enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
09:52 İstanbul Beykoz Kaymakamı Faik Oktay Sözer, Bilecik Valiliği görevine atandı…
08:24 Sigortalı çalışanlara ait Şubat 2025 verileri SGK tarafından açıklandı.
08:22 Suyun altında şarj dönemi: Bilim insanlarından ultrasonik güç transferi
07:51 Resmi Gazete’de yayımlanan atama kararıyla Bilecik Valisi Şefik Aygöl, Tunceli Valiliği görevine atandı…
07:43 İki galaksi arasında kozmik turnuva ilk kez gözlemlendi
07:39 Avrupa’da Yükselen Milliyetçilik ve Türkiye!
07:38 Kadın Diplomatların Süper Gücü Nedir?
07:33 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bölgenin huzurunu bozmaya çalışan girişimlere karşı duracağız
07:09 390 mülki idare amirinin görev yerleri belli oldu
06:48 Türkiye, Rusya-Ukrayna arasındaki barış arayışında yoğun diplomasi trafiğini sürdürüyor.
23:19 A Milli Futbol Takımı’nın aday kadrosu açıklandı
23:07 Erdoğan: Karabağ, bir milletin adeta yeniden dirilişinin sesi oldu
22:49 Trafikte hayati risk oluşturan alkollü araç kullanımına yönelik cezalar ağırlaştırılıyor.
22:32 İletişim Başkanı Altun, basın mensuplarına yönelik saldırıyı kınadı
10:24 Gazze Bitiyor, Hâlâ mı Seyredeceğiz?
09:44 Tunceli ve Bilecik değişti
09:26 Derince’de Safiport Limanı’na Yönelik Artan Eleştiriler Tartışma Yarattı: Trafik Mağduriyeti Mi, Başka Hesaplar Mı?
08:50 Güneş enerjisiyle havadan su üreten akıllı sünger geliştirildi
07:47 Sadece Haber Değil, Bir Duruşun adı: KOZ
07:37 Arda Turan’ın yeni takımı belli oldu
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Türkiye’nin Yunanistan ile Deniz Mekansal Planlama Gerginliği

Türkiye’nin Yunanistan ile Deniz Mekansal Planlama Gerginliği

Deniz mekansal planlama, deniz yetki alanlarının sürdürülebilir kullanımı için stratejik bir araç olurken, Türkiye ile Yunanistan arasında Ege ve Doğu Akdeniz’deki yetki alanı ihtilaflarını da yeniden gündeme taşıyor.

Prof. Dr. Yücel Acer (@rektoracer) / X

Prof. Dr. Yücel ACAR & Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Deniz ve kıyı alanlarında yürütülen ve yürütülecek faaliyetlerin uyumlu bir şekilde planlanarak çevreye zarar vermeden güvenli ve sürdürülebilir bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak amacıyla yapılan planlama faaliyetine “deniz mekansal planlama” (DMP, maritime spatial planning) denmektedir. Bu planlamayla esas olarak enerji, balıkçılık, ulaşım, turizm, ekosistemin korunması, bilimsel araştırma ve askeri savunma tatbikatları gibi farklı hususlar bir arada değerlendirilerek deniz alanlarının en verimli ve sürdürülebilir şekilde kullanımı sağlanmaya çalışılmaktadır.

Avrupa Birliği (AB) 2014’te DMP Direktifi yayımlayarak üye ülkelerin etraflarındaki denizlerde mekansal planlama çalışmasını oluşturup hayata geçirmelerini öngörmüştür. Direktifin ilk maddesinde denize dayalı ekonominin sürdürülebilir büyümesi, deniz alanlarının sürdürülebilir gelişimi ve deniz kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını teşvik etmeyi amaçlayan DMP için bir çerçeve oluşturulduğu, AB’nin Entegre Deniz Politikası kapsamında bu çerçevenin ilgili BM Deniz Hukuku Sözleşmesi hükümlerine uygun olarak, kara-deniz etkileşimlerini ve gelişmiş sınır ötesi iş birliğini dikkate alarak üye devletler tarafından deniz mekansal planlamalarının oluşturulması ve uygulanmasını sağlayacağı belirtilmiştir.[1]

Sonraki yıllarda üye devletlerin bu hedefe yönelik çalışmaları hız kazanmış ancak Yunanistan Ege’de Türkiye ile yaşayabileceği gerilimi de hesaba katıyor olacak ki bu planlamayı ertelemiştir. Hatta bu nedenle AB tarafından belirtilen süre içerisinde gereğini yapmadığından AB Adalet Divanının Şubat 2025’teki kararıyla bir ceza da almıştır.

Türkiye bu süreç içerisinde Ege ve Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) DMP uygulamalarının Türkiye’nin deniz yetki alanlarına (kıta sahanlığı ve muhtemel münhasır bölge alanları [MEB]) tecavüz etmemesi gerektiğini sıklıkla beyan etmiştir. Kasım 2024’te Avrupa Komisyonu, Güneydoğu Ege’deki Meis de dahil olmak üzere tüm adaların tam hukuki etkisini tanıyan bir mekansal plan haritası yayımlayınca Türkiye Dışişleri Bakanlığı 16 Kasım’daki açıklamasıyla AB’nin DMP çalışmalarının yakından takip edildiğini, Türkiye’nin Ege ve Akdeniz’deki haklarının korunması için gerekli uyarıların ilgili taraflara yapıldığını, bu çalışmada kullanıldığı görülen haritaların Türkiye bakımından yok hükmünde olduğunu, bunların fiilen ve hukuken bir sonuç doğurmasının söz konusu olmadığını, bu tür teşebbüslerin birbiriyle bağlantılı Ege sorunlarının kapsamlı, adil ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulması yönündeki çabalara zarar vereceğini açıklamıştır.[2]

Nihayetinde Türkiye’nin bu konuda ön alıcı bir çalışma başlatıp sonuçlandırdığı da görülmüştür. Cumhurbaşkanlığının himayesinde ilgili devlet ve özel sektör kurumlarının iş birliğinde Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi (DEHUKAM) bünyesinde DMP neticesinde Türkiye’yi çevreleyen denizlerde planlamanın uygulanacağı alanları gösteren bir harita da hazırlanmış ve 16 Nisan 2025’te yayımlanmıştır.[3]

Harita 1. Türkiye’nin DMP Haritası (16 Nisan 2025) | Kaynak: “Türkiye Marine Spatial Planning”.

Aynı gün Yunanistan uzun süredir ertelediği DMP kararını resmen açıklamış ve ek olarak planlama alanlarını gösteren bir harita da yayımlanmıştır. Yunanistan her ne kadar “Yunan deniz mekansal planlamasını gösteren harita bir MEB sınırlandırması oluşturmaz” açıklamasını eklese de bu harita Türkiye’nin tepkisini çekecek nitelikler taşımaktadır.

Harita 2. Yunanistan’ın DMP Haritası (16 Nisan 2025) | Kaynak: “Greece Finalizes Marine Spatial Planning, Releases Official Map”, Ekathimerini, 16 Nisan 2025

Öncelikle Yunanistan’ın ilan ettiği DMP bölgeleri hem Ege Denizi hem de Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin kıta sahanlığı ve MEB alanlarıyla büyük oranda örtüşmektedir. Belirtilen bölgelerde gerçekleştirilecek eylemler bir yana kapsanan deniz alanlarının açıkça Türkiye’nin mevcut kıta sahanlığı ve muhtemel MEB alanlarını gasp ettiği söylenebilir. Oysa AB mevzuatı gereği böyle bir plan yapılırken Türkiye’ye karşı olan yükümlülükler göz önünde bulundurularak en azından uyuşmazlık oluşturan alanlara girilmeyebilirdi.

Nitekim Türkiye Dışişleri Bakanlığı aynı gün yaptığı resmi beyanatta Yunanistan’ın AB mevzuatı çerçevesinde açıkladığı DMP’sinde yer alan bazı alanların Türkiye’nin hem Ege Denizi hem de Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarını ihlal ettiği ve Atina’nın tek taraflı bu eylem ve iddialarının Türkiye için hiçbir hukuki sonucunun olmayacağını açıklamıştır. Hatta açıklamada DMP ile ilgili olarak “Türkiye, kendi deniz mekansal planlamasını UNESCO’ya ve Birleşmiş Milletler’in ilgili organlarına sunacaktır” denilmiştir.[4]

Atina’nın bu hamlesinin Türkiye ile Yunanistan arasında daha önceden üzerinde mutabık kalınmış davranış kalıplarına da uymadığı ortadadır. İki ülkeyi 1970’lerde gerginliklerin hatta savaşın eşiğine getirmiş kıta sahanlığı sınırlandırması sorununun çözülememesini müteakip Ankara ve Atina yönetimleri 11 Kasım 1976’da Bern mutabakatını imzalayarak ilişkileri gerecek ve güvensizliği artıracak eylemlerden kaçınmayı üstlenmiştir. Ayrıca çok yakın zamanda 7 Aralık 2023’te imzalanan Atina Bildirisi de aynı ruhu taşımaktadır. Nitekim Türkiye Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada her iki tarafın da Türk-Yunan ilişkilerinde sürdürmek istediği ruhu yansıtan 7 Aralık 2023 tarihli Atina Dostluk ve İyi Komşuluk Bildirgesi çerçevesinde uluslararası hukuk, hakkaniyet ve iyi komşuluk temelinde sorunların çözümü için samimi ve kapsamlı bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini de tekrarlamıştır.

Ayrıca Yunanistan’ın taraf olduğu ve eylemlerinde sıklıkla dayandığını ifade ettiği 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi de aynı ruhu yansıtmaktadır. Buna paralel olarak Türkiye açıklamasında Ege ve Akdeniz gibi kapalı veya yarı kapalı bir denizde tek taraflı eylemlerden kaçınılması gerektiğini, uluslararası deniz hukukunun bu denizlerde kıyı devletleri arasında çevre konuları da dahil olmak üzere iş birliğini teşvik ettiğini vurgulamıştır.

Atina’nın gerilim meydana getiren bu eylemine rağmen bu girişimin Yunanistan adına kağıt üstünde kalıp uygulamaya yansıtılmaması gerektiği açıktır. Aksi eylemler iki ülke arasında son dönemde oluşturulan ve güçlendirilmeye gayret gösterilen pozitif diyalog sürecine kaçınılmaz olarak zarar verecektir. Zira Türkiye hakkaniyete ve dolayısıyla uluslararası hukuka açıkça aykırı bu çerçevenin sahaya yansıtılması karşısında hak ve menfaatlerini korumak durumunda kalacaktır. Bu da ilişkilerin yeniden ve ağır bir şekilde bozulmasına yol açabilecektir. Bu bağlamda Dışişleri Bakanlığının yaptığı açıklamada Türkiye’nin Ege Denizi’nde Yunanistan ile her zaman iş birliğine hazır olduğu vurgusunun önemi büyüktür.

[1] “Directive 2014/89/EU of the European Parliament and of the Council of 23 July 2014 Establishing a Framework for Maritime Spatial Planning”, AB, 28 Ağustos 2014, https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?uri=uriserv:OJ.L_.2014.257.01.0135.01.ENG%20, (Erişim tarihi: 16 Nisan 2025).

[2] “No: 235, 16 Kasım 2024, Avrupa Birliği’nin Mekansal Deniz Planlama Çalışmaları Hk.”, T.C. Dışişleri Bakanlığı, 16 Kasım 2014, https://www.mfa.gov.tr/no_-235_-avrupa-birligi-nin-mekansal-deniz-planlama-calismalari-hk.tr.mfa, (Erişim tarihi: 16 Nisan 2025).

[3] “Türkiye Marine Spatial Planning”, Türkiye MSP Platform, https://dmpturkiye.dehukam.org/en/home-page, (Erişim tarihi: 16 Nisan 2025).

[4] “No: 84, 16 April 2025, Regarding the ‘Maritime Spatial Plan’ Declared by Greece”, T.C. Dışişleri Bakanlığı, 16 Nisan 2025, https://www.mfa.gov.tr/no_-84_-yunanistan-in-ilan-ettigi-deniz-mekansal-planlamasi-hk.en.mfa, (Erişim tarihi: 16 Nisan 2025).

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.