Nevşehir Kültür Yolu Festivali kapsamında, 5’nci Uluslararası Ethno Kino “Büyü” Temasıyla Kapadokya’ya Geldi: Mirası, Sinema ile Yeniden Hayal Etmek…

* TÜHA/ TÜRKUAZ İnternational News Agency’ndan ANKARA Temsilcisi I Haber ve Yayın Koordinatörü Veysel KAVRAYAN, Nevşehir Kültür Yolu Festivali kapsamında 5’nci Uluslararası Ethno Kino “Büyü” Temasıyla Kapadokya’ya Gelen EthnoKino‘yu da okuyucuları için takip etti…
* Detayı bültenimizde!…
TÜHA/TÜRKUAZ İnternational News Agency
Gazeteci* Veysel KAVRAYAN
NEVŞEHİR, 11 AĞUSTOS 2025 – 5’nci Uluslararası EthnoKino “Büyü” Temasıyla Kapadokya’ya Geliyor: Mirası, Sinema ile Yeniden Hayal Etmek…
Burası, toprağın efsanelerle nefes aldığı, güvercinlerin duaları taşıdığı ve hikâyelerin taşa kazındığı bir yer. Bu yıl, EthnoKino Film Festivali kanatlarını Türkiye’nin büyülü kalbine; rüzgârın ve bilgeliklerin şekillendirdiği, zamanla yoğrulmuş Kapadokya’ya açıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki bu kadim coğrafya; etnografik sinema, atalara saygı ve gezegenimizin onarımı üzerine kurulu bir festivalin en yeni ev sahipliği yapıyor.
Kapadokya ilk defa bir film festivaline sahne oluyor; “Büyü” temalı 2025 edisyonunun sadece bir kutlama değil, sinematik bir hac yolculuğudur. Göreme’nin ve Perili Ozanlar Vadisi’nin düşsel manzaraları eşliğinde, peribacalarının gölgesinde ve yıldızların altında gerçekleşecek bu dört günlük festival; film gösterimleri, performanslar ve mit ile hafızayı, ritüel ile direnişi buluşturan söyleşilerle dolu bir deneyim sunuyor.
Kitle turizminin Kapadokya’nın ekolojik ve kültürel bütünlüğünü tehdit ettiği bir zamanda, bu festival narin bir direniş olarak doğuyor; farklı bir şekilde görmeye, derinlemesine dinlemeye ve mirası tüketim dışında yeniden hayal etmeye bir davet niteliğinde.
Perili Ozanlar Vadisi adlı oluşum ve akademisyen, görsel antropolog ve film yapımcısı Dr. Eda Elif Tibet tarafından kurulan Uluslararası EthnoKino Film Festivali; Peri Tozu Kapadokya işbirliği ile sunuluyor. Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ve Türkiye Kültür Yolu Festivali işbirliği ile gerçekleşiyor.
Dört büyüleyici gün ve gece boyunca festival, yalnızca bir film gösterimi serisi değil; aynı zamanda hatırlama, onarma ve yeniden hayal etme çağrısıdır.
Ünlü piyanist Tuluyhan Uğurlu’nun resitali ile başlayan festival, bölgenin kadim güvercin kültürüne adanmış özel bir günle açılıyor. Bir zamanlar tarımın, maneviyatın ve duyusal ekolojinin temel parçası olan bu kültür yeniden canlandırılıyor. Festivalin açılışında Kuş Kolektifi, yok olma tehlikesi altındaki kuşların seslerinden ve unutulmuş Anadolu çalgılarından oluşan, dünyanın ilk albümü “Miras” ile sahnede buluşuyor. Bu sadece bir nostalji değil; yaşayan bir arşiv, hâlâ yankılanan seslere kulak verme çağrısıdır.
Ünlü Brezilyalı yönetmen ve oyuncu Alexandre Machaffer, Kapadokyalı Aziz George’un destansı hikâyesini sinemasal bir yeniden anlatımla sunuyor. Ayrıca, mitolojik hikâye anlatımı, oyunculuk ve film yapımı üzerine bir masterclass da veriyor. Bu etkinlik, kadim sembolleri günümüz bilinciyle buluşturuyor.
Berlin merkezli görsel-işitsel sanat projesi Die! Goldstein (Diego Barronal), ambient, elektronik ve post-rock müziği canlı performansla sahneye taşıyor. Melodik gürültü ve görsel deneyimlerin iç içe geçtiği bu performans, izleyicileri “Batık Cennet” adlı eseriyle insan ruhunun harabelerine götürürken şu soruyu sorduruyor: “Umut, plastik dalgalardan doğabilir mi?”
Johanna Hillebrand, Perin Dinekli, Enzo Ikah’nin, Serdal Arican, Ali Ciftci, Bekir Dündar, müzikal performanslarıyla canlanan sinema geceleri aynı zamanda dünyaca tanınan vizyonerleri ağırlayan festivalde tarihi bir an yaşanıyor: Birleşmiş Milletler’in ve Alternatif Nobel Barış Ödüllerinin ateşeleri, İnsanlık Evi’nin kurucuları Alexander Schieffer ve Rama Mani, Kapadokya’yı “İnsanlık İçin Bir Yuva” olarak ilan ediyor ve “One Home Journey” adlı küresel yolculuklarının bir durağı hâline getiriyor.
EthnoKino Kapadokya, anlatılmamış hikâyelerin sığınağı oluyor: mitolojik aşkların, yerli hafızaların, tehdit altındaki türlerin ve hem toprağın hem benliğin kırılgan jeolojilerinin.
Burda sinema, etik ve sürdürülebilir turizm için bir pusulaya dönüşüyor; bir yere gerçekten ait olmanın, ama onu tüketmeden var olmanın ne anlama geldiğine dair sanatsal bir yüzleşmeye çağırıyor.
Merakla gelin. Hayranlıkla ayrılın. Çünkü Kapadokya’da rüzgâr hâlâ fısıldıyor, güvercinler hâlâ yol gösteriyor ve taşlar hâlâ rüya görüyor.
TÜHA/TÜRKUAZ İnternational News Agency ve UHA/ İnternational News Agency ve Yayın Koordinatörü olarak Kültür Yolu Festivali Nevşehir ayağını ve EthnoKino Film Festivalini takip ettim. Festivalde bulunan eksiklikler sebebiyle organizasyonu takip etmek çok zor oldu. Böyle önemli film festivallerine, hele ki T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı gibi büyük ve eşsiz bir kurum çatısı altında oluşan tüm etkinliklere daha ehemmiyet verilmeli diye düşünüyorum. İl ve ilçeler bazında gerek kamu gerekse belediye desteklerinin görülmediği konusu katılımcı ve vatandaş tarafından ifade edildi. Yöre ve ülkemiz için çok önemli olan böyle festivaller ülke ve yöreye turizm potansiyeli de yaratmaktadır… Popüler kültür sanatçılarına ödenen bütçeler kadarda sanatsal oluşumlara bütçeler ayrılmalıdır.