İsrail’in Gazze Soykırımı İki Şeyi Kanıtladı!

İnsanlığın her alanda gelişmişliğin zirvelerinde bulunduğu 21. yüzyılda İsrail’in masum Gazze halkına uyguladığı katliam ve soykırım, yaşattığı cehennem, dünyadaki tüm vicdanlı insanları kahretmesine rağmen iki şeyin de gerçekliğini kanıtlamaya yaradı.
Birincisi; dini inancın, yani öbür dünya/cennet itikadının mahrumiyetlere, acılara, zulümlere dayanma gücünü artırdığını; ikincisi de davasına inanmışlığın, azim ve karalılığın en güçlü ordular karşısında bile pes etmediğini, direnebildiğini, ayakta kalabildiğini…
Birincisinden başlayalım. İki milyondan fazla Gazze halkının tam iki yıldan bu yana İsrail’in zalim, vahşi, acımasız saldırıları karşısında “Aman!” dilemeyip derin bir tevekkül içinde dayanmaları bu inancın kanıtıdır. Başka hiçbir gücün bunu başarma ihtimali yoktur. İsrail’in Gazze’de iki yıldır yarattığı cehennemde hayatını kaybedenlerin cennete ulaştığına, kalanların da başka saldırılarda ölürse aynı sona erişeceğine olan mutlak inanç bu halkı ayakta tutan tek güçtür. Dayandıkları başka bir güç yoktur. İmanın, ahiret inancının, İslam’ın belalar karşısında sabır ve tahammül telkinlerinin Gazze’deki kadar somut sonuçlar doğurduğu yaşanmışlıkların sayısı çok fazla değildir.
Gazze’deki katliamla, soykırımla yakından ilgilenen dünyadaki bütün insanların Gazze halkının bu direnme, dayanma gücü dikkatlerini çekmiştir. Kimileri bu güce hayranlıklarından dolayı Müslüman olmuştur.
Gazze’deki zulmün, katliamın, soykırımın kanıtladığı ikinci husus ise şudur: Bilindiği gibi Gazze’deki savaş, eşit ya da birbirine yakın iki güç arasındaki bir savaş değildi. Eşitsiz, orantısız, asimetrik bir savaştı. İsrail’in her türlü silahı, aracı gereci vardı. Tam bir savaş makinasıydı. Ama HAMAS’ın ise ne uçağı ne topu ne tankı vardı. Bu teknoloji çağında sadece ilkel silahlara sahipti. Buna rağmen tam iki yıl boyunca İsrail HAMAS’ın elindeki rehineleri bulup alamadı. İsrail için hedef, rehineleri kurtarıp HAMAS’ı yok etmekti. İnsani, vicdani, hukuki ve savaşlarda teamül haline gelmiş hiçbir ölçü ve kurala uymaksızın bütün Gazze’yi tahrip etmesine, yüz binlerce masum sivili öldürmesine (Birleşmiş Milletler sözcüsünün son açıklamasına göre Gazze’de hayatını kaybedenlerin gerçek sayısı 680 bindir-07.10.2025) ve yaralamasına rağmen bu iki hedefine de ulaşamadı. Sonuçta ortada ne zafer ne de mağlubiyet bulunmaktadır.
Demek oluyor ki bir davaya samimiyetle inanan ve o dava uğruna akılla, bilinçle, ama kelleyi de koltuğa alarak örgütlenen insanları ve yapıyı pes ettirmek, mağlup etmek mümkün olmuyor. HAMAS ve Gazze halkı bunu bütün dünyaya ispatlamış oldu. İsrail’in eline ise bütün dünyada rezil ve rüsva olmaktan başka bir şey geçmedi. İsrail, bundan sonra baştan sona savaş suçu işleyerek yürüttüğü Gazze katliamının da hesabını verecektir. Birçok politik, ekonomik, kültürel ve sportif faaliyetlerden dışlanacaktır. İsrail vatandaşlarına Amerikan halkı tarafından bile katil olarak bakılacaktır.
Masum, mağdur ve mazlum Gazze halkı ise muzaffer değilse bile prestij sahibi olarak dünya insanlığının karşısına çıkabilecektir. Hak bir şekilde yerini bulmuş olacaktır.
İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar