enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
12:36 Diyanet İşleri Başkanı Arpaguş’tan mübarek üç aylar mesajı
00:57 Sadettin Saran hakkında adli kontrol kararı
00:52 AJet Yönetim Kurulu Başkanı Bolat: “THY ile daha fazla iş birliği için çalışma yapıyoruz”
00:44 KODA, bir yıl boyunca sahada üretti, denedi, paylaştı…
00:38 Uluslararası Sürdürülebilir Kalkınmada Kadın Derneği’nin (USKD) yeni hizmet binası hizmete girdi…
00:36 Kıbrıs’ta Rum barbarlığı: Kanlı Noel
00:35 İdari Para Cezalarına İlişkin Tebliğ” Resmi Gazete’de yayımlandı.
00:29 Pakistan: İmran Han ve eşine 17’şer yıl hapis cezası
00:18 Bakan Güler: “SDG’nin ferdi entegrasyonu şart. Kimseden icazet almayız”
00:17 Türkiye ve Umman arasında 17 alanda iş birliği protokolü imzalandı
00:14 Bakan Güler: Rusya-Ukrayna arasında İHA ve İDA’lar karşılıklı olarak yoğun şekilde kullanılıyor…
00:13 Köpekler felaketleri önceden hissediyor mu?
00:06 “Üç Jokerli Konken” Almanya’da beğeni topladı…
00:03 Prof. Dr. Mühip Kanko, “İHA ihlalleri, güvenliğimiz açısından alarm verici”
00:01 Türkiye, ABD, Katar ve Mısır arasında Gazze toplantısı
00:01 Bakan Tunç: Sanal Bahis aile bütünlüğünü tehdit ediyor
11:16 İslam aleminin üç ayları Pazar günü başlıyor…
10:52 Bakan Tunç: ‘Terörsüz Türkiye’ süreci ülkemiz için, milletimizin geleceği için çok önemli bir süreç…
08:59 İHA tehdidi: Türkiye’nin hava savunması hazır mı?
00:47 Mehmet Akif Ersoy soruşturmasındaki soru işaretleri
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Alçak Gönüllülük

Alçak Gönüllülük
A+
A-

Alçak gönüllülük, kimseye tepeden bakmamak, kimseyi küçümsememek, kendini kimseden üstün görmemek, yaptıklarıyla, başarılarıyla, övünmemek ve şımarmamaktır. Tevazu da aynı anlamda kullanılmaktadır. İslam dininde tevazu övülmüş, müminlerin tevazu sahibi olmaları istenmiştir. Alçak gönüllülüğün karşıtı kibirdir, kendini beğenmedir. Bu ise dinimizde haram kılınmıştır. Dinimize göre insanların salt insan olmak bakımından birbirinden üstünlüğü yoktur. Peygamberimiz, “İnsanlar, tarağın dişleri gibidir, birbirinin eşidir”[1] “Müslümanlıkta şunun bunun soyundan gelme ne övünme ne de yerinme sebebidir[2] gibi hadisleriyle insanların insan olmak hasebiyle birbirinden üstünlüğünü reddeder. Mevki, mal-mülk, servet gibi değişici, yok olucu unsurlar da dinimizde üstünlük sebebi olarak görülmez. İnsanın üstünlüğü ancak iman gibi, salih amel gibi, doğruluk gibi temel insanî değerlerle ölçülür. Tevazu da bu değerlerden biridir.

Tevazu’nun en güzel örneği Peygamberimiz (s.a.v.)’dir. O, herkese karşı alçak gönüllü davranır, kimseyi incitmez, kimseyi kırmazdı. Çocuklarla, kimsesizlerle, öksüz ve yetimlerle bilhassa ilgilenir, ihtiyaçlarını sorar, gönüllerini alırdı. “Alçakgönüllülüğü dolayısıyla Allah’ın şerefini yükseltmediği kimse yoktur”[3] hadisiyle de alçak gönüllülüğün değerini pekiştirmiştir.

Tasavvuf büyüklerinin en fazla önemsedikleri erdem tevazudur. Bunu Allah yolunda ilerlemekte ilk adım olarak görürler. Hiçbir din ulusu, tevazu sahibi olmadan Allah yolunda mesafe alınabileceğini kabul etmez. Tevazu özünde nefsi, bir anlamda da benliği öldürmektir. Tasavvuf yolcusunun ilk aşacağı baraj, nefsin, nefs-i emmare denen, insana her kötülüğü telkin eden, şartlar oluşunca da kötülüğü işleten en ham safhasıdır.

Büyük veli Hasan Basrî’nin ilkesi şudur: “Sabah evden çıktığın andan itibaren karşılaştığın hiç kimseden kendini üstün görmeyeceksin.”

Yine bu din uluları, tevazuda toprak gibi olmayı öğütlemişlerdir. Çünkü toprak en iyi tevazu örneğidir. Biz insanlar her türlü pisliği ona atarız, o bizim için en güzel hububatı, sebze ve meyveleri, gülleri, karanfilleri yetiştirir. Alçakgönüllü insanlar da toprak gibidir, kötülüğe kötülükle karşılık vermez. Kimseyi aşağılamaz.

Âşık Veysel,

Karnın yardım kazmayınan, belinen

            Yüzün tırmaladım tırnağınan, elinen

            Yine beni karşıladı gülinen

            Benim sadık yârim kara topraktır

diye boşuna dememiştir.

İslam büyükleri çok değerli tevazu örnekleri vermişlerdir. Hz. Ömer bir gün mescitte bir bedevinin (çöl Arabı), “Ya Rabbi, beni azlardan eyle!” diye dua ettiğine şahit oldu. Sordu adama: “Bu nasıl dua?” Adam cevap verdi: “Duydum ki Cenab- ı Hak Kuran’da ‘kullarımdan şükredenler azdır’ buyurmuş. Ben de o azlardan olmayı istiyorum.”

Bunun üzerine Hz. Ömer takdir ve tevazuunu şöyle dile getirdi:

-Rabbim, herkes Ömer’den daha âlim!

[1] Künuzu’l-Hakayık, c. 2, s. 185.

[2] Camiu’s-Sagir, c.2, s.194.

[3] Müslim, birr 69.

İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar

[TÜHA Haber Ajansı, 20 Mayıs 2022]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.