enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:57 Sadettin Saran hakkında adli kontrol kararı
00:52 AJet Yönetim Kurulu Başkanı Bolat: “THY ile daha fazla iş birliği için çalışma yapıyoruz”
00:44 KODA, bir yıl boyunca sahada üretti, denedi, paylaştı…
00:38 Uluslararası Sürdürülebilir Kalkınmada Kadın Derneği’nin (USKD) yeni hizmet binası hizmete girdi…
00:36 Kıbrıs’ta Rum barbarlığı: Kanlı Noel
00:35 İdari Para Cezalarına İlişkin Tebliğ” Resmi Gazete’de yayımlandı.
00:29 Pakistan: İmran Han ve eşine 17’şer yıl hapis cezası
00:18 Bakan Güler: “SDG’nin ferdi entegrasyonu şart. Kimseden icazet almayız”
00:17 Türkiye ve Umman arasında 17 alanda iş birliği protokolü imzalandı
00:14 Bakan Güler: Rusya-Ukrayna arasında İHA ve İDA’lar karşılıklı olarak yoğun şekilde kullanılıyor…
00:13 Köpekler felaketleri önceden hissediyor mu?
00:06 “Üç Jokerli Konken” Almanya’da beğeni topladı…
00:03 Prof. Dr. Mühip Kanko, “İHA ihlalleri, güvenliğimiz açısından alarm verici”
00:01 Türkiye, ABD, Katar ve Mısır arasında Gazze toplantısı
00:01 Bakan Tunç: Sanal Bahis aile bütünlüğünü tehdit ediyor
11:16 İslam aleminin üç ayları Pazar günü başlıyor…
10:52 Bakan Tunç: ‘Terörsüz Türkiye’ süreci ülkemiz için, milletimizin geleceği için çok önemli bir süreç…
08:59 İHA tehdidi: Türkiye’nin hava savunması hazır mı?
00:47 Mehmet Akif Ersoy soruşturmasındaki soru işaretleri
00:35 Şirketlerden N’Aber!
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Pandemide 3. Ramazan Bayramı

Pandemide 3. Ramazan Bayramı
A+
A-

2022’nin Ramazan Bayramı da pandemiden kurtulamadı. Müslüman âlemi son üç yılın Ramazan Bayramlarını pandeminin etkisinde kutlamak/yaşamak zorunda kaldı. Pandeminin ilk iki yılında hem Ramazan hem de Kurban bayramları tarihlerinde görülmedik ölçüde olağanüstü kısıtlamalarla kutlanmıştı. Çok mahzun bayramlardı! Aşılanma, toplumsal bağışıklığın yükselmesi, virüsün de gücünü yitirmesi sebebiyle bu bayramın inşallah salgın öncesindeki bayramlara benzer şekilde kutlanması mümkün olacak.  

Tüm ülke toplumlarının yaşamında dinî ve millî bayramların bireyleri birbirine yakınlaştırıcı, kaynaştırıcı, dargın/kırgınları barıştırıcı bir etkisi olduğu tecrübe ile bilinmektedir. Bayramların bu rolünü en iyi yerine getirebilmesinin koşulu ise hiçbir kısıtlamaya konu olmadan özgürce kutlanabilmesidir. Temenni ederiz ki, 2022’nin Ramazan Bayramı ve sonrasındaki bayramlar böyle bayramlar olsun.  

Şu bir gerçektir ki toplumsal dayanışmayı en fazla önemseyen bayramlar Müslüman bayramlarıdır. Yetimin, yoksulun, kimsesizin, ihtiyaç içinde olanın; toplumsal dengesizliklerin ve enflasyon canavarının ne yapacağını bilemez hale soktuğu çaresizlerin aranıp sorulmadığı, kaderlerine terk edildiği bayramlar Müslümanca bayramlar olamaz! Çünkü bayramlar; muhtaç kesimlere karşı empatinin keyfi değil bir görev olarak kabul edildiği; halden, dilden anlamanın dozunun zirve yaptığı çok özel günlerdir.  

Bu dinsel görev ihmal ya da göz ardı edilerek kutlanan bayramlar ruhsuz bayramlardır. Bencilliğin köşeye sıkıştırıldığı değil, özgür bırkıldığı bayramlardır. Müslümanlıkta Egoizmin/bencilliğin, yani nalıncı keseri gibi kendine yontmanın, insanlara yukarıdan bakmanın, “adam sende!”ciliğin asla yeri yoktur. Bütün kötülükler, bütün olumsuzluklar gibi bencillik, çıkarcılık da en yalın ifadelerle reddedilmiştir.  

Arif Nihat Asya | Edebiyat ÖğretmeniBilinçli bir Müslüman olan şair-yazar Arif Nihat Asya, Müslüman bayramlarıyla ilgili bir yazısında kimi yoksulluk ve kimsesizlikler karşısında bayramın kendisinin bile hüzünleneceğini yüreklere işleyen bir duygu yoğunluğuyla ifade etmiştir. İşte o yazıdan birkaç cümle:  

“Öyle evler vardır ki, bayram gece yatısına gelse kuru tahtada yatar.”, “Öyle kapılar vardır ki, içerden ‘Kim o?’ diye sorulduğunda bayram adını söylemeye utanır.”, “Öyle sokaklar vardır ki, bayram korkmadan geçemez.”,“Öyle acılar vardır ki, ‘Bugün bayram!’ diyen takvimler onlar için yalancıdır”, “Şu dünyaya garip gelmiş, şu dünyadan garip gidecek öyle kimseler vardır ki on bayram bir araya gelse onlara hiçbir şey getiremez!”  

  İnfak etmenin, yani muhtaçlara geçimlik temin etmenin, paylaşmanın, her türlü cömertliğin ve onun “isar” denen en yüksek derecesinin sıradan bir işmiş gibi alışılmış uygulamalarına İslam’ın tarihinden sayısız örnekler verilebilir. Öyle Müslümanlar biliniyor ki, sahip olduğu tek serveti olan bir öğünlük yemeği dahi kendisinden daha aç bir başkasına memnuniyetle ikram edebilmiştir. Bu uygulamalar bugünün birçok insanının aklına sığmaz.  

Müslümanlıkta esas olan alan değil, veren el olmaktır. “Veren el, alan elden üstündür” hadisi de bunun belgesidir. Bir Müslüman gücü ve imkanı varken çalışıp kazanacak, kimseye muhtaç olmayacaktır. Hadise göre bilakis muhtaç olana yardım etme konumunda olacaktır. Ama kimi insanlar meşru ve anlaşılır nedenlerle yoksul ve muhtaç düşebiliyorlar. İşte böylelerine yardım etmek, ihtyaçlarını gidermek, onların da bayram sevinci hissetmelerine vesile olmak dinsel görevlerimizin ilk sıralarında yer alıyor. Bütün bayramlar bu görevi yerine getirmenin en değerli zamanını oluşuruyor.  

Ne mutlu bu görevi hiçbir gösterişe, hiçbir gönülsüzlüğe düşmeden halisane bir şekilde yapabilenlere! 

İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar

[TÜHA Haber Ajansı, 30 Nisan 2022]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.