Filistin’de yaşanan insanlık suçunun hala sona ermemesi oldukça düşündürücü

!
* Kitlelerin, hatta ve hatta Yahudilerin dahi yoğun bir şekilde tepki göstermesine karşılık, Filistin’de yaşanan insanlık suçunun hala sona ermemesi oldukça düşündürücü.
-Gül KABACAOĞLU-
* İşte detayı!…

İZMİR, 02 EKİM 2025 Gazeteci-Yazar* Gül KABACAOĞLU, ‘Konuk Yazar‘ olarak TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency için “Filistin’de yaşanan insanlık suçunun hala sona ermemesi oldukça düşündürücü” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Kitlelerin, hatta ve hatta Yahudilerin dahi yoğun bir şekilde tepki göstermesine karşılık, Filistin’de yaşanan insanlık suçunun hala sona ermemesi düşündürücü. Nasıl bir güç dengesi ki bu; azınlığın kararları çoğunluğun sesini böylesine bastırabiliyor. “Money talk” kavramının vicdanların sesini susturuyor olması… Tarih böyle bir insanlık ayıbını asla affetmeyecek.
Sivil halkı hedef alan saldırılarda ölen onlarca masum çocuk, kadın, yaşlının yanı sıra hayatta kalanların açlıkla sınandığı bu sürecin savaş suçu olduğu aşikârken, sadece lanetlemek yeterli değildir. Daha somut siyasi adımlar atılmalı, yaptırımlar yapılmalıdır. Yapılmalıdır, çünkü dünyanın dört bir yanında sivil tepkiler artmakta ve psikolojik sınır eşiğini tehdit etmektedir. İnsani yardımların bile sert bir şekilde durdurulması dünyada büyük yankılar uyandırmaktadır. Çığ gibi büyüyen tepkilere karşı ülkelerin tutumu ve Netenyahu’nun ne şekilde cevap vereceği de son derece önemlidir.
Masumiyet karinesi ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiği o kadar çok vukuat var ki; adaleti sorgular olduk. Themis’in terazisi, sırat köprüsü, Hamunaptra… Hangi inanıştan olunursa olsun zulme sessiz kalındıkça tarih tekerrür etmeye devam edecek. Yaradılıştan beri süre gelen iyi ile kötünün savaşı, sümer tabletlerinde resmedilmiş, Habil ile Kabili’in hikâyesinde süre gelmiş ve günümüzde de türlü adaletsizliklerle devam edecektir. Çünkü insan egosu sınırsızdır ve hep daha fazlasını ister. Kıt kaynakların paylaşımında, güç dengeleri adaletsiz şekilde azınlığın elinde ve azınlık sahip olduğu fazlaya rağmen daha fazlasını istediği sürece, bu zulüm devam edecek. İnsanoğlu; egosunu yönetemediğinde idi ve süper egosu arasında sıkışır. Bu sıkışmışlığın cezasını masumların ödemesi hangi adalet anlayışına sığar.
Yüzlerce masum aç çocuk, onlara gıda ulaştırmaya çalışan iyi insanlar ve buna engel olmaya çalışan zalim ordusu… Ne istiyorsunuz yardım filolarından. Sanki orada gerillalar var, nasıl bir baskın, nasıl bir zulüm bu anlaması güç. Bırakın geçsinler, bırakın masumlara ulaşsınlar. Neyin hırsı bu. Madem güvenmiyorsunuz, yanlarında bulunun yiyecekler dağıtılırken. Bu zulüm niye… Bu soruların cevabı bulunacak mı bir gün merak ediyorum. Elbet bu zulüm bitecek ama ya sonra… Gelecek hangi zulümlere gebe… Keşke her lider “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyebilecek vicdana sahip olsaydı. O zaman dünya barışı ütopya olmaktan çıkardı.
Saygılarımla