enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
11:14 Asgari Ücret Zammı Açıklandı: Yeni Tutar Net 28 075 TL! Türkiye’nin Nabzı Gündemde
10:35 SPD Başkanı Yıldız : Ankara su yönetiminde örnek bir başkent olmalı!
09:27 Finansın geleceği Ataşehir’de yazılıyor…
00:56 (TÜHA) Türkuaz Uluslararası Haber Ajansı, DW ve Euronews abonesi
00:44 SDG meselesinde kilit güç ABD: Mazlum Abdi ve YPG’nin silahlı sayısı gerçekçi rakamlarla değerlendiriliyor
00:41 İletişim Başkanı Duran’dan Netanyahu’ya tepki
00:34 TÜGVA Başkanı İbrahim Beşinci, “Filistin’deki sistematik zulme karşı sessiz kalmayı reddediyoruz”
00:19 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnan Cumhurbaşkanı Avn ile görüştü
00:17 İzmir’de açılan “Hollanda & Türkiye Sergisi” büyük ilgi görüyor…
00:05 İletişim Başkanlığı “savunma sanayi projelerine yeterli ödenek ayrılmadığı” iddiasını yalanladı
00:03 Türk siyaset bilimci: Türkiye’nin artan rolü hem fırsatlar hem de riskler getiriyor…
00:02 İstanbul Havalimanı aralık ayında da Avrupa zirvesinde
20:34 400 yıllık dostluk ‘Ortak Miras’ sergisiyle taçlandı
09:29 1 Ocak’ta İstanbul’dan dünyaya “Gazze” mesajı verilecek
00:59 KGK: Basın özgürlüğü; sorumsuzluk, ahlaki çöküş ve kamuoyunu yanıltma özgürlüğü değildir
00:51 Mahkeme Afşin-Elbistan’daki Termik Santralın Emisyon Verilerinin Açıklanmasını Hükmetti
00:43 ABD ve İngiltere’de sağ çizgide yayın yapan üç gazete, İsrail eleştirisi yazara bedel ödetti…
00:33 Soğuğa yazılan destan: Sarıkamış Harekatı
00:31 Gazze’de ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına neden geçilemiyor?
00:29 Mehmet Uçum: 27 Şubat çağrısı bağlayıcıdır ve o çerçevenin dışına çıkılmamalıdır
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Para Politikasında Zorlu Denklem

Para Politikasında Zorlu Denklem

Kur artışı ve kredi büyümesinden kaynaklanan enflasyon tehdidi azaldı. Bakır ve diğer birçok emtianın fiyatı da artış trendinde. Şirketlerin üretim maliyeti artarken bir yandan da bu alana destek politikalarının geliştirilmesi gerekiyor.

Doç. Dr. Nurullah GÜR & SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü

Para politikasında son iki aydır ciddi bir değişim yaşanmıyor. Ama TCMB’nin çözmesi gereken denklem zorlaşıyor. Faizler yükselince kur artışı ve kredi büyümesinden kaynaklanan enflasyon tehdidi azaldı. Arz koşulları ise enflasyonu sıkıştırıyor. Bakır ve diğer birçok emtianın fiyatı artış trendinde. Kuraklık, küresel gıda fiyatlarını yükseltiyor.

Bir taraftan da soğuk hava koşulları petrol üretimini sınırlandırdı ve petrol fiyatları 60 doların üzerini gördü. Küresel iklim değişikliğinin hava koşullarını nasıl dengesizleştirdiğine ve bunun hayatımızı nasıl etkilediğine dair ibretlik bir örnek yaşıyoruz. Neticede şirketlerin üretim maliyetleri artıyor. Bir de enflasyonu mayıs ayına kadar olumsuz etkilemeye devam edecek baz etkisi var. Enflasyonun yılın ilk yarısında yüzde 14 civarında seyretmesi muhtemel. Yüzde 17’lik politika faizine rağmen, arz enflasyonu karşısında TCMB’nin eli kolu bağlı. Bu koşullar, yılın ilk yarısı için olası bir faiz indiriminin önünü kapatıyor.

Enflasyonla mücadele ve özellikle finansal istikrar için eylül, kasım ve aralık toplantılarında faizi artırmak kaçınılmazdı. Ama yüksek reel faizin komplikasyonları olduğunu da unutmayalım. Faizler artınca, dışarıdan sıcak para geldi. TL’deki kan kaybı durdu.

Sıcak Para Çözüm Değil

Ancak, kurun bir anda bu kadar aşağıya gelmesi de iyi değil. Kurdaki oynaklık, reel sektörü bazen kurun seviyesinden daha fazla zorluyor. İhracatçılar endişelerini dillendirmeye başladılar bile. Parası döviz mevduatında olanlar, kur düştüğünde panik satışı yapmıyor. “Bu seviyeden satarsam zarar ederim, biraz bekleyim yükselince satarım” diye düşünen bir kitle var. Kurun geldiği seviyeyi döviz alımı için fırsat olarak görenler de mevcut. Üç yıldır döviz piyasasında süren dalgalanmalardan dolayı yatırımcıların zihinlerindeki bu sıkışmışlığın ve spekülatif fırsat arayışının önüne geçemiyoruz. Sıcak paraya bel bağlanmaz. Bu tipteki yabancı sermaye, kısa vadeli yüksek getiri peşinde koşar ve yatırım kararlarında dengeli bir tutum sergilemez. Ani sermaye çıkışlarının baş aktörleridir. Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler 2021’de sıcak para için oldukça cazip. Zira küresel likidite bol ve gelişmiş ülkelerde faizler çok düşük.

Gelişmiş ülkelerde 2023’e kadar faizlerin yükselmesi beklenmiyor. Yine de dikkatli olmak lazım. Biden’ın açıkladığı 1.9 trilyon dolarlık mali teşvik paketinin Amerikan ekonomisini aşırı ısındıracağını ve enflasyonu tetikleyebileceğini düşünenler var. Bu senaryo gerçekleşirse, FED şu anki planından sapıp 2022’nin ikinci yarısından itibaren faiz artışını gündemine alabilir. Faizleri belki fiili olarak artıramazlar ama faiz artışına dair sözlü yönlendirmeye erken başlayabilirler. Bu bile gelişmekte olan ülkeler için bir tehdit olabilir. Para politikasını şekillendirirken bu ihtimali hesaba katmalıyız.

Reel Sektöre Destek Şart

Fiyat istikrarını ve finansal istikrarı sağlamaya çalışırken bir taraftan da salgının ekonomik aktivite üzerindeki zorlayıcı etkilerini düşünerek reel sektöre destek olmalıyız. Bunları aynı anda gerçekleştirmek gerçekten zorlayıcı. Başarıya yaklaşmak için farklı politikaların birbirini desteklemesi gerekiyor.

  • Maliye politikaları yoluyla reel sektörün üretim maliyetlerini düşürmeye yönelik verilen destek bir süre daha sürdürülmeli. îEkonomi ve hukuk alanındaki yapısal reformlar bir an önce hayata geçirilerek, sıcak paradan ziyade uzun vadeli yabancı sermayeyi Türkiye’de yatırım yapmaya ikna etmeliyiz.
  • TCMB, TL’deki değer kazancını fırsat bilerek rezerv biriktirme sürecini hızlandırmalı.
  • Yılın ikinci yarısında faizleri indirmek için ortam oluşabilir. Bu ortamın oluşması durumunda faiz indirimleri kademeli ve dengeli biçimde gerçekleşmeli. Son 15 yılda yaşadığımız tecrübeler, önden yüklemeli faiz indirimlerinin de gereğinden fazla uzun tutulan yüksek reel faizin de ekonomiye zarar verdiğini gösterdi.

[TÜHA Haber Ajansı, 27 Şubat 2021]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.