enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
07:56 Engelli bireylerin toplumsal hayata katılımlarını artıran aktif yaşam merkezleri yeniden yapılandırılıyor…
07:50 Moskova’da Kritik Buluşma: Rusya’nın Suriye Politikası ve Ortadoğu’daki Güç Dengeleri…
07:24 Trump-Xi Görüşmesi: Soğuk Barış mı? Denge Arayışı mı?
00:56 Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Deprem Bölgesi Değerlendirme Toplantısı”nda konuştu…
00:45 Hakan Fidan Irak’ı ziyaret edecek
00:41 Beşiktaş Kulübü olağan idari ve mali genel kurulu, bugün gerçekleştirilecek…
00:31 İletişim Başkanı Duran: Ortak geleceğimizi inşa etmeye kararlıyız
00:27 Cumhurbaşkanı Erdoğan: “İstanbul’da yüksek seyreden kira fiyatlarının hepimiz farkındayız”
00:17 Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Dr. Enes Eminoğlu Bakü’de Genç MÜSİAD’ın organizasyonu’nda konuştu…
00:12 İçişleri Bakanı Yerlikaya: Suriye’ye dönenlerin sayısı 550 bini buldu
00:10 Trendyol Süper Lig’in 11. haftasında Göztepe evinde Gençlerbirliğini 1-0 mağlup etti.
00:07 Beşiktaş, Trendyol Süper Lig’in 11. haftasında bugün Fenerbahçe’yi konuk edecek.
00:01 Yapay zeka ‘bencil’ davranmayı öğreniyor
00:26 Merkez Bankası Papara’nın faaliyet iznini iptal etti
00:13 Eski ehliyetlerini 1 milyon 799 bin 172 kişi yenileme işlemini yapmadı…
00:08 İstanbul’da, Afganistan ile Pakistan arasında Türkiye ve Katar’ın ara buluculuğuyla, ateşkese devam kararı alındı…
00:08 İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında, gözaltına alınan 5 şüpheliden 4’üne tutuklama talebi…
00:07 Yurt genelinde sıcaklıklar artacak
00:06 112 Acil Çağrı Merkezlerine 10 Ekim 2024-10 Ekim 2025 tarihleri arasında 96 milyon 919 bin 400 başvuru yapıldı…
00:06 Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca (TOKİ) yapılan Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’nin açılışı,
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Türkiye’nin PKK ile Mücadelesi: 2023’teki Gelişmeler ve 2024’ten Beklentiler

Türkiye’nin PKK ile Mücadelesi: 2023’teki Gelişmeler ve 2024’ten Beklentiler
24.12.2023
A+
A-

Reklam

* 2023 yılı boyunca Türkiye, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi terör örgütünün faaliyetlerine son vermek ve örgüt varlığını temizlemek için kararlılık gösterdi.

* Fakat terörist ve terörizmle mücadelenin, salt güvenlik mekanizmaları veya askeri irade göstererek başarıya ulaşması mümkün gözükmemektedir.

* Bu bağlamda terör örgütünün nüfuz alanı elde ettiği çevre ülkeler ve buradaki yerel aktörler ile hassas bölge politikalarının…

TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency

Türk bayrağı ve Atatürk siluetiSETA Araştırmacısı Sibel DÜZ, “Türkiye’nin Uzmanlar Cevaplıyor: Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Kapsamlı Irak Ziyareti | Güvenlik | SETAPKK ile Mücadelesi: 2023’teki Gelişmeler ve 2024’ten Beklentiler”  başlığıyla bir yazı kaleme aldı. Yazının detayı şöyle:

2023 yılı boyunca Türkiye, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi terör örgütünün faaliyetlerine son vermek ve örgüt varlığını temizlemek için kararlılık gösterdi. Fakat terörist ve terörizmle mücadelenin, salt güvenlik mekanizmaları veya askeri irade göstererek başarıya ulaşması mümkün gözükmemektedir. Bu bağlamda terör örgütünün nüfuz alanı elde ettiği çevre ülkeler ve buradaki yerel aktörler ile hassas bölge politikalarının güdülmesi elzem hale gelmiştir. Bu nedenle Irak ve Suriye, Türkiye’nin terörle mücadele resminde önemli bir konumu işgal etmektedir.

Geçtiğimiz yıl Irak’ta yaşanan birtakım gelişmeler, 2024 yılında Türkiye’yi meşgul edebilecek konulara dair ip uçları vermektedir. Bunlardan ilki KYB-PKK ilişkileri olarak ifade edilebilir. Hatırlanacağı üzere, 2023 Mart ayında Duhok’ta düşen, PKK/YPG’lileri taşıyan helikopter, söz konusu ilişkilerin ortaya çıkarılması bakımından önem arz etmekteydi. Nitekim örgüte bağlı Terörle Mücadele Güçleri (YAT) mensuplarının KYB’nin ekipman ve altyapı desteğini kullanarak, CENTCOM’un bilgisi dahilinde Süleymaniye’de pilotaj ve teknik eğitim aldıkları ortaya çıkmıştı.

Örgütün, KDP ve KYB arasındaki güç ve nüfuz mücadelesinden hatta KYB içerisindeki Talabanilerin liderlik mücadelesinden istifade ettiği, KYB’nin altyapı ve imkanlarından faydalandığı düşünülmektedir. Türkiye bir yandan örgütün mevcut insan, ana materyal ve finans kaynaklarını süregelen operasyonlarla hedef alırken, diğer yandan bölge ülkelerin ve uluslararası aktörlerin bölgede yürüttüğü politikalar ile mücadele etmektedir.

Türkiye KYB’nin Suriye’deki SDG ve PKK ile ilişkilerinden rahatsızlığını dile getirdiği uyarı niteliğinde birtakım aksiyonlar alsa da mesele Irak özelinde Süleymaniye ve Erbil’deki yerel aktörlerin çok ötesindedir. Örneğin Irak merkezi hükümetinin PKK’yı terör örgütü olarak tanımaması iki ülke arasında sorun teşkil eden alanlardan birini doldurmaktadır. Ancak Sınır Muhafız Birliklerinin kurularak Irak’ın Türkiye ve İran sınırlarına yerleştirilmeye başlanması, PKK’nın mülteci kampı görünümündeki eğitim ve eleman devşirme faaliyetlerini yürüttüğü Mahmur’un kontrol altına alınmaya çalışılması olumlu değerlendirilebilir. Yine Sincar’daki PKK ve iltisaklı grupların faaliyetlerinin sınırlandırılmaya çalışılması, merkezi hükümetin Türkiye’nin arzu ettiği ölçüde somut bir adım olmasa da örgüte yönelik en azından bir tavır değişikliği gösterdiği intibasını bırakmaktadır.

Öte yandan merkezi hükümetin Süleymaniye’de PKK’ya nüfuz ve kontrol alanı açan KYB’yi baskı altına alması Türkiye’yi memnun edecek bir adım olarak tasavvur edilebilir. Zira her ne kadar Türkiye KYB ile diplomatik temaslarını sürdürse de, KYB mevcut rotasını değiştirmediği sürece Türkiye’nin daha sert bir üslubu benimseyeceği şimdiden öngörülebilmektedir.

Suriye özelinde ise Türkiye yeni bir kara harekatı için uygun koşulların oluşmasını beklerken, buradaki örgüte ait altyapı, üstyapı, insan kaynağı ve örgüte ciddi ölçekte finansal fayda sağlayan enerji kaynaklarına yönelik operasyonlarını sürdürmektedir. İlk olarak Taksim saldırısından sonra hedef alınan örgüt kontrolündeki enerji tesisleri, Ankara saldırısından sonra da bir “cezalandırma” operasyonu neticesinde yeniden hedef alınmış, hatta meşru hedef ilan edilmiştir. Önümüzdeki süreçte bu stratejinin sürdürülmesi beklenilmektedir.

Fakat Suriye içerisinde geçtiğimiz Ağustos ayında vuku bulan gelişmeler de doğrudan olmasa da Türkiye’nin terörle mücadele stratejisini ve politikalarını etkileyebilecek ölçektedir. Hatırlanacağı üzere, PKK/YPG ile örgütün güdümündeki Deyr ez-zor Askeri Meclis grubu arasında bir süredir süregelen gerilim, örgütün, sözde grup komutanı Ahmed el-Habil’i alıkoyması üzerine çatışmaya evrilmişti. Hatta çatışmalar, diğer Arap aşiretlerinin katılımıyla Rakka, Haseke ve Münbiç’e de yayılmıştı.

ABD’nin güdümünde bölgesel bir aktöre dönüşebilmeyi dileyen Arap aşiretleri, YPG’nin Arapları zorla silahaltına alması ve endoktrinasyon faaliyetleri, petrol gelirlerini kontrol etmesi, bölgenin idaresini tahakküm etmesi gibi pek çok gerekçe ile YPG’ye karşı bir girişim başlatmıştı. Aşiretlerin bu girişimi, bölgede YPG’ye alternatif askeri grup ve mekanizmaların oluşturulmasına dair son dönemde ortaya atılan, “Sünni Arap Koridoru” oluşturulmasına dair argümanları tekrar hatırlatmıştır. ABD güvenlik bürokrasisi içerisinde pek çok odak, alternatif bir yerel müttefikin, özellikle İran destekli grupları karşısına almaktan imtina eden YPG ile bölgede artan İran tehdidine yönelik önlem almaya çalışan ABD arasındaki kan uyuşmazlığına son verecek bir çözüm olduğunu düşünmekte ve dillendirmektedir. Şüphesiz ABD’nin Türkiye’ye rağmen PKK/YPG ile sürdürdüğü yerel ortaklığın sona ermesi en çok Türkiye’yi memnun edecektir. Nihayetinde bu durum Türkiye’nin bölgedeki operasyonel strateji, planlama ve icra çalışmalarını etkileyecektir.

Öte yandan kısa vadede Türkiye’yi çok yakından ilgilendirecek bir gelişme söz konusudur. Geçtiğimiz günlerde PKK’nın sözde üst düzey liderlerinden Murat Karayılan, örgütün taktiksel bir doktrin değişikliğine giderek tünel savaşı ve küçük kuvvet taktiklerini benimseyeceklerini ifade etmiştir. Bir yandan Türkiye’nin İHA/SİHA’larla destekleyerek icra ettiği hava operasyonlarına karşı etkili bir karşılık veremeyen örgüt, tünellerden yeni komuta ve geri üslenme merkezleri olarak istifade etmeyi planlarken; diğer yandan küçük ve izole gruplardan oluşan timlerle baskınlar, sürpriz ve koordineli saldırılar düzenlemeyi hedeflemektedir. Siber savaş gibi yeni alanlarda da çatışmaya cephe katmak isteyen örgüt, minimum insan kaynağı ile maksimum zaiyat vermeyi planlamaktadır. Şüphesiz Türkiye’nin gelişmiş teknolojilerden istifade ederek pekiştirdiği terörle mücadele stratejisi, dekapitasyon politikası ve etkili istihbarat diplomasisi örgüte önemli ölçüde ket vurmuş, örgütün böylesi bir kararı almasında itici güç olmuştur.

Önümüzdeki yıl, bölgesel dinamikler ve örgütün taktiksel adaptasyonunun iyi analiz edilmesi, karşı manevraların bu parametreler doğrultusunda oluşturulması terörle mücadeledeki başarının en önemli ölçütü olacaktır.

***

Yazar hakkında

Sibel Düz

Araştırmacı
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olan Düz; askeri strateji, terörizm ve ayaklanma ile şiddete varan aşırıcılıkla mücadele (CVE) alanlarında araştırmalarını sürdürmektedir.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.