enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
10:06 Ankara’da Su Bitiyor. İlave Su Kızılırmak’tan Getirilecek. Su Güvenliği Seferberliği Gerekli
09:38 Kastamonu’da nüfusu 2 binin altına düşen belediyeler köy olacak…
09:33 Türk Hava Yolları tarafından hizmet sektörü için tecrübeli ve tecrübesiz kabin memuru alımı
09:02 TÜBİTAK’tan ISUBÜ 30 Milyon TL Bütçeli “Milli Teknoloji Atölyesi” Projesi’ne Onay Aldı
07:31 Ünlü Ekonomist Selçuk Geçer’den korkutucu uyarılar: Fırtına öncesi sessizlik
07:27 Yorum: Paşinyan ve kilise çatışması…
06:54 Yeni Küresel Denge Arayışında G7 Zirvesi…
06:44 Mobilya Sektörünün En Güçlü Buluşması: Furnishings & Design İstanbul (FDI) 2025, 25–27 Eylül 2025…
06:43 İsrail’den yeni oyun: DEAŞ’a yakın terörist gruplar silahlandırılıyor
06:42 İzmir Çiğli’de CHP’li Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız’ın
06:35 Kastamonu Üniversitesi Basın Yayın Müşavirliğince, Filistin’de şehit edilen gazeteciler anıldı…
06:08 Milletimizin mal varlığı ve alın teri faizle sömürülüyor
06:06 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığınca düzenlenen Türkiye Eğitim Teknolojileri Zirvesi’nde (TETZ) konuştu…
00:00 Eğirdir Gölü Su Eylem Planı”, 13 ana başlık ve 31 alt başlıktan oluşuyor…
23:28 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Adlarını Hitler gibi zalimlerin yanına utançla yazdırdılar
22:51 Cumhurbaşkanı Erdoğan Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ı kabul etti
21:53 Trabzonspor, transferdeki ilk hamlesini yaptı
21:23 Kocaelispor, kaleci Aleksandar Jovanovic ile 2 yıllık sözleşme imzaladı.
17:14 TFF 3. Lig’e düşen İzmir’in köklü kulüplerinden Altay’da futbol şubesinin şirketleşmesi için harekete geçildi.
17:05 Arda Turan, Shakhtar Donetsk’te işbaşı yaptı
TÜMÜNÜ GÖSTER →

UDİAD Başkan Yardımcısı Özçubukçu,İnsanlık tarihinin kara lekesi: Hocalı Katliamı Konferansı’nda konuştu

UDİAD Başkan Yardımcısı Özçubukçu,İnsanlık tarihinin kara lekesi: Hocalı Katliamı Konferansı’nda konuştu
01.05.2025
A+
A-

Eskişehir Azerbaycanlılar Derneği’nce, 33 yıldır devam eden Hocalı Soykırımının acısını Eskişehirli soydaşlarına ve kamuoyuna duyurmak ve Hocalı’da şehit düşen Azerbaycan Türklerini yad etmek için konferans düzenledi. 

TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency

Eskişehir Azerbaycanlılar Derneği tarafından Uluslararası Diplomatik İlişkiler, Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği - Eskişehir’de Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi Salonu’nda gerçekleşen ‘Hocalı Katliamı‘ konferansının konuk konuşmacısı ise Uluslararası Diplomatik İlişkiler ve Akademik Araştırmalar Derneği (UDİAD) Başkan Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU, soykırımı uluslararası hukuk açısından değerlendirdi.

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU, aylar süren saldırılarını 25 Şubat 1992’de yoğunlaştıran Ermenilerin, gece Sovyet Rus ordusunun da o zaman Hankendi’de bulunan 366. motorize alayının da yardımıyla Hocalı’ya üç koldan saldırdığını söyledi.

Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU, daha önce 7 bin kişinin yaşadığı Hocalı’da savunmasız durumdaki 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk 613 Azerbaycan vatandaşın hayatını kaybetmesi ve  katliamdan 487 kişi ağır yaralı kurtulduğu, Ermeni güçlerinin 1275 kişiyi esir aldığını, bunların 150’sinden hala haber alınamadığına dikkat çekti.

Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) döneminde Azerbaycan’a bağlı özerk bir bölge olan Dağlık Karabağ’ın, 1991 yılında SSCB’nin dağılması akabinde uluslararası bir krizin konusu olduğunu ve 19. yüzyıldan itibaren Rusya’nın Kafkasya politikası çerçevesinde Ermeni nüfusun yerleştirildiği Dağlık Karabağ, bu dönemden itibaren Ermenistan’ın gündemine girdiğini ve Ermenistan’ın SSCB döneminde hukuken Azerbaycan’a ait olan bölgede hak iddia etmesi sonucu da Karabağ Savaşının başladığının altını çizdi.

SSCB döneminde hukuken Azerbaycan’a tabii özerk bir bölge olan Dağlık Karabağ’ın, Azerbaycan, Ermenistan ve İran’ı kontrol edebilecek bir konumda olan Kafkasya’nın en stratejik noktalarından birinde bulunduğunu ifade eden ÖZÇUBUKÇU, şunları söyledi:

“Sovyet döneminde Karabağ’ın demografik yapısı Rusya tarafından şekillendirilmeye çalışılmıştır. Müslüman nüfusun Kafkasya’dan sürülmesi ve yerlerine Hristiyan nüfusun yerleştirilmesi, Rusya’nın Kafkas politikasının bir parçası olarak gerçekleşmiştir. 1826 yılında Karabağ Hanlığı’nı işgal eden Rusya, bölgede Ermeni nüfusun arttırılmasını teşvik etmiş; bu amaca matuf olarak İran ve Anadolu’da yaşayan Ermenileri bölgeye yerleştirmiştir. 20. yüzyılda da aynı politikasını devam ettiren Rusya, Ermenilerin bölgede iskân edilmesini teşvik ederken Azerileri bölgeden göç ettirmeye yönelik bir politika izlemiştir. “Ermenistan, SSCB’den kolektif çiftlik sahibi ve diğer Azerbaycanlı nüfusun Azerbaycan SSCB’nin Kür-Aras ovasına göç ettirilmesi” hakkındaki kararname, 1947 Aralık ayında SSCB Bakanlar Şurası tarafından kabul
edilmiştir. Kararname, Azerilerin yurtlarından çıkarılarak yerlerine Ermenilerin yerleştirilmesini amaçlamaktadır. 1960 yılından itibaren ise Ermeniler Karabağ ve Nahçıvan üzerinde toprak iddiasında bulunmaya başlamıştır.
1980’li yılların ikinci yarısında -Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecine girdiği dönemde- Ermeniler, Gorbaçov’un “perestroika” (yeniden yapılanma) ve “glasnost” (açıklık) politikalarını da fırsat bilerek Dağlık Karabağ bölgesinde hak iddia etmeye başlamıştır. Gorbaçov’un ekonomi başdanışmanı Aganbekyan’ın 1987 yılının Kasım ayında “Dağlık Karabağ Ermenilerindir ve bu topraklar Ermenistan’a ilhak edilmelidir.” şeklindeki açıklaması akabinde, bölgede yaşayan Ermeniler Ermenistan’a bağlanma adına gösterilerde bulunmaya ve Azerilere
yönelik şiddet eylemlerine başvurmaya başlamıştır.
Rusya’nın Kafkasya politikası sonucu Dağlık Karabağ’da Ermeni nüfus çoğunluk durumuna geçmiş, SSCB’nin dağılma dönemine girdiği 80’li yılların ikinci yarısından itibaren Ermenistan’ın bölgede hak iddia etmesi de Dağlık Karabağ Sorunu’nu doğurmuştur.

SSCB’nin dağılmasının ardından Ermenistan ve Azerbaycan’ın bağımsızlıklarını ilan ettiği 1991 yılında, Dağlık Karabağ’daki Ermenilerin Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ni ilan etmesiyle iki devlet arasındaki gerilim savaşa dönüşmüştür.

Savaş süresince Rusya’nın da desteğini alan Ermenistan, Karabağ bölgesine Ermeni nüfusu yerleştirme ve Azerileri bölgeden sürmeye yönelik bir politika izlemiştir. “Denizden denize Ermenistan” projesi ile Hazar’dan Karadeniz’e Büyük Ermenistan’ı kurma hayali, SSCB’nin
dağılması akabinde Ermenistan’ın ilk Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan tarafından gündeme getirilmiştir. Ter-Petrosyan, bu projeyi hayata geçirme adına Ermenistan’da yaşayan Azeri Türklerinin sürgününe ve Azerbaycan Cumhuriyeti’ne bağlı özerk bölge durumundaki Dağlık Karabağ’ın fiilî işgaline imza atmıştır. 1991 yılında başlayan Karabağ Savaşı, Azerbaycan ve Ermenistan arasında 1994’te ilan edilen ateşkes ile sona ermiştir. Ancak Azerbaycan topraklarının beşte birini işgal eden Ermenistan, bu topraklardan çekilmemiştir. Hukuken Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ hâlen Ermenistan işgali altındadır. Savaş süresince 20.000 kişi ölmüş, 50.000 kişi yaralanmış,
bir milyon kişi de yurtlarından göç etmek durumunda kalmıştır.

Dağlık Karabağ bölgesinde önemli bir yerleşim merkezi olan Hocalı; Ağdam, Şuşa, Hankendi, Askeran yolları üzerinde stratejik bir konuma sahiptir.

Karabağ’ı Ermenistan’a bağlayan yol da Hocalı’dan geçmektedir. Bölgenin tek hava limanı için üs konumunda olan Hocalı, Karabağ Savaşı süresince Ermeni güçleri için askerî bir hedef konumunda olmuştur. Zira, Hocalı’nın ele geçirilmesi durumunda Askeran ve Hankendi
arasındaki yol açılarak Şuşa dışındaki bütün Dağlık Karabağ’ın Ermenilerin kontrolü altına alınması söz konusu olacaktır.
Ermeniler 1987 yılından itibaren Dağlık Karabağ bölgesine saldırılarını yoğunlaştırmıştır. Hedef, Azerbaycan Türklerini Dağlık
Karabağ bölgesinden çıkarmaktır. Azeriler otobüs baskınları, yol kesme vb. şiddet eylemlerine maruz bırakılmışlardır. 1990 yılı
başlarında yaklaşık 186.000 Azeri, Ermenistan’dan Azerbaycan’a gitmeye zorlanmış; 1991 yılının Ekim ayında bir Azeri köyü Ermenilerin eline geçmiştir. 1991 yılının Aralık ayına gelindiğinde Hocalı kasabası Ermeni ablukası altına alınmıştır. Ekim ayından itibaren bölgeye kara yolu ulaşımı kapanmış, ulaşım sadece helikopterlerle yapılabilmiştir. Kasım ayında Hocalı’da bir helikopterin Ermeniler tarafından vurulması sonucu, içerisinde Azerbaycan devlet yetkilileri, Rus ve Kazak gözlemcilerin bulunduğu 20 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu olaydan sonra bölgenin hava yolu ulaşımı da kapanmış, gaz ve elektrik bağlantısı kesilmiş ve bölge tamamen Ermeni ablukası altına girmiştir.13
3.000 Azeri nüfusun yanı sıra Ahıska Türklerinin de yaşadığı Hocalı kasabası, 1992 yılında 25 Şubat’ı 26’ya bağlayan gece, Ermenistan silahlı kuvvetleri ve 366. Rus Motorize Alayı’nın gerçekleştirdiği bir katliama maruz kalmıştır. Katliamın yaşandığı tarihte Hocalı, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin koruması altında değildir; savunmasız bir durumda, elinde hafif silahlar olan yaklaşık 150 kişi tarafından korunmaktadır. Zira
Gorbaçov’un Temmuz 1990’da çıkardığı bir kanun ile Sovyetler Birliği’nin bütün bölgelerinde av silahları da dâhil olmak üzere tüm
silahlar toplatılmıştır. Karabağ Ermenilerinin lideri Ter-Petrosyan ise Moskova’nın “anlayış göstermesini umarak” bu hükme uymamış
tır. Bölgedeki Azeriler silahsızlandırılırken Ermenilerin elindeki silahlar olduğu gibi korunmuştur.
Tamamen savunmasız durumda olan kente üç istikamet üzerinden giren Rus destekli Ermeni askerleri, sivil insanları vahşice katletmiştir. Hankendi tarafından 366. Alay askerleri, arkada Rus-Ermeni silahlı birlikleri, Esgeran istikametinde ise 1.000’den fazla silahlı kişi harekete geçmiştir. 366. Alay’ın tanklarının desteği ile şehre giren Ermeniler, topçu ateşiyle şehirdeki karargâhları ve askerî hedefleri vurmuştur. Rus Motorize Alayı’nın düzenlediği saldırı sonucu Hocalı hava alanı kullanılamaz hâle gelmiştir. Hocalı’dan kaçmak için Ağdam istikametine ilerleyen halkın bir kısmı, yol üzerinde karşılarına çıkan Ermeni güçleri tarafından esir alınmış, bir kısmı da katledilmiştir. Katliamda insanların kafa derileri yüzülmüş, kol ve bacakları testere ve hızarlarla kesilmiş, kafaları vücutlarından koparılmış, hamile kadınların karınları kesilmiş, insanlar diri diri yakılmıştır.

Resmî rakamlara göre saldırıda 106’sı kadın, 63’ü çocuk, 70’i yaşlı toplam 613 kişi katledilmiş; 76’sı çocuk 487 kişi ağır yaralanmış, iş
kenceye maruz kalan 1.275 kişi esir alınmıştır. Esir alınanlardan 150 Azerbaycan Türkü hâlen kayıptır. Gayriresmî rakamlara göre ise katledilen Azeri sayısı 1.300, yaralı sayısı 1.000’in üzerindedir. Katliam nedeniyle çocuk hem öksüz hem yetim, 130 çocuk da
öksüz veya yetim kalmıştır.
Hocalı Katliamı Karabağ Savaşı’nın yaşandığı bölgelerde büyük yankı uyandırmış ve Azeri halk kısa sürede Karabağ ve çevresindeki yerleşim yerlerini boşaltmıştır. Hocalı’yı ele geçiren Ermeni birlikleri, akabinde Azerbaycan’ın Kubatlı, Zengilan, Cebrail, Füzuli ve Ağdam vilayetlerini de ele geçirmiştir. 1 milyon Azerbaycan Türkü işgal edilen topraklardan göç etmek durumunda kalmıştır.
Üzerinden 22 yıl geçmesine rağmen bu topraklar hâlen işgal altındadır. Bugün 1 milyon Azeri göçgün, işgal edilen topraklardaki evlerine geri dönmeyi beklemektedir.

TANIKLARIN DİLİNDEN HOCALI KATLİAMI
26 Şubat 1992’de Rus askerleri tarafından desteklenen Ermeni güçlerinin Hocalı’da yaptığı katliamdan kurtulanların, katliama tanık
olan gazetecilerin ve dahası katliamı bizzat gerçekleştiren kişilerin tanıklıkları akıl almaz derecede hunharca işlenen cinayetleri gözler
önüne sermektedir. İşgalci güçlerin kasaba içerisinde yakaladığı kişiler vahşice öldürülmüş, kaçmaya çalışanlar yolda çeteler tarafından
yakalanmış, kimi işkenceye maruz kalmış kimi de esir alınmıştır.

“Dağlık Karabağ’ın Hocalı kentinin düşüşünü bir gün boyunca yaşadım. Görüntülerle belgeledim ve video çekimleriyle bir günde 1.300 Azerbaycan Türk’ünün Ermeni çetecilerce öldürülüşünü bütün dünyaya duyurdum. Hocalı Katliamı anlatılamaz bir vahşetti. Azerbaycan yönetimi ve Cumhurbaşkanı Ayaz Mütellibov, dört gün boyunca olayı kamuoyundan gizlemeye çalıştı. Bütün Azerbaycan yaşananlar nedeniyle şok olmuştu.

Ermeni bıçaklarından, kurşunlarından kurtulmayı başaranlar; kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar karlı dağlardan tipi altında Ağdam’a ulaşabildiklerinde çoğunun ayakları donmuştu. Bazılarının ayakları kangrenden dolayı kesilmişti. Ermeniler vahşetin her türlüsünü sanki ibret olsun, örnek olsun diye yapmıştı. İhtiyar dedelerin, yaşlı anaların yüzleri jiletlerle doğranmış, genç kadınların göğüsleri peynir gibi kesilmiş, bebeklerin kafa derileri yüzülmüştü. Hocalı ile Ağdam arasındaki 12 kilometrelik orman boyunca cesetler dizilmişti.” (Katliama tanık olan bir gazeteci)

“Bu gördüklerim gerçek olamaz, bunlar ya beynimin bana oynadığı bir oyun ya da Azeriler çok iyi mizansen hazırlamışlar. Öyle ya, hangi insanoğlu soğukkanlı bir şekilde elleri bile titremeden diri diri yalnızca kemikleri kalana kadar bir insanın kafa derisini yüzebilirdi? Ya da nasıl bir insan hamile bir kadının karnını kasatura ile yarıp doğmamış çocuğu oradan alıp sonra da çocuğu süngüleyebilirdi?… Pek çok savaş öyküsü dinledim, faşistlerin zulmünü işittim, ama Hocalı’daki gibi bir vahşete hiçbir yerde rastlamadım.”
(Fransız gazeteci Jean-Yves Junet)

“Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, 2 Mart günü Hocalı’nın 1 kilometre batısına 100 Azeri cesedini getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşlarında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Yaralarına, soğuğa ve açlığa rağmen hâlâ yaşıyordu. Çok zor nefes alıyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir Ermeni asker onu tuttuğu gibi oradaki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. O sırada sanki yanmakta olan ölü bedenler arasında bir çığlık işittim. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa’ya döndüm, onlarsa haçın hatırı için savaşa devam ettiler.”25 (Ermeni gazeteci Daud Kheyriyan, For the Sake of
Cross)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.