enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
07:39 Meme kanserinde erken tanı…
07:37 Almanya’da Yılın Doktoru seçilen Ebru Yıldız kimdir?
07:27 Laleler ülkesinin büyük umudu olan eşcinsel Rob JETTEN ve partisi D66’nın yeni yüzü…
07:24 Rusya, Ukrayna saldırısının ardından Novorossiysk’ten petrol ihracatını geçici olarak askıya aldı
07:16 Yorum: Trump Şara’yı Washington’da Ağırladı: Türkiye Masada
07:14 Gazeteci İlhan Karaçay yazdı: Hollanda’da başarılı olan 3. ve 4. nesil göçmen kökenliler. Torunum Esra, Fadime Örgü ve Günay Uslu’nun başarıları…
00:14 Avrupa’dan Mektup Var!…
21:38 Erdoğan: 350 bininci yuvamızı teslim etmenin gururunu yaşıyoruz
00:48 Kitap: 1944 Ahıska Sürgünü: Son Tanıklar
00:11 Ankara’nın devreye girdiği Refah’taki Tünel Krizi için ABD-Türkiye’nin Ortak Hamlesi
00:01 Zorunlu kış lastiği uygulaması bugün başladı…
19:39 Ahıska Türklerinin sürgün edilişinin 81. yılı
07:50 İklim krizi, mevcut eşitsizlikleri, adaletsizlikleri açığa çıkaran ve derinleştiren bir “risk çarpanı”…
07:46 Adı terörle anılan Gabar Dağı, şimdi enerjide önemli bir nokta…
07:30 Tarihi komisyon 18 Kasım’da toplanacak
07:16 Gazeteci Mustafa Salman’ın, Küresel Gazeteciler Konseyi 5. Küresel Medya Çalıştayı izlenimleri…
07:16 Babam Prof. Dr. İbrahim Hakkı Atun!…
07:01 Romanya Dışişleri Bakanı Oana Toiu’nun Ankara Ziyareti ve Türkiye-Romanya Güvenlik İlişkilerinde Gelişmeler
02:55 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye’nin Kıbrıs davasındaki duruşunun her zaman net…
22:23 Gürcistan-Azerbaycan sınırında düşen “C130” tipi askeri kargo uçağında şehit olan askerlerin naaşları Ankara’ya getirildi…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Doç. Dr. Nebi Miş, “Yüzde  50+1, siyaset üretme mecburiyetini getirdi”

Doç. Dr. Nebi Miş, “Yüzde  50+1, siyaset üretme mecburiyetini getirdi”
29.12.2022
A+
A-

SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Nebi Miş, “Türkiye’nin çok köklü bir parlamenter sistem geçmişi vardı.” dedi. 

Ferhat Pirinççi kimdir? Ferhat Pirinççi kaç yaşında, nereli? Ferhat Pirinççi instagram hesabı ne? - Habernew.comUluslararası Haber Ajansı (UHA)’dan Ataner YÜCE’nin  Kriter Dergisine dayandırdığı haberine göre, Bursa Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler  Prof. Dr. Ferhat Pirinççi’nin, “2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildi ve yasama ile yürütme ayrı ayrı seçimlerle iş başına geliyor. Sizce siyasi partiler, yasama ve yürütmenin ayrı ayrı seçilmesi, yüzde 50+1 gibi hususlarda yeni düzene ayak uydurabildiler mi ya da ne gibi avantaj ve dezavantajlarla karşı karşıyalar? sorusunu Doç. Dr. Nebi Miş cevapladı.

Doç. Dr. Nebi Miş, “Bir geçiş sürecindeyiz, Türkiye çok önemli bir sistem değişimi yaptı. Parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı sistemine geçti. İlk parlamenter sisteme 1876’dan sonra geçilse de işleyiş olarak 1908’den bu yana, Türkiye’nin çok köklü bir parlamenter sistem geçmişi vardı. Bir siyasal kültür oluşmuştu eski parlamenter sistem içerisinde. Bu siyasal kültürden, başkanlı bir siyasal sisteme geçişle birlikte birkaç sene içerisinde bütün kurumların, toplumsal hafızanın, siyasal kültürün, siyasi partilerin ve kurumların dönüşmesi, bu sisteme adapte olması hiç de kolay değil. Bir geçiş sürecine ihtiyaç var. Şu anda geçiş sürecindeyiz. Bu süreçte de siyasal partiler, sistemin ortaya koyduğu siyasal alanın gereklerine yönelik siyaset yapma arayışındalar. Mesela artık her siyasal parti Türkiye’de geleceğe yönelik olarak demokratik mücadelesinin merkezine halkın desteğini koymak, siyaset yapmak ve siyaset üretmek zorunda olduğunun bilincinde Bu bence yüzde 50+1’in en önemli kazançlarından birisi. Bu sistemde seçmen de bir oyunun ne kadar değerli olduğunun farkına vardı; bu da çok önemli bir süreç aslında. Dolasıyla siyasal partiler açısından kuşkusuz yüzde 50+1’in zorlukları var. İttifak siyasetini yürütmek, birbirinden farklı partileri bazı konularda ortaklaştırmak zor. Küçük partiler, büyük partilere karşı, güçlerinin ve toplumsal desteklerinin çok ötesinde büyük partiye karşı maksimalist taleplerde bulunarak ittifakın içinde yer almak istiyor. Hele hakim partili bir sistemde, hakim partiye karşı güç birliği ya da ittifak yapma arayışı partileri, biraz önce ifade ettiğim gibi, kimliksizleştiriyor. Tek tipleştiriyor. Partilerin özgün ve farklı vizyon ortaya koymasını engelliyor.

Ayrıca, partiler yüzde 50+1’e ulaşmak için toplumun çok geniş kesimlerine yönelik bir siyasal söylem kullanmak, siyaset üretmek zorunda. Bu, bugün için aşırı bir kutuplaşmayı, bazı partilerin ve siyasetçilerin popülistleşmesini ortaya çıkarabilir ama gelecek için bu sistemde siyasal partilerin merkeze yaklaşmasını da kolaylaştırır.

MUHALEFETİN MUĞLAK SÖYLEMİ OY GEÇİŞKENLİĞİNİ HEDEFLİYOR

Prof. Dr. Ferhat Pirinççi : Peki, ittifak partileri seçmenlere yönelik nasıl bir taktik geliştiriyor?

Doç. Dr. Nebi Miş, Yüzde 50+1’in ne demek olduğunu Türkiye’deki toplum sosyolojisi ve siyasal partiler açısından değerlendirmek gerekir. 1950’den itibaren yapılan seçimlerin sonuçlarına bakıldığında karşımızda şöyle bir toplumsal sosyoloji var: Toplumun yüzde 65-70’ini daha sağ, muhafazakar, milliyetçi seçmenler oluştururken, yüzde 30-35’ni ise sol ve solun farklı fraksiyonları oluşturuyor. Şimdi bu sosyolojide özellikle yüzde 30’u temsil eden sol bir partinin seçimleri kazanması zor. CHP bunun bilincinde. Böyle olduğu için de özelde 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, daha genel olarak da 2018 seçimlerinden itibaren CHP öncülüğünde muhalefet sağ ve sol siyaset açısından bloklar arası oy geçişkenliğini mümkün kılmak için yeni bir siyaset arayışına girdi. Bu siyaset tarzının bir tarafında sağ siyasetin içinden gelen siyasi aktörleri aday göstermek ve partiyi sağ siyasal söyleme yaklaştırmak var. Diğer tarafında ise, sağ partilerle ittifak yaparak siyasi alanda hakim olan sağ ve sol ayrımını anlamsızlaştırmak var. Burada kuşkusuz söylem birliğini oluşturabilmek için muğlak ifadelere ihtiyaç var.

Uzun dönemli iktidarda kalan bir partinin karşısında var olma mücadelesi, bir araya gelen farklı eğilimdeki partileri muğlak siyasi söylemlere yöneltiyor. Bu söylem birliğinin devam ettirilmesi için gerekli görülüyor. Böylece seçmenlerin taktiksel olarak oy verme davranışını şekillendirmeye dönük stratejiler uygulanıyor.

Özetle muhalefet bu bloklar arası oy geçişkenliğini mümkün kılabilecek muğlak bir siyasal söylem, muğlak bir siyaset tarzı ve özellikle sağ siyasetçilerin aktörleştirilmesi gibi bir siyaset denemesi yapıyor, öyle bir siyasal alan oluşturmaya çalışıyor. Kuşkusuz bu kaçınılmaz bir durum ama ileriye yönelik olarak siyasi alanı değersizleştirme riskini burada görüyorum. Son ittifaklar ile ilgili yapılan seçim kanunu değişikliği özellikle 2018-2023 arasındaki bu geçiş sürecindeki arayışları farklı bir yöne itebilir. Yani siyasal partiler tekrar önemli bir hale gelecek, yüzde 1 ve 2’lik partilerin sistemi tıkamasının, pazarlık yaparak siyasi alanın değersizleştirilmesinin önüne geçilecek. Aslında bu yeni siyasi alanı deneyimleme sürecindeyiz.”

[TÜHA Haber Ajansı, 29 Aralık 2022]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.