enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
18:26 İngiltere, Kanada ve Avustralya Filistin’i tanıdı
07:59 Peygamber Efendimiz (S.A.S)’in, ‘Öyle bir zaman gelecek ki, kişi, malını helâlden mi yoksa haramdan mı elde ettiğine bakmayacak!
07:43 Okyanusun dibindeki gizemli halkalar, ‘zehirli sırrı’ açığa çıkardı
07:40 Z kuşağı günümüz dünyası için ne düşünüyor, ne talep ediyor, neleri beğeniyor, neleri beğenmiyor?
07:23 AB, yeni yaptırımlarla Rus gazını, bankaları, kriptoları ve ‘gölge filoyu’ hedef alıyor
07:20 SPD Başkanı YILDIZ: Türkiye’de Etkili bir Su Yönetiminin Yol Haritasını açıkladı.
07:08 AB, Rus LNG’sine yönelik ilk yaptırımlarla tabuları yıkıyor
07:04 Belgrad’da askeri geçit töreni Sırbistan’ın dış politikası hakkında ne anlatıyor?
07:04 Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Fransa’nın Pazartesi günü BM Genel Kurulu’nda Filistin Devleti’ni tanıyacağını tekrar teyit etti.
07:00 Türkiye’de Tarım ve Teknoloji Teknofest’te Buluştu..
00:03 Turkcell Kadın Futbol Süper Ligi’nde 2025-2026 sezonu, bugün oynanacak müsabakalarla başlayacak.
16:28 Fenerbahçe’nin borcu açıklandı
13:28 Mourinho ilk antrenmanına çıktı
07:56 TRT1’in sevilen dizisi Mehmed: Fetihler Sultanı’n Halid Bin Velid karakterini canlandıran Alexander Uloom, Hollywood’un yükselen yıldızı…
07:46 Özbekistan Eski Dışişleri Bakanı ve Şanghay İşbirliği Örgütü Eski Genel Sekreteri Vladimir Norov,’dan TUDPAM’a özel açıklama..
07:45 “Dostluk Denizi” adıyla Doğu Akdeniz’de Türkiye-Mısır ortak deniz tatbikatı düzenlenecek.
07:37 SPD Başkanı Yıldız : Sulamada enerji maliyeti sorunu güneş enerjisi ile çözülebilir
07:34 Etki Odaklı Sohbetler’in konuğu Semtpati Vakfı Genel Müdürü Ece Ünver oldu
07:31 Kosova’dan Mektup Var!
07:28 Türkiye’nin Potansiyeli ve Siyasetin Orta Vadeli Geleceği
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Eylül korkusu: Ekonomiyi neler bekliyor?

Eylül korkusu: Ekonomiyi neler bekliyor?
06.08.2020
A+
A-

TÜHA HABER / Hükümet, eriyen rezervler nedeniyle kurları tutmakta zorlanınca, gözler bayram sonrası beklenen döviz yükselişine döndü. Ekonomi yazarı Sağlam’a göre rezervler tükenecek endişesi, Eylül’de ekonomiyi sallayabilir.

Bayram tatili öncesi kurlarda yaşanan hareketlilik piyasaları tedirgin etti. Ekonomi yönetiminin tüm çabalarına rağmen, kurlarda uzun süredir tutulan sınır değerler aşılırken, bayram tatili bu hareketi dondurdu. Bundan sonra piyasaların yeni, hızlı kur artışlarına sahne olması bekleniyor.

Bayramdan önce kurların tutulamaması, “Eylül ayında piyasalarda önemli hareketler görülebileceği” endişesini arttırdı. Döviz rezervlerinin çok eridiğini, bu nedenle artık kurların istenildiği sınırlarda tutulamadığını gören piyasa oyuncularının, “Rezervlerin bu gidişle Eylül’de tükenebileceği, bunun da piyasalarda sert hareketlere neden olabileceği” endişesi büyümeye başladı.

Erdal Sağlam'a göre düşük kur-düşük faiz politikası bitmeli

Erdal Sağlam’a göre düşük kur-düşük faiz politikası bitmeli

Borçlar düşünce rezervler ekside 

Bayram tatili öncesi açıklanan döviz rezervleri rakamları, Merkez Bankası’nın resmi rezervlerinin 30 milyar dolara kadar indiğini, borç aldığı dövizler çıkarıldığında eksiye döndüğünü gösterdi. Bununla birlikte dövizi tutmak için devreye giren kamu bankalarının açık pozisyon tutarlarının 10 milyar doları aştığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) koyduğu yasal sınır olan yüzde 20 sınırını aşıp yüzde 30’lara çıktığı ortaya çıktı. Merkez Bankası’nın böyle durumlarda kamu bankaları döviz açıklarını kapattığı bilinirken, son dönemde bunu yapmaması “Acaba dövizi mi kalmadı?” kaygılarına neden oldu.

Dolar kurunu aylardır koyduğu 6.85 TL sınırının altında tutan ekonomi yönetimi bu sınırı savunamadı, dolar kuru 7 TL’ye dayandı. Kurları tutmak için günde 1 milyar dolarlık rezervden satış yapıldığı ama başarılamadığı söylendi. Küresel gelişmelerle euro da çok artınca, euro ve dolar gibi diğer para birimlerinin de yükselmesi anlamına gelen sepet kur değerleri çok yükseldi.

Hükümet yanlısı basın da kriz bekliyor 

Yurt içinde hükümete yakın bazı gazete yazarlarının, “Türkiye’ye kumpas” yorumu yaparak, “Eylül ayında ekonominin kötüleşeceği” beklentilerini dile getirmeleri ilginçti. Financial Times ve Reuters başta olmak üzere uluslararası saygın medyada, rezervlerin bilimsel olmayan ekonomik anlayış ve yanlış kararlar nedeniyle eridiği, Eylül‑Ekim aylarında rezervlerin biteceğini söylemeleri de panikte etkili oldu.

Ekonomik gerekçelere bakıldığında ise yükselen enflasyona rağmen uygulanan düşük kur-düşük faiz politikasında ısrar edilmesinin sonuçta ekonomiyi buraya getirdiği söylenilebilir. Pompalanan kredilerde büyük artış olması, bütçe açıklarının büyümesi, Merkez Bankası’nın para basımını artırması yani yüksek büyüme hırsı nedeniyle iç talepte yarattığı patlama ithalatı da artırdı. Büyüyen cari açık, turizm gelirlerindeki önemli kayıplar, doğal olarak dövize talebi artırdı.

Hükümet kur atağına karşı ne yapabilir?

Önümüzdeki süreçte yeni kur atağını önlemenin ilk yolunun düşük kur-düşük faiz politikasından geri dönüş, iç talepte frene basıp harcamaları azaltma olması gerekir. Normal olarak böyle dönemlerde piyasa faizlerinin hatta Merkez Bankası faizlerinin artırılması, kurlarda bir miktar yükselişe izin verilip bu arada yapısal tedbirlerin hazırlanması beklenir ama mevcut ekonomi yönetiminden bunun beklenmediğini söylemek gerekiyor.

Ekonomi yönetiminin döviz talebini sınırlandırmak için yine zorunlu karşılık oranı gibi, artık sınırlarına gelinen, araçlara başvurması sürpriz olmaz. Nitekim mevduat kabul eden bankaların bu mevduatlara karşılık olarak Merkez Bankası’nda bulundurmak zorunda oldukları mevduat oranları olan zorunlu karşılık oranları, Temmuz ayı içinde artırıldı. Ekonomi yönetimi, dışarıdan sıcak para girişi sağlayamayınca gözünü içerideki mevduata çevirerek döviz cinsi zorunlu karşılı oranını üç puan daha artırdı. Böylece piyasalar 9.2 milyar dolar daha Merkez’in kasasına, yani ekonomi yönetiminin kullanımına girdi.

Piyasalarda bir süredir konuşulan “Yeni bir Eylül Sendromu” denilebilecek tedirginliğin artması biraz mevsimsel beklentiden kaynaklanıyor. Dış borç geri ödemelerine bakarsak; Eylül’de 3 milyar doların biraz üzerinde olduğu, bu yıl yoğun ayların 5 milyar dolarla Ekim, 6 milyar dolarla Kasım olduğu görülüyor. Eylül denilmesinde her zamanki beklentilerin etkili olduğunu sanıyorum. Bu arada pandemi sürecindeki “normalleşme”ye rağmen zor durumdaki şirketlerin finansal tablolarında bir iyileşme görünmüyor. Bu ay içinde, büyük ve tanınmış firmalardan iflas ve konkordato haberlerinin gelmesinden endişe ediliyor.

Neden kriz için Eylül ayı telaffuz ediliyor?

Ancak Eylül kaygısında döviz rezervlerinde yaşanan büyük gerileme, buna karşılık ekonomi yönetiminin düşük kur-düşük faiz politikasında ısrar edip, sonunda rezervleri bitireceği beklentisi en önemli rolü oynuyor. Eylül’de pandemide ikinci dalga beklentisinin de bu korkuda payı olabilir.

Buna karşılık bazı piyasa analistleri ise spekülasyon ortamı bulunduğunu; bunun oluşmasının nedeninin de, hükümetin rezervlerin eritmesi gibi yanlış politikaları olduğu görüşünde. Bu analistlere göre “hareketlenme” Eylül ayına kalmayabilir: “Belki Eylül’ü beklemeden Ağustos’ta büyük atak ve hareketlilik yaşanır, bilinemez.”

Özetle, ekonomik dengeler iyice bozulup görünür olmaya başladı. Politikalarda köklü değişiklikler yapılmazsa, Eylül’de veya yakın bir zamanda, “Ekonomide yıkıcı dalgalar” yaşanma ihtimali yüksek görünüyor.

YORUM : Erdal Sağlam & İstanbul (DW)

[TÜHA Haber Ajansı, 06 Ağustos 2020]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.