enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:12 Okullarda ara tatil dün başladı…
00:10 Türkiye’de 1 Nisan 2026’dan itibaren 5G teknolojisiyle, köklü değişikliklerin yaratması bekleniyor…
00:10 TBMM Başkanlığına, aralarında Özgür Özel’in de bulunduğu 12 milletvekili hakkında 18 dokunulmazlık dosyası sunuldu.
00:08 Plastik Su Şişesi Araştırmasının Sonuçları Açıklandı
00:06 Milli İstihbarat Akademisi, “Türkiye-Somali İlişkileri: Çok Boyutlu Bir Ortaklık Modeli” başlıklı rapor yayımladı…
00:05 Hollanda Parlamentosu’nun, Türkiye seçimleri için oy kullanan Türklere yasak getirme önerisine tepki…
00:05 Türkiye’de “sığınak” yönetmeliği güncellendi: Tüm yeni binalarda zorunlu olacak
00:04 TÜİK Açıkladı: Sanayii Sektöründe, en çok tüketilen enerji kaynağı elektrik
00:03 Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “İklim değişikliğiyle mücadelede, güney ve kuzey arasında bir köprü rolü üstlenmeye hazırız”
00:03 AK Parti’nin iktidara gelişlerinin 23. yıl dönümü dolayısıyla “#SizBunuOkurken” isimli kampanya
00:01 Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’ndan (TOKİ) dar gelirli vatandaşlar için 81 ilde 500 bin sosyal konut inşa edilecek…
00:01 Benzin ve dizel otomobil satışlarında düşüş sürüyor…
01:37 Kar lastiği olmayan araçlar, 15 Kasım’dan itibaren yola devam edemeyecek
01:05 Hız sınırı, 14 bin 590 kilometrelik devlet ve il yolunda çalışmalar tamam…
00:30 Ara tatil için son ders zili bugün çalacak
00:29 İletişim Başkanı Duran’dan CHP Genel Başkanı Özel’in açıklamalarına tepki
00:27 TOKİ’den dolandırıcılık uyarısı: Sahte sitelere itibar etmeyin
00:23 Kış mevsimi sert ve yağışlı geçecek…
00:15 Dünyanın ve Türkiye’nin en prestijli film festivallerinde TRT rüzgarı esecek
00:14 İstanbul Ataşehir’deki kentsel dönüşüm çalışmaları tamamlanan 1442 konut ve 121 iş yeri teslim edilecek…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Dilde bir zorlama örneği: “Cevap” yerine “Yanıt”

Dilde bir zorlama örneği: “Cevap” yerine “Yanıt”
A+
A-

Güzel dilimiz Türkçenin yüzyıllarca etkisinde kaldığı Arapça ve Farsçanın etkisinden kurtarılması gerekiyordu. Türkçenin Osmanlıca halinin savunulacak bir yanı yoktu. Osmanlıca tam bir Türkçe değildi. Türkçe, Arapça ve Farsçadan oluşan ve Türk halkının çoğunluğunun anlamadığı melez bir dildi.
Bu yüzden yüzyıllarca sarayın ve ilmiye/seyfiye adıyla anılan dar bir münevver azınlığın dili olmuştur. Halk büyük ölçüde Türkçe kelimelerden oluşan yalın bir dil kullanmıştır. Bu yüzden “divan edebiyatı”, “halk edebiyatı” diye iki farklı edebiyat geleneği ortaya çıkmıştır.
Cumhuriyetten sonra Türkçenin Arapça ve Farsçanın etkisinden kurtulması için kurumlar oluşturulmuş, özel çabalar sarf edilmiştir. Bu çabalarda zaman zaman aşırılıklara düşülmüş olsa bile daha geniş toplum kesimlerinin konuşup anlayabildiği bir Türkçeye ulaşılmasında önemli mesafeler alınmıştır. Türkçemiz bugün her türlü duygu ve düşüncenin kendisiyle ifade edilebileceği bir düzeye erişmiş bulunmaktadır.
Türkçenin sadeleşmesinde ılımlılıktan yana, aşırılıklara karşı olan bütün yazar ve edebiyatçıların üzerinde uzlaştığı ölçü (kriter) şudur:
Dilimize Arapça ve Farsçadan girmiş olup da halkın hiçbir şekilde anlamadığı ve kullanmadığı kelimeleri dilden atıp yerlerine dilimizin kurallarına uygun yöntemlerle yeni karşılıklar bulmak; dilimize Arapça ve Farsçadan girmiş olmakla beraber halkımızın hiç zorlanmadan anladığı ve kullandığı kelimelere dokunmamaktır.
Falih Rıfkı Atay 51 yıl önce bugün vefat etti - Aydın Haber, Son Dakika  Aydın Haberleri| Aydinpost.com
Bu ölçünün en bilinen savunucusu, Atatürk’ün en yakınındaki yazar olan Falih Rıfkı Atay’dır. Falih Rıfkı Atay, yazarlık hayatı boyunca savunduğu bu çizgiye sıkı sıkıya bağlı kalmıştır ve dilimizin en güzel eserlerini vermiştir. Bu ölçünün çok bilinen bir başka savunucusu da ödünsüz Atatürkçülüğü ile tanınan Attila İlhandır.
Falih Rıfkı Atay, dilde sadeleşme için bu yöntemin dışındaki girişimlerin zorlama olacağını ve yanlışlara yol açacağını belirtmiştir. Bu konuda çok basit bir örnek de vermiştir. Kendi yaşadığı yıllarda en geçerli iletişim aracı olan mektupla ilgili olarak, “Bey” ve “hanım” karşılığı kullanılan “bay” ve “bayan”ın resmî ve zorlama olduğu için sadece zarf üzerinde kaldığını, samimi olmadığı için zarfın içine giremediğini ifade etmiştir.
Bunları niçin yazdığım başlıktan anlaşılmıştır. Son zamanlarda basında, TV haberlerinde “cevap” yerine ısrarla “yanıt” kullanılıyor. Bu konuda görünmeyen, bilinmeyen, yalnızca hissedilen öyle bir baskı var ki birçokları istemeye istemeye cevap yerine yanıt demek zorunda kalıyor.
Türk halkı, sokaktaki insanlar yanıt’ı hiç kullanmıyorlar. Çünkü cevap sözünü anlamakta hiçbir sorun yaşamıyorlar. Onu Arapça kökenli olmasına rağmen özbeöz Türkçe bir kelime gibi kullanıyorlar.
Öğrenciden öğretmene, sokaktaki vatandaştan profesöre kadar cevap kelimesini bilmeyen tek bir kişi bulunmaz. O halde bu zorlama niçin? Bu, dilde ırkçılıktan başka bir şey değildir.
Dünyada az veya çok başka dillerden etkilenmemiş, yüzde yüz saf tek bir dil yok. Buna günümüzde en çok konuşulan, zengin ve işlenmiş diller olan İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Almanca gibi diller de dâhildir. Bugün nerdeyse bütün Batı dillerinde ortak olarak kullanılan ve Türkçeye de girmiş olan alkol, amiral, koton, mağaza kelimelerinin aslının Arapça olduğunu büyük çoğunluk bilmez. Elbette bilmek zorunda da değiller. Ama Batılı ülkelerde bunlar Arapça diye bu kelimelere ve yabancı kökenli başka birçok kelimeye savaş açılmamıştır.
Cevap” gibi günlük hayatta halkın bilerek ve severek kullandığı iyice Türkçeleşmiş bir sözü Türkçe kökenli değil diye “yanıt” gibi halkın anlamadığı ve sevmediği bir kelimeyle değiştirmeye kalkışmak akıllara ziyan bir zorlamadır.
Halit Ziya Uşaklıgil'in kitap halinde basılan ilk romanı | Edebiyat Haber
Halit Ziya Uşaklıgil’in “Türkçeyi her haliyle sevdim” başlıklı ünlü yazısında, “Ben, Aksaray’da karpuz sergisinde müşteri ayartmak için çığırtkanlık eden Türk delikanlısının türlü zarafetlerle dolu Türkçesini de sevdim” cümlesinde geçen çığırtkan delikanlı işini yaparken acaba “cevap” mı kullanırdı, “yanıt” mı?

İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.