enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
20:34 400 yıllık dostluk ‘Ortak Miras’ sergisiyle taçlandı
09:29 1 Ocak’ta İstanbul’dan dünyaya “Gazze” mesajı verilecek
00:59 KGK: Basın özgürlüğü; sorumsuzluk, ahlaki çöküş ve kamuoyunu yanıltma özgürlüğü değildir
00:51 Mahkeme Afşin-Elbistan’daki Termik Santralın Emisyon Verilerinin Açıklanmasını Hükmetti
00:43 ABD ve İngiltere’de sağ çizgide yayın yapan üç gazete, İsrail eleştirisi yazara bedel ödetti…
00:33 Soğuğa yazılan destan: Sarıkamış Harekatı
00:31 Gazze’de ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına neden geçilemiyor?
00:29 Mehmet Uçum: 27 Şubat çağrısı bağlayıcıdır ve o çerçevenin dışına çıkılmamalıdır
00:26 Büyükşehir, en güzel şarkılarla 2025’i uğurladı..
00:26 Cezaevindeki 4 bin 200 PKK-KCK’lı için kademeli düzenleme: Suça karışmamış 950-1.050 PKK’lı eve dönüş yolunda mı?
00:25 Petrol Ofisi Grubu’nun İstanbul Havalimanı güzergâhındaki istasyonu hizmete açıldı
00:16 Dışişleri Bakanı Fidan, “SDG belli faaliyetlerini İsrail ile koordinasyon içinde yürütüyor”
00:13 ‘İş Operasyonları’ kategorisinde 2025 Hackett İnovasyon Ödülleri
00:11 Terör örgütü katil İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nde saldırılar gece-gündüz devam ediyor…
00:09 Türkiye’nin İlk ve Tek Uluslararası Mücevher Fuarı’na Ziyaretçi Kayıtları Başladı…
00:02 Zayıflama iğnelerini bırakanlar neler yaşıyor?
00:02 Hollanda’da koalisyon krizi olur ve dışarıdan bir başbakan aranırsa, aranan kesinlikle Günay Uslu olur…
00:01 MİT’ten yurt dışında DEAŞ operasyonu: İntihar eylemcisi yakalandı
00:01 CHP Jön Türk, Meşrutiyet, Milli Mücadele Birikiminin Sahibi mi Hasmı mı? -II-
11:26 Petrolde Venezuela gerilimi: Arz endişesi fiyatları yükseltti
TÜMÜNÜ GÖSTER →

İsrail’in Suriye’ye Yönelik Saldırılarının Arka Planı -II-

İsrail’in Suriye’ye Yönelik Saldırılarının Arka Planı -II-
24.01.2025
A+
A-

Muhalifler kısa sürede Halep’i alıp güneye Hama ve Humus’a doğru ilerlemeye başlayınca, bunun Şam’ı hedef alan bir girişim olduğunu fark eden İsrail, Suriye’deki bazı noktaları vurmaya başladı. Önce Halep civarında bulunan bazı PKK/YPG unsurlarını muhaliflere karşı korumak için hava saldırıları düzenlediği söylenen İsrail’in, aslında kimyasal ve biyolojik silah üretim tesisleri ve depolarını vurduğu ortaya çıktı. Ancak bu saldırılarının zamanlama ve muhtevası hâlâ soru işaretleri içermektedir.

-Haydar ORUÇ-

TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency

Haydar Oruç: İsrail'in 7 Ekim'de Hannibal Protokolü'nü uyguladığı ifşa olduFilistin/İsrail çalışmaları konusundaki bilgi birikimiyle tanınan ve Orta Doğu Uzmanı Haydar ORUÇ, Kriter Dergisi için kaleme aldığı “İsrail’in Suriye’ye Yönelik Saldırılarının Arka Planı” başlıklı yazısında,  ‘Önleyici Saldırı?” konusuna da değinerek, İsrail tarafından saldırıların gerekçesine yönelik yapılan açıklamada, Esed döneminde Suriye ordusunda bulunan muhtelif silah ve cephanenin, HTŞ’nin liderliğindeki muhaliflerin eline geçmemesi ve muhtemelen ileride İsrail’e karşı kullanılmaması için yapılmış önleyici bir saldırı olduğunun kaydedildiğini hatırlattı.

Önleyici Saldırı?

Haydar ORUÇ, “Yani İsrail, Suriye’deki yönetim değişikliği nedeniyle yaşanan boşluğu fırsat bilerek, bir taraftan Golan Tepeleri’nde belirlenen tampon bölgeden öteye geçip daha fazla Suriye toprağını işgal ederken, diğer taraftan da Suriye ordusunun neredeyse tüm silah envanterini ortadan kaldırmıştır. Böylelikle bu silahların muhaliflerin eline geçmesi ve ileride kendilerine karşı kullanılması da engellenmiştir” dedi.

Sahada bu gelişmeler olurken Netanyahu’nun, Golan’daki askerlerini ziyarete gelmiş ve Golan Tepeleri’nin sonsuza kadar İsrail toprağı olacağını ifade ettiğini söyleyen Orta Doğu Uzmanı Haydar ORUÇ, “Ancak Netanyahu’nun bu sözleri, başta müttefiki ABD tarafından olmak üzere AB ve BM ile tüm bölge ülkeleri tarafından kınanmış ve kabul edilemez bulunmuştur. Bu gelişme üzerine bir açıklama yapmak durumunda kalan savunma bakanı Katz ise İsrail’in Suriye’de istikrar ve güvenlik sağlandıktan sonra, kendileri için herhangi bir tehdit oluşmadığının görülmesi halinde askerlerin geri çekileceğini ifade etmiştir. Zaten kısa bir süre sonra da İsrail askerleri kırmızı hattın gerisine, tampon bölgenin içine çekilmiş” olduğunu anlattı.

Bu açıklamalara rağmen İsrail’in, Hizbullah’ı gözetim altında tutmak ve Şam’a karşı hakim bir pozisyonda bulunmak için ele geçirdiği Hermon Dağı’ndan geri çekilmek istemeyeceğinin de  değerlendirildiğini belirten ORUÇ, şunları söyledi:

“Buna mukabil Suriye’nin yeni yönetimi de İsrail’in Suriye’deki askeri üslere yönelik saldırılarını ve sınır ihlallerini kınayıp, konuyu bir mektupla BM’ye şikayet etmiştir. Mektupta, İsrail’in yaptıklarının Suriye’nin egemenliğine saygısızlık olduğu vurgulanmış ve tampon bölge çevresinde bulunan BM barış gücünün, İsrail ordusunun kırmızı hattını geçerek ilerlemesine mani olmadığı ve bu nedenle de BM misyonunun görevini yapmadığı belirtilerek, BM’nin barışı koruma sorumluluğunu yerine getirmesi talep edilmiştir. İsrail’e de bir çağrı yapan yeni yönetim, İsrail’in işgal ettiği Suriye topraklarından çekilmesini talep etmiştir”.

Saldırılar Neyin Üzerini Örtmeye Çalışıyor?

“Her ne kadar İsrail uçakları Şam’daki bazı kritik yerleri vurarak, geride fazla bir şey bırakmasa da, muhaliflerin Şam’ı tamamen ele geçirmesinden sonra Esed yönetimiyle İsrail arasında gizli ilişkilerin olduğunu ortaya koyan bazı bilgi ve belgelere ulaşılmış” olduğunu söyleyen Orta Doğu Uzmanı Haydar ORUÇ, şöyle devam etti:

“Ayrıca İsrail’in nokta atışlarıyla vurduğu Suriye ordusuna ait hedeflerin koordinatlarının da, kaçmadan hemen önce uçağının engellenmemesi şartıyla Beşar Esed veya kardeşi Mahir Esed tarafından veya belki de kişisel ikbal ve güvence talep eden Esed’in bazı komutanları tarafından İsrail’e verilmiş olabileceği, bu sayede İsrail’in de eliyle koymuş gibi bu hedefleri bulup, imha ettiği de ortaya atılan iddialar arasındadır.

Esed’in bazı generallerinin de İsrail ile iş birliği içerisinde olduğu, hatta “Musa” kod adlı bir İsrail ajanının, eski Savunma Bakanı Korgeneral Ali Mahmud Abbas ve eski Ulusal Güvenlik Bürosu Başkanı Ali Memlük ile irtibat halinde olduğu da ileri sürülmüştür. Musa kod adlı İsrailli ajan ile bahse konu Suriyeli yetkililer arasındaki yazışmalar, ele geçirilen “GİZLİ” damgalı ve Suriye rejimi antentli evraklar sayesinde ifşa olmuştur”.

Dolayısıyla Esed’in sözde düşman olduğu İsrail ile özellikle 7 Ekim’den sonra koltuğunda kalabilmek için, Rusya’nın arabuluculuğunda iletişim kurduğunun tahmin edildiğini aktaran Haydar ORUÇ, “İsrail’in ise Esed’in koltuğunda kalmasına karşılık olarak; İran ve Hizbullah’ın Suriye topraklarındaki faaliyetlerinin önlenmesini, önlenemiyorsa da en azından İran ve Hizbullah faaliyetlerinin kendilerine bildirilmesini istediği anlaşılıyor. Yani İran’ın bölgede İsrail’e karşı kurmuş olduğu direniş eksenin önemli bir parçası olan Esed’in, aslında İsrail’in bir aparatı olduğu ve bu sayede İsrail’in; HAMAS ve Hizbullah liderleriyle Devrim Muhafızlarının komutanlarına rahatlıkla suikastlar düzenleyebildiği anlaşılmaktadır. Hal böyleyken İsrail’in neden öncelikle Muhaberat karargâhını ve arşiv binasını vurduğu daha iyi anlaşılıyor” dedi.

Orta Doğu Uzmanı Haydar ORUÇ,  görüldüğü üzere İsrail’in, Suriye’deki geçiş sürecinde yaşanan boşluğu fırsata çevirerek; bir taraftan 57 yıldır işgal altında tuttuğu Golan Tepelerinin çevresindeki tampon bölgeyi genişletmeye çalışmakta olduğunu, diğer taraftan da Suriye ordusunun silah ve cephane envanterini ortadan kaldırarak, muhaliflerin eline geçmesini önlemeye ve yeni yönetimi kendisi için zararsız hale getirmeye çalıştığını, ayrıca Suriye istihbaratının karargâhı ve gizli belge arşivi de vurularak, İsrail ile Esed rejimi arasındaki gizli ilişkilerin ortaya çıkması önlenmeye çalışıldığına dikkat çekti.

Haydar ORUÇ,  İsrail’in yeni Suriye yönetiminin gücünü azaltmaya ve sınırlandırmaya matuf bu hamlesinin arkasındaki sebeplerden birinin de Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak maksadıyla PKK/YPG terör örgütüyle karşı karşıya gelindiğinde, durumun PKK/YPG (ABD’nin tabiriyle SDG) lehine olmasını sağlamak olduğunun da değerlendirildiğinin altını çizdi.

İsrail’in tüm bu hamlelerine rağmen, yeni Suriye yönetiminin ülkede güvenliği sağladıktan sonra uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanarak, İsrail’in işgal ettiği Suriye topraklarından çekilmesini talep edeceğinin, ayrıca İsrail’in hava saldırılarında vermiş olduğu zararın da tazmin yoluna gideceğinin değerlendirildiğine vurgu yapan Orta Doğu Uzmanı Haydar ORUÇ, Kriter Dergisi için kaleme aldığı “İsrail’in Suriye’ye Yönelik Saldırılarının Arka Planı” başlıklı yazısını şu sözlerle noktaladı:

“Şimdi hepimiz, yeni Suriye yönetiminin ülkenin toprak bütünlüğünü sağlamasını ve Esed rejiminin kalıntılarını temizleyerek, ülkeyi yeniden inşa etmesini bekliyoruz. Bu kapsamda İsrail’in de uluslararası hukuka uygun hareket etmesi ve işgal ettiği topraklardan çekilerek, Suriye’nin egemenliğine saygı duyması beklenmektedir.

Zira artık Suriye’de İran’ın varlığı gibi bir bahanesi kalmamıştır. Aksi takdirde yeni Suriye yönetimi de İsrail’e düşman olacaktır. Ama Esed gibi sözde değil, gerçekten düşman olacak ve eninde sonunda işgal altındaki topraklarını kurtaracaktır”.

***

Yazar hakkında

Oruç, Orta Doğu konusunda uzmanlaşmış bir araştırmacı olarak dikkat çeker ve özellikle Filistin/İsrail çalışmaları konusundaki bilgi birikimiyle tanınır. Türkiye’nin Orta Doğu politikaları ve bölgenin siyasi tarihine dair çalışmaları da önemli bir yere sahiptir. Oruç’un İsrail ile bölge ülkeleri arasındaki ilişkiler ve ABD’nin Ortadoğu politikalarına dair görüşleri, gündemin önemli meselelerinden birini oluşturur. İsrail ve bölgesel gelişmeler konusundaki yorumları dikkatle takip edilmektedir. Oruç’un uzmanlığı ve görüşleri, Orta Doğu’ya ilişkin karmaşık konuları anlama ve değerlendirme açısından büyük önem taşır.

Haydar Oruç Kimdir?

Haydar Oruç, 1 Mart 1976 tarihinde Almanya’nın Berlin şehrinde doğmuş bir uzmandır. Asuman Krause ile aynı kökenden geldiği için sıklıkla aslen Türk mü, Alman mı olduğu ve dinî bağlamda hangi kökenden geldiği soruları gündeme gelir. Oruç, Alman bir baba ile Türk bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Gençlik döneminde Almanya’nın genç milli basketbol takımında yer almıştır. Ancak 17 yaşındayken annesi tarafından Türkiye’ye getirilmiştir. Birden fazla dil bilen Oruç, Almanca, Türkçe, İngilizce ve Fransızca dillerini akıcı bir şekilde konuşur. 2005 yılında Türkiye’nin güzellik yarışmasında Türkiye ikinci güzeli seçildikten sonra mankenlik kariyerine başlamıştır. Mankenlik kariyerinin yanı sıra televizyon sunuculuğu, oyunculuk ve şarkıcılık gibi farklı alanlarda da faaliyet göstermiştir. Ayrıca Orta Doğu çalışmaları ve bölgeye yönelik dış politika konularında da uzmanlaşmış bir akademisyendir. Sakarya Üniversitesi’nde Orta Doğu Çalışmaları alanında post-doktora yapmış olan Oruç, Orta Doğu’nun siyasi tarihi ve Türkiye’nin Orta Doğu’ya yönelik dış politikaları gibi konularda araştırmalar yapar. Özellikle İsrail ile bölge ülkeleri arasındaki yakınlaşma politikaları ve ABD’nin Ortadoğu politikaları gibi konularda yorumlar yapar. Uzmanlık alanları, bölgesel gelişmeler açısından önemli bir kaynak teşkil eder.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.