Beni Hatırlayınız!…
* Çankaya’da Cumhurbaşkanlığı Köşkü arşivinde yer alan Atatürk’ün el yazısı olan yedi beyaz sayfa…
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Gazeteci-Yazar* Gül KABACAOĞLU
İZMİR, 10 KASIM 2025
Çankaya’da Cumhurbaşkanlığı Köşkü arşivinde yer alan Atatürk’ün el yazısı olan yedi beyaz sayfa… Bu sayfaları, 29 Ekim 1933 günü Cumhuriyet’in onuncu Yıldönümü kutlanırken Ankara’da, Hipodrom ‘da milletine konuşan liderin elinde tutuyordu.
Atatürk, milletine geçen yılları özetliyor ve ileride yapılacaklarına işaret ediyordu. Bu yedi sayfayı da gece yazmıştı:
Birinci sayfa: “Türk Milleti, Kurtuluş Savaşı’na başladığımızın on beşinci yılındayız.” İkinci cümle, “Bugün Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır, kutlu olsun.” şeklinde devam ediyordu.
Son sayfada, son cümle: “Türk Milleti! Ebediyete akıp giden her on senede bu büyük millet bayramını, daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim. Ne Mutlu Türküm diyene!” sözleriyle bitiyordu.
Bu son cümleden önce, Atatürk’ün sesinden duymadığımız, ancak kâğıda yazdığı şu sözler duygu yüklü, hüzünlü bir veda gibiydi: “Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, senden (Türk Milleti’nden) ve bütün medeni beşeriyetten (uygar insanlık âleminden) dileğim şudur: Beni hatırlayınız!”
Atatürk, bu cümleye geldiğinde duygulanır. O anda, yanında bulunan Hikmet Bayur’un da etkisiyle, bu mutlu günde milletine veda anlamı vereceğini düşünerek bu cümlenin üzerini çizerek törende okumaktan vazgeçer. Ama o sayfalarda kendi el yazısı ile yazdığı dileği mühürlüdür.
Ebediyete uğurlanışının üzerinden geçen zamana karşılık, milyonlarca kalpte büyüyen o derin sevgi ve saygı seni dünden bugüne yaşatıyor, ölümsüz fikirlerinle de ebediyete kadar yaşatmaya devam edecek.
O öyle bir liderdi ki; sadece miletinin saygısına değil tüm dünyanın saygısına mazhar olmuştur. General Birdwood, Çanakkale’de Mustafa Kemal’in karşısında savaştığı İngiliz generaldir. ANZAC Komutanı olarak iyi savaşmasıyla ün kazandı.
Birdwood, 21 Kasım 1938’de Ankara’daki Atatürk’ün cenaze törenine ayağı şiş olduğu halde katılmıştır. Bu düşman generalin, Çanakkale’de savaştığı ve yenildiği Mustafa Kemal Atatürk’e duyduğu saygı derecesinin bir ölçüsüdür.
Büyük Taarruz’da, Atatürk’ün esir aldığı Yunan Ordusu Başkomutanı Trikopis, ömrünün sonuna kadar her Cumhuriyet Bayramı’nda Türkiye’nin Atina Büyükelçiliğine gider ve Atatürk resminin önünde saygı duruşunda bulunur.
Dönemin Yunanistan Başbakanı Venizelos, 12 Ocak 1934’te Atatürk’ü Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterir. Asaf İlbay, İtalya’dan dönerken, 10 Kasım 1938 günü Atatürk’ün ebediyete intikal ettiğini duyar. İlbay, derhal İstanbul’a hareket eder. İstasyonda bir Türk vatandaşı, bir İtalyan gazetesinde İtalyan profesörünün Atatürk için yazdığı yazıyı tercüme eder: “Sezar, İskender, Napolyon ayağa kalkınız, büyüğünüz geliyor.”
Atatürk’ün dünya savaş tarihinin en iyi komutanı olduğu, bu yedi sözcükle anlatılmıştı. Dünya tarihinin en etkili ismi Sezar; Aristo’nun öğrencisi, dönemin dünyasının yarısını fetheden Büyük İskender; 62 savaş gören Napolyon kıskanmışlar mıdır bilinmez ama iyi komutan olduklarından, Atatürk’ün önünde büyük saygıyla eğilmişlerdir.
Atatürk; tarihin yetiştirdiği en önemli liderlerin başındadır. O’nu bir kategoride sınırlandırmak mümkün değildir. Askeri dehası, devlet adamlığı, yöneticiliği, eğiticiliği, vizyonerliği, sayabileceğim birçok üstün özelliği ve insanlığı ile O tarihin unutulmazlar sayfasında altın harflerle yazılıdır.
O bir ulusun kurucusu ve hatta babasıdır. O, en büyük mirasını evlatlarına, hayattayken daha doğmamış olan bizlere emanet etmiştir. Kendi el yazısıyla “BENİ HATIRLAYINIZ” diyerek, insani yönünü bir kez daha hissettirmiştir.
Öylesine derin bir anlamsın ki sen, sadece on kasımlarda değil, fikirlerinle her anda yaşıyorsun. İnsanoğlu varoluştan bu yana ölümsüzlüğün sırrını aramış, pek az kişi ölümsüzlük mertebesine erişmiştir. Ölümsüzlük hatırlanmaktır. Bugün fikirlerinle ölümsüzleştiğin gün, siren sesleriyle akan göz yaşımda yasımı tutarken, mirasına sahip çıkmanın gururuyla başım dik sana gülümsüyorum.
Bir gün değil her gün bizimlesin Atam.
Sevgi saygı ve özlemle…
Gül Kabacaoğlu
