TÜHA HABER / Değerli okurlar bugün de Araştırmacı M.Erkut Ayvaz’ın ‘CDU’da liderlik arayışı ve koronovirüs ertelemesi’ konusundaki ‘Perspektif’ine devam edeceğiz.

Araştırmacı M.Erkut Ayvaz, Şansölye Merkel’in Aralık 2018’de CDU genel başkanlığını bırakmasına rağmen Şansölyelik görevini 2021
sonbaharına kadar sürdürme kararı aldığını hatırlatarak, Aralık 2018’deki CDU kongresinde de –öncesinde CDU genel sekreteri olarak Merkel tarafından görevlendirilen ve kendisinin halefi olarak değerlendirilen– eski Saarland Eyalet Başbakanı Annegret Kramp-Karrenbauer (AKK) az bir oy farkıyla CDU genel başkanı seçildiğini, böylelikle CDU 2019’da fiilen iki başlı bir yapıya evrildiğini, Şansölye Merkel ve AKK birlikte çalışmaya başladığını, ancak partideki genel hoşnutsuzluklar ve bazı eyaletlerdeki eyalet meclisi seçimlerinde yaşanan başarısızlıkların olumsuz havayı artırdığını söyledi.

M.Erkut Ayvaz, “Halbuki Temmuz 2019’da Şansölye Merkel’in AKK’yi federal
hükümete de dahil ederek savunma bakanı yapması AKK’nin 2021’de CDU/CSU’nun olası şansölye adayı olacağı yorumlarına neden olmuştur. Ancak Thüringen eyaletinde CDU’nun ve aşırı sağcı AfD’nin oylarıyla eyalet başbakanı seçilebilmiş olan (FDP/Hür Parti’li) Thomas Kemmerich olayı4 CDU’nun genel
imajını daha da yıpratmıştır. Başta Şansölye Merkel olmak üzere birçok parti kurmayı aşırı sağcılarla birlikte hareket etmeme ilkesinin bu şekilde sekteye uğratılmasına tepki gösterirken günün sonunda AKK sorumluluk alarak şansölye adayı olmayacağını geçtiğimiz Şubat’ta açıklamıştır. Bu vesileyle AKK, CDU genel başkanlığı ve şansölyelik görevlerinin ayrılmasını eleştirerek bir nevi çift başlılığın sorun olduğuna işaret etmiştir” dedi.

AKK’nin ilk planına göre 2020 yazında öncelikle CDU ve CSU’nun ortak şansölye adayının belirleneceği, Aralık 2020’deki olağan kongrede ise kendisinden sonraki CDU genel başkanlığı için yeni bir ismin seçileceği duyurulduğunu söyleyen M.Erkut Ayvaz,. CSU’nun eleştirileri üzerine bu plandan daha sonra vazgeçilerek öncelikle 25 Nisan’da CDU’nun yeni genel başkanının, daha sonraki süreçte ise federal seçimlere yönelik şansölye adayının aranacağı açıklandığının altını çizdi.

Araştırmacı M.Erkut Ayvaz, bu bağlamda Şubat sonunda üç siyasinin resmen CDU genel başkanlığı için adaylığını duyurduğunu, bu isimlerin ilkinin CDU’nun liberal kanadını temsil eden KRV Eyalet Başbakanı Armin Laschet olduğunu ve Laschet lehine aday olmayacağını açıklayan mevcut Federal Sağlık Bakanı Jens Spahn ise Laschet’i genel başkanlık yarışında destekleyeceğini duyurduğunu aktardı.

Merkel’e yakınlığıyla bilinen Laschet’e rağmen Spahn’ın hem bir Merkel muhalifi hem de yeni ve genç jenerasyonun temsilcisi olarak destekçi bulduğu detayının önemli olduğunu ifade eden M.Erkut Ayvaz, zira Laschet’in şimdiden böyle bir parti-içi koalisyonu sağlayabildiği intibaının dikkat çektiğini belirtti.

M.Erkut Ayvaz, “sağ muhafazakar çevrelerin desteklediği, geçmişte Merkel’in ve son olarak 2018 CDU kongresinde AKK’nin rakibi olarak mağlubiyet yaşayan Friedrich Merz’in de genel başkanlığı kazanma şansı söz konusudur. Hatta Merz’in doğrudan parti üyelerince seçilmesi durumunda genel başkanlık şansının çok daha yüksek olduğu tartışmaları da gündeme getirilirken mevcut durumda genel başkan kongrede 1001 delege tarafından seçilecektir” dedi.

Üçüncü resmi adayın ise geçmişte federal çevre bakanlığı görevinde de bulunmuş olan, daha sonra Merkel tarafından 2012’de görevden alınan, mevcut Federal Meclis Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Norbert Röttgen olduğunu ifade eden M.Erkut Ayvaz, diğer adaylara kıyasla şansı en düşük aday olarak değerlendirilen Röttgen’in bilhassa CDU içerisinde ve hatta genel olarak Almanya’da dış politika alanında en öne çıkan ve etkin bir isim olarak
kabul edildiğinin altını çizdi.

M.Erkut Ayvaz, CDU genel başkanlığıyla bir ilgisi bulunmasa da CSU Genel Başkanı ve Bavyera Başbakanı Markus Söder’in de CDU/CSU’nun ortak şansölye adaylığı bağlamında gündeme geldiğini, bu sebeple Söder’in CDU içerisinde önce genel başkanın belirlenmesi, şansölye adayının ise daha sonra CDU ve CSU tarafından birlikte kararlaştırılmasını savunmasının anlam kazandığını, ancak koronavirüs salgınının tüm dünyada olduğu gibi Almanya’da da etkili olması sebebiyle CDU’nun 25 Nisan için planlanan olağanüstü parti kongresinin de belirsiz bir tarihe ertelendiğini açıkladı.

Mart’ta alınan bir karara yönelik CDU Genel Başkanı AKK olağanüstü kongrenin Aralık’taki olağan kongreden birkaç hafta önce toplanabileceğini ileri
sürdüğüne vurgu yapan M.Erkut Ayvaz, daha sonraki haftalarda ise bu sözüne de şerh düşen AKK Aralık’ta gerçekleşecek olan parti kongresi öncesi ilaveten bir olağanüstü kongreye ihtiyaç olup olmadığının sorgulandığını hatırlattı.

Araştırmacı M.Erkut Ayvaz, erteleme kararını destekleyen üç adayın da salgınının ilk başlarından itibaren genel başkanlık için yürütmeyi planladıkları seçim kampanyalarını –daha sonraki süreçte geçerli olan temas yasaklarından da dolayı mecburi bir şekilde– geçici olarak askıya aldıklarının söylenebileceğini belirterek, ancak özellikle Nisan ortalarından itibaren “koronavirüsten çıkış” tartışmalarının artarak kamuoyunda gündeme geldiği Almanya’da Laschet ile birlikte Merz ve Röttgen’in de daha çok röportajlar vermeye başladığını ve görünürlüklerinin arttığının gözlendiğini kaydetti. (Devam edecek)

HABER : Tuba Nur TÜRKELİ & Berlin

(UHA) Uluslararası Haber Ajansı / Almanya Temsilcisi 

***

M. Erkut Ayvaz

[TÜHA Haber Ajansı, 27 Haziran 2020]