Yunanistan Bindiği Dalı Keserken

TÜHA HABER / SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Hasan B. YALÇIN, Yunanistan’ın Meis’e asker sevk etmesinin Türkiye ile Yunanistan arasındaki tüm diğer alanlara dair anlaşmaların yeniden tartışmaya açılmasına neden olabileceğini ve 12 Adalardan Batı Trakya’ya kadar her konunun artık gündem maddesi olduğunu açıkladı.
Doç. Dr. Hasan B. YALÇIN, Yunanistan’ın Meis’e asker sevk etmesini (UHA) Uluslararası Haber Ajansı‘na değerlendirerek, Yunanistan’ın Türkiye sahillerine yakın adaları yıllardır silahlandırdığının bir sır olmadığını, doksanlı yıllarda da durumun bu olduğunu ifade etti.
“Bilinir ama donuk uluslararası siyaset içinde buna pek ses edilmezdi. Ufak çaplı krizler çıkardı. Sonra üstü kapatılırdı” diyen Doç. Dr. Hasan B. YALÇIN, “Halbuki Lozan Anlaşması’na göre bu adaların silahlardan arındırılmış olması gerekiyor. Evvelsi gün Yunanistan’ın Meis Adası’na sivil bir feribotla asker sevk etmesi bu meseleyi tekrar gündeme getirdi. Eskiden en azından üstü örtülü biçimde yapılan bu işler şimdi bir adım öteye taşınmış gibi duruyor” dedi.
Asker kıyafetiyle sevk edilmeleri ise açık bir gövde gösterisi.
Doç. Dr. Hasan B. YALÇIN, Yunanistan kendisi de bilir bu tür bir asker gönderme işinin adaları güvence altına almadığını. Ama kendilerince bir çeşit kriz yönetimi sergiliyorlar. Biraz iç kamuoyuna yönelik gönül alma biraz da caydırıcılık oyunun bir parçası olarak okunabilir. Belki iç kamuoyunu teskin etmek için kıymetli bir adım olarak görülebilir ama sevk edilen askerin caydırıcılık etkisi yapacağını söylemek mümkün değil. Aksine Yunanistan adına son derece yanlış bir adım. Gereksiz bir provokasyon… Bir alandaki açığını başka bir alanda kapatmaya yönelik böylesi adımlar ancak ciddi caydırıcılık barındırdığı durumlarda etkili olabilir. Fakat asker sevk ederken bile böylesi mütereddit davrandığınızda bırakın karşı tarafı caydırmayı daha da cesaretlendirirsiniz” şeklinde konuştu.
Dahası bu eylemin Türkiye’ye çok önemli bir fırsat da verdiğine dikkat çeken Doç. Dr. Hasan B. YALÇIN, Yunanistan’ın telaşla hareket ettiği için işin bu boyutlarını hesaplamakta güçlük çektiğini, ama kendisini Türkiye karşısında en güçlü hissettiği alanın altını kendisinin kazdığının altını çizdi.
“Türkiye ile Yunanistan arasındaki Lozan’dan kalma hukuku çiğnediği müddetçe tek güvencesini de kaybedebilir” diyen Doç. Dr. Hasan B. YALÇIN, “Gerçi bu tarihlerde uluslararası hukukun pek bir zorlayıcı yanı kalmadı, ama Yunanistan’ın tek dayanağı bu olduğundan onu da tehlikeye atması anlaşılır gibi değil” değerlendirmesinde bulundu.
Doç. Dr. Hasan B. YALÇIN, Yunanistan’ın hem cepheyi genişlettiğini hem de güvensiz sulara doğru yelken açtığını hatırlatarak, Meis’e asker sevk etmesinin Türkiye ile Yunanistan arasındaki tüm diğer alanlara dair anlaşmaların yeniden tartışmaya açılmasına neden olabileceğini ve 12 Adalardan Batı Trakya’ya kadar her konu(nun) artık gündem maddesi (dir) olduğuna işaret etti.
Türkiye’nin basitçe bütün bu adalardaki silahlanma faaliyetlerini gerekçe göstererek kendine yeni bir diplomatik zemin açabileceğini belirten Doç. Dr. Hasan B. YALÇIN, “Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı bir açıklamaya dikkat ederseniz Batı Trakya’daki Türklere yönelik ayrımcı Yunan tutumu da bu yeni gündem maddelerinin başında gelecek” dedi.
SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Hasan B. YALÇIN, “Sanırım Türkiye’nin acele etmesine pek gerek yok. Yunanistan sıkıştıkça kendi bindiği dalları kesmeye devam edecek gibi duruyor. Taşlar yerinden oynuyor dememizin bir sebebi var. Lozan gibi istikrarlı bir anlaşma bile sarsıntı geçiriyor. Yüz yılda bir ortaya çıkan bu değişim dönemine kim daha hazırlıklı ise o daha karlı çıkacaktır. Şahsen ben Türkiye karşısında Yunanistan’a şans vermiyorum” şeklinde kaydetti.
HABER : Ataner YÜCE
[TÜHA Haber Ajansı, 02 Eylül 2020]