enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
10:57 Cups & Clouds Ortaköy’de Basın Lansmanı: Kahve Tutkusu Boğaz’la Buluştu
07:47 Hafta içi yaşanan Ankara Gündemi’nden kısa kısa!
07:46 İletişim Başkanı Burhanettin Duran, “Türkiye, terörsüz yarınlarda daha güçlü olacak”
07:20 MSB’den “metan gazı zehirlenmesi” açıklaması: Öngörülemez ve olağan dışı olarak gelişmiştir
00:11 “Katilin Yol Haritası Değil, Milletin İradesi Geçerlidir!”
00:07 Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Bahçeli ile telefonda “Terörsüz Türkiye” sürecini görüştü
00:05 Adalet Bakanı Tunç, terör örgütü PKK’ya ilişkin, “Silah bırakma sürecinin izlenmesiyle ilgili devletin kurumları konuyu hassasiyetle takip ediyor.”
00:03 Leman dergisinin yazı işleri müdürü Aslan Özdemir, yurt dışından Türkiye’ye girişinde İstanbul Havalimanı’nda gözaltına alındı.
00:03 Özgür Özel kimin tetikçiliğini yapıyor?
00:02 Irak’ın Süleymaniye kentinde terör örgütü PKK’ya bağlı ilk grup silah bıraktı!
10:29 Hollanda tarihinde bir ilk: Cengiz SAHAN, Hollanda Kraliyet Hava Kuvvetleri Başkomutanlık koltuğuna oturdu 
07:58 CHP’li belediyelere soruşturma: Böcek ve Karalar’dan sonra Tutdere de görevden uzaklaştırıldı
07:48 BM raporu: Türkiye’nin yüzde 88’i çölleşme riskiyle karşı karşıya
07:26 Türkiye, HTŞ’yi ‘terör örgütleri’ listesinden ne zaman çıkarabilir?
07:13 ‘Gazze’de soykırım yapılıyor’ diyen BM raportörüne ABD’den yaptırım
00:07 Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı görevini Fahrettin Altun’dan devralan Burhanettin Duran, görevi kendisine layık gören Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şükranlarını sundu.
23:12 Kartalkaya davasında otel sahibi Halit Ergül ifade verdi: ‘300 personelden birinin hatasını hepimiz çekiyoruz’.
22:42 Bakan Kurum, Roma’da düzenlenen “2025-Ukrayna iyileştirme konferansı”na katıldı
11:22 İletişim Başkanlığı’na Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran atandı
11:04 CHP’li belediyeleri saran yolsuzluk ağı tek tek gün yüzüne çıkarken, Bayrampaşa Belediyesi’nden de 2 istifa geldi…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Brüksel Günü Kurtarıyor, Asıl Soru Hâlâ Masada

Brüksel Günü Kurtarıyor, Asıl Soru Hâlâ Masada
28.03.2021
A+
A-

Mesele, Türkiye’nin AB’ye hazır olup olmadığı değil. Tam tersi. İster coğrafya, ister nüfus, ister din deyin fark etmiyor. AB siyasetçileri “Türkiyeli bir AB’yi” tahayyül etme cesareti gösteremiyor.

Prof. Dr. Burhanettin DURAN & SETA Genel Koordinatörü

AB Liderler Zirvesi küçük pozitif adımlar ve haziran ayına yapılan uzatma ile sonuçlandı. Yakınlaşma adımlarının “aşamalı, orantılı ve geri dönülebilir” olarak nitelenmesi tipik “havuç-sopa” yaklaşımı. İletişimi de çok da bildik. Medyaya sızdırma ile önce “yaptırım” ihtimali konuşturularak “sopa” gösterildi. Sonra Doğu Akdeniz’deki gerilimin düşmesi vurgulanarak Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve mülteciler konusunu müzakere etme iradesi ile “havuç” öne çıkarıldı.

Elbette demokrasi ve insan hakları eleştirisi şerhi ile birlikte. Halbuki olumlu görülen iki karar da 2016 göç anlaşmasına dayalı olarak AB’nin zaten yapması gerekenlerdi.

Bu minimal gelişme Ankara ve Brüksel arasında yakınlaşma havası doğurması sebebiyle olumlu. Her iki tarafın kısa vadeli çıkarlarına uygun. Ancak AB liderlerinin “üyelik sürecini yeni başlıklar açarak canlandırmayı” bir türlü gündeme almaması Türkiye-AB ilişkilerindeki kırılganlığı sürdürecek.

‘Bekleme odası” anlayışı neden riskli?

AB’nin “sopa-havuç” yaklaşımı sadece günü kurtarma amaçlı. Asıl soruyu, Türkiye ile ilgili nihai kararı, hep erteliyorlar. Şimdi Biden yönetimi ile Türkiye’yi konuşacağız diyerek küçük adımlarla yetiniyorlar. Halbuki bekleme odasında tutulan Türkiye’yi birliğe almak da almamak da artık yönetilmesi çetin bir noktaya gidiyor. Ankara, AB başkentlerini bekleyen veya onların arzularına ayarlı bir dış politika yürütmüyor. Kendi milli çıkarları çerçevesinde bölgesel ve küresel rolünü güçlendiriyor. AB’nin yalnız bıraktığı alanlarda (PKK ve FETÖ terörüyle mücadele ve Suriye gibi) yeni dengeler ve çözümler oluşturuyor. Bu kimi zaman AB başkentlerinin aleyhine de olabiliyor. Doğu Akdeniz, Libya ve Kafkaslar’da AB siyasetini derinden etkileyecek hamlelerde bulunuyor. Ortak dış politika oluşturmada sürekli sıkıntı yaşayan AB ise Türkiye’ye ne zaman komşu, ne zaman ortak, ne zaman üyelik perspektifi ile yaklaşacağını netleştiremiyor. Birbiriyle bağlantılı bu üç hususu (komşu, ortak ve üye) bir arada yönetmek gerekli. Giderek daha aktif ve iddialı hale gelen Ankara’ya Erdoğan şerhi koymak ya da havuç-sopa ile yaklaşmak AB’nin uzun vadeli Türkiye politikası olamaz. Brüksel’in günü kurtaran yaklaşımı Türkiye-AB ilişkilerini sürekli gerilim ve tartışma ortamında tutuyor.

AB’nin neresinde olabiliriz?

AB’nin Türkiye’ye “demokrasi baskısı” yapmasını isteyen çevreler mutsuz. Brüksel’in artık Ankara’yı aday değil “komşu” olarak gördüğünü ve stratejik çıkarları için idare ettiğini üzülerek söylüyorlar. Batı dünyasının artık Türkiye’yi kendinden görmediğinden ve Rusya benzeri yere konumlandırdığından şikâyet ediyorlar. Bunu da elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlıyorlar.

Halbuki 1998’den 2005’e kadar mesafe kat eden AB adaylık/üyelik müzakere sürecimizde kritik olan AB liderlerinin tercihiydi. Beğendikleri AK Parti döneminde (2005-2010 arası) üyelik müzakerelerini tıkadılar. Güney Kıbrıs’ı Annan Planı’nı reddettiği halde üye yaptılar. “Kendilerinden” görmedikleri Türkiye, Suriye kökenli devasa sorunlarla yüzleşirken seyirci kaldılar.

Ankara’nın etrafındaki bölgeden gelen tehditlerle mücadelesinde az destek oldular, daha çok eleştirdiler. Şimdi de Yunanistan’ın maksimalist taleplerini dayatıyorlar.

Bence, AB, Türkiye’yi üyeliğe alma cesaretini hiçbir zaman gösteremedi. Hep zamana ve sürece oynadı. 1990’ların Türkiye’sini bile üye yapsalardı bugünden farklı bir Avrupa şekillenirdi. Bugünün iddialı Türkiye’sini dışlamalarının asıl sebebi ülkemizde gördükleri “değerler” sorunu değil.

Mesele, Türkiye’nin AB’ye hazır olup olmadığı değil. Tam tersi. İster coğrafya, ister nüfus, ister din deyin fark etmiyor. AB siyasetçileri “Türkiyeli bir AB’yi” tahayyül etme cesareti gösteremiyor. Romantik batıcılığın ve AB fanatizminin gereği yok. Avrupalılar nihai kararlarını verene kadar “komşu, ortak ve üyelik” boyutlarının hepsinin reel imkânlarına odaklanalım.

[TÜHA Haber Ajansı, 28 Mart 2021]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.