enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
23:48 SPD Başkanı Yıldız : Kuruyan Göllerimiz ve Kesilen Sularımızın Nedeni Benzer !
23:02 AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sahte diploma soruşturmasına ilişkin, yargı sürecinin devam ediyor
22:33 Bakan Tunç: Kamu hizmetlerinin güvenliği hayati önemdedir
22:22 Kocaelispor lig için olumlu sinyaller veriyor!
21:54 TÜHA/ TÜRKUAZ İnternational News Agency, Nevşehir Kültür Yolu Festivali’nde
07:26 Aceleci Tepki Siyasetine Hapsolmak
07:25 Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK), faaliyete geçtiği günden bugüne yapılan 52 bin 749 başvurudan 50 bin 770’ini sonuçlandırdı…
07:15 Gazeteci Veysel KAVRAYAN’dan Türkiye Kültür Yolu Festivali’den notları!
07:13 Avrupa’nın en büyük bankalarının hisseleri geçtiğimiz hafta itibariyle Küresel Finans Krizi’nden bu yana en yüksek seviyelere ulaştı…
07:11 Dışişleri Fidan’ın üniversite diplomasına ilişkin iddiaları yalanladı
07:07 Nazım Hikmet Yaz Kampı’nın 10’uncusu Tamamlandı: Gençler Büyükada’da Buluştu
07:02 TBMM Başkanı Kurtulmuş: İnanıyorum ki komisyonumuz tarihi misyonu layıkıyla gerçekleştirecek
07:00 Azerbaycan ve Ermenistan Barış Görüşmeleri : Abu Dabi
07:00 Kocaeli Ticaret Odası’dan (KOTO), Mobilya Sektörü’ne yönelik bilgilendirme ve istişare toplantısı
06:55 Sahte Diplomalı Akademi: Türkiye’nin Çürüyen Liyakat Sistemi
06:26 İzmir’de bugünden itibaren su tüketiminin yoğun olduğu 11 ilçede planlı ve dönüşümlü su kesintilerine başlanacak…
22:21 Tarihi komisyonun ilk toplantısı sona erdi
12:23 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye’yi bölgesinde kutupbaşı yapacağız
08:10 Uluslararası Türk Dünyası Sosyal Bilimler Kongresi (UTDSBK), 15 – 17 Ekim 2025 tarihlerinde Bosna Hersek’te düzenlenecek
07:42 Rusya-Ukrayna Arasında Barış Neden Sağlanamıyor?
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Gazeteci İlhan Karaçay şeffaflığı yazdı: Kitabım, Hollanda parlamentosunda ‘Hediye’diye kayıtlı

Gazeteci İlhan Karaçay şeffaflığı yazdı: Kitabım, Hollanda parlamentosunda ‘Hediye’diye kayıtlı
07.03.2021
A+
A-

*Türk parlamenterlere verilen hediyeler kayıt ediliyor mu?
*Hollandalı parlamentere verdiğim kitap kayıt edilmiş.
*Şeffaflık medeniyetin ve demokrasinin olmazsa olmazıdır.

İlhan KARAÇAY şeffaflığı yazdı:
KİTABIM, HOLLANDA PARLAMENTOSU KAYITLARINA ‘HEDİYE’ DİYE KAYDEDİLMİŞ.

‘Şeffaflık’, devleti ve kurumlarını hesap vermeye zorlayan en önemli mekanizma olarak anılır. Şeffaflığın olmazsa olmaz şartı, kamuoyuna doğru, açık ve güvenilir bilgileri sunmaktır.
Şeffaflığın karşıtı olan, ‘gizlilik ve kapalılık’ ise, bilgi ve belgelerin açıklanmaması veya kasıtlı olarak yanlış ve eksik izah edilmeye çalışılması ve de taleplere duyarsız kalınmasıdır.
Şeffaflığın ‘şart ve kutsal oluşunu’, gizliliğin de ‘Devlet sırrı’ diye savunulmasını anlatacak bir yığın siyasi söylem kullanabilirim ama, polemiklerden uzak durma aczine düşerek, Hollanda’daki şeffaflığa değinmekle yetiniyorum.
Geçtiğimiz günlerde, Hollanda parlamentosunda nelerin konuşulduğu hakkında arama yaparken, print edildiği zaman kilometrelerce uzun bir listede, benim adıma rastladım. Hoş, mecliste benim hakkımda çok şeyler konuşuldu ve önergeler verildi ama, bu gördüğüm bambaşka bir şeydi.
Gördüğüm, parlamenterlere hediye etmiş olduğum kitabımın kaydıydı.
2012 yılında Türkçe ve Hollandaca olarak yayınlamış olduğum,
‘Türkiye-Hollanda Arasındaki 400 Yıllık Resmi İlişkiler ve Hollanda’ya Türk Göçü’nün 50’nci Yılı’ adlı kitabımı, Hollandalı parlamenterlere de hediye etmiştim.
İşte o parlamenterler, benden hediye olarak almış oldukları bu kitabı, meclisin tutanaklarına kayıt ettirme şartını yerine getirmişlerdir.
Üstteki belgede, parlamenter Bayan M.L.Thieme’nin bildirimi görülüyor. Koyulaştırdığım satırlarda şunlar yazılı: ‘İlhan Karaçay tarafından düzenlenen ve yazılan, değeri 29.50 Euro olan, ‘Türkiye-Hollanda Arasındaki 400 Yıllık Resmi İlişkiler ve Hollanda’ya Türk Göçü’nün 50’nci Yılı’ kitabı alınmıştır.’

 

Bu kayıtı görünce aklımdan şunlar geçti: ‘Acaba bizim parlamentoda da böyle bir şeffaflık listesi var mı?’
En iyisi Google amcaya (!) sormaktı. Sordum ve bakın neler buldum:

Bir zamanlar Başbakanlık yapmış bir siyasetçinin, şeffaflık konusundaki haberinde bakın neler yazılı:
‘Başbakanlığı döneminde verilen tüm hediyelerin kaydını tutturmuş. Görevi devrederken bunların yine kayıtlı-belgeli bir biçimde devlete bırakılmasına karar vermiş. Yani yapılması gerekeni yapmış.
Başbakan’a, “Sizden önceki başbakanlar da bunu yapmışlar mı?” diye sordum.
“Çok zor bir soru sordunuz. Söylemek istemezdim ama…” dedi ve o zor bulduğu soruyu cevaplandırırken önemli bir konuya da ışık tutacaktı. İşte anlattıkları:
“Bize verilen hediyeleri aile olarak hep arşivde tutar, orada muhafaza ederdik. Sergilenecek olanlar sergilenirdi. Çankaya’da tam da ayrılacağımız günlerde görsel özelliğe sahip olanları sergilemiştik. Mücevher gibi bir takım şeyler ise kasada tutulurdu. Gerekli açıklamaları yaptıktan sonra Başbakanlık makamına geldim. İlk yaptığım iş müsteşar Kemal Maden’i çağırdım, ‘Bunları devlete iade edeceğiz, işlemleri yapın’ dedim. ‘Olur’ dedi ve 1936 yılında çıkarılan kanunu getirdi. Buna göre defterdar, bilirkişi ve bir Başbakanlık yetkilisi oturup bunları kıymetlendirecek, değerlendirecek, tutanak düzenleyecek, sonunda ben de imzalayacağım, gelecek başbakana onu teslim edeceğim.
Kemal Bey, ön çalışmayı yaptıktan sonra bana, ‘Efendim bir mesele var. Şu ana kadar bu işlemin yapıldığına dair hiçbir devlet belgesi yok’ dedi. Şimdi kimsenin günahına girmek istemem. Geçmiş başbakanlardan yaşayan, yaşamayan hepsi hürmete layıktır. Belki bir yerlerde arşivde vardır onu bilemem. Yani nasıl yapılacağını kanuna bakarak çıkardı. Benim görevim vatandaş olarak kanuna uymak.
Yanlış anlaşılmasın ben bunları ahlaklılık olarak söylemiyorum. Kanuna uymak ahlak değil. Bir otomobil sürücüsü kırmızı ışıkta durdu diye ahlaklı olmaz. Kırmızı ışıkta durmak ahlak değil görevdir. Hediye Kanunu’nu uygulamak ahlak değil, görevdir. Ben görevimi yaptım.
Bunu niye söylüyorum? Hediye kavramı Doğu’da rüşvetle bir şekilde özleştiyse, bir Ortadoğu ülkesine gittiğinizde, ‘hediye’ başka anlam taşır. Devlet adamı hediye almaz. Hediye Doğu’da yaygın, Batı’da değil. Başkasını bilmem ben hediye aldım, ayrılırken de hepsini kayıtlı olarak devletimize bıraktım.
Bir devlet adamı, evinde otururken almayacağı şeyi, eğer devlet adamı olarak alıyorsa çok net söylüyorum o hediye değildir. Bugün bana biri hediye verirse, bir gücüm yoksa o hediyedir. Avrupa’da ve Amerika’da, ülkelerine göre değişir ama 100 doları, 200 doları, 300 doları aşan hediye kabul edilmez.
Kibir vardı, şatafat vardı onlara savaş açtım. Devlet adamı hediye alamaz diye genelge yayınladım ben. Hediye alanlar rahatsız oldular. Başbakanlığı bıraktığım gün aldığım bütün hediyeyi, milyonlarca lira tutan hediyeyi 1936 yılında çıkan kanun gereği neyse Hazineye bıraktığım için bile problem oldu. Devlet adamı hediye almaz alınan hediyelerin de hepsinin geri verilmesi lazım.
Bir gün iktidar olursam, yarım bıraktığım işi tamamlayacağım. Yolsuzluklara savaş açacağım. Bir tek devlet yetkilisi yurtdışından hediye almayacak. Benim dönemim bir daha tekrar nasip olursa en küçük memurdan cumhurbaşkanlığına kadar bir tek devlet memuru hediye alamayacak, hediye görüntüsü altında rüşvet alamayacak.”
Değerli okurlarım, şeffaflık gerçekten medeniyetin en önemli şartlarından biridir. Bakınız şeffaflık nasıl tarif ediliyor:
‘Şeffaflık, saydamlık, hesapverebilirlik, demokrasiyle, demokratik işleyişle ilgilidir. Halkın ve yöneticilerin demokrasiyi hazmettiği, anladığı toplumlarda görülür. Demokratik anlayışın olmadığı ortamlarda şeffaflık, hesap verebilirlik olmaz. Otoriter yönetimlere hesap sorulmaz; aksine yönetim hesap sorar. Şeffaflık olmaz; onlar neyi ne kadar istiyorsa o kadar gösterir.
Şeffaflık özünde kamusal bir konudur. Daha ziyade devletin, kamu yönetiminin işleyişiyle ilgilidir. Ancak şeffaflık paydaşların/destekçilerin bağış ve destek verdiği STK’lar için çok daha hayatidir.’

[TÜHA Haber Ajansı, 07 Mart 2021]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.