enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:42 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Menfi ile görüştü
00:37 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP vesayete teslim olmuş, baskılara direnememiş, sürecin önünü açacak hiçbir somut teklif getirememiştir.”
00:29 Karadağ, Türk vatandaşlarına vize muafiyetini yeniden başlatıyor
00:14 Dışişleri Bakanı Fidan, Hamas heyetiyle görüştü
00:06 11. Yargı Paketi Meclis’te kabul edildi
00:05 Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu…
00:01 “Aşkabat Forumu: Çok Kutuplu Düzen Arayışında Barış ve Güvenin Yeni Parametreleri”
11:14 Asgari Ücret Zammı Açıklandı: Yeni Tutar Net 28 075 TL! Türkiye’nin Nabzı Gündemde
10:35 SPD Başkanı Yıldız : Ankara su yönetiminde örnek bir başkent olmalı!
09:27 Finansın geleceği Ataşehir’de yazılıyor…
00:56 (TÜHA) Türkuaz Uluslararası Haber Ajansı, DW ve Euronews abonesi
00:44 SDG meselesinde kilit güç ABD: Mazlum Abdi ve YPG’nin silahlı sayısı gerçekçi rakamlarla değerlendiriliyor
00:41 İletişim Başkanı Duran’dan Netanyahu’ya tepki
00:34 TÜGVA Başkanı İbrahim Beşinci, “Filistin’deki sistematik zulme karşı sessiz kalmayı reddediyoruz”
00:19 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnan Cumhurbaşkanı Avn ile görüştü
00:17 İzmir’de açılan “Hollanda & Türkiye Sergisi” büyük ilgi görüyor…
00:05 İletişim Başkanlığı “savunma sanayi projelerine yeterli ödenek ayrılmadığı” iddiasını yalanladı
00:03 Türk siyaset bilimci: Türkiye’nin artan rolü hem fırsatlar hem de riskler getiriyor…
00:02 İstanbul Havalimanı aralık ayında da Avrupa zirvesinde
20:34 400 yıllık dostluk ‘Ortak Miras’ sergisiyle taçlandı
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Yorum: Dijital canavarı evcilleştirin

Yorum: Dijital canavarı evcilleştirin
10.02.2021
A+
A-

TÜHA HABER / Bugün Güvenli İnternet Günü. DW’den Matthias von Hein, internet devlerinin sosyal medya platformlarında ilgimizi çekmek için giriştiği rekabetin yarattığı hasara dikkat çekiyor. Bu hasar, bölünme, kutuplaşma, nefret.

Bilmeyen yoktur herhalde: Şöyle bir bakıp çıkayım diye sosyal medyaya girip kanlanmış gözlerinizi kaldırdığınızda en az bir saatin hatta daha fazla zamanın geçtiğini fark etmek… Birer zaman avcısı olan internet platformları kasten böyle tasarlanıyor. Bizim zamanımız ve ilgimiz sayesinde Silikon Vadisi’ndeki şirketler dünyanın en değerli şirketleri arasına girdi, avlanan büyük miktardaki verilerimiz ise onlar için vazgeçilmez bir araç.

Bu ekonomideki rekabet oldukça sert. Bu rekabetten geriye tali hasar olarak ise bölünmüşlüğü giderek artan toplumlar kalıyor. Öfkeyle dolu, kutuplaşmış, depresyonun ve dezenformasyonun pençesinde, her türden siyasi demogojiye açık bir vaziyette… Çünkü yapay zekâ ve süper bilgisayarlar kullanıcılara sunulacak içerik konusunda tek bir kriteri esas alıyorlar: Ne alıkoyar? Cevap ise hazır: Duygularımıza en çok dokunanlar. Peki hangi duygular en basit şekilde uyandırılabilir? Korku ve buna bağlı olarak öfke.

“Kâr için nefret”

Bugünlerde yakınlarının neden Chemtrail komplo teorisi veya Bill Gates’in koronavirüs aşısıyla insanlara çip yerleştirmesi hakkında konuştuğunu merak edenler yanıtların bir kısmını burada bulabilir. Algoritmalar yeni içerikler önerdiğinde, onlar için bu içeriklerin gerçeklerle örtüşüp örtüşmediğinin ve kullanıcılarda nasıl bir tepkiye yol açtığının hiçbir önemi yok. Önemli olan tek şey şu: Kullanıcı bizim sayfamızda kalıyor mu? Bizim ilgimizden para kazanmak için bu teknoloji girdabında aşırı içerikler güçlendiriliyor; daha sıkıcı olan “aklın sesi” ise arka planda kalıyor. Aktivistler bu iş modeli için bir isim buldu; “nefret için kâr” diyorlar. Sadece her yüz kişiden biri bu türden komplo teorilerine inansa bile Facebook’un dünya genelinde iki milyardan fazla, Youtube’un ise iki milyar kullanıcısı olduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Bu sırada sosyal medya platformları dünyayı görmek ve anlamak konusunda merkezi bilgi edinme araçları olarak giderek daha fazla öne çıkıyor. Bir yandan teyitlenmemiş, aşırı içerikler toplumun marjinal kesimlerinden merkezine doğru akarken, diğer yandan yerleşik medya organlarının teyitli bilgileri içeren içerikleri ödeme duvarlarının arkasında kalıyor. Demokrasiler, bilgi edinen ve ortak bir müzakere temelinde buluşabilen vatandaşlarla ayakta kalır. Ortak bir dil geliştiremeyen, yanlış bilgilendirilmiş insanlardan oluşan bir toplumun ne yöne doğru ilerleyeceğini tahmin etmek çok da güç değil.

Kamuoyu baskısı sonucu Facebook, Google ve benzeri şirketler bazı önlemleri hayata geçirerek en iğrenç içerikleri kaldırmak için birkaç öğrenciyi işe alıyor. Ancak bu yeterli değil. Çünkü sosyal medya devleri küresel ve yüzlerce dilde faaliyet gösteriyorlar; içeriklerin denetimi ise sadece bazı dillerde özellikle de Batı dillerinde gerçekleşiyor. Bunun bir örneğinde Facebook kendi suçunu itiraf etti: 2017 yılında Rohingya Müslümanlarının Myanmar’dan sürülmesi sırasında Facebook öylesine nefretin körüklendiği bir platform haline dönüşmüştü ki 2018 yılında bir Birleşmiş Milletler yetkilisi Facebook’u “canavar” olarak nitelendirdi. Merkezi California, Menlo Park’ta olan şirkette çalışanlar, muhtemelen diğer Asya ve Afrika dillerindeki içerikler hakkında da 2017’de Myanmar hakkında bildiklerinden daha fazla bir şey bilmiyorlardır. Aynı şey Youtube ve diğer rakipleri için de geçerli.

Su ve elektrik gibi düzenleyin

Her şeyden önce, şirketlerin başarısı, kayıplardan bağımsız olarak en düşük içgüdülerimize hitap ederek bizi mümkün olduğu kadar uzun süre platformda tutmaya dayandığı sürece bu reaktif yaklaşım yeterli olmaz. Artık internet hizmetleri yaşamımızda öylesine merkezi bir rol oynuyor ki onların da su ve elektrik tedarikinde olduğu gibi kurallara tabi olması gerekiyor. Genel sağlık açısından içme suyunu evde filtreden geçirmek yerine borulara akmadan önce arıtmak daha mantıklıdır. Sosyal medya organlarına da aynı özenle yaklaşmak gerekiyor. Burada söz konusu olan içerikleri “sansürlemek” değil. Aşırı içeriklerin öne çıkmasının engellenmesi ile bile çok şey kazanılmış olur. Bizi hem birey hem de toplum olarak ileriye götüren içeriklere öncelik verilmesi bu kazanımı daha da artırır. Örneğin lisanslar dağıtılırken kâr yerine insanı önceleyen bir yaklaşım benimsenmesi… İlgimiz, şirketlere düzenlenmeden bırakılamayacak kadar önemli bir kaynak. Sizinki için teşekkür ederim.

DW Editörü Matthias von Hein

Yorum : Matthias von Hein & DW Editörü 

[TÜHA Haber Ajansı, 10 Şubat 2021] 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.