Altılı masanın altına girdiği borçları kim ödeyecek?
AK Parti eski Dışişlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Halen AK Parti Genel Başkan Başdanışmanı ve Yenişafak Gazetesi köşe yazarı Prof. Dr. Yasin Aktay, ‘Altılı masanın altına girdiği borçları kim ödeyecek?’ başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Prof. Dr. Yasin Aktay yazısında, bu yılın sonunda bütün dünyada yaşanacak birçok seçim arasında dünya dengelerine en fazla etkileyecek olan Türkiye seçimlerine katılımın taraflarının da doğal olarak Türkiye ile sınırlı olmayacağına dikkat çekti.
Yenişafak Gazetesi köşe yazarı Prof. Dr. Yasin Aktay, NATO’da Erdoğan yönetimindeki Türkiye’nin haddini fazla aşmış olduğunu, genişleme politikalarına itiraz etmesinin kabul edilemez olduğunu açıkça söylerken, bunun kabul edilemez durumdan Erdoğan’ı yıkacak altılı masanın seçim başarısı sayesinde kurtulacaklarını umut ettiklerini yazdı.
Altılı masanın protokollerinin içeriğini resmen ilan edilen politikalarından ziyade başkalarının beklentileri ele veriyor. Kendileri bu beklentilere karşı bir itirazda bulunmadıkları sürece bu beklentiler giderek onların resmi politikaları haline gelecek gibi.”
Prof. Dr. Aktay, HDP adına Newroz günü meydanda bir konuşma yapan Ahmet Türk’in ifade ettiği beklentilerin ise altılı masanın protokollerini ifade ettiğine dikkat çekiyor. Ahmet Türk:
“Erdoğan’ın demokrasisini beğenmeyip faşizm diye niteleyenlerin Kürt halkına sundukları yönetimi sanki, sözümona “özerk yönetim inşası” diye sunulan hendek uygulamalarında görmedik” diyen Prof. Dr. Yasin Aktay yazısına, şöyle devam etti:
“Demokrasi adına bütün ufukları bu hendek uygulamalarından öteye geçmeyenlerin Kürt halkı adına hala konuşuyor olmaları “Kürt sorununun” bizatihi kendisi aslında.
Altılı masa yüzde elliyi tamamlamak için çok büyük borçlara girmiş durumda. Allah muhafaza iktidar olduğunda alacaklılar kapıya dayandığında, Türkiye’den başka elinde vereceği bir değer olmayacak.”
HDP DE TERÖRLE ARASINA MESAFE KOYSAYDI HÜDA-PAR GİBİHüda-Par’ın Cumhur ittifakına girişinden dolayı yapılan eleştirilerde yapılan en büyük hatanın HDP ile Hüda-Par’ın özdeşleştirilmeye, karşılaştırılmaya çalışılması olduğunu ifade eden Yenişafak Gazetesi köşe yazarı Prof. Dr. Yasin Aktay, “Bu konuda yazdığım yazıda bu karşılaştırmalardan Hüda-Par’ın kesinlikle kazançlı çıkacağını ve mevcut haliyle HDP’yi de onunla aşk-ı memnu ilişkisini meşrulaştırmaya çalışan CHP’yi de rahatsız ettiğini söylemiştim.
Çünkü Hüda-Par tam da HDP’ye ne olması veya ne yapması gerektiğini anlatıyor. Hüda-Par kurulduğu günden beri yani 11 yıllık tarihi içinde hiçbir şiddet eylemine girişmemiş, bilakis PKK’nın sayısız şiddet saldırısına maruz kalmıştır. İsnad edildiği Hizbullah ile bir resmi bağı yok, olsa o bile son şiddet eylemlerini 2000 yılında yapmış. Ondan sonra şiddet ile arasına kesin bir mesafe koymuş olduğunu ispatlamış.
Aslında 8-9 yıl öncesine kadar PKK’ya bile bu fırsat sunulmuştu. Şayet PKK çözüm sürecinin gereğince davranmış olsaydı, HDP de şiddet ve PKK ile arasına kesin bir mesafe koymuş olsaydı, bugün bırakın CHP ile AK Parti ile de rahatlıkla her türlü siyasi müzakerenin tarafı olabilirdi”.
AK Parti’nin, CHP’nin sebep olduğu Kürt meselesini görmüş, tanımış ve belli bir çözüme kavuşturmuş parti olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Aktay, daha kesin ve kalıcı bir çözüm için PKK ile de bir çözüm sürecine girmekten çekinmediğini, ancak bu süreci PKK ve HDP’nin bozduğunu dile getirdi.
Yenişafak Gazetesi köşe yazarı Prof. Dr. Yasin Aktay, ‘Altılı masanın altına girdiği borçları kim ödeyecek?’ başlıklı yazısını şöyle noktaladı:
“Bozmamış olsaydılar, Suriye içinde ABD’nin kendilerine vaat ettiği hain planlara tamah edip hem Kürt halkına karşı hem de Türkiye’ye karşı bu ihanete girişmemiş olsaydılar, bugün Türkiye de bölge de çok daha farklı bir halde olabilirdi”.
Gazeteci* Ataner YÜCE