enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:13 Antibiyotiğe dirençli barakteriler 2050 yılına kadar 39 milyon kişiyi öldürebilir: Araştırma
00:13 Uraloğlu: Yüksek hızlı tren işletmecisi olarak Avrupa’da 6’ncı ülkeyiz
00:12 Savaş karşıtı Rus gazeteci Maria Ponomarenko hapishanede açlık grevine başladı
00:11 Pezeşkiyan’ın Irak Ziyareti ve İran’ın Bölgedeki Rolünün Yeniden Kazanılması
00:11 Kırmızı ve gri kategoride aranan 2 terörist etkisiz hale getirildi
00:11 FYZoo, Gergedan Gününde, Nesli Tehlike Altındaki Gergedanlara Dikkat Çekiyor!
00:10 Isparta Atabey’de tarihi miras antik kent ‘Seleukeia Sidera’ gün yüzüne çıkarılıyor
00:09 Finansı ‘yeniden büyük yap’: Trump’ın yeni kripto para birimi piyasaya çıkıyor
00:06 AB’nin göç krizi Türkiye’yi de vurabilir
00:05 Bakan Fidan Ürdün’de düzenlenecek “Gazze” toplantısına katılacak
00:04 Kartepe Kütüphanesi hizmete açılıyor
00:04 Ankara’da Türkiye-İsveç güvenlik mekanizması toplanıyor
00:04 Hac ön kayıt işlemleri için tarih uzatıldı
00:04 Türkiye karşıtı pankarta seyirci kalmadı: Ergin Ataman’dan Rumlara tepki
00:04 Narin’in ölüm nedeni belli oldu
00:03 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yalçın TRT Haber’e konuştu: İsrail bir terör devleti
00:02 ABD ile yapılan görüşmede Suriye’deki son durum ele alındı
00:02 Su ürünleri yetiştiricilik desteği kriterleri belli oldu
00:02 Pfizer’de Küresel Atama: İrem Hanağası Öger, Pfizer Gelişen Pazarlar Portföy Pazarlama Lideri oldu
00:01 CHP Iğdır İl Başkanı Öztürk Kaylan’dan Basın Mensuplarıyla Dayanışma ve Kaynaşma Toplantısı
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Kökü Derinlerde Olan Hakaret Dili

Kökü Derinlerde Olan Hakaret Dili
A+
A-

CHP içinde hizipler arası derin bir iktidar mücadelesi sürüyor. Kılıçdaroğlu’na yakın ekipler, geride kalmak istemiyorlar. İçerde yürüyen sert kavga, toplum önünde “kim daha iyi muhalefet yapıyor” algısına yoğunlaşmış durumda.

Nebi Miş | Yazar | Kriter Dergi

Doç. Dr. Nebi MİŞ & SETA Genel Koordinatörü ve Siyaset Araştırmaları Direktörü

CHP içinde hizipler arası derin bir iktidar mücadelesi sürüyor. Kılıçdaroğlu’na yakın ekipler, geride kalmak istemiyorlar. İçerde yürüyen sert kavga, toplum önünde “kim daha iyi muhalefet yapıyor” algısına yoğunlaşmış durumda.

Cumhurbaşkanına ve onu destekleyenlere ağır hakaret etmeyi, “etkili muhalefet yapmak” zannediyorlar. Bunu da birbirlerine karşı kullanmak için bir silah olarak da görüyorlar.

CHP’de genel başkan yardımcılığı yapmış ve şu anda milletvekili olan birisi, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanına hakaret etti.

CHP’nin kökü derinlere giden bir alışkanlığı var. Demokrat Parti iktidara geldiğinde, CHP iktidar partisine nasıl muhalefet edeceğini bilemediği için hakaret etmeyi siyaset yapmak zannetti. DP iktidarının üçüncü döneminde, hakaret dili neredeyse kurumsallaşmıştı.

Hakaret sadece DP yöneticileri ile sınırlı değildi. Aynı zamanda DP’yi iktidar yapan geniş halk kitleleri de bu hakaret siyasetinden nasibini aldı. DP’ye oy veren geniş seçmen kitleleri “karanlık çağlardan kalan gereksiz kalıntılar” olarak tanımlandı. Bu hakaretler o dönemlerde maalesef “modernleştirici paradigmanın” bir gereği olarak görüldü. Ayrıca bu düşüncede olanlar, böyle bir tanımlamayı kendilerine hak olarak gördüler.

Hızlıca bugüne gelirsek, CHP siyasetinde toplumun bir kesimine ve onun temsilcilerine hakaret etmek tarihsel olarak olağanlaştırıldı. Örneğin CHP’nin bir önceki başkanı Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a bir çok kez “sözde cumhurbaşkanı” demekten geri durmadı.

Onu destekleyenlere de aşağılayıcı cümleler kurdu. Mesele bir konuşmasında “hala iktidarı destekleyen öğretmene ben öğretmen demem. Böyle öğretmen olmaz” dedi. Başka bir konuşmasında çitçileri, “ilk seçimde siz hala gidip AK Parti’ye oy verirseniz benim iki elim yakanızda olacak” sözleri ile hedef gösterdi.

CHP’nin mevcut Genel Başkanı, toplumun çok büyük kesiminin önemsediği okul öncesi din eğitimi ile ilgili bir konuyu “ortaçağ zihniyeti” gibi bir tanımlama ile eleştirdi.

Bazı CHP’liler, özellikle seçime az bir sürenin kaldığı dönemlerde, geçmişte millete ve onun temsilcilerine yönelik kendilerinin ve destekçilerinin yaptığı aşağılayıcı hakaret dilinin sorunlu olduğunu kabul ettiler. “Helalleşme” falan dediler. Son dönemde “normalleşme” sözünü ağızlarından düşürmüyorlar.

Bu bakış açısı taktiksel bile olsa önemliydi. Ancak sahici olmadığı için sürdürülebilirliği zordu. Çünkü, halkın seçtiklerine hakaret etmek, doğrudan seçenleri hedef almaktır.

Siyasi rekabet demokrasinin gereğidir. Rekabetin içinde ağır eleştirilere yer vardır. Yapılan eleştiri, seçmenler açısından karşılaştırmaya imkan verecekse bir karşılığı vardır.

CHP’lilerin Erdoğan’a hakaret etmesi öncelikle kendi iç hesaplaşmalarının sonucudur. Diğer taraftan, burada kademelendirilmiş bir görev dağılımı vardır. Aktörlerin bir kısmı normalleşmeden bahsetse de, görev ve rol dağılımının bir gereği olarak bir kısmı da siyasetin sert zeminde yürümesine yatırım yapmaktadır.

Bu rol dağılımı, CHP açısından çoklu söylem amacına hizmet edecektir. Geçmişte olduğu gibi kutuplaşmayı iktidarın ürettiği söylenecektir. Ortaya çıkan kutuplaşma siyaseti ile öncelikle, muhalefetin farklı eğilimlerini bir arada tutmak ve muhalefet belediyelerinin hizmet açığı ile ilgili tartışmaları perdelemek amaçlanmaktadır.

Diğer taraftan bu hakaret siyaseti ile iktidarın pozitif gündem inşasının altını oymak, erken seçim tartışmalarına zemin hazırlamak, yeni sosyolojinin Cumhur İttifakı’na mesafelenmesini sağlamak hedeflenmiş olabilir. Amaçlanan çoğu kez istenen sonucu doğurmaz. Türk siyaseti bu açıdan bir çok kez testten geçmiştir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.