Bakan Fidan: İsrail uluslararası barış ve güvenliğe tehdit haline gelmiştir
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ürdün Dışişleri ve Yurt Dışı Vatandaşlar Bakanı Eymen es-Safedi ile ortak basın toplantısında konuştu.
Bakan Fidan, konuşmasında şunları kaydetti;
Son bir yılda yaşananlar Orta Doğu ülkelerinin daha bağımsız bir dış politika izlememelerini mümkün kılacak. Netanyahu’nun yol arkadaşları bu bölgedeki etkilerinin giderek azaldığını inşaallah görecekler. Bizler Gazze’de ateşkesin sağlanmaması halinde çatışmanın başka ülkelere de yayılabileceği uyarısında bulunmuştuk. Lübnan’da son günlerde yaşanan gelişmeler maalesef öngörülerimizi haklı çıkardı. İsrail’in giderek artan saldırıları bölgedeki durumun tamamen kontrolden çıkmasına neden olabilir. Gerilimin düşürülmesinin yegane yolu Gazze’de bir an evvel kalıcı ateşkesin sağlanmasıdır. Uluslararası toplum olarak silahların bir an önce susması, Gazze’nin yeniden inşası ve adil ve kalıcı bir barışın tesisi için çalışmalıyız.
“İsrail’in Filistinlilerin geleceği konusunda söz hakkı yoktur”
İsrail’in iki devletli çözümü ve dolayısıyla Filistin devletini engellemeyi amaçladığı açıktır. Ancak bizler Filistinli kardeşlerimizin topraklarının çalınması karşısında sessiz kalamayız. Filistin devletini zihinlerinden bile silmek isteyenler karşısında sessiz kalamayız. İsrail’in Filistinlilerin geleceği konusunda bir söz hakkı yoktur. Hiçbir zaman da olmayacaktır. Filistinliler kendi ana vatanlarında kendi devletlerinin çatısı altında yaşama hakkına sahiptirler. Bu devlet tüm yetki ve imkanlarıyla gerçek bir devlet olacaktır. Biz Ürdün’le beraber iki devletli çözüm için çalışmaya var gücümüzle devam edeceğiz.
“Mescid-i Aksa bütün Müslümanların ortak kırmızı çizgisidir”
Hatırlayacağınız üzere uluslararası Adalet Divanı’nda Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından İsrail aleyhine açılan davaya Türkiye olarak biz de müdahil olmuştuk. Bu sürecin takipçisiyiz. Ürdün’de bu davada Güney Afrika Cumhuriyeti’ni desteklediğini açıklamıştı. Soykırım suçu işleyenlerin uluslararası hukuk önünde hesap vermesi için Gazze temas grubu olarak sonuna kadar mücadele edeceğiz. Kudüs’teki gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Mescid-i Aksa bütün Müslümanların ortak kırmızı çizgisidir. İslam dünyası olarak Kudüs’teki kutsal mekanlarımızın tarihi statükosunu ihlale yönelik eylemler ve provokasyonlar karşısında sessiz kalamayız. Türkiye Haşimi Hanedanı’nın Kudüs’teki kutsal mekanlara himaye rolünü desteklemektedir. Biz İsrail-Filistin ihtilafında olduğu gibi kutsal mekanların statüsünün muhafazası konusunda da Ürdün’le fikir birliği içerisindeyiz.
Bölgeye dair konuların bölge ülkelerince sahiplenilmesi gerektiğini mümkün olan her fırsatta söylüyoruz. Nasıl ki Filistin meselesinde Ürdün ve diğer Orta Doğu ülkeleriyle temas içerisindeysek Güney Kafkasya bölgesel iş birliği platformu üzerinden bölge ülkeleriyle Kafkasya üzerinde istişarelerimizi sürdürüyoruz. Bölgesel sahiplenmenin güçlü bir örneğini teşkil eden ve Güney Kafkasya’da barış, istikrar ve iş birliğini amaçlayan bu platformun üçüncü toplantısını 18 Ekim’de inşallah ülkemizde İstanbul’da bizim ev sahipliğimizle yapacağız. Söz konusu toplantıya bizimle beraber Azerbaycan, Ermenistan, İran ve Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanları da katılacak. Kıymetli mevkidaşım Sayın Eymen’e ülkemizi ziyaretinden dolayı tekrar teşekkür ediyorum. Bölgemizde adil ve kalıcı barışın tesisi için ortak çabalarımızı, sürme kararlılığımızı huzurunuzda bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Lübnan’dan tahliyeler
İsrail’in savaşı Gazze’den Lübnan’a kaydırdığı ilk andan itibaren hatta onun öncesinde de bizim ihtimalat planları çerçevesinde vatandaşlarımızın tahliyesine yönelik yaptığımız çalışmalar hep devam etti. Saldırılar başlayınca daha önce hazırladığımız ihtimalat planları ve senaryolara uygun olarak burada dışişleri koordinasyon ve destek merkezi, konsolosluk çağrı merkezi ve Beyrut’taki büyük elçiliğimiz eş zamanlı olarak çalışmaya başladılar. Burada bir iş bölümü yaptık. Beyrut’taki misyonumuz ve konsolosluk çağrı merkezimiz Lübnan’da bulunan vatandaşlarımızdan tahliye olmak isteyenleri teker teker tespit ederken diğer taraftan da ortaya çıkacak sayının hangi şekilde ve hangi düzende tahliye edileceğine ilişkin çalışmaları da ilgili kurumlarımızla yaptık.
“Bütün vatandaşlarımızı tahliye ettik”
Başta milli savunma bakanlığımız, deniz kuvvetlerimiz olmak üzere AFAD, içişleri bakanlığımız ve diğer unsurlarımızla gece gündüz çalıştık. Çok şükür bine yakın vatandaşımızı 966 vatandaşımızı Lübnan’dan iki askeri geimizle tahliye etmeyi başardık. Türkiye bunu yapan tek ülke oldu. Şu ana kadar başvuruda bulunmuş bütün vatandaşlarımızı tahliye ettik. Çok şükür kazasız belasız çok profesyonel bir şekilde burada Lübnan hükümetine ve başbakan Sayın Mikati’ye de ayrıca teşekkürlerimizi iletmek ifade etmek istiyorum. Gerekmesi durumunda tekrar neler yapılabilir buna ilişkin çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca şu anda Beyrut hava limanı açık fakat savaş durumundan dolayı birçok hava yolu oraya uçmuyor. Dolayısıyla charter planlaması yapılması gerekiyor. Bunun hazırlıkları bakanlığımız tarafından yapıldı. Uçakla gelmek isteyen olursa onları da alacak bir şu anda sistem üzerinde çalıştık. Diğer taraftan Türkiye’nin dışında diğer ülkeler de bizimle işbirliği içerisinde kendi vatandaşlarını tahliye etmek için uğraşıyorlar. Birçok ülkeye de o konuda destek vermeye devam ediyoruz.”