enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:34 Doğu Karadeniz’den ocak-ekim döneminde bal ihracatı, 1 milyon 834 bin 520 dolara ulaştı.
00:32 Suriye Sahasındaki Meydan Okumalar ve Fırat’ın Doğusu
00:31 Terör örgütü PKK Irak’ın kuzeyindeki Zap bölgesinden tamamen çekildi
00:26 Türkiye genelindeki metro tünelleri, olağanüstü durumlarda 1 milyon 374 bin kişiye acil barınma imkanı sağlayacak kapasitede…
00:19 “2025 yılında 65 ilde 255 kazı alanına ulaştık”
00:19 Şara’nın Washington Ziyareti ve Türkiye’nin Rolü
00:19 Bakan Güler: Kutuların çözümü ve ilk bulgulara ulaşma süreci en az 2 ay sürer
00:19 TOBB’un Nefes kredi hacmi 25 milyar liradan 50 milyar liraya yükseltildi…
00:09 Sempozyum | Sosyal Panorama 2025: Türkiye’de Değişen Nüfus ve Ailenin Geleceği
00:09 Engelli bireylerin trafik sigortasından indirimli yararlanmalarına ilişkin yeni düzenleme 1 Şubat 2026’da yürürlüğe girecek.
00:08 Bakan Uraloğlu, “Üretilen dördüncü Milli Banliyö Tren Seti Gaziantep Büyükşehir Belediyesine teslim edildi”
00:07 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elim uçak hadisesinin neden yaşandığını çok daha net göreceğiz ve kamuoyuyla paylaşacağız”
00:06 Bakan Kacır: Gençlerimizi geleceğe hazırlıyoruz
13:46 Kriz Beklentisine Mahkum Olmak
11:24 4. Ölüm Yılında, Şair, Yazar, Düşünür Sezai Karakoç
07:21 Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, “Türkiye’nin dünya çapında bir turizm markası”
00:56 Sındırgı’da 22 bin 600 binada inceleme yapıldı…
00:53 KKTC Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, “İlk ziyaretimi Türkiye’ye yapmaktan son derece memnunum”
00:47 CSO Ada Ankara’dan bu hafta müzikseverlere unutulmaz konserler, çeşitli etkinlikler…
00:41 SPD Başkanı Yıldız: Kuraklık yerleşiyor. Su Yönetiminde radikal bir değişim şart.
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Gazeteci İlhan Karaçay şeffaflığı yazdı: Kitabım, Hollanda parlamentosunda ‘Hediye’diye kayıtlı

Gazeteci İlhan Karaçay şeffaflığı yazdı: Kitabım, Hollanda parlamentosunda ‘Hediye’diye kayıtlı
07.03.2021
A+
A-

*Türk parlamenterlere verilen hediyeler kayıt ediliyor mu?
*Hollandalı parlamentere verdiğim kitap kayıt edilmiş.
*Şeffaflık medeniyetin ve demokrasinin olmazsa olmazıdır.

İlhan KARAÇAY şeffaflığı yazdı:
KİTABIM, HOLLANDA PARLAMENTOSU KAYITLARINA ‘HEDİYE’ DİYE KAYDEDİLMİŞ.

‘Şeffaflık’, devleti ve kurumlarını hesap vermeye zorlayan en önemli mekanizma olarak anılır. Şeffaflığın olmazsa olmaz şartı, kamuoyuna doğru, açık ve güvenilir bilgileri sunmaktır.
Şeffaflığın karşıtı olan, ‘gizlilik ve kapalılık’ ise, bilgi ve belgelerin açıklanmaması veya kasıtlı olarak yanlış ve eksik izah edilmeye çalışılması ve de taleplere duyarsız kalınmasıdır.
Şeffaflığın ‘şart ve kutsal oluşunu’, gizliliğin de ‘Devlet sırrı’ diye savunulmasını anlatacak bir yığın siyasi söylem kullanabilirim ama, polemiklerden uzak durma aczine düşerek, Hollanda’daki şeffaflığa değinmekle yetiniyorum.
Geçtiğimiz günlerde, Hollanda parlamentosunda nelerin konuşulduğu hakkında arama yaparken, print edildiği zaman kilometrelerce uzun bir listede, benim adıma rastladım. Hoş, mecliste benim hakkımda çok şeyler konuşuldu ve önergeler verildi ama, bu gördüğüm bambaşka bir şeydi.
Gördüğüm, parlamenterlere hediye etmiş olduğum kitabımın kaydıydı.
2012 yılında Türkçe ve Hollandaca olarak yayınlamış olduğum,
‘Türkiye-Hollanda Arasındaki 400 Yıllık Resmi İlişkiler ve Hollanda’ya Türk Göçü’nün 50’nci Yılı’ adlı kitabımı, Hollandalı parlamenterlere de hediye etmiştim.
İşte o parlamenterler, benden hediye olarak almış oldukları bu kitabı, meclisin tutanaklarına kayıt ettirme şartını yerine getirmişlerdir.
Üstteki belgede, parlamenter Bayan M.L.Thieme’nin bildirimi görülüyor. Koyulaştırdığım satırlarda şunlar yazılı: ‘İlhan Karaçay tarafından düzenlenen ve yazılan, değeri 29.50 Euro olan, ‘Türkiye-Hollanda Arasındaki 400 Yıllık Resmi İlişkiler ve Hollanda’ya Türk Göçü’nün 50’nci Yılı’ kitabı alınmıştır.’

 

Bu kayıtı görünce aklımdan şunlar geçti: ‘Acaba bizim parlamentoda da böyle bir şeffaflık listesi var mı?’
En iyisi Google amcaya (!) sormaktı. Sordum ve bakın neler buldum:

Bir zamanlar Başbakanlık yapmış bir siyasetçinin, şeffaflık konusundaki haberinde bakın neler yazılı:
‘Başbakanlığı döneminde verilen tüm hediyelerin kaydını tutturmuş. Görevi devrederken bunların yine kayıtlı-belgeli bir biçimde devlete bırakılmasına karar vermiş. Yani yapılması gerekeni yapmış.
Başbakan’a, “Sizden önceki başbakanlar da bunu yapmışlar mı?” diye sordum.
“Çok zor bir soru sordunuz. Söylemek istemezdim ama…” dedi ve o zor bulduğu soruyu cevaplandırırken önemli bir konuya da ışık tutacaktı. İşte anlattıkları:
“Bize verilen hediyeleri aile olarak hep arşivde tutar, orada muhafaza ederdik. Sergilenecek olanlar sergilenirdi. Çankaya’da tam da ayrılacağımız günlerde görsel özelliğe sahip olanları sergilemiştik. Mücevher gibi bir takım şeyler ise kasada tutulurdu. Gerekli açıklamaları yaptıktan sonra Başbakanlık makamına geldim. İlk yaptığım iş müsteşar Kemal Maden’i çağırdım, ‘Bunları devlete iade edeceğiz, işlemleri yapın’ dedim. ‘Olur’ dedi ve 1936 yılında çıkarılan kanunu getirdi. Buna göre defterdar, bilirkişi ve bir Başbakanlık yetkilisi oturup bunları kıymetlendirecek, değerlendirecek, tutanak düzenleyecek, sonunda ben de imzalayacağım, gelecek başbakana onu teslim edeceğim.
Kemal Bey, ön çalışmayı yaptıktan sonra bana, ‘Efendim bir mesele var. Şu ana kadar bu işlemin yapıldığına dair hiçbir devlet belgesi yok’ dedi. Şimdi kimsenin günahına girmek istemem. Geçmiş başbakanlardan yaşayan, yaşamayan hepsi hürmete layıktır. Belki bir yerlerde arşivde vardır onu bilemem. Yani nasıl yapılacağını kanuna bakarak çıkardı. Benim görevim vatandaş olarak kanuna uymak.
Yanlış anlaşılmasın ben bunları ahlaklılık olarak söylemiyorum. Kanuna uymak ahlak değil. Bir otomobil sürücüsü kırmızı ışıkta durdu diye ahlaklı olmaz. Kırmızı ışıkta durmak ahlak değil görevdir. Hediye Kanunu’nu uygulamak ahlak değil, görevdir. Ben görevimi yaptım.
Bunu niye söylüyorum? Hediye kavramı Doğu’da rüşvetle bir şekilde özleştiyse, bir Ortadoğu ülkesine gittiğinizde, ‘hediye’ başka anlam taşır. Devlet adamı hediye almaz. Hediye Doğu’da yaygın, Batı’da değil. Başkasını bilmem ben hediye aldım, ayrılırken de hepsini kayıtlı olarak devletimize bıraktım.
Bir devlet adamı, evinde otururken almayacağı şeyi, eğer devlet adamı olarak alıyorsa çok net söylüyorum o hediye değildir. Bugün bana biri hediye verirse, bir gücüm yoksa o hediyedir. Avrupa’da ve Amerika’da, ülkelerine göre değişir ama 100 doları, 200 doları, 300 doları aşan hediye kabul edilmez.
Kibir vardı, şatafat vardı onlara savaş açtım. Devlet adamı hediye alamaz diye genelge yayınladım ben. Hediye alanlar rahatsız oldular. Başbakanlığı bıraktığım gün aldığım bütün hediyeyi, milyonlarca lira tutan hediyeyi 1936 yılında çıkan kanun gereği neyse Hazineye bıraktığım için bile problem oldu. Devlet adamı hediye almaz alınan hediyelerin de hepsinin geri verilmesi lazım.
Bir gün iktidar olursam, yarım bıraktığım işi tamamlayacağım. Yolsuzluklara savaş açacağım. Bir tek devlet yetkilisi yurtdışından hediye almayacak. Benim dönemim bir daha tekrar nasip olursa en küçük memurdan cumhurbaşkanlığına kadar bir tek devlet memuru hediye alamayacak, hediye görüntüsü altında rüşvet alamayacak.”
Değerli okurlarım, şeffaflık gerçekten medeniyetin en önemli şartlarından biridir. Bakınız şeffaflık nasıl tarif ediliyor:
‘Şeffaflık, saydamlık, hesapverebilirlik, demokrasiyle, demokratik işleyişle ilgilidir. Halkın ve yöneticilerin demokrasiyi hazmettiği, anladığı toplumlarda görülür. Demokratik anlayışın olmadığı ortamlarda şeffaflık, hesap verebilirlik olmaz. Otoriter yönetimlere hesap sorulmaz; aksine yönetim hesap sorar. Şeffaflık olmaz; onlar neyi ne kadar istiyorsa o kadar gösterir.
Şeffaflık özünde kamusal bir konudur. Daha ziyade devletin, kamu yönetiminin işleyişiyle ilgilidir. Ancak şeffaflık paydaşların/destekçilerin bağış ve destek verdiği STK’lar için çok daha hayatidir.’

[TÜHA Haber Ajansı, 07 Mart 2021]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.