Mescid-i Aksa ve Etrafındaki Yapılar

“Aksa” kelimesi Arapça’da “uzak” anlamına gelmektedir. Mabede, Mekke’ye uzaklığından dolayı bu isim verilmiştir. Kudüs’teki Eski Şehir’in güneydoğusunda bulunan ve yaklaşık 144 bin metrekare alana sahip Mescid-i Aksa, içerisinde birçok tarihi yapı, cami ve vakıf binası barındıran bölgeye verilen genel isimdir. Müslümanlar bu bölgedeki ilk yapıyı, Hz. Ömer’in 638 yılında Kudüs’ü fethetmesi ile inşa etmişlerdir.
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Bölgedeki değerli yapılar:
Kubbetu’s Sahra
Kubbetu’s Sahra, Mescid-i Aksa bölgesindeki en önemli yapılardan biridir. Bu cami, Emevi Halifesi Abdulmelik Bin Mervan tarafından, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) Mirac’a yükseldiği taşın üzerine 685-705 yılları arasında inşa edilmiştir. Haçlı isyanı sırasında Haçlıların merkezine dönüştürülen cami, 1187 yılında Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü fethetmesiyle tekrar camiye çevrilmiştir.
Kıble Mescidi (Mescid-i Aksa)
Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa, bölgede inşa edilen ilk yapılardan birisidir. Şuan Mescid-i Aksa’nın bulunduğu alana, ilk olarak 638 yılında Hz. Ömer’in öncülüğünde bir mescid yapılmış, yapının şu anki hali ise Emevi Halifesi Abdulmelik bin Mervan tarafından 706-714 yılları arasında inşa edilmiştir. Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa, yıllardır Siyonist İsrail tarafından abluka altına alınmakta, Müslümanların ibadet hakkı engellenmektedir.
Osmanlı Medresesi
Mescid-i Aksa’nın Batı surlarında yer alan ve Eşrefiye Medresesi ile bitişik olan Osmanlı Medresesi, iki kattan oluşmaktadır. Medrese, ilk olarak 839 yılında Memlük Sultanı Eşref Baybars döneminde inşa edilmiştir. Osmanlı Devleti’nin Kudüs’ü fethetmesiyle birlikte medrese, eğitim ve hayır faaliyetleri için vakfedilmiştir. Osmanlı Medresesi de Mescid-i Aksa gibi sürekli abluka ve işgal atında tutulmaktadır. İşgalci İsrail, Medresenin cami kısmındaki camları taş ile kapatmış ve “havalandırma tüneli inşası” bahanesiyle medrese etrafında kazılar yapmış ve medresenin büyük bir kısmına el koymuştur.
Babü’r Rahme
Mescid-i Aksa’nın en eski kapılarından biri olan Rahmet Kapısı, Emevi döneminden kalma bir kapıdır. Kudüs’ün fethi sonrasında Selahaddin Eyyubi tarafından olası bir Haçlı işgaline karşı kapatılmıştır. Günümüzde de kapalı olan kapıların iç kısmındaki alan ise mescid olarak kullanılmaktadır. Büyük İslam alimi, mutasavvıf ve müderris İmam Gazali, bu mescidde kalmış, ders vermiş ve İhyau Ulumiddin adlı muhteşem eserini burada kaleme almıştır. Kapının yanında bulunan Babü’r Rahme mezarlığında iki değerli sahabe medfundur.
Babü’r Rahme Mezarlığı
Babü’r Rahme Mezarlığı, Kudüs’teki en eski Müslüman mezarlıklarından birisidir. Bu mezarlıkta medfun olan iki sahabe, Ubade bin Samit ve Şeddet bin Evs’tir. İşgalci İsrail, Mescid-i Aksa’nın tüm alanlarında olduğu gibi burada da kutsalları hiçe sayan uygulamalarını sürdürmektedir. Mezarlıkları tahrip eden, bölgedeki ağaçları söken İsrail, mezarlık alanını bir parka dönüştürmek ve bölgeyi Yahudileştirmeyi hedeflemektedir.
Burak Mescidi
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) Mirac hadisesindeki bineği Burak’ı bu bölgeye bağladığı rivayet edilmektedir. Memlükler döneminde 1329-1359 yılları arasında inşa edilen mescid ibadete açık fakat İşgalci İsrail bölgedeki kapıyı kapalı tutmaktadır.
Burak Duvarı (Batı Duvarı)
Burak Duvarı, Mescid-i Aksa’nın Batı duvarının bir parçasıdır. Peygamber Efendimiz’in Mirac hadisesindeki bineği Burak’ı buraya bağladığı için bu duvar Burak Duvarı olarak adlandırılmıştır. Yahudiler ise bu duvarı “Ağlama Duvarı” olarak adlandırmakta ve tamamen yıkılıp ortadan kalkmış olan Süleyman Mabedi’ne ait olduğunu iddia etmektedir. Bu nedenle İsrail, 1967 işgali sırasında duvarın etrafındaki yerleşimleri yıkmış, bölge halkını göçe zorlamış ve bu bölgeyi Yahudilere tahsis etmiştir.
Ribat el Kürd
Yahudilerin “küçük ağlama duvarı” olarak adlandırdığı bu bölge, Memlükler döneminde, Mukir es Seyfi el Kürd tarafından Mescid-i Aksa’yı ziyarete gelenleri ağırlamak amacıyla inşa edilmiştir. Bu yapı da Mescid-i Aksa’daki diğer yapılar gibi İsrail’in 1967 işgalinden bu yana tahrip edilmektedir.
Tenkeziye Medresesi
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in sünnetleri ve hadis alanında eğitimler vermek amacıyla 1328 yılında inşa edilen Tenkeziye Medresesi, Memlük Sultanı Kayıtbay döneminde mahkeme binasına dönüştürülmüştür. Tenkeziye Medresesi’nin bir kısmı Aksa yerleşkesi içerisinde, bir kısmı da yerleşke dışarısında yer almaktadır. İşgalci İsrail, Mescid-i Aksa’daki bozgunculuk faaliyetlerini bu alanda da göstermiş, mahkeme binası olarak kullanılan medreseyi polis merkezine çevirmiştir. İşgalci polislerin bulunduğu bu binanın alt katı 2015 yılında sinegoga dönüştürülmüştür.
Mervan Mescidi
Mescid-i Aksa’nın kot düzeyinin tek bir seviyede olması amacıyla Emevilerden Mervan bin Hakem’in soyundan gelenler tarafından inşa edilmiştir. Mervan Mescidi, Haçlı işgalinde ahır olarak kullanılmış, İngiliz işgalinde ise harabe haline getirilmiştir. Müslümanlar tarafından 1996’da temizlenen mescid, tekrar ibadete açılmıştır.
Megaribe Kapısı
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) Mirac hadisesinden önce Aksa’ya Megaribe Kapısından girdiği rivayet edilmektedir. Megaribe Kapısı ismini, Selahattin Eyyubi’nin ordusundaki Mağripli askerlere vakfedilen araziden almaktadır. Şu anda İsrail’in kontrolünde olan kapıdan Müslümanların geçişi yasaklanmıştır. Sadece Yahudiler ve İsrail polisi bu kapıyı kullanabilmektedir.