enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
17:28 Düşen askeri kargo uçağında 20 askerimiz şehit oldu
07:57 Adana’da Kocaeli Şehir Tiyatroları’nın “Üç Jokerli Konken’i” adlı oyununa büyük ilgi… 
07:57 Aon Türkiye 30.Yıl Risk Zirvesi’nde iş dünyasının gündemindeki ilk 10 risk paylaşıldı
07:47 ABD’nin Orta Asya Stratejisinde Yeni Dönem: C5+1’in Dönüşümü
07:29 Konya’dan Kenya’ya bir başarı hikayesi
07:09 TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency’ndan Veysel KAVRAYAN’ın Alanya notları…
00:58 Kapadokya’da balon sepetlerine, “10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü”nde Türk bayrakları ve Atatürk posterleri asıldı.
00:57 CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’yla ilgili gerekçeli kararı açıklandı…
00:41 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nda konuştu..
00:40 İBB iddianamesi tamamlandı: İmamoğlu’na 2 bin 430 yıla kadar hapis istemi…
00:38 İletişim Başkanı Duran, “KKTC Cumhurbaşkanı Erhürman’ın ziyareti, Erdoğan’ın davetine icabetle gerçekleşiyor”
00:31 PFDK’dan Zorbay Küçük kararı
00:13 Ömer Çelik: Cumhur İttifakı’nı koalisyon sanıyorlar
21:12 Bahis oynadığı tespit edilen 1024 futbolcu PFDK’ya sevk edildi
13:56 Beni Hatırlayınız!…
11:42 Yiğit Bir Dava Adamı: Osman Yüksel Serdengeçti…
02:59 Yeni haftada hava nasıl olacak?
02:56 TBMM bu hafta yoğun gündemle mesaisine devam edecek…
02:26 ABD’li Rubin’in Türkiye Takıntısı
01:42 Kocaeli’de fabrika yangını: 11 gözaltı
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Avusturya’da Özgürlük Partisi’nin Başarısı: Avrupa’da Aşırı Sağ Zaferlerine Bir Yenisi Daha Eklendi

Avusturya’da Özgürlük Partisi’nin Başarısı: Avrupa’da Aşırı Sağ Zaferlerine Bir Yenisi Daha Eklendi
06.10.2024
A+
A-

Avusturya’da 29 Eylül tarihinde yapılan Avusturya Parlamento seçimlerinin kazananı %29.2’lik oy ile aşırı sağcı Özgürlük Partisi (FPÖ) oldu. FPÖ, 9 Haziran 2024’te yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde de ilk kez Avusturyalıların en çok oy verdiği parti olmuştu.

TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency 

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği’nden (UDİAD) Araştırmacı Mısra ŞAHİN - Uluslararası Diplomatik İlişkiler, Akademik Araştırmalar ve Eğitim DerneğiMısra ŞAHİN, kaleme aldığı “Avusturya’da Özgürlük Partisi’nin Başarısı: Avrupa’da Aşırı Sağ Zaferlerine Bir Yenisi Daha Eklendi“başlıklı yazısının detayı şöyle:

1956 yılında kurulan ve kuruluş döneminde siyasi yelpazenin merkezinde konumlanan parti, 1980’lerin sonlarından itibaren aşırı sağ politikaları benimsemeye başlamıştır. Genel hatlarıyla incelendiğinde, Avrupa Birliği projesine eleştirel bir perspektiften yaklaşan ve Rusya ile de daha iyi ilişkiler savunan FPÖ, seçim söylemlerinde sıklıkla göç, iltica, enflasyon, Ukrayna Savaşı gibi güncel ve toplumsal konulara değinmiştir.

Avrupa Birliği’nin ‘‘çok kültürlülük, küreselleşme, kitlesel göç’’ politikalarına karşıtlığı ile bilinen FPÖ, ‘‘davetsiz yabancıların geri gönderilmesi’’ ve sınırların daha sıkı denetim altına alınarak iltica hakkının ‘‘acil durum yasası’’ ile askıya alınmasını talep etmiş, bu doğrultuda daha ‘‘homojen’’ bir ulusal yapı inşa edilmesi çağrısında bulunmuştur. Ukrayna Savaşı bağlamında, Batı’nın Ukrayna’ya yönelik yardımlarını eleştiren parti, Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımları ‘‘Avusturya’nın refahını tehlikeye atan bir çılgınlık’’ olarak nitelendirmiş ve Ukrayna’nın AB’ye katılımına kesin bir şekilde karşı çıkmıştır.

Aile kavramını ‘‘kadın, erkek ve çocuk’’ biçiminde tanımlayan parti, bu bağlamda mevcut hükümet politikalarında değişiklik yapacağını ifade etmiştir. Partinin seçim stratejisi ve söylemlerinin seçmen nezdinde dikkate değer bir karşılık bulduğunu söylemek mümkündür. Buna karşın parti tek başına çoğunluğu sağlayamadığı için hükümette koalisyon ortaklarını araması gerekecektir, hükümet kurma süreci henüz belirsiz fakat karmaşık ve zorlu olacak gibi görünmektedir.

Her ne kadar parti, seçmen kaygılarına etkili bir biçimde hitap etmiş görünse de seçim sonuçları bazı kesimler tarafından memnuniyetsizlik ile karşılanmıştır. Partinin tarihsel olarak eski Nazi mensupları tarafından kurulmuş olması ve FPÖ’nün lideri Herbert Kickl’in seçim kampanyasında Adolf Hitler’i tanımlamak için kullanılan “Volkskanzler” (Halkın Şansölyesi) ifadesini kullanması, Avusturya’da endişelere yol açmıştır. FPÖ’nün seçim zaferini ilan etmesinin ardından, Nazi karşıtı pankartlar taşıyan bir grup protestocu, Viyana’daki parlamento binasına yürüyüş düzenleyerek tepkilerini göstermiştir.

Koalisyon hükümetlerinde yer almasına rağmen, tarihsel olarak ilk kez seçimlerden birinci parti olarak çıkan FPÖ’nün lideri Kickl, bu zaferi ‘‘yeni bir çağın başlangıcı’’ olarak nitelendirmiştir. Bu tarihi zaferin nedeni sorgulandığında ise “partinin stratejisindeki dönüşüm mü yoksa halkın taleplerindeki değişim mi?” sorusu bir tartışma konusu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Seçim sonuçları, ülkenin siyasi dengelerinde kayda değer bir değişimin habercisi olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca AB-Avusturya ilişkilerinin geleceği de merak konusudur. Aşırı sağ son yıllarda AB genelinde bir dizi zafere imza atmıştır. Macaristan radikal sağ bir partinin iktidarda olduğu tek AB ülkesi olsa da İtalya, Hollanda, Finlandiya, Çekya ve Hırvatistan’da aşırı sağ, koalisyon hükümetlerinin bir parçası. Seçim sonuçları göz önünde bulundurulduğunda Avusturya da aynı durumun içine girebilir. Almanya’da aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi Eylül’de yapılan yerel seçimlerde ilk kez eyalet seviyesinde zafer kazanarak Thüringen eyaletini kazandı. Fransa’da Marine Le Pen liderliğindeki Ulusal Birlik Partisi, Temmuz’da yapılan erken seçimlerde üçüncü parti konumuna geldi. Ayrıca, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağ partiler önemli kazanımlar elde ederek, AB genelinde sağa doğru bir siyasi eğilimin arttığını göstermiştir.

Bu genel eğilimle birlikte AB’nin mevcut politikaları sorgulanmaya başlanmıştır. Aşırı sağ partilerin özellikle göç, çok kültürlülük ve AB’nin merkeziyetçi politikaları başta olmak üzere AB politikalarına yönelik eleştirileri, birliğin iç bütünlüğünü zedeleme potansiyeline sahip bir tehdit olarak algılanmaktadır. Ayrıca Avrupa’nın temel değerleri olarak kabul edilen insan hakları, demokratik yönetim ve hukukun üstünlüğü ilkeleri, bu partilerin siyasi ajandaları ile çelişmektedir. Buna rağmen kısa vadede AB’nin işleyişinde radikal bir değişiklik beklenmemektedir ancak bu eğilimin uzun vadede AB içerisinde daha derin yapısal ve siyasi etkiler yaratacağı açıktır.

Bu bağlamda, Avusturya’daki Özgürlük Partisi’nin başarısı, sadece ulusal düzeyde değil, Avrupa genelinde bir paradigma değişimine işaret edebilir. Sonuç olarak, Avrupa genelinde aşırı sağın yükselişi, siyasi istikrarı tehdit eden bir gelişme olarak görülmektedir. Avusturya’nın bu sürece dahil olması, AB’nin iç dinamiklerinde ve geleceğe yönelik politikalarında kritik değişiklikler yaratabilir. Aşırı sağ partilerin Avrupa genelindeki yükselişinin Avrupa Birliği’nin uzun vadeli yapısına nasıl etki edeceği ise önümüzdeki yıllarda daha net bir biçimde gözlemlenebilecektir.

***

Yazar hakkında

Mısra ŞAHİN, 1999 Adana doğumludur. Çukurova Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 2023 yılında mezun olmuştur. Lisans eğitimine devam ederken Erasmus programı ile University of West Bohemia’da eğitim almıştır. Araştırmacı, Uluslararası İlişkiler, Bölgesel Çalışmalar, Avrupa Çalışmaları ve Göç alanlarıyla ilgilenmektedir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.