enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
22:47 Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC Cumhuriyet Yerleşkesi Açılış Töreni’nde konuştu…
22:40 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kıbrıs Türk halkı geleceğe güven ve umutla bakmayı herkesten çok hak etmektedir”…
19:23 Araştırmacı Gazeteci Enver Everdi’nin eşi Hüsna Everdi hayatını kaybetti…
14:46 Kuruluşunun 85. yılında Köy Enstitüleri…
14:29 Prof. Dr. Üşümezsoy, Marmaraereğlisi’nde meydana gelen ve İstanbul’dan da hissedilen depremi değerlendirdi…
09:10 Afetten İhyaya Deprem Bölgesinde İki Yılın Muhasebesi…
09:00 Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 verilerine göre en çok göç alan şehirler belli oldu…
08:49 “Yılın En İyi Televizyon Habercisi”Ödüllü gazeteci Ayşegül Ekinci, dünyayı dolaştı. Bu süreçte ise yaşam, varoluş ve ölüm konularında araştırma yapıp kitap yazdı….
08:44 İtalya’yla Yakalanan Pozitif İvme ve Avrupa’ya Yansıması
08:15 Türkiye, terör örgütleri DEAŞ ve PYD/YPG’yi hedef alarak başlattığı Zeytin Dalı harekatı…
08:00 Trump’ın İlk 100 Günü…
07:39 Jeofizik Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ercan, “Avcılar, Bakırköy ve Küçükçekmece gibi ilçeler kırmızı alarm bölgesinde yer alıyor”…
07:35 Durumdan Vazife Çıkaramayanlar Rahatsız!…
07:21 Halkı Kaybeden Sol, Kimi Kazandı?
07:09 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman, Dijital Telif Yasası’nın Haziran ayında Meclis’e sunulacağını açıkladı…
10:08 Teröre Karşı Ters Asimetri: İstihbarat -II-
09:16 Türkiye’nin turizm geliri, yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,6 artarak 9 milyar 451 milyon 244 bin dolar oldu…
09:05 İletişim Başkanı Altun: TRT, yarım asrı aşan yayıncılık birikimiyle önce bir kurum olmuştur…
09:05 Ankilozan Spondilit hastalığında ortalama tanı süresi 5 ila 8 yıl arasında gecikebiliyor…
08:56 Hazine ve Maliye Bakanlığı, vergi kaçağıyla mücadele kapsamında Diyarbakır’da kapsamlı bir denetim süreci başlattı…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Hollanda’daki Türk Toplu Aktif mi, Uyuşuk mu? Soruya Gazeteci İlhan KARAÇAY cevap veriyor:

Hollanda’daki Türk Toplu Aktif mi, Uyuşuk mu? Soruya Gazeteci İlhan KARAÇAY cevap veriyor:
20.02.2021
A+
A-

*Başta, naçizane şahsım olmak üzere, pek çok kanaat ve toplum
önderinin faaliyetleri görmezden gelinirken, derneklerimize de
‘hemşehri cafeleri’ damgası vuranlar var.

*Birinci nesil babalar, binbir meşakkata katlanarak çocuklarının
iyi konuma gelmesi için mücadele ettiler. Tahsil gören, çalışan,
çabalayan çocuklar, işyerleri açarak, siyasete girerek, önemli
görevler üstlenerek, sporda, müzikte ve çeşitli sanat dallarında
 başarılı olarak, fedakâr babalarını mahcup etmediler.

*Yurtdışındaki Türk nesilleri, üzerlerine düşen görevi hakkıyla
yerine getirirken, devletimizi yönetenler bu gelişmelerin
neresindeler ve gereken görev yapılıyor mu?

Değerli Okurlarım,
Dün yayınladığım, ‘Hollanda’nın kahpelikleri Türk toplumunu çileden çıkardı’ başlıklı haber-yorumum, gerek Hollanda’da ve gerekse Türkiye’de iyi bir yankı yarattı. Ana akım gazeteler ile pek çok dijital haber portalı yazıma yer verdi.
Gelen reaksiyonların büyük bir çoğunluğu görüşlerimi desteklerken, bazıları da siyasi görüşleri nedeniyle, ‘Hollanda haklı değil mi?’ gibi görüş belirttiler.
Beni takip eden okurlarım çok iyi bilirler ki, bazı kesimlere mesaj vermek için yazdığım haber ve yorumların, yerine ulaşması için büyük efor harcarım. Gerektiği zaman yazım Hollandacaya çevrilir ve gerekli mercilerden başka medyaya da gönderilir.
Bunu 54 yıldır uyguluyorum.
Ne var ki, dün bana öylesine bir telefon geldi ki, telefonda konuşan etkili ve yetkili kişi,
‘Ne oldu yani, kendimiz yazıyoruz, kendimiz okuyoruz. Bunları Hollandaca olarak gerekli mercilere göndermek daha doğru olmaz mı?’ deyince şoke oldum.
Takdir beklerken tekdir gelmesi moralimi çok bozdu. Bozuk moralime rağmen, geçmişteki ve şimdiki çalışma şeklimi anlattığım yetkili ve etkili kişiye şöyle dedim:
‘Bakınız, ben yazılarımı gerektiği zaman Hollandacaya çevirir ve kamuoyu yaratmak için pek çok yere gönderirim. Geçen hafta yayınladığım ‘Ermeni iftirası’ haberimde Hollandaca bölümler de vardı. Ama ben artık çok yoruldum. Okurlarımdan bu yazıları gerekli yerlere göndermelerini rica ettim. Bu işi benden başka yapacak merciler olmalı.’
Telefon konuşmasından sonra çok huzursuz saatler geçirdim. Bilgisayardaki arşivimde arama yapmaya başladım. Geçmişte o kadar çok şeyler yapmışım ki, bunları anlatmaya kalkışırsam ansiklopedi olur.

40 yıl önce Hollanda Kraliçesi Juliana’ya göndermiş olduğum bir mektubun, Hollanda medyasında yer alış kupürünü buldum. Helmond şehrinde, Cumartesi günleri Türkçe ders alan çocuklara artık ders verilmeyecekti. Medyada geniş yer alan bu konu için çok şey yazdım. Sonunda Kraliçe Juliana’ya mektup gönderdim.
Daha sonra Kraliçe Beatrix’e ve Başbakanlara gönderdiğim mektuplar da var.
Hollanda’da Türklerin sorunları olduğu zaman, koşuşturup çabalamam, medyanın da dikkatinden kaçmıyordu. Bir fabrikada grev yaptıkları için işten kovulan Türkler için yaptığım mücadele, Hollanda medyasında, ‘Ombudsman Karaçay’ (Marko Paşa) şeklinde yer almıştı.
 
Daha ne anlatayım değerli okurlarım? Kaçak işçilere af yasası çıkarılması için yaptığım mücadeleler sırasında adım ‘Generaal pardon’a çıkmıştı. O zamanlar verdiğim mücadele sonrasında kaçak işçiler için af çıkmıştı. Zira o zaman Bakanlığa bağlı bir Çalışma Gurubu içinde yer alıyordum.
https://gazeteci.nl/wp-content/uploads/2018/02/A9DBBB57-FA81-4817-BE07-787441DF75E8.jpeg Hıristiyanlık propagandası yapmak için, Joneko adlı İngilizce bir Japon filmi, Hollandaca’ya değil, Türkçeye çevrilmişti. Sırf Türkler’i hedef alan bu film için de protesto kampanyası başlatan yine naçizane şahsımdı.
De Telegraaf gazetesi ile kavgalarım, siyasetçilerle tartışmalarım ve Hollanda televizyonunda yıllarca süren programlarım ile, Türk toplumuna hep yardımcı olmaya çalışmıştım.
Beni çok üzen ve 4 saat arşivde arama yapmama neden olan o telefondan 5 saat sonra Whatsapp’tan, etkili ve yetkili kişiye bir mesaj geçtim. Takdir beklerken tekdir gördüğüm için üzüntümü dile getirdim ve yapılması gerekenleri yazdım.
Etkili ve yetkili kişi sağolsun, bir dakika sonra beni yine telefonla aradı ve yanlış anlaşıldığını belirtti. Neler yapılması gerektiği konusunda yeniden konuştuktan sonra, çaylı-simitli bir sohbet randevusu ile durum yumuşadı.
Değerli okurlarım, konumuzun asıl kahramanları Hollanda’daki Türk toplumu idi. Ama bir telefon konuşması, beni daha çok kendimden söz ettirmeye zorladı. Özür dilerim.
Lobi oluşturmak aslında bir sanattır. Türkiye devletinin en zayıf kaldığı nokta da budur.
Bu işi İsrail, Yunanistan, Ermenistan ve ayrılıkçılar çok iyi yapıyorlar.
Lobi oluşturmanın bir yolu da bol bol para harcamaktır.
Hiç unutmam. Burada milletvekilliği yapmış olan Fadime Örgü beni bir öğle yemeğine davet etmişti. Parlamentodaki bu yemekte, ismini açıklayamayacağım Türkiye ve Kıbrıs Komisyonu Başkanı bir milletvekili de vardı. İnanır mısınız, o milletvekili, Türkiye’nin ilgisizliğinden şikâyet etmişti. ‘Başbakan mesut Yılmaz, beni eşimle Bodrum’da ağırlamıştı. Bana bol bol malzeme dolu dosyalar gelirdi. Kıbrıs’tan da gazete ve dosyalar gelirdi. Ama şimdi adeta unutuldum’ demişti bu milletvekili.
Anlayacağınız, lobi oluşturmak için bir değil onlarca milletvekili ile iyi ilişki şarttır.
Tabii ki bunun için de eleman ve para lâzımdır.
Dedim ya, lobicilik bir sanattır. Bir gün bir Bakan ile konuşurken, Avrupa Birliği konusu gündeme gelmişti. ‘Bizi kabul etmezler’ demişti o Bakan.
Nasıl cevap verdim biliyor musunuz?
‘Verin bana gerekli olan parayı, Türkiye’yi iki yıl içinde Avrupa Birliği’ne üye yaparım.’
İddialı bir çıkıştı bu değil mi?
Ama ne yazık ki durum böyledir sevgili okurlar.
Yeterli eleman ve para her türlü zorluğu atlattırır ve her kapıyı açar.
Ankara uyursa ve sadece yurtdışında yaşayan yurttaşlarımızdan fedâkârlık beklenirse bu işler yürümez. Eller cebe gitmezse ve yurttaşlarımızın kurmuş oldukları dernekler ‘hemşehri cafeleri’ olarak anılırsa hiç yürümez…
Bu nedenle ‘Devlet Baba’ya son sözüm şu olabilir:
Yurtdışında yetişmiş ve gelişmiş bir Türk toplumu var. Çoğu iş güç peşindeyken, bir kısmı da siyasi yalakalıkla meşguldur. Türk toplumu içinde öylesine akil kişiler vardır ki, (Almanya’da korona virüsüne aşı bulan iki Türk gibi), siyasi görüşü ne olursa olsun, bu kişilerle temasta olmak lâzım.
Kim bilir, belki de bu benim ülkem için son dileğimdir.
Yurtdışında yaşayan tüm ‘gurbetçiler’e selam ve saygılar.
Anavatan ve Yavruvatan’dakileri de unutmuyorum tabii…

İlhan KARAÇAY & Amsterdam

[UHA Haber Ajansı, 20 Şubat 2021]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.