çekimser bir tutum benimsemişti.

Bunun nedenlerinden biri de Riyad’ın Yemen’deki Arap Koalisyonu’nun başını çeken ülke olması; Ülkenin bu topluluğu Washington’daki siyasi seçkinler tarafından hoş karşılanmıyor. ABD’nin çekimserliği ve ABD’de Suudi Arabistan’ın insan haklarının korunmasını dile getirmek Riyad yönetimini bu ülkeyi gözden geçirmeye zorladı. Bu tutum, Eylül ayında Suudi Arabistan’ın da aralarında bulunduğu OPEC+ devletinin Rusya’nın çizgisiyle petrol üretimini düşürmeye karar verdiğini örnekte de görülmüştü.

Tahran'daki Suudi Arabistan Büyükelçi

[Tahran’daki Suudi Arabistan Büyükelçiliği
Fotoğraf: Fatemeh Bahrami/Anadolu Ajansı/picture Alliance]

Suudi Arabistan’ın ABD’ye mesafeli konutu bir konut uzun bir süre önce Ukrayna’yı işgal eden Rusya’yı ise memnun ediyor. Friedrich-Ebert Vakfı’ndan Sebastian Sons, “Ancak bu ABD veya Batı ile köprüleri atma anlamı gelecek tam bir değerlendirmeye işaretlemiyor.. Yine de İran ile yakınlaşmanın Suudi Arabistan’ın değerlendirmeleri arasında görülmesi gerek” değerlendirmesini yapıyor.

Bölge için sonuçlar

İki hasım ülke arasındaki yakınlaşmanın özellikle bölge için olumlu sonuçları ortaya koyması öngörülüyor. Uzman Marcus Schneider, İran’ın komşu ülkelerindeki istikrarsızlaştırma girişimlerini bu sayede azalmalarını bekliyor. Uzman, bunun sonucunda İran’ın Şii milisler hava savunmasını yürüttüğü Irak’ta görülebileceğini söylüyor. Schnieder ayrıca İran’ın Lübnan’da da düşmanı Hizbullah’ın işbirliğine daha açık bir tavır içine girebileceği tahmininde bulunuyor.

Ancak sürekli olarak Tahran’ın “yok etme” tehditleri ile karşı karşıya olan İsrail için durum daha farklı. İsrail 2020’de İran’ın hükümranlıklarını tehdit olarak gören iki Körfez ülkesi Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’le “İbrahim Anlaşması” adı verilen normalleştirilmesine yönelik anlaşmalar imzalamıştı. Suudi Arabistan ise böyle bir anlaşmaya varmakla birlikte, uzun yıllar İsrail’e karşı sessiz bir yumuşama politikası gözetliyor.

Gözlemciler, Riyad’ın Tahran’la yakınlaşmasının bu politikaya yeni bir boyut kazandırdığını söylüyor. Al Arabi El Cedid gazetesinde, İran’ın nükleer programı nedeniyle İran ile ABD arasında bir çatışma meydana gelmesi durumunda Suudi Arabistan’ın ateş hattının dışında kalmaya çalışacağı yönünde bir yorum yer aldı.

Suudi Arabistan için İran İsrail’den daha önemli

Uzman Marcus Schneider, Suudi Arabistan’ın yeni düşüncesinun arka planında İran ile Batı arasındaki nükleer müzakerelerin başarısızlığa uğramamasına dikkat çekiyor. Schneider, “İran’a karşı İsrail-Amerikan saldırısı olması halinde, Körfez’in büyük gücü İran’ın füze saldırılarının ilk hedefi olacak. Suudi petrolünün alt yapısını yönlendiren saldırılar da bunun bir işareti olacak” diyor.

Sebastian Sons ise Suudi-Arabistan’ın İsrail ile yönetimini resmi olarak normalleştirmekten önemli bir menfaat elde etmeyi hayal ediyor. Riyad İsrail’in dışında resmi bir tavırla, bir tutum benimsemeye çalışıyor. Sons, “Ancak şu anda Suudi Arabistan İran’la seyahatte bir geçişin meydana gelmesi önlenmek istiyor” şeklinde konuşuyor.

İki ülke arasındaki anlaşma sayesinde muhtemelen çatışmaların yatıştırılması veya askeri çatışmaların oluşmasını önlemek mümkün olacak. Ancak bölgedeki insan hakları durumu için bu yakınlaşmadan pek de iyi şeyler beklememek gerekiyor. Aylardır ülkedeki protestoları kanlı bir şekilde bastıran İran yönetimi korkunç bir insan hakları bilançosu ortaya koyuyor. Suud-Arabistan ise düzenli biçimde insan haklarını ihlal ediyor. Suudi muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018 yılında İstanbul’da öldürülmesi dünya genelinde büyük bir tepkiye yol açmıştı.

Sadece İran değil, Suudi Arabistan da Çin gibi insan hakları ihlalleriyle uluslararası arenada gündeme gelen bir ülkeyi arabulucu olarak kabul etti. Körfez ülkeleri uzmanı Sebastian Sons, yakınlaşmanın ilerlemesi halinde insan hakları sorunlarının daha da arka plana itileceğini tahmin ediyor.

Kersten Knipp yazıları 1.sayfa

Gazeteci* Kersten Knipp

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.