enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
09:59 Manisa, 2025’i Büyük Bir Kayıpla Bitiriyor: Ferdi Zeyrek ve Gülşah Durbay…
07:47 Su Politikaları Derneği: Ankara’nın Birim Su Maliyeti Artacak!
00:59 Gazeteci Erdem Atay: Özgür Özel İmamoğlu’nu sattı Siyasette ‘Diploma’ ve ‘Rektör Ziyareti’ tartışması
00:52 ABD NATO’dan Ayrılıyor mu?
00:48 UNICEF: Gazze’de çocuklar ve hamile kadınlar arasında yetersiz beslenme oranları arttı…
00:43 Meryem Gülbetekin’in, “Yaradan”a dair hissiyatı
00:35 Yılbaşında kar yağacak mı?
00:11 Şehzadeler Belediye Başkanı Durbay vefat etti
07:57 Dış Bakış Dergisinin “TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI” Özel Sayısı Yayında
07:17 Türkiye’de İşsizlere Yeni Bir İş Kapısı: İŞKUR – Endülüs İş Dünyası İş Birliği Umut Oldu
05:23 Orban’dan Rus varlıklarının dondurulmasına tepki: ‘Brüksel sınırı aştı’
00:59 Adalet Bakanı Tunç, NSosyal hesabından yaptığı açıklamada bulundu…
00:55 CHP, Kocaeli’de 13-0’a çok uzak!
00:43 Filistin Haber ve Enformasyon Ajansı’ndan (WAFA) Gazeteci Duha HMİDAN’ın haberleri…
00:39 Sofralık Zeytin Ihracatı Yeni Sezona Yüzde 13’Lük Artışla Girdi
00:38 11 ilde zamana karşı yarış: Asrın inşa seferberliğinde sona gelindi
00:30 Suriye’de bir DEAŞ militanının düzenlediği silahlı saldırıda 2 ABD askeri ve 1 ABD vatandaşı hayatını kaybetti…
00:23 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nüfus artış hızı noktasında gerçekten dertliyiz”
00:13 Ukraynalı Nobel Barış Ödülü sahibi Euronews’e konuştu: Ukrayna’nın ‘demokrasi dersine’ ihtiyacı yok
00:12 Ukrayna’da bugün seçimler yapılsa kim kazanır?
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Zirve Sonrası Türkiye-AB ilişkileri

Zirve Sonrası Türkiye-AB ilişkileri
14.12.2020
A+
A-

TÜHA HABER / Türkiye-AB ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde yürümesi için Avrupalı siyasetçilerin; ülkelerindeki Türkiye düşmanı diasporanın, Türkiye’yi AB’nin arka bahçesi gibi gören nüfuz siyasetçilerinin ve Ankara ile ikili sorunlarını AB’nin arkasına sığınarak çözmeye çalışan ülkelerin ilişkileri zehirlemesine fırsat vermemesi gerekiyor.

             Prof. Dr. Kemal İNAT

AB zirvesinde Türkiye ile ilgili çıkacak karar konusunda dört ihtimal vardı.

Türkiye’ye yönelik herhangi bir yaptırım kararı alınmaması, hafif bir yaptırım kararı alınması, ağır yaptırım kararları alınması, şimdilik hafif bir yaptırım kararıyla yetinip meselenin ötelenmesi…

Bunlardan dördüncü ihtimalin tercih edildiği görülüyor.

Bu şekilde Brüksel hem Türkiye ile ilişkilerin büyük bir krize sürüklenmesini engellemiş oldu hem de AB’yi Türkiye’ye karşı bir baskı aracı olarak kullanmak isteyen bazı üyeleri kısmen tatmin edecek bir karar almış oldu.

Kararın bundan sonra Türkiye-AB ilişkilerine etkisinin ne olacağını konuşmadan önce şu tespiti yapalım:

Türkiye ve AB gerek ekonomik gerekse güvenlik alanlarında çok önemli ortaklar olmalarına rağmen bir AB zirvesinde Türkiye’ye karşı yaptırımlar konusunun önemli gündem maddelerinden biri olarak yer alması Avrupa ülkelerindeki Türkiye karşıtlarının ciddi bir başarısıdır maalesef. Her ne kadar bu zirvede Türkiye konusunda istedikleri sertlikte bir karar çıkaramamış olsalar da, 1999’da AB’ye aday ülke olarak kabul edilen ve 2005 yılında katılım müzakerelerine başlayan Türkiye’nin geldiğimiz noktada AB ile ilişkilerinde “yaptırım” konusunun temel gündem maddesi olması önemli bir sorun.

İlişkilerin bu noktaya gelmiş olması sadece Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkanların başarısı değil kuşkusuz. Türkiye’ye karşı tek taraflı çıkarları doğrultusunda AB’yi kullanmak isteyen kesimlerin de bu sonuca etki ettiklerini görmek gerekiyor.

Bu kesimleri üç grupta toplayabiliriz:

Avrupa ülkelerindeki Türkiye ve AK Parti iktidarı karşıtı diaspora, Yunanistan, GKRY ve Fransa gibi Türkiye ile doğrudan çıkar çatışması yaşayan ülkeler ve Türkiye’yi kendi nüfuz alanlarında gören Avrupa ülkeleri.

Avrupa medyasına baktığımızda zirve öncesinde Türkiye’ye karşı çok ağır yaptırımlar talep edenlerin de bu kesimlerin temsilcileri olduğunu gördük. Almanya, Fransa ve Belçika gibi ülkelerdeki Türkiye kökenli ama Erdoğan ve AK Parti iktidarına şiddetle karşı kesimler, yine bu ülkelerdeki Türkiye’yi AB’nin arka bahçesi olarak görüp Ankara’nın bağımsız politikalarından rahatsız kesimler ve Fransa, Yunanistan ve GKRY’den siyasetçiler AB zirvesinde Türkiye’yi sıkıştıracak ve geri adım attıracak sertlikte yaptırımlar çıkması konusunda ısrarcı oldular.

Buna karşılık, Türkiye’nin yüzyıllar boyunca Avrupa’nın bir parçası olduğunu ve 1950’lerden beri Avrupa’nın güvenliğine ciddi katkılarda bulunduğunu bilen ve Avrupa’ya yönelik tehditlerin daha da artacağı bir döneme girildiğini gören kesimler Ankara ile ilişkileri büyük bir krize sürükleyecek adım atmak istemediler. Sembolik yaptırımlarla yetinerek Türkiye-AB ilişkilerindeki sorunların diplomasi yoluyla çözülmesi için her iki tarafa da zaman kazandırdılar.

Peki, bu kazanılan zamanı her iki tarafın da doğru kullanacağını ve bir sonraki AB zirvesinde Türkiye’ye yaptırım meselesinin artık gündeme gelmeyeceğini söyleyebilir miyiz?

Doğrusunu söylemek gerekirse, bu konuda çok ümitli olmak mümkün değil. Zira yukarıda saydığım negatif faktörler ortadan kalkmadıkça Türkiye-AB ilişkilerinin rasyonel bir düzleme oturması zor görünüyor.

Yani, Türkiye-AB ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde yürümesi için Avrupalı siyasetçilerin; ülkelerindeki Türkiye düşmanı diasporanın, Türkiye’yi AB’nin arka bahçesi gibi gören nüfuz siyasetçilerinin ve Ankara ile ikili sorunlarını AB’nin arkasına sığınarak çözmeye çalışan ülkelerin ilişkileri zehirlemesine fırsat vermemesi gerekiyor.

[TÜHA Haber Ajansı, 14 Aralık 2020]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.