Doğu Türkistan’da neler oluyor? Doğu Türkistan sadece Doğu Türkistanlıların davası değil, Türklerin en büyük davası olması gerekiyor…

* Doğu Türkistan, uzun yıllardır Türk dünyasının kanayan yarası… Çin’in, uyguladığı baskı ve zulmü günden güne artıyor ve buradaki Uygur Türkleri vatanlarından başka ülkelere göç etmek zorunda kalıyor.
Çin zulmünün en yakın tanıklarından biri olan Doğu Türkistan Nuzugum Kültür ve Aile Derneği Başkanı, Uluslararası Doğu Türkistan Stklar Birliği’nden Uygur Türki Doğu Türkistanlı Gazeteci Münevver Özuygur ile Doğu Türkistan’daki Çin zulmünü ve İslam karşıtlığının geldiği noktayı konuştu.
* İşte detayları!…
UHA/ İnternational News Agency
Editör: Sümeyye Gedizli
İSTANBUL, 02 AĞUSTOS 2025 –
Uygur Türki Doğu Türkistanlı Gazeteci Münevver Özuygur
➡ Münevver Özuygur:
◼ Eğer Doğu Türkistanlıların davası olarak yaklaşırsanız sahip çıkamazsınız. Ama Doğu Türkistan davasını Çin’in asıl amacıyla bağlayarak düşünürseniz o zaman Doğu Türkistan sadece Doğu Türkistanlıların davası olmadığını anlarsınız. Öncelikle İslam davası, sonra soydaşların davası en büyük insanlık davası. Bir de Türklerin en büyük davası olması gerekiyor çünkü Çin’in asıl amacı tüm Türkleri yutmak veya dünyaya açılmak.
➡ Sümeyye Gedizli: Doğu Türkistan’a dair unutamadığınız anılar var mı?
➡ Münevver Özuygur:
◼ 1997’deki Gulca Olayı’ndan önce biz halk olarak kendi hayatımızda birazcık söz sahibiydik . Bizim yaşadığımız zaman soğuk savaş havası vardı. Şunu hatırlıyorum akşam yatarken ben kıyafetlerim ile yatıyordum yani sabah gözümü evde açtığımda da “oh ben yakalanmamışım, hayattayım, buradayım” çünkü her dakika bizim için tehlikeli. Uygur olduğumuz için, Uygur genç olduğumuz için.

➡ Münevver Özuygur:
◼ Ben 1998‘de Doğu Türkistan’dan çıktıktan sonra dengeler yavaş yavaş değişmeye başladı. Bir de baskı artınca; dil, milli kimlik konusunda yaşamaya çalışan gençlerimizin sayısı da arttı. 5 Temmuz 2009’da üniversite öğrencilerine yönelik bir katliam yapıldı. O zaman da dengeler tamamen değişti ve Çin o dönemden sonraki kendini her zaman haklı olarak gördü. Hiçbirimiz Çinli polislere bir şey diyemiyorduk. Ticaret, okul gibi bahanelerle yurt dışına kaçmalar başladı. 2009’dan sonra ise Doğu Türkistan’dan diğer ülkelere Tayvan, Malezya yoluyla göç ettiler ve yollarda birçok insan telef oldu. Gençlerimiz oralarda öldürüldü, kayboldu. Kaçmayı tercih etmeyen, orada kalıp mücadele etmeye çalışan insanların beynini yıkamak amaçlı kamp olayı 2014 yılında başladı. Böylece aydın insanlarımız kamplara alındı. Bir dönem kapılar tamamen kapandı, ne uçak var, ne haber var, internet her şey kapandı. Bunun için burada bir sürü aileler bölündü.

➡ Münevver Özuygur:
◼ Doğu Türkistan’daki kasaplar, demirler arkasında et satıyor. Evdeki bıçaklar, ekmek bıçakları zincirli. Doğu Türkistan’daki zulüm, insanlık tarihinde hiç görülmemiş türden bir zulüm. Avrupalılarda “vefa” kelimesi yok. Çinlilerde “insaf” kelimesi yok.
➡ Sümeyye Gedizli: Doğu Türkistan’da insan haklarının varlığından söz edebilir miyiz?
➡ Münevver Özuygur:
◼ Doğu Türkistan’da insan hakkının bahsetmek asla mümkün değil. İnsanın haklarına dair hiçbir şey yok orada sadece ceza ile para ile insanları idare ediyorlar, onu da biliyorum. Çin yaptıklarını dünyaya duyurmamak için çok fazla güç sarf ediyor, para sarf ediyor bunun Çin zaten yaptıklarını dünyadan yani gizliyor.

➡ Sümeyye Gedizli: Bir gün Doğu Türkistan’a dönmek isteseniz sizi neler karşılar?
➡ Münevver Özuygur:
◼ Biz Doğu Türkistan’a bir gün bağımsız olarak dönsek hepimizin Çince bilmesi lazım çünkü Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizle, Uygur öğrencilerimizle ya da gençlerimizle hiçbir şekilde anlaşamayız çünkü onlar Çinlileştiriliyorlar. İnsanlarımızı kafir olmaya zorlanıyor onun için diyorum ki “keşke bombalar yağsaydı burada da bir zulüm olduğunu dünya duysaydı” bizden ibret alsaydı veya Doğu Türkistanlıların sesini duyurmaya çalışsaydı, hiç olmazsa şehit oldular diye onlar için dua ederlerdi.

➡ Sümeyye Gedizli: Çin yönetiminin elinde “Uygur Türklerine” dair hangi bilgiler bulunuyor?
➡ Münevver Özuygur:
◼ Çin intikamını asla unutmaz. Türklere olan o düşmanlığı tarih boyunca devam etti. Çin hiçbir zaman Türkleri yenemedi, Çin Seddi’de bunun şahidi. Onun için onların kışlalarında “Hunların kanını içeriz, Türklerin etini yeriz” diye bir şiarları var. Her Çinli bu ideoloji ile büyüyor, bunu Türk kardeşlerimizin bilmesini istiyorum.
◼ Bizim tüm aile şeceremiz Çin’in elinde. Kan grubunuzdan tutun, kimlerle akrabasınız, kimlerle dünürsünüz, hangi aileden geldiniz, hangi zamanda ne yaptınız, kimle ilişkiniz oldu bunların hepsi onlarda kayıt altında.

Sümeyye Gedizli: Doğu Türkistan’daki camilerin durumu nedir?
Münevver Özuygur:
Doğu Türkistan’daki camilerin hiçbiri devlet tarafından desteklenerek inşa edilmiş camiler değil. 2016’dan sonra 16 bin cami yıkıldı ya da işlevi değiştirildi. Bazıları içki evi ya da domuz ağılı yapıldı. O camileri de hayırsever kişiler kendi aralarında para toplayarak yaptırmıştı. Çin hükümetinin camileri yıkma gerekçesi “camiye gidecek kimsenin olmaması.” Ama o camilerde namaz kılacak kimsenin olmamasının sebebi de yine kendileri. 18 yaş altındakiler giremezler, Çin Komünist Partisi’ne üye olanlar giremezler, devlet kurumunda çalışanlar giremezler, kadınlar giremezler, kim kalacak orada? Zaten kimse kalmadı. Camiye girenlere de giriş kartı olması lazım. Bu camiye giren kişi, öbür mahallenin camisine giremez.
Sümeyye Gedizli: Iydgah Camii ibadete açık mı?
Münevver Özuygur:
O camiyi şimdi müzeye dönüştürülmüşler ben de Kaşgar ziyaretimde bir kere gitmiştim. İçeri girmek istemiştim ama “kadınlar giremez” şeklinde bir yazı vardı. Ben öğrenciydim o zaman beni de almamışlardı. Ama erkekler cuma namazı kılıyorlardı sonra da camiyi tamamen müzeye çevirmişlerdi. Şimdi de yurt dışından gelen muhabirler yani gazetecilere “burada bir zulüm yok” demek için oyun çevirmek için ara sıra açıyorlarmış ama şimdi orada gerçekte namaz kılan kimse yok.

Sümeyye Gedizli: İkiz Kule Olayı’nın Uygurlara ne gibi yansımaları oldu?
Çin aslında Müslümanlardan çok korkuyor, Türklerden korktuğu gibi. Bunun için İkiz Kule Olayı‘nda İslam devletlerinin bizi desteklemesinin sebebi de bundan. “Eğer biz Müslüman olarak kalırsak günlerden birinde İslam ülkelerindeki Müslümanların bize sahip çıkacak” bunu bildiklerinden bize “terörist” yaftası yapıştırdılar. Bizi de dünyanın her yerinde terörist olarak ilan ettiler.
Ben Türkiye’deki kardeşlerime şunu söylemek istiyorum, Çin her zaman oyun kurmakta meşhur, 5000 senelik oyun mahareti olan, yaptığı hileli oyunlarıyla övünen bir ülke. Şimdi, o kadar insan öldü hapishanelerde kaldı, kamplarda öldü, kendi yandaşlarını, gazetecilerini ve politikacılarını Doğu Türkistan’a davet ederek orada “gayet iyi bir hayatın varlığını” göstermiş, hiçbir zaman zulüm yapılmadığına inandırmıştır.

Münevver Özuygur:
Şimdi yıllardan beri kapalı kalan kapılar açıldı ve Doğu Türkistan’dan buraya gelip gitmeler yavaş yavaş yapıldı. Gelenler Çin yanlısı, onlar korkak insanlar. Onların hiçbiri ne gidenler ne o muhabirler, ne gazeteciler aslında Doğu Türkistan’da olup biteni yansıtabilen insanlar değil. Oradaki zulüm hala devam ediyor, ben bu insanlara inanılmamasını söyleyebiliyorum. Keşke ben şöyle dedim, “kamp olayı ölümlerle devam etseydi ondan sonra mı bizim sesimizi duyacaktınız?” Çünkü orada gerçekten bir zulüm var, gerçekten büyük bir işgal var, gerçekten orada büyük bir asimile var. Biz bir millet olarak yok olmak ile karşı karşıyayız. Bizim sesimizi duymaya yardımcı olursanız çok memnun kalırız, Allah razı olsun.
Editör: Sümeyye Gedizli