Hava savunma doktrininde “tespit, teşhis, takip, önleme ve imha” zincirinin kusursuz işlemesi esastır

Sahada görev yapmış bir asker olarak Çelik Kubbe benzeri bir sistemin hem cephedeki askeri personele hem de sivil halka nasıl bir güvenlik ve psikolojik caydırıcılık sağlayacağını düşünüyorsunuz? Sistemin Türkiye’ye kazandıracağı en büyük artı sizce ne olur?
Doç. Dr. Murat ASLAN, Hasan Kalyoncu Üniversitesi
Çelik Kubbe farklı hava savunma sistemlerinin birbirlerinin eksikliklerini tamamlayacak şekilde entegre edildiği ve ağ tabanlı bir yapıyla işletilen kapsamlı bir savunma mimarisidir. Bu sistem sayesinde nokta, bölge ve stratejik seviyede hava savunması eş zamanlı olarak icra edilmekte; her noktada ortaya çıkabilecek herhangi bir tehdit tespit edilip teşhis edilmekte, takip edilip önlenmekte ve nihayetinde etkisiz hale getirilmektedir.
Böylesine bütüncül bir görev icrası sahadaki askerin hava tehdidi endişesi duymadan görevini yerine getirmesine olanak tanırken sivil halkın da günlük yaşamını kesintisiz sürdürmesini sağlamaktadır. Aksi halde düşman ülkeler tarafından küçük İHA’larla gerçekleştirilebilecek saldırılar kritik altyapıları hedef alarak kaos oluşturabilir; günlük hayatı, üretim süreçlerini ve muharebe sahasındaki dayanıklılığı ciddi şekilde sekteye uğratabilir.
Bu nedenle söz konusu sistemin tasarlanması Türkiye açısından son derece önemlidir. Elbette daha önce de hava savunma sistemlerimiz ve entegre yapılarımız bulunmaktaydı. Ancak bugün ulaşılan aşamada kapasite ve kabiliyet hem nicelik hem de nitelik bakımından önemli ölçüde artırılmıştır. Bu gelişim Türkiye’nin güvenlik ihtiyaçlarını büyük ölçüde kendi imkanlarıyla karşılamasına olanak tanırken dış destek ihtiyacını ise minimum seviyeye indirgemektedir. Dolayısıyla ülkemiz kendi özgün kararlarını alarak ve kendi yeteneklerine güvenerek güvenlik meselelerinde daha bağımsız ve esnek hareket edebilecek duruma gelmiştir.
Hava savunma doktrininde “tespit, teşhis, takip, önleme ve imha” zincirinin kusursuz işlemesi esastır. Çelik Kubbe bu zinciri ağ tabanlı, YZ destekli ve birbirinin zaaflarını kapatan “silah ailesi” prensibiyle hayata geçirerek cephedeki askeri personele büyük güven sağlar. Çünkü farklı irtifa ve menzillerdeki tehditler –ister yüksek hızda seyreden füze ister alçaktan gelen dron olsun– anında kategorize edilerek doğru sistemle bertaraf edilebilir. Bu durum asker için sadece fiziki koruma değil aynı zamanda operasyon sırasında “arkam sağlam” duygusunu pekiştirir. Sivil halk için ise nokta, bölge ve ülke genelini kapsayan kademeli kalkanların varlığı kritik şehirler, tesisler ve yaşam alanlarının korunduğu hissini güçlendirerek psikolojik güven oluşturur. Böylece toplum olası saldırılara karşı daha dirençli ve öz güvenli hale gelir.
En kritik kazanım ise sistemin yerli üretim ve milli yazılım tabanına dayanmasıdır. Bu sayede Türkiye dışa bağımlılıktan kurtulmakta, siyasi ve askeri kararlarını özgürce alabilmektedir. NATO standartlarına uyumlu fakat milli görevlerde kendi inisiyatifini kullanabilecek esnek bir mimari ülkemize stratejik bağımsızlık sağlar. Ayrıca maliyet etkinliği, ithal sistemlere göre onda biri fiyatına benzer kapasiteyi sunması ülke ekonomisine katma değer katar. Dolayısıyla Çelik Kubbe’nin Türkiye için en büyük artısı sadece askeri caydırıcılık değil aynı zamanda stratejik özerklik, ekonomik kazanç ve uluslararası savunma pazarında güçlü bir oyuncu olma kapasitesi sunmasıdır.
İster cephedeki asker ister şehirdeki vatandaş olsun Çelik Kubbe hem güven hissini somutlaştıran bir kalkan hem de Türkiye’nin rüştünü ispat eden bir milli güç göstergesidir.