“Değeri Açığa Çıkarmak: Türkiye’de Daha İyi Sağlık Sonuçları için İlaç Sektörünün Geliştirilmesi”
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD), Türk insanının yenilikçi ilaç ve tedavilere erişimini sağlamak ve ülkemizde sağlık sorunlarına etkin çözümler bulunmasına katkıda bulunmak amacıyla, Türkiye’de faaliyet gösteren araştırmacı ilaç firmaları tarafından 2003 yılında kuruldu. Halihazırda Türkiye sağlık ekosistemi için değer üreten 36 araştırmacı ilaç firması AIFD üyesi. AIFD, IFPMA (Uluslararası İlaç Üreticileri ve Dernekleri Federasyonu) ve EFPIA (Avrupa İlaç Sanayi ve Dernekleri Federasyonu) üyesi bir kuruldu. www.aifd.org.tr
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD) tarafından Türk insanının yenilikçi ilaç ve tedavilere erişimini sağlamak ve ülkemizde sağlık sorunlarına etkin çözümler bulunmasına katkıda bulunmak amacıyla düzenlenen 2. Yenilikçi İlaçlar Sempozyumda bu bu yıl “Değeri Açığa Çıkarmak: Türkiye’de Daha İyi Sağlık Sonuçları için İlaç Sektörünün Geliştirilmesi” başlığı altında gelişmeler ve çözüm önerileri ele alındı.
Sempozyuma katılan, Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şehram Zayer, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Koordinatör Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Burak Civelek, TİTCK Başkanı Dr. Asım Hocaoğlu ve Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığı Başkan Yardımcısı Kutluhan Taşkın ve WifOR Kurucu ve CEO’su Prof. Dr. Dennis A. Ostwald görüşlerini paylaştı.
Sağlığa yapılan yatırım geleceğe yatırımdır
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şehram Zayer. Sağlığın toplumlar için sürdürülebilir gelişmenin temeli, bireyler içinse insan onurunun ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulayan Şehram Zayer şu ifadeleri kullandı: “Sağlıkta ‘değer’ kavramı, tüm dünyada sağlık hizmetlerinin fiyatlandırma ve geri ödeme politikalarında önemli bir yer edinmiş, sağlık harcamaları içinde önemli bir paya sahip olan ilaç alanına da yeni bir boyut kazandırmıştır. Değer odaklı bir sağlık sistemi geliştikçe, hastalar, sağlık hizmetini finanse edenler, sunanlar, ilaç ve malzemeyi sağlayanlar gibi tüm tarafların bir kazanım elde etmesi ve sağlık sisteminin ekonomik sürdürülebilirliğinin sağlanması söz konusudur. İçinde bulunduğumuz dijitalleşme ve yapay zeka çağında ivmelenerek artan ilaç inovasyonu, hepimize daha sağlıklı bir gelecek sunmakta. Bu dönüşüm sürecinde, ülkemiz insanının yenilikçi ilaçlara hak ettiği şekilde erişim sağlaması tek temennimizdir. Bu itibarla, şimdiden yenilikçi ilaçlara erişim için alternatif finansman imkanlarının değerlendirilmesi ve ilaç ve sağlık teknolojilerinin gerçek etkinlik ve fayda sağlama potansiyeline dayalı olarak değerlendirilmesini sağlayacak değer bazlı geri ödeme yöntemlerinin hayata geçirilmesi için adımlar atılmalıdır. Bu sistemler, sadece bireylerin değil, toplumun tamamının sağlık ve refah düzeyini artıracak, böylece sağlığa yapılan yatırımların gerçek anlamda birer geleceğe yatırım olduğu bilinciyle hareket etmemizi sağlayacaktır.”
İlaç sektörünün yeni tedavi yöntemlerini geliştirme çabası geleceğin sağlık sistemlerini şekillendirecek
Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Koordinatör Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Burak Civelek, şu ifadeleri kullandı: “Kamu yönetimi olarak bizim önceliğimiz, bu alandaki yatırımların sadece bugünü değil, yarını da güvence altına alacak şekilde planlanmasıdır. İnovasyon, bu alandaki başarının en kritik anahtarlarından biridir ve ilaç sektörü bu inovasyonun en önemli aktörlerinden biridir. Günümüzde birçok kronik hastalığın tedavisinde sağlanan ilerlemeler, gelişmiş aşılar ve kişiselleştirilmiş tedavi yöntemleri, ilaç sektörünün yenilikçi yaklaşımının ürünüdür. Bu bağlamda, sektörün sadece hasta bireylerin sağlığına değil, aynı zamanda toplumların uzun vadeli refahına olan katkısı da büyüktür. İlaç sektörünün yeni tedavi yöntemlerini geliştirme ve erişilebilir hale getirme çabaları, yalnızca bugünkü sorunlara çözüm üretmekle kalmayıp, geleceğin sağlık sistemlerini de şekillendirecektir. Böylesine önemli bir etkinliğin bir parçası olmaktan ve sektörümüzün değerli temsilcilerini hastanemizde ağırlamaktan büyük bir gurur duyuyoruz. Bu sempozyumun, ülkemizdeki hastalar adına daha iyi sonuçlara ulaşmamız için çok değerli bir yol haritası oluşturacağına yürekten inanıyorum.”
Değer bazlı fiyatlandırma ve geri ödeme sistemleri topluma sağlanılan katkı ile değerlendirilmeli
Etkinlikte bir açılış konuşması yapan TİTCK Başkanı Dr. Asım Hocaoğlu şu ifadeleri kullandı: “Bir ürün ya da hizmetin kullanıcılara sağladığı fayda ve memnuniyet düzeyi olarak ifade edeceğimiz değer kavramı, doğası gereği içerisinde inovasyonu da barındırmakta, bu yönüyle teknolojik gelişimin de bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Değer bazlı fiyatlandırma ve geri ödeme sistemleri, ilaçların yalnızca günlük etkinlik ve güvenlik parametreleriyle değil, aynı zamanda hastalara, topluma ve kurumlara sağladığı katkılarla değerlendirilmelidir. Bizler gibi kural koyucular açısından bu bakış açısına sahip olmak ayrı bir önem taşımaktadır. Değeri açığa çıkarma teması ile yapılan bu sempozyumun erken faz klinik araştırmalar, insani amaçlı ilaca erken etkileşim programları, tedavinin maliyet etkisinin gösterilmesi, dijital verinin kullanımı ve sağlık teknolojisi değerlendirmesi gibi alanlar başta olmak üzere birçok başlıkta değerli önerilerin ortaya çıkmasına vesile olacağına; uluslararası standartlarla uyumlu, şeffaf ve etkin bir düzenleyici çerçeve oluşturma hedefimizde bizlere ışık tutacağına inanıyoruz.”
Korucuyu ve önleyici sağlık hizmetlerine yatırım yapılması değer bazlı yaklaşıma geçişi kolaylaştıracak
Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığı Başkan Yardımcısı Kutluhan Taşkın şunları söyledi: “Geleneksel yaklaşımlar kapsamında sağlıkta fiyat ve miktarın öne çıkması değerin ve faydanın yeterince ölçülmemesi demektir. Değer bazlı sağlık yaklaşımında nihai kullanıcının, hizmet sunucularının nasıl bir değer oluşturup ortaya koyduğu ölçülerek, katlanılan maliyetin ve alınan hizmetin değerinin analiz edilmesi kritik önemdedir. Değer bazlı yaklaşım farklı maliyet yaklaşımlarının ötesinde insan sağlığının, insanın aldığı sağlık hizmetlerinden edindiği memnuniyetin ölçülmesi anlamına geliyor ve bunun için ayrılan bütçenin ve bunun nasıl bir katma değer sağladığının ölçülmesini ifade ediyor. Kalkınma planlarında yeşil ve dijital dönüşümlerin ağırlığının arttığı günümüzde, kişisel verilerin sağlıkta değer oluşturması, bu değer bazlı yaklaşım için bir altyapı sağlıyor. Bu yaklaşımın dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaygınlaşmasını bekliyoruz. Nadir hastalıkların tedavisinde kullanılan ve yurtdışı listesinde yer alan ilaçlar ile ilgili olarak imkânların yaratılmasını ve bu alanda değer bazlı yaklaşımların geliştirilerek alternatif geri ödeme sistemlerinin adapte edilmesini değerli buluyoruz. Kamu olarak bize düşen görev, kaynakların doğru alanlara ve etkin bir şekilde harcanması hususlarında etkinliğinin artırılmasıdır. Küçük yaşlardan itibaren koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerine daha fazla yatırım yapılması ve buradan elde edilen tasarrufun değer bazlı yenilikçi ilaç sistemlerine aktarılması hem yenilikçi ilaçların hem de değer bazlı sağlık sistemlerinin toplum nezdinde daha hızlı şekilde yaygınlaşmasını sağlayacaktır.”
Kamu temsilcileri başta olmak üzere, uluslararası bilim insanları ve akademi dünyasının yanı sıra sağlık sektöründen geniş çaplı katılıma sahne olan sempozyumda Sağlığın toplumsal refah ve ekonomik büyüme için bir yatırım olarak ele alınması gerektiğini savunan ve bu alanda makroekonomik analizleri ile Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Dünya Sağlık Zirvesi ve Avrupa Parlamentosu gibi prestijli platformlarda yer alan Prof. Dr. Dennis A. Ostwald sempozyumun ana konuşmacılığını üstlendi.
Enflasyonu düşürmek için sağlık hizmetlerine yatırım yapılmalı
Sempozyumun ana konuşmacısı WifOR Kurucu ve CEO’su Prof. Dr. Dennis A. Ostwald “Geleceği Şekillendirmek: Değer Temelli İlaç Sistemlerinde Ortaya Çıkan Trendler ve Fırsatlar” başlıklı oturumda şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’de sağlık yatırımlarının ülkenin gelecekteki refahını güvence altına alma potansiyeli bulunuyor. Bir örnek olarak Türkiye, gayri safi yurtiçi hasılasının yalnızca %4,4’ünü sağlığa yatırıyor. G20 ülkeleri ile kıyaslandığında bu oranlama en alt seviyede. Bu da yatırım yapmak için çok büyük bir potansiyel fırsatın bulunduğu anlamına geliyor. Sağlık yatırımları büyüme yaratır, istihdam ticaret dengesini etkiler ve en önemlisi, daha yüksek üretkenlik nedeniyle, enflasyonla mücadeleye katkı verir. Zira enflasyonu azaltmak istiyorsanız, bir ülke içindeki üretkenliği artırmanız gerekir. Sağlığa yatırım daha sağlıklı insanlar demektir. Daha sağlıklı insanlar daha üretkendir, daha üretken insanlar daha fazla büyüme yaratır, daha fazla büyüme ise daha fazla mali alan sağlar. Sağlık yatırımlarının ekonomik ayak izini, insan kapasitesi üzerindeki etkisini, insan sermayesi ve üretkenliğin ne anlama geldiğini ölçmemiz gerekiyor. Sağlığa yatırım tüm bu yönleriyle Türkiye’de ve diğer ülkelerde toplumu vuran büyük hastalık alanlarına ve sosyoekonomik yüke karşı mücadele anlamına geliyor.”